bugün
- sel felaketinin nedeni cehapedir13
- insana kendini kötü hissettiren şeyler21
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek8
- en yaşlı özelliğiniz9
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız13
- fake hesabım için nick önerileri8
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması17
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi10
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı14
- bik bik'in bacakları8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı10
- ben bu davanın savcısıyım9
- suriyeliler suriye'ye dönsün14
- sözlüğün en götü güzel kızı21
- düşün ki o bunu okuyor14
- iğrenç bir his tarif et27
- 1 mayıs10
- icardi190516
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz31
- ahirette sorulacak ilk soru9
- memesi küçük olmak16
- oksijensizsu14
- güne bir şarkı bırak14
- anın görüntüsü15
- emmanuel emenike15
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması23
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- tilki ailesi9
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge42
- club'a gidiyor musun diyen erkek9
- hamas bir terör örgütüdür13
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı24
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız8
- fatih terim'in yuhalanması16
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- nazar değdi sözlük12
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız8
toplu bir ulaşım aracı. şehirler arası seyahatlerdeki en zevkli araçtır. hele bi de gece yolculuğu yapılıyosa tadından yenmez. (bkz: bakış açısı)
eger belediyeyeye aitse emanet gittiğimiz arac
Arkasından koşarken, normal seferinden daha hızlı giden toplu taşımacılık aracı.
(bkz: ikarus)
bir grup türk'ün yunanistan'a gitmesini anlatan film.ceplerinde para olmayan ve yunanca bilmeyen bu şahsiyetler otobüste yaşamaya başlar ve araca giren fare ve böcekleri yemeye mecbur kalırlar.
(bkz: çok oturgaçlı götürgeç)
(bkz: otobus sendromu)
zehirlerarası yolculuk inhibitörü.
uluslararası festivallerde 7 ödül kazanmış, müziklerinde zülfü livaneli imzası bulunan film. sinema tarihimizin en başarılı eserlerinden biri olarak kabul edilir.
şehir içi ve dışında yolcuları bir yerden biyere götüren eziyet arabası.
tunc okan'in bol odullu, zamanında yasaklanmıs, fakat herseye ragmen vasat filmi.
Bu Tunç Okan filminde bir grup Anadolu insanının Almanya diye kandırılıp isveç'in göbeğine bir otobüste bırakılmalarını ve orada yaşadıkları tüm bocalamaları yutkunarak izleriz.
Sanki durum bugün farklı mıdır ?! insan ticareti karada ve denizde hızla sürmektedir..
Sanki durum bugün farklı mıdır ?! insan ticareti karada ve denizde hızla sürmektedir..
kısa süreli durulan bir çeşit nezarethane.
yasaklı bir filmdi. 90lı yılların başlarında özel tv'lerin kurulmasıyla gösterim özgürlüğüne kavuşmuştur. türklüğe hakaretle suçlanmış bir filmdir. hakaret söz konusu olmadığı gibi esas eleştiri avrupa hoşgörüsüdür. ders verici bir filmdir. tunç okan'ın en iyi filmidir. belki de türk sinemasının yüz akıdır.
Bir tunç Okan filmi olmanın ötesinde türk sinemasının yüzakı olan, realist sinema anlayışının en güzel filmlerinden biri. Filmin genel karakteristiğini analiz etmeden bu filme dair yapılan tüm yorumlar, sadece yazmak için yazmak klişesinden öteye geçemeyecektir. Bu filmin genel karakteristiğini incelediğimizde feodalizm ile modern batı toplumu arasındaki temel farklılıkların ortak insanımsal yaşanımlar üzerinden çok keskin bir dil ve olabilecek en yalın dil ile ortaya konulduğu görülür. Bu film bir çatışma filmidir, daha net bir ifade ile söylersek medeniyetler çatışması dediğimiz postülanın paradigmasının özünü oluşturan ''içselleşmiş yabancılaşma'' dürtüsünün en yalın şekilde ortaya konulduğu filmdir.
