bugün

ve şimdi bakışlarını semerkant üzerinde gezdir! o, yeryüzünün kraliçesi değil mi? tüm kentlerin kaderini ellerinde tutmuyor mu?
edgar allan poe
yanılmıyorsam şimdiki haritaya göre özbekistan üzerinde yer alan tarihi kent
http://www.advantour.com/...an/samarkand/registan.jpg
http://www.taritravel.com...g/samarkshakhizinda_1.jpg
http://community.iexplore...al_photos/samarkand15.jpg
http://www.pegue.com/artes/foto67.jpg
Semerkand (şehir)
Özbekistan'ın güney kesiminde kent. Zeravşan ırmağının vadisinde, Taşkent'in 275 km güneybatısında yeralan Semerkand'ın nüfusu 566,000'dir. Önemli bir sanayi (otomotiv sanayisi; traktör yedek parçaları yapımı; besin sanayisi; gübre fabrikaları; dokuma sanayisi; vb.) ve öğretim (Semerkand Üniversitesi) merkezi olan kent, Timur döneminden kalma tarihsel anıtlarıyla(Bibihanım Medresesi, 1399-1404; Timur'un türbesi Gur Emîr, 1405; Uluğ Bey, vb.) çok sayıda turist de çekmektedir.

Tarih
Eskiçağ'da yerleşilen, M.Ö.329'da Büyük iskender tarafından alınan Semerkand, 712'de müslüman Araplar tarafından fethedilip, Samanoğulları döneminde iktisadi açıdan hızla gelişti. 1220'de Cengiz Han tarafından yakılıp yıkıldıktan sonra, Timur'un başkent yapmasıyla yeniden önemli ölçüde gelişti ve önemli bir kültür merkezine dönüştü. 1500'de Özbekler tarafından alınıp, 1868'de Ruslara geçerek Türkistan'a bağlandı. 1924'ten 1930'a kadar Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti oldu.

Semerkand (dergi)
Semerkand dergisi; her ay farklı bir konuyu inceleyen dergi, Haziran 2006 itibarıyla 147 bin tirajı vardır. Derginin genel yayın yönetmenliğini Sabahattin Aydın yapmaktadır. Baş yazarı Mübarek Erol'dür. Muhammed Saki Erol da dergiye baş yazarlık yapmıştır.

Semerkant (Kitap)
Semerkant, "Afrikalı Leo" (1986) kitabı ile ünlenen Lübnanlı yazar Amin Maalouf'un Fransızca olarak yazdığı roman.

Yapıt, Ömer Hayyam'ın Rubaiyat adlı elyazması eserinin 1072 yılında Semerkant'da başlayan ve 1912'de Titanik'te biten hikayesini ele alıyor.

"Semerkant" (1988) Esin Talu-Çelikkan tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir.

Kitabın Arka Kapağı
'Titanic'te Rubaiyat! Doğu'nun çiçeği Batı'nın Çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydin!' Amin Maalouf, 'Afrikalı Leo'dan (YKY, 1993) sonra bu kez Doğu'ya, iran'a bakıyor. Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının çevresinde dönen içiçe iki öykü... 1072 yılında, Hayyam'ın Semerkant'ında başlayan ve 1912'de Atlantik'te bit(mey)en bir serüven... Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve iran'ın tarihinin de okunuşunun öyküsü/tarihi... [1]

Amin Maalouf, Doğu'ya, iran'a bakıyor. Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının çevresinde dönen içiçe iki öykü...

Kitabın Özeti
Uyarı: Yazının devamı, eserin konusu hakkında ayrıntılı bilgi içermektedir.
Semerkant; Ömer Hayyam, Vezir Nizam-ül Mülk ve Hasan Sabbah'ın yaşadığı; Büyük Selçuklu Devleti ile Karahanlı Devleti mücadelelerin ve mezhep kavgalarının olduğu 11. yüzyılda başlıyor. Baş karakter Ömer Hayyam'ın Semerkant'tan, Selçuklu başkenti isfahan'a olan hikayesi ve Selçuklu politikalarındaki etkisi anlatılıyor. Bu öykü, Ömer Hayyam'ın Rabaiyat'ının Hasan Sabbah'ın ajanlarının eliyle Alamut Kalesine taşınmasıyla bitiyor.
ikinci uzun bölüm ise Fransız asıllı Amerikalı gazeteci Benjamin O. Lesly'in 20. yüzyıl'ın başında iran'a Şahlık rejimi dönemindeki ziyaretlerini ve bu sıradaki iran üstündeki emperyal politikaları anlatıyor. Kitap, Rubayiat'ın Titanik'te taşınırken batıp, kaybolmasıyla bitiyor.

