bugün

işyeri promosyon broşürlerini dağıtması için yaklaşık otuz yeni türk lirasına tutulan heryeri boyanmış adam.
genelde hiç komik olmayan ciddi insanlardır.
kralina pandik atabilen hatta kralın kızı yahut karısıyla çelik çomak oynayabilecek olan fakat kral hazretlerinin ebelemesiyle kellesinden olacak sahıştır. hele ki kellesi koptuktan sonra kendi bedenini gören kişinin bu durum o kadar komiğine giderken gülmekten mi yoksa kelle kopmasindan mi mefta oldugu büyük bir sorundur.

(bkz: Seks Hakkında Bilmek istediğiniz Her Şey)
turgut uyar'ın en güzel şiiri, belki dünyanın da.
cok antipatik bi yapim. bembeyaz bi surat, kocaman surekli gulen turuncu bir agiz. budur komiklik anlayisiniz, baya bildigin korkunc bi sey bu. "o" * nunda etkisi vardir illaki ama yine sevimsiz soytari.
çocuklar için sevimli, komik falandır bunlar.
ama yeni bir mağaza, market açılınca girişte durur bunlar. sonra bazen tutar kolundan, sürükler mağazaya. "ya yok sağol, istemiyorum" desen de sürükler. iki palyaçonun insanı iki koldan tutup mağazaya zorla götürdüğünü biliyorum ben. ürkütücüdürler. * *
Palyaço, şaşkın şaşkın etrafında olanları anlamaya çalışan, sakar, kederli, ezilmiş kişilik. içindeki acıyı bile anlatamayan, anlatmaya çalıştıkça şaklabanlaşan, utangaç.
kapitalizm ve onun getirdiği geçim endişelerinin en çok etkilediği sektördür. adam parasızlığına mı yanacak, gülüp güldürmesine mi bakacak? ikisi bir arada nasıl olacak?
korku filmlerinde en çok sevdiğim katil karakteridir.
küçüklüğümden beri hiç sevmediğim sevemediğim "şeyler". bir de şarkısı vardı anaokulunda söyletirlerdi o kadar psikopat bir şarkıydı ki. yine ağlayan palyaço hikayesi gibi bir şarkıydı. güldürmeyi kendine meslek edinmiş, ondan para kazanan ama aslında hüzün dolu bir karakter. makyajı yüzünden ağlayamıyormuş, belki onu silsen bir derdin kalmayacak, hepimiz gibi normal olacaksın. okuyan palyaço dostlarım varsa kusura bakmasınlar ama ne yapsam sevemedim sizi bir türlü ne yapayım.
açılışlarda karşımıza çıkan renkli karakterlerdir.kız olursa daha iyi olur.
bu yaşımda bile görünce gerildiğim renkli, kıvırcık peruk takan, yüzünü boyayan, insanları güldürme misyonunu üstlenmiş insan, ya da yolda şeker falan satarlar.
bazı insanların korkusudur. (bkz: koulrofobi) genelde bu korkunun küçükken çok fazla başrollerinde katil palyaçolar olan filmler izlemek ile de alakası yoktur. aynı karanlık korkusu, yükseklik korkusu, kapalı alanlarda kalma korkusu gibi ciddi bir şeydir fakat nedense bu korkudan muzdaripseniz * çevrenizdekiler tarafından 'la ne korkuyon laa, palyaço o bak, ay ne eğlenceli, gel bak burnuna dokun, sen de korkacak şey bulamamışsın' tarzı tepkiler alırsınız.
görsel

görsel
ciddi anlamda tırstığım yaratıktır.görünce ellerim uyuşur ,midem bulanır, bayılacak gibi falan olurum.aynı şekilde pandomimcilerden de korkarım neden bilemiyorum.
Küçük çocukların en çok korktuğu karakterdir.
not: çocukken çok korkardım.
palyaçolar, sevilmeye muhtaç yaratıklardır. sevilmeye muhtaç, ilgiye aç, insanlığa hasret. bu bir eziklik, acıma duygusu değildir. palyaçolar yalnız başlarınayken de çok çirkindir. hep çirkindir palyaço. insanların bilinçaltındaki "sevgiye açlık" kısmını yerinden söküp, yüzlerine vurduğu için korkar insanlar ve çocukluğunu özleyenleri de en derinden yaralar palyaço, kırmızı burnuyla bütün zihinleri yırtar geçer. onlar sadece korkarlar. kendi gerçek yüzlerine bakmadan aynalarda, kendi vicdanlarını yargılamadan palyaçoyu kınarlar.

palyaçolar güzel yaratıklardır, korkuyu çıkartırlar, sevinci çıkartırlar, umudu, hüznü, özlemi... müshil gibi yaratıklar vesselam.

bir palyaçoya saygı duymalısınız. anneler genelde bunu yapmaz. çünkü anne, çocukluğunu özler çünkü anne sevilmeye ihtiyaç duyduğunu anlar, anlatır palyaço bağırta bağırta. ah, benim güzel annem! yakışıklı palyaçomun, tek gecelik zihinsel aşkı. palyaçolar en çok intihar ayinlerinde saygıyı hak ediyor. ona istediklerini verin. ve bir palyaçoyu asla bileklerini keserken sevmeyin. üzerinize kan sıçrar.

yalancı, düzenbaz bir orospu çocuğu sanılır palyaço. iki yüzlü, yılışık, hain. palyaço size hizmet ediyor insanlar. palyaço sizden mert, dürüst. maske ile geziyor, ağlasa da gülüyor ve bunu herkes biliyor. palyaço sizin gibi evden çıkarken takmıyor maskesini, o hep maskeli.

hülasa, kimse, hiçbir şey palyaçonun o komik, boyalı sikinde değil... siz konuşun, küfredin, tavsiye verin, öğütleyin, dışlayın... palyaço bu, çıkar sahneye rolünü keser. sıkılırsa bileklerini...

sıkmayın palyaçoyu. üzerine de basmayın, pandomim çok kızıyor sonra..
çelişkinin somut halidir. dıştan gülen içten belkide ağlayan bir kişinin aslında hayatın özetini yüzündeki boyacıklarla göstermektedir.
palyaçoların yüzlerinde hasta bir kavzıkuzeh yatmaktadır, onları lütfen nanelimon bahçelerini içerlerken düşleyelim, diye yazmışım günlüklerime.
Bilinçaltı korku unsurlarından biridir.
Gösterisini bitiren palyaço
kostümleriyle birlikte
gülen yüzünüde çıkarıyor
sehpanın üstüne
zira aynada gördüğü hayat
beyaz kefenini hazırlıyor
palyaço bu defa
ölümü oynuyor..
komiklikli, şakacıklı insanlardır. kırmızı burunlu, koca ayaklı falan olup çolun çocuğun dikkatini bızıklarlar lakin bunların birde ulusta konumlananları vardır. işi severek yapmadıkları her hallerinden belli olan bu bünyelerin ayaklarında sivri burunlu iskarpinlere dahi rastlanabilir. maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinden ufacık bir yer için, yağız delikanlıyı palyaço yapan kapitalizm utansın...
çocukları eğlendirmek yerine daha çok devasa cüssesiyle korkutan vahşi varlık.
şu dünyadaki en nefret ettiğim sevimsiz yaratık.
http://www.youtube.com/watch?v=OtzXt3wJG6U