Yeni bir hayat kurabilmek umuduyla topraklarını terkedip gurbet ellerinde çalışmaya gitmek için bir serüvene atılan insanların, isveçe geldiklerinde ''insanlık''kavramından soyutlanıp, insancıklar kavramının altına indirgenildikleri apaçık bir şekilde görülür, batı toplumunun sevdayı,aşkı,birlikteliği,eğlenceyi tüketme tarzları ile feodalizmin hüküm sürdüğü topraklardan gelen insancıkların tarzları arasındaki jilet gibi kesen farklılıklar karşısında insancıkların farkındalıklarında ortaya çıkan travmanın dillendirişili muazzam bir şekilde yansıtılmıştır. Bir fare deliği olarak betimlenebilecek otobüsün içinde yaşayan insancıkların geceleri peynir bulabilmek için delikten teker teker çıkmaya başladıkları o anları her gördüğünüzde, birazdan yeni bir yozlaşma edimiyle karşılaşacağınızı anlarsınız, delikten çıktıkları anda artık her yer onlar için bir fare kapanı ambiansına bürünmektedir, bu bir sanrı olmanın ötesinde bir gerçekliktir, uğruna terkedilen toprakların mı,yoksa terkedilmek uğruna gelinen toprakların mı bir gerçeklik olup olmadığı bir metafordur artık, varolan tüm terminolojiler birleşse bile bu metafor devam eder. insancıklardan birinin telefon kulubesinde şehvetle şevişen isveçli çifti gördüğünde, köyünde tarlada çalışırken öpmeye bile kıyamadığı yavuklusunu gözünün ününe getirmesi anında sürüklenmiş olduğu başıboş boşluk o kadar derindir ki, o derinlik diğer insancığın nehire düşmesi esnasında oradan geçen isveçlinin suya bakıp ''pislik'' dedikten sonra yürümeye devam etmesi sahnesini gördüğümüz anda bizide nefessiz bırakır, o buz gibi suyun içinde debelenen ''o kişi yada o insancık''değildir, tüm bir insanlıktır.
Yeni bir hayat kurabilmek umuduyla topraklarını terkedip gurbet ellerinde çalışmaya gitmek için bir serüvene atılan insanların, isveçe geldiklerinde ''insanlık''kavramından soyutlanıp, insancıklar kavramının altına indirgenildikleri apaçık bir şekilde görülür, batı toplumunun sevdayı,aşkı,birlikteliği,eğlenceyi tüketme tarzları ile feodalizmin hüküm sürdüğü topraklardan gelen insancıkların tarzları arasındaki jilet gibi kesen farklılıklar karşısında insancıkların farkındalıklarında ortaya çıkan travmanın dillendirişili muazzam bir şekilde yansıtılmıştır. Bir fare deliği olarak betimlenebilecek otobüsün içinde yaşayan insancıkların geceleri peynir bulabilmek için delikten teker teker çıkmaya başladıkları o anları her gördüğünüzde, birazdan yeni bir yozlaşma edimiyle karşılaşacağınızı anlarsınız, delikten çıktıkları anda artık her yer onlar için bir fare kapanı ambiansına bürünmektedir, bu bir sanrı olmanın ötesinde bir gerçekliktir, uğruna terkedilen toprakların mı,yoksa terkedilmek uğruna gelinen toprakların mı bir gerçeklik olup olmadığı bir metafordur artık, varolan tüm terminolojiler birleşse bile bu metafor devam eder. insancıklardan birinin telefon kulubesinde şehvetle şevişen isveçli çifti gördüğünde, köyünde tarlada çalışırken öpmeye bile kıyamadığı yavuklusunu gözünün ününe getirmesi anında sürüklenmiş olduğu başıboş boşluk o kadar derindir ki, o derinlik diğer insancığın nehire düşmesi esnasında oradan geçen isveçlinin suya bakıp ''pislik'' dedikten sonra yürümeye devam etmesi sahnesini gördüğümüz anda bizide nefessiz bırakır, o buz gibi suyun içinde debelenen ''o kişi yada o insancık''değildir, tüm bir insanlıktır.
milyonlarcamızın yıllar boyu dile getiremekte zorlandığı gerçekleri 30 yıl önce görüntüye yansıtarak, popülist türkleri aşağılama modasından faydalanmadan, her türk insanının kaldıramayacağı bir üslupla ele alan, kimi zaman gerçekçiliğinde üstüne çıkan, hafif kara mizah soslu zehir zemberek bir film.
otobüsün çekildikten sonra, iki isveç polisinin aracın içerisine girdiklerinde karşılarında gördükleri kaçak işçilerin yüz ifadeleri, çaresizliğin ortaya çıkardığı acziyetin kare kare görüntüsüdür. sessizlik orada çaresizliği ifade eder. otobüsten indirilmeye çalışılan kaçakların polise direnmesi, adeta bütünleştikleri sığınakları otobüsten ayrılmak istememeleri oldukça hazin bir sondur. hüzünlendirir.
