bugün

Bi kaç gün içinde alıcagım kitap .
Amin maalouf un mükemmel ötesi kitabı.

Kitap ömer hayyam ın rubaiyati yazma sürecini ve dönemin hatta tüm insanlık tarihinin önemli kişiliklerinin yaşadığı olayları anlatırken iran in yakin zaman tarihininden Titanige kadar uzanan bir macerayı konu alıyor.

Ağızda bakır tadı bırakan kitaplardan..

Okuyunuz efendim..
Saat 04:26 sırasında bitirdiğim şaheser. Doğum günümün ertesinde böyle bir eseri okumaktan dolayı içimde garip duygular var.
bu kitabı okuyan insan anlamsal manalara inebiliyorsa Hayyam'a hayran kalır. dinsiz olarak algılar hayyam'ı manaya inemeyen, manaya inebilen ise anlar hayyam aslında sözde dindarları kritik ettiğini.
okuduğum en güzel tarihi romandır, herkes okumalı bence. hasan sabbah ve ömer hayyam'ın gizemi öyle bir sürüklüyor ki ne ara bittiğini anlamıyorsunuz bile.
Nasıl mı dua ederim? Güle bakarım, yıldızlara bakarım, yaratılışın güzelliğine hayran kalırım. Yaradan'ın en büyük, en güzel eseri olan insana, bilgiye açlık duyan beynine, sevgiye susamış olan yüreğine, duyularına, uyanmış ya da doyuma ulaşmış tüm duyularına hayranlık duyarım.
Her düşündüğünü ifade edebileceğin gün, senin torunlarının torunları bile ihtiyarlamış olacak. Şimdi sır ve korku devrindeyiz. iki yüzün olmalı; birini kalabalığa göstermeli, ötekini kendine ve Yaratıcına saklamalısın. Gözlerini, kulaklarını ve dilini korumak istiyorsan; gözlerin kulakların ve bir dilin olduğunu unut...
bugün bitirdiğim kitap.

ilk yarısı gerçekten muazzam çünkü hayyam, nizam, melikhaş ve sabbah tabi ki etken. diğer yarısı bana sıkıcı geldi.
Yönetmek için gereken vasıflarla iktidara gelmek için vasıfların aynı olmadıklarını söyle ona. işlerin iyi idaresi insanın kendini unutup sadece başkalarıyla, özellikle de en muhtaç durumdakilerle ilgilenmesini gerektirir; oysa iktidara gelmek için insanların en açgözlüsü olup kendinden başka hiçbir şeyi düşünmemek, en yakın dostlarını bile ezmeye hazır olmak lazım.
görsel
Amin Maalouf 'un en sevilen eserlerinden.ilk bölümünün muhteşemliği sonlara doğru yerini yoğun olaylara bıraksa da muhakkak okunmalı.
Az önce bitirdiğim roman. Benjamin acaba gerçek mi diye kendime soruyordum. Değilmiş. Kitabın ilk bolumu yani hayyam, sabbah, nizamülmülk arasında gelişen olaylar enfesti. Sonrası da güzeldi ama ilk bolum kadar değil. Şahsen bir filmden daha etkili bir kitap diyebilirim.
güzel bir roman olmasına karşın bunun bir tarih kitabı olduğuna inanan asalak bir sürü türedi.

tanrı yardımcımız olsun.
doğuya ve batıya yüksek derecede hakim olan amin malouf un doğuya batılı gözüyle baktığı romanı. Semerkant, rey, ısfahan, Paris, istanbul...da geçen bir macera. Ömer hayyami, nizamulmulku, Hasan sabbahi buluşturmus yazar. diğer yazarların da dediği gibi Selçuklu devrinde geçen ve bu üçlünün ölümüne kadar olan kısım büyüleyici derecede güzel. kitap beni içine çekip yüzlerce yıl öncesine götürdü. olayları okumadim da yaşadım sanki. hayyamin meclisinde oturanlardan biri de ben oldum.

ikinci kısım diyebilecegimiz 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarındaki iranin anlatıldığı bölüm tek başına düşünüldüğünde çok başarılı ama kitabin ilk bölümüne kiyasla daha sönük maalesef. bir rüyadan uyanıp gerçek dünyaya donmuş gibi hissettirdi bana.

nihayetinde amin malouf yaşayan en büyük yazarlardan biri olduğunu bana bu kitabıyla kanıtladı. kulaktan dolma bilgilerle kafamda yer eden hayyam, Hasan sabbah ve hassasilik ile ilgili de derin bir merak uyandırdı.
"Geçmişin seslerinden başka bir şey işitmeyip çocukça bir umudu besleyebilmek, ısrarlı bir hayali içimde büyütebilmek için insanlardan uzaklaştım..."
....spoiler....

Bu kitapta beni en çok etkileyen şey önceden yobaz bir Sünni olan bir adamın sonradan yobaz bir ismaili olmasıydı.

Keşke bu adamin daha derin bir tahlili yapılsaydı.
. spoiler ...
2 kısımdan oluşan 1. Kısmı kesinlikle okunası 2. Kısmı olmasada olur amin maalouf kitabi. Kitabın bir diğer güzel yanı ise Ömer hayyam'ın rubailerine denk gelmektir.

--spoiler--

--spoiler--

"her gün biri çıkar, başlar, benim ben demeye,
altınları, gümüşleriyle övünmeye,
tam işleri dilediği düzene girer,
ecel çıkıverir pusudan: benim ben diye."

--spoiler--

--spoiler--
En sevdiğim amin mauloof eserlerinden biri. Çokça satır altı çizdim, ilerleyen dakikalarda burada paylaşacağım.
Gidip gezmek istediğim belde.
Felsefik düşünceler olan kitaptır.
Eleştrel tarafı ise Selçuklu'yu ve türkleri kötü çağrışımla vermiş.
görsel
koca şehri medrese sanan koca yürekli kezban.

ilgili başlıklar.

(bkz: neden atanamadım)
(...)

Denize düşüp kaybolan su damlası,
Toprağa karışan toz zerresi.
Nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası?
Fena bir böcek işte bugün var yarın yok.

(...)

(Semerkant - Amin Maalouf, s.162)
- şu anda bu şehirde bizim gibi birbirine kavuşmuş, kucaklaşan kaş aşık vardır?

- olaya yakından bakalım; canları sıkılan eşleri, itaat eden cariyeleri, bedenlerini satan veya kiralayan sokak kızlarını, iç geçiren bakireleri çıkarırsak geriye kaç kadın kalır? bu gece kaç kadın kendi seçtiği erkeğin koynuna girecek? aynı şekilde kaç erkek sevdiği bir kadının, daha da önemlisi zorunluluk dışında bir nedenle kendini veren bir kadının yanında uyuyacak? kim bilir belki de semerkant'ta bu gece bir tek seven kadın ve bir tek aşık erkek vardır. niye sen, niye ben mi diyeceksin? çünkü allah nasıl bazı çiçekleri ağılı yaratmışsa, bizi de aşık yaratmış da ondan.

amin maalouf-semerkant
Hiçbir şeye şaşırma, hakikatin de insanların da iki yüzü vardır.