bugün

Beyin felçli olarak doğan Christy Brown, hastalığı nedeniyle hareketlerini kontrol edemez ve tekerlekli sandalyeye mahkum bir yaşam sürer. Ancak çocukluğunda, sol ayağının felçten etkilenmediğinin farkına varması hayatını değiştirecektir. Christy sol ayağını kendine verilmiş bir şans olarak görür ve azmin de yardımıyla hastalığının etkilerini yenmeye çalışır. Bu çalışmanın sonucunda ise sakat vücudunun içinde gizli olan zeka ve yazma yeteneği ortaya çıkacaktır.

Sadece sol ayağını kullanarak yazdığı romanlar ve şiirler, sonraki yıllarda Christy Brown;un irlanda edebiyatının saygın isimleri arasına girmesini sağlayacak ve azimle çalışmanın sonucunda imkansız diye birşeyin olmadığını tüm insanlığa gösterecektir.

Christy Brown;ın ölümünden dokuz yıl sonra birde filmi cekilmiştir.film, yazarın hayatından kesitleri anlattığı kitap olan Sol Ayağım ;ın sinema uyarlamasıdır. Kimi zaman hüzünlü, kimi zaman eğlendirici olabilmeyi başaran filmin, azim ve umut hikayesi olarak vereceği evrensel mesajları var.
Jim Sheridan ve Daniel Day-Lewis;in birlikte çevirdikleri ilk film olan Sol Ayağım (daha sonra In The Name Of The Father ve Boxer;de de birlikte çalıştılar), 1989 yılında en iyi film dahil olmak üzere toplam 5 dalda Oscar;a aday oldu ve Daniel Day-Lewis ile Brenda Frickera oyunculuk dallarında ödülü kazandırdı
felçli olmasının dışında içten hesaplı, kıskanç, bencil çocuk Christy Brown'un hikayesi. *
beyin felci olan bir çocuğun bir nevi sol ayağıyla dünyaya isyan etmesini anlayan,gerçek yaşamdan alıntı olan,daniel day lewis denilen insan demeye dilimin varmadığı insanın aşmış bir oyunculuk sergilediği taş gibi bir film.
her okunduğunda farklı duyguları bir anda tüketen kitap.
okul kütüphanesine geçen sene aldığım ve okunacaklar listesinin başında olan kitap.
(bkz: sergen yalcin)
en iyi erkek oyuncu ve en iyi yardimci bayan oyuncu dallarinda, 1990 yilinda oscar almis, 1989 yapimi jim sheridan filmi.

(bkz: daniel day lewis)
azimle sıçan taşı deler mesajını veren kitap. finalinde bayağı duygulandırır, yaşama hırsını zorluklara, güçlüklere rağmen ayakta kalmayı aşılar.

bir de yazarın* ergenlik yıllarını anlatan devam kitabı vardır.
daniel day lewis'in çoştuğu, çoşturduğu film.
Daniel Day Lewis'in ilk oscar'ını muhteşem bir oyunculukla aldığı bir otobiyografik filmdir.çocuk rolündeki oyuncunun yere mother yazdığı sahnede çok sağlamdır.
azmin zaferini kanitlayan sol ayagi herseyi olmus cocugun guzelim hikayesi.
bir de sol el vardır ki;

'sol elim zavalli elim acemi elim' demistir sair.
oyunculuk görmek isteyenlerin şiddetle izlemesi gereken film.. daniel day lewis'i ayakta aklışlatır..
--spoiler--

kırık bir kalp sakat bir vücuttan çok daha fazla acı verir..

--spoiler--
zor dediklerimizn aslında bizim bencilliğimizin uydurduğu bir yalan olduğunu gözümüze sokandır. sadece tek bir uzvun zeki bir beyin için yeterli olduğunu göstermiştir. sanatçı olmak için mükemmel ellere iyi bir vücuda ihtiyacınız yoktur sadece biraz saf sevgi ve kendinize olan inancınız yeterlidir. yalnızca bir mum daha yakın ve bırakın vücudunuz sevdiğiniz insanın ismini haykırsın.
(bkz: mother)*
1932 yılında spastik ve hemen hemen bütün bedeni felçli olarak doğan Christy Brown'un , sol ayağıyla yazmayı ve resim yapmayı öğrenmesi, bir yandan da aşağılık duygusuyla savaşmayı öğrenmesi gerçekten etkileyicidir. Brown, annesinin de yardımı ile insanüstü bir çaba gösterip felçli bedenine daha çok egemen oluyor, içler acısı konuşma biçimini düzeltiyor ve yaşam öyküsünü anlatan bir roman yazıyor: "My left foot - sol ayağım". Film, işte bu romandan uyarlanmıştı. Yönetmen jim Sheridan da konuya oldukça duyarlı, neredeyse bir belgesel tarzı bir yaklaşımla ele almış, duygu sömürülerine yer vermemişti.

