bugün

spotify’da sesli olarak dinleyebilirsiniz.
fevkalade akıcı bir anlatımı bulunmaktadır.

https://open.spotify.com/...si=4ADy3RPJR_SVmXDZi73XcA
görsel
Okuma sırası buna geldi. Bitirince 3-5 kelam ederim hakkında.
(#42378273)
aylar sonra bitirdim ve hakkında birkaç şey çiziktirmenin vakti geldi. kitap akmıyor arkadaşlar. okumaya niyetlendiğimi söylediğim 5 ekim tarihinden, okumayı bitirdiğim 11 ocak tarihine kadar (öyle yazmışım günlüğe)
sindire sindire peyderpey ilerlemek durumunda kaldım. zaten bu sene akıcı okuyamadığım 2 kitap var. biri böyle buyurdu zerdüşt diğeri de bu.

milli mücadele öncesi azınlıkların teşkilatlanmasından başlayıp cumhuriyet sonrası inkılaplara kadar olan dönemi (1927 yılı civarı) konu alıyor kitap. otobiyografi muhteviyatına sahip. içerikten anladığımız kadarıyla mustafa kemal en başından beri yeni ve milli egemenlik anlayışına dayalı bir devlet kurma fikrinde. fakat temsil heyetiyle istanbul hükümeti arasında geçen yazışmalar o dönemde milli mücadeleye karşı olanın padişahın kendisi değil de damat ferit paşa hükümeti olduğu anlayışının hakim olduğunu okuyuculara düşündürüyor. yani atatürk'ün silah arkadaşlarının rejim değişikliği gibi bir fikri ya da beyanı o tarihlerde söz konusu değil. hatta ilginç bir şekilde 23 nisan millet meclisinin açılışından önce 'heyet-i temsiliye adına' ankara'ya telgraf gönderen mustafa kemal atatürk, meclisin amaçlarından birini de "yüce hilafet ve saltanat makamının kurtarılması gibi en mühim ve hayati vazifeleri ifa edecek olan büyük millet meclisi'nin açılış gününü..."* şeklinde bir ifade ile yansıtmakta. tabii bunun doğru olmadığı, zaman göre alınan bir tutum olduğu aşikar.

bir de dikkatimi çeken diğer bir husus kitapta defalarca mevzu bahis olan rauf bey'in (rauf orbay) belki de en başından beri milli mücadeleye engel çıkarma çabası içerisinde olması. atatürk karadenize açılacağı zaman geminin batacağını haber vermesi, amasya genelgesi müsveddesine imza atmak konusunda mütereddit davranması *, lozan barış anlaşması için müzakereler sürerken devamlı ismet paşayla çatışması... adam kitabın resmen kötü karakteri gibi.

eserde tahammül hududunu zorlayan sıklıkta telgraf yazışmalarına yer verilmiş. kitabı okumak isteyen bir birey bilmeli ki nutuk'un -abartısız- yarısına yakın bir bölümü telgraf alıntılarından oluşuyor. halide edip ile mustafa kemal arasında amerikan mandaterliği hususunda sayfalarca süren yazışmaları mevzu bahis duruma örnek teşkil etmekte. tabii bu, okuyucunun konu bütünlüğünü yakalamasını zorlaştırabilir. fakat olayları sözle yetinmeyip vesikalarıyla sayıp dökmek zannımca olumlu.

kitabın tamamı hakkında yorumda bulunmaktan ziyade önceki entrylerde gündeme getirilmeyen noktalara parmak basmak istedim. türkiye tarihiyle alakalı bilgi edinmek isteyen her bireyin okumasında fayda olacağına inanıyorum.

önemli not: kitabın elimde bulunan versiyonu alfa yayınlarına ait, ekim 2018 yılında sürülen 722 sayfalık 55. basımı. yazdıklarımda bu versiyonu referans olarak kullandım.
ülke içinde ve istanbul'da ulusal varlığa düşman kuruluşlar

kurulmaya başlayan bu cemiyetlerden başka, ülke içinde daha birtakım girişimler ve kuruluşlar da ortaya çıkmıştır. bunlar arasında diyarbakır, bitlis, elazığ illerinde istanbul'dan yönetilen kürt teali cemiyeti vardı. bu cemiyetin amacı, yabancı koruması altında bir kürt devleti oluşturmaktı.

konya ve çevresinde istanbul'dan yönetilen teali-i islam cemiyeti kurulmaya çalışılıyordu. ülkenin hemen her tarafında hürriyet ve itilaf ve sulh ve selamet cemiyetleri vardı.
birinci inönü zaferi

iznik'ten, gediz üzerinden uşak'a kadar bir hat çekildiğini düşününüz; bu hattın gediz'in kuzeyinde kalan parçası iki yüz kilometredir. gediz'den uşak'a kadar olan parçası da otuz kilometre kadardır. düşman, üç tümenle bu hattın kuzey ucundan eskişehir üzerine hareket etti. bizim gediz'de bulunan önemli kuvvetlerimiz, eskişehir üzerinden bu düşman tümenlerini karşılamak zorundaydı. karşıladı ve yendi. inkılap tarihimize birinci inönü zaferini kaydetti.