Alıntılar ve Kaynakça
Amin Maalouf, Semerkant, 1988, çeviren: Esin Talu-Çelikmen, YKY 24. baskı; arka kapak
http://tr.wikipedia.org/wiki/Semerkand
http://www.semerkanddergisi.com
özbekistan'da bulunan tarihî bir maveraünnehir şehri.
timurlenk in islam dünyasının tüm servetini buraya yığmasıyla bir dönemin en gözde şehri olan yer.
malatya'da bir cafe.
semerkant turizm'in var oluşu, Türkiyenin her yerinden adıyaman / menzil şehrine yolcuk yaptıran turizm firması.
Özbekistan'da bir şehir.
Amin Maalouf'un en beğenilen kitaplarından biri. Ömer Hayyam'dan Selçuklu devlet yönetimine, ilk istihbarat birimlerinden Haşhaşiyun örgütüne kadar bir çok konunun anlatıldığı muazzam eser.
- titanic güvertesinde rubaiyat! batının gözbebeği doğunun nadide çiçeğini taşyor! hayyam, bize nasip olan şu güzel anı keşke kalkıp görebilsydin!
hem bir şehir.

hem harika baştan sona soluksuz okunası bi dergi.

hem de bir seyehat firması.

(bkz: semerkand)
--spoiler--
-bu kentte bizim gibi buluşan kaç sevgili var dersin?
soruyu soran cihan muzip muzip fısıldıyordu.ömer gece takkesini düzeltti, yanaklarını şişirdi, sesine bir ağırlık verdi:
-durumu yakından inceleyelim bakalım.canları sıkılan evli kadınları, itaatkâr köleleri, kendilerini satan ya da kiralayan fahişeleri, iç çeken bakireleri bir kenera bırakırsak, geriye kaç kadın, kendi seçtiği erkekle buluşan kaç sevgili kalır? yine acaba kaç erkek, sevdiği kadının, özellikle başka bir şey yapamadığı için kendini sunan değil, bir başka nedenle kendini veren bir kadının yanında uyur? kimbilir? belki bu gece Semerkant'ta tek bir seven kadın ve tek bir seven erkek vardır
--spoiler--
zamanında moğol istilalarından nasibini alıp yerle yeksan olmuş şehirlerden biridir. bu sebeple günümüz semerkant'ının tarihi en fazla 600-700 yıllık falandır. gerçek semerkant toprağın altındadır.
--spoiler--
Bu akşam ağlayacağımı biliyordum. Ama bu yüzden değil. Birbirimizden uzun süre, hatta sonsuza kadar ayrılacağımızı biliyordum ama bu sözler, bu bakışlarla değil. Yaşadığım en güzel aşktan bu bakışları, bir yabancıya aitmiş gibi olan bu bakışları götürmek istemiyorum belleğimde. Bana son kez bak Ömer! Senin sevgilin olduğumu anımsa. Beni sevdin, ben seni sevdim. Beni tanıdın mı?
--spoiler--
Amin Maalouf'un Semerkant adlı kitabına konu olan iran halkı sürekli mollalar tarafından baskı altında kalmış , ingilizler ve ruslar kendi çıkarları doğrultusunda şah ve mollaların yanında yer alarak iran halkının demokrasi arayışını ciddi şekilde baltalamış. acaba semerkantta konu olan durum bugünlerde hala hükmünü sürdürüyor mu diye düşünüyor insan.
birçok tarihi yapıyı barındıran, tarihin en eski şehirlerinden biridir. Buhara ile kardeştir.
Gezeceğiniz yerler arası mesefa çok uzun olduğundan kesinlikle bir araba ya da taksi kiralamalısınız. Gezi için bir sıralama olmasada şu sırayı takip ederseniz zaman kazanırsınız.

holy daniel in devasa mezarı burdadır. gerçekten holy olduğunu anlayacaksınız çünkü başından ayaklarına kadar yürümeniz yaklaşık 1 dk sürüyor. * sanırım kendisi mezarı türkiye de olan hz.ibrahim oluyor. semerkant ile bir ilgisi yok ama benzer şey norata( nurata) içinde geçerli.