daniel day Lewis'in oldukça güçlü oyunuyla da film izleyenlerde derin etki bırakmıştı. Annesi rolünde Brenda Fricker ve daniel day Lewis te birer oscar kazanmıştı. Acı tarafı filmi olayın kahramanı olan Christy Brown'un izleyememiş olmasıdır. Brown, film gösterime girmeden 8 yıl önce ölmüştü.

Yönetmen : Jim Sheridan
Senaryo : Shane Connaughton, Jim Sheridan
Görüntü : Jack Conroy
Müzik : Elmer Bernstein
Oyuncular : Daniel Day Lewis, Brenda Fricker, Ray McAnnally, Hugh O'connor

1989 irlanda Yapımı, 103 dakika
"christy brown"ın gerçek hikayesidir.
yazar beyin felçli olarak doğar. sol ayağı hariç hiçbir uzvunu kullanamaz.
okumayı, yazmayı, sol ayağıyla resim yapmayı ve daktilo yazmayı öğrenmek için çocukluğunda verdiği müthiş mücadeleyi bu kitabında anlatıyor. * *
daniel day lewis'in muhteşem oyunculuğu için izlenebilecek, fakat onun dışında sıkıcı olmaktan ve uyku getirmekten öteye gidemeyen film.

- - -
--spoiler--
belirtmeden geçemeyeceğim. filmdeki spastik christy brown karakteri -spastik veya özürlü olması ile hiçbi alakası yok tabii ki de yanlış anlaşılmasın diye belirtmem gerek.- bana feci itici geldi. çok bencil bi karakterdi ve düşüncesizdi. sevmedim, sevemedim yani.

-ilk olarak, doğruluk cesaret oyununda kendisini tamamen oyun kuralı gereği öpen kıza aşık olup ondan, aşkına karşılık vermesini bekledi. kız kabul etmeyince sinir küpü oldu.

-2. olarak, kendisine yardımcı olmak için elinden geleni yapan doktoruna aşık oldu. ona, aşkını itiraf ettiğinde ve reddedildiğinde yine kudurdu. sonraki sahnelerde, doktor başka bi adamla evleneceğini söylediğinde christy'nin yaptığı salak hareketler çok sinir bozucuydu. "ne var lan ne var gerzek!" dedim içimden. kıl ya. sanki sen aşık oldun diye, kadın sana aşık olmak zorunda. bi bağırıyor, bi tripler atıyor! spastik demeyip çarpacaktım ağzına 2 tane.

-3. olarak, konferans için gittiği yerde kendisiyle ilgilenen kadına aşık oldu 1-2 saat içinde. kadın diyor ki "akşama randevum var.", bu hala kadına "yakışıklı mı? ona aşık mısın?" diye sorular soruyor. sanane be adam sanane? kadına bağırıp çağırdı bi de, zorla randevu almaya çalışıyor. tam spastik yani ama sonunda da başardı. bu kadınla evlendi. ilginç!

filmden yaptığım en has çıkarım christy brown adlı adamın feci itici ve abazan bi insan olduğu yönünde. filmi izleyenler anlar ancak benim sinirimi.
--spoiler--
oldukça basit bir dille yazılmış kitap.
oyunculuğun geldiği son noktadır. o kadar gerçekçi oynanmıştır ki normal bir filmi izlerken kendinizi oyuncunun yerine rahatlıkla koyarsınız ben olsam ne yapardım dersiniz bu film de bunu yapmak oldukça zor. kasmadan acılı müzikler vermeden sadeliğiyle insanın en içini okşar bu film. sinemanın büyüsüne örnek gösterilir...
mükemmel bir otobiyografidir.

sayesinde;olumsuzluklara karşı savaşıp neler yapılabileceğini,nelerin ortaya çıkabileceğini ve hayatta herşeyin üstüne gitmek gerektiğini anladım.
daniel day lewis in neden bu kadar bahsi geçen ve takdir edilen bir oyuncu olduğunu anlamak için o harika perfonmansı görülmelidir bu filmde.
geçen gün izledim film çok iyidi gerçekten kitabı daha önceden okumuştum izlenmesi gereken filmlerden.
(bkz: messi says)