güney cephesi kuvvetleri, eski yerlerine, dumlupınar'a geri gönderildiler. kütahya'da yalnız 61. tümen , iki alay kadar kuvvetiyle izzettin bey (ordu müfettişi izzettin paşa'dır) komutasında bırakılmıştı.
Şuan 50 bin adet baskıda. Henüz ofset aşamasında...

görsel
türkiye halkının liderinin yazdığı kitap vatan haini orospu çocukları teroristler sevmez o ayrı mesele.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesini içinde bulunduran kitap. Bu kitabı sevmeyenler tamamen duygusal yaklaşıyorlar. Azıcık akılla felsefeyle işleri olsa severlerdi.
lisedeyken okumuştum ama gençlik işte çok analiz edemediğimi düşünüyorum, tekrardan okumak istiyorum yapıkredi yayınlarından okuyan var mı aranızda? dili çok ağır diye duydum ama emin olamadım.

iş bankası yayınları biraz basit gibi geldi gözüme.

bilgisi olanlar mesaj kutumu renklendirirse sevinirim.
görsel
Nutuk atmaktır.
görsel
günün anlam ve önemine binaen paşamın hislerine biraz daha yakın olmak için sabah 10-15 dakikalığına okudum.

Kararlılığı, azmi, ön görüleri, düşünce yapısı, yönlendiriciliği bir milletçiliğin ötesinde bu lidere hayran olmak için farklı nedenler yaratıyor insana.

Bu durumu küçük bir anektod ile de örneklemek istiyorum. Nutuk'ta geçen bir kısım şöyle;

"Milletin/vatanın kurtulması için 3 yol olduğu söyleniyordu/isteniyordu.

1- ingiliz mandasına girmek
2- Amerika himayesinde olmak
3- bölümlere / eyaletlere ayrılmak.

Şahsımca bu düşüncelerin hepsi birer saçmaydı. Olması gereken bağımsız ve tam egemen bir türk devleti kurmaktır"

O şartlar altında bu düşünce yapısına sahip olmak çok özel ve güzel bir şey.

Allah rahmet eylesin.
türklerin kutsal kitabıdır.
"Tam bağımsızlık demek, elbette siyaset, maliye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük demektir."

Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk.
Bazılarının içinde gizli lozan maddeleri olduğunu sandığı kitap.
okumadan sahip çıkılan ve okumadan karşı olunan atatürk kitabı.
Tarih okuyamıyorum. Kapasite meselesi bunu kabul ettim. Nutukta Mustafa Kemal Atatürk'ün bir özelliğini keşfettim ve çok hoşuma gitti. Telgrafla yapılan yazışmalarda birileri sürekli birilerini fişleme derdinde. Yok o paşa mandacı. Yok şu paşa milli mücadeleye inanmıyor. Fakat Atatürk buna rağmen çok ılımlı. Gaza gelmiyor. inanmadığını bilse bile herkesi milli mücadele içinde tutmaya çalışıyor. Sakin sabırlı. Herkese ihtiyacı olduğunun bilincinde.
Bu kitap bizim ilyada destanımız. Atatürk ise hektor'umuz. Şu farkLA ki bizim hektor'umuz bir loser değil.

Nutuk'u okurken bir dostu dinliyormuş gibi hissediyorsunuz. Şahsen onun sözlerinin tek kelimesinden şüpheye düşmedim. Çünkü yüzde yüz vatanın iyiliği için çalıştığı, hiçbir kişisel menfaat gütmediği rahatça anlaşılıyor. O telgraf yazışmalarını nasıl yönetmiş hayret ediyorum, kafası stresten çatlar insanın. Sadece düşmana değil kendi arkadaşlarına da laf anlatmaya çalışmış sürekli.

Atam milli mücadelenin direkt beyniymiş, olmasaydın olmazdık sözünü nutuk'tan sonra kavramıştım. ona olan hayranlığım katlanarak artmıştı.

Müslümansanız kur'an'ı, türkseniz nutuk'u okumamak gibi bir lüksünüz yok!
Her türk gencinin okuması gereken kitap.
Atatürkün kitaplarından biri.
internette de okunabilen atatürk'ün kitabı:

https://www.runlog.com.tr/uploads/nutuk.pdf
Bundan yıllar önce gazeteler dağıtırdı, o baskıyı hala saklarım
çoğu siyasi/politik figürün aksine Atatürk'ün en önemli özelliği; işleri hayata geçirdikten sonra nasıl geçirdiğini anlatmak.

Nutuk buna güzel bir örnektir.

Nutuk'un içeriği ile ilgili bilhare yorum yapacağım.