kandırılan masum köylüler yine kendi ülkelerinin vatandaşı tarafından dolandırılmışlardır. zira, türkün türkten başka dostu yoktur düsturu bir bakıma yalanlanarak, kendimize en fazla zarar verenin yine bizler olduğu kanıtlanmıştır.
düşünüyorum da, eğer polisler gelip onları otobüsten çıkarmamış olsaydı, sonsuza dek orada kalacaklar mıydı?
otobüsün çekildikten sonra, iki isveç polisinin aracın içerisine girdiklerinde karşılarında gördükleri kaçak işçilerin yüz ifadeleri, çaresizliğin ortaya çıkardığı acziyetin kare kare görüntüsüdür. sessizlik orada çaresizliği ifade eder. otobüsten indirilmeye çalışılan kaçakların polise direnmesi, adeta bütünleştikleri sığınakları otobüsten ayrılmak istememeleri oldukça hazin bir sondur. hüzünlendirir.
kandırılan masum köylüler yine kendi ülkelerinin vatandaşı tarafından dolandırılmışlardır. zira, türkün türkten başka dostu yoktur düsturu bir bakıma yalanlanarak, kendimize en fazla zarar verenin yine bizler olduğu kanıtlanmıştır.
düşünüyorum da, eğer polisler gelip onları otobüsten çıkarmamış olsaydı, sonsuza dek orada kalacaklar mıydı?
cahillik ve medeniyetin iki aşırı uç kısmını gözler önüne seren bir başyapıt. filmin çekildiği sene 1976, isveç şu anda nerede biz neredeyiz? filmi ilk kez çok küçük yaşlarda çocukken izlemiştim ve inanamamıştım böyle şeyler olduğuna, ancak filmi az önce yeniden izledim ve bu olayların olmasına sebep bizim cahilliğimiz değil, o insanları o durumlara sokanlarındır diyebilirim, yani kısacası eğitim sistemimizde...
Toplu ulaşma-ulaşamama aracı.
Arka koltuktaki adamın (genellikle erkekler yapıyor) ayaklarını ön koltuğa tamda belinizin hizasına dayaması ve sizin bunu hissetmenizi sağlayacak hareketlerde bulunması sonucu cinnet geçirdiğiniz yer.
Acaba nasıl bir duygu diye denemek istedim ayaklarımı ön koltuğa,tamda öndeki kurbanın beline doğru uzatıp hareketler yapayım dedim ama bacaklarım yetişmedi.Nasıl bir beceriymiş be hakkaten yetenek gerektiriyormuş.
Yalnız bi gün bu yüzden cinayet işlenir ben burayada yazıyorum.
(bkz: kahinlik)
Arka koltuktaki adamın (genellikle erkekler yapıyor) ayaklarını ön koltuğa tamda belinizin hizasına dayaması ve sizin bunu hissetmenizi sağlayacak hareketlerde bulunması sonucu cinnet geçirdiğiniz yer.
Acaba nasıl bir duygu diye denemek istedim ayaklarımı ön koltuğa,tamda öndeki kurbanın beline doğru uzatıp hareketler yapayım dedim ama bacaklarım yetişmedi.Nasıl bir beceriymiş be hakkaten yetenek gerektiriyormuş.
Yalnız bi gün bu yüzden cinayet işlenir ben burayada yazıyorum.
(bkz: kahinlik)
1975' ten bu yana bazi seylerin hic mi hic degismedigini, sadece sekil degistirdigini hatirlatan, hissettiren, gosterime girdiginde tu kaka edilip yasaklanmis bir tunc okan filmi. basarili yonetmen oyuncu olarak ta filmde yer almistir.
ayak kokusu, limon kolonyası, ağlayan çocuk, tekerlek üstü, aradan esen kapı yanı, omuzda horlayarak uyuyan salyalı zoraki komşu, mola yerindeki zift gibi çay ve bağırtılar, gece ansızın ölümcül koku ile uyanıp hava almak zürafa gibi boynunu uzatmak. en kötüsüde uykulu beyinle kaptanın uykusunu düşünmek.
kimi zaman formula 1 aracı muamelesi gören toplu taşıma aracı.
güncel Önemli Başlıklar