Daha sonra bibi hanım camiine gidebilirsiniz. Siz camii dendiğine bakmayın, dükkanların, evlerin, mescidler, havuzlar ve mezarlıkların bulunduğu ufak bir kasabayı andırıyor. en tepeye ulaşmak için oldukça fazla basamak kullanacağınızdan biraz kondisyonunuzun iyi olması lazım.

Yıldırım ı esir alan timur un türbesi bu şehirdedir. içeri girerken heryerde olduğu gibi yabancılara atılan kazığı tadacaksınız, sakın kapıdaki görevliye dua edip çıkacaktım demeyin yemiyorlar. * Timur un türbesinde fazla vakit kaybetmeyin, kaybetmeyeceğinize eminim çünkü görülecek pek birşeyde yok içerde mezardan başka. *
son surat Uluğ Bey Medresesi ya da rasathanesine gitmek için yola koyulun çünkü bir medrese ya da rasathane gezmeyeceksiniz devasa bir kompleksi ziyaret edeceksiniz.
Medreseye vardığınız zaman sizi büyüleyici bir meydan karşılayacak bu meydanın adı Rigestan Meydanıdır. Bu büyüklükte ve güzellikte bir meydan yapmayı ne yazık ki atalarımız akıl edememiş. Bence semerkand ı semerkand yapan bu meydan ve 3 bölümden oluşan muhteşem uluğ bey rasathanesi...
Her bir bölüm kendine has olup içeride hediyelik eşya satan esnaflar bulunur. isimleri deriye yazan hattat ismoel eke ye uğramadan ayrılmayın. isminizi veya sevdiklerinizin ismini deriye yazdırabilirsiniz ki bence uluğ bey den alabileceğiniz en güzel hediye ya da hatıradır. uluğbey i yetiştirdiği matematikçileri gizemini ve güzelliğini akşama kadar bitiremeyeceksiniz ama size legal olmasada ufak bir tavsiyede bulunayım. medresede bulunan minarenin iç kısmı tamamen altındır. bu kısma giriş yasak. kilitli. ama orada güya size yardımcı olmak isteyen polislere ufak bir hediye verirseniz bu kısmıda görebilirsiniz.

Uluğ bey medresesinin hemen karşısında meşhur semerkant nohutunun tadına bakmadan ayrılmayın, elbette şekersiz yeşil çay istemesenizde gelecek. yani votka içmeye bile gitseniz özbekistan da biryerlere kesinlikle çay gelecektir. sinirlenmeyin, kızmayın.

halıları tıpkı kardeşi buhara gibi meşhurdur. halıların işçiliğinden ve fiyatlarından bahsetmenin anlamı yok, gelince görürsünüz. Son olarak devasa halı pazarını ziyaret edin.
Dilediğim keyfiyetle okuyamadığım, bunun sebebini de yoğun tarih aktarımlarından hoşlanmıyor oluşuma bağladığım yine de güzide diyebileceğim Amin Maalouf kitabı.
(bkz: samarcande)
Silkroad online'de bir şehirdir.
ömer hayyam ı anlatan bir roman.
ilk burslu medresenin açıldığı yer.
sadece bir roman değil, elinden akıp giden, altın renginde, sıcacık kumdur semerkant. o kumu seyrederken gözlerin kamaşır.

üstünde beyaz, ferah bir entarinin dokusunu hissedersin. esmer insanlar etrafını sarar. diline şekerli, tarçınlı bir tat gelir. gecenin sessizliği, ve en önemlisi gökyüzü.. yıldızların parlaklığı, siyahın en güzel hali. en korumacı. en gizemli, en büyülü hali.

amin maalouf un değil bu roman. ömer hayyam ın da değil. özbekistan topraklarının, islamiyetin, selçuklunun, rubailerin hiç değil.. o tamamen kendine ait. sadece kendinden mesul. herkesi her şeyi aşmış yükselmiş o. bilgeliğe, mantığa, aşka yükselmiş. dokunmak için, tatmak için, yaşamak için yükselmiş.

kitabın kapağını görmek bile, kısa süreli hayallere sevk eder. hiç yaşama ihtimaliniz olmasa da aşka şahitlik edersiniz. kendi anılarınız değersizleşir.

hayatı yaşamanın değil de, hayatın insanı yaşamasının hikayesi.
icat edilmemiş, keşfedilmiş. nihayet.
(bkz: bu türkler zamanında neymiş arkadaş)
"zamanın iki yüzü var dedi, kendi kendine hayyam, iki boyutu; uzunluğunu güneş seyri belirliyor, kalınlığını ise tutkular."