bugün

türkiye komunist partisi nin ilk kurucusudur.* 1917 rus devriminden sonra moskova ya gider orda eğitim aldıktan sonra doğu ve müslüman halklarıyla ilgili çeşitli kurultaylara katılır daha sonra azerbaycana geçip türkiye komunist partisinin ilk kongresini gerçekleştirir ,anadoluda örgütlenmek için buraya geçer, erzurum da beklemediği bir halk tepkisiyle karşılaşınca eşi ve arkadaşlarıyla trabzona kaçar, daha sonra buradan bir takaya binerek gürcistan a kaçmaya çalıştıysada trabzon açıklarında gemidekilerin hepsi bıçaklanarak denize atıldı bir tek mustafa suphi nin rus asıllı eşi sağ bırakılıp karaya götürülmüş ve olayı örgütleyen balıkçı kahyası yahya ya hediye edilmiştir.
atatürk ün emri ile öldürüldüğüne dair söylentileride vardır.
tkp nin kurucusudur. lenin in kurtuluş savaşında ki desteğine karşılık atatürk'ün onayı ile kurulan türkiyenin ilk partisi olan tkp nin bu ilk başkanı daha sonra karadenizde öldürülmüştür. kendisi ayrıca komünist enternasyonel de türkiye yi temsil etmiştir.
kendisi atatürk'ün kominist ülkelerin desteğinden yararlanılması amacıyla tkp'nin kurulmasında başrolü oynamasından sonra elde ettiği bu gücü artık atatürk'ün amaçladığının da ötesine sscb yardımıyla götürmeye çalıştığı sırada, hem kendisine yeter demek amacıyla hem de rusya'ya daha fazla ülke içinde yapacağı etkinliklerin sonucunu göstermek amacıyla karadeniz'de 9 arkadaşıyla beraber boğdurulmuştur.
gerçek tkp nin gerçek kurucusu.komünizmi kontrol altına almak isteyen güçlerce(!) karadenizde boğularak öldürülmüştür. karısının hediye edilmesi gibi alçaltıcı cümlelerle karalamak çok yanlıştır. kemalizmin etkileri öldürme olayında görülmektedir. ayrıca kaçmamıştır giderken yakalanmışlardır.

(bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)
tkp'nin kurucusu olan şahıs. sonraları öldürülmüştür.

(bkz: vurulduk ey halkım unutma bizi)
moskova'da bulunduğu dönemde sultan galiyev'in sekreterliğini de yapmıştır.
"Resmi tarih anlayışımız hiçbir zaman geçmişi gerçek yüzüyle görmedi ve göstermedi. Bilmenin, öğrenmenin önüne konulan engeller, yıllar boyu "gerçeği" bilinmezliğin yoğun sisinin içinde bıraktı. Unutulsun, tanıkları yok olsun, kaybolsun diye. Mustafa Suphi'nin yaşamını konu alan bir-iki yapıt daha önce çeşitli dönemlerde yayımlandı. Gerek onlarda gerekse bu çalışmada onun yaşamının her dönemi ve öldürülmesine ilişkin bilgiler henüz tamamlanmadı. Mustafa Suphi ve arkadaşlarının öldürülmesi modern Türkiye'nin ilk ve en büyük faili meçhul cinayeti. ilk politik toplu kırımı. Mustafa Suphi'nin yaşamı da, ölümü de, sıradan bir yaşam ve ölüm olmadı. Öldürüldüğünde 39 yaşındaydı. Kısa yaşamına çok şey sığdırdı. Giresun'da doğdu. Kudüs, Şam, Erzurum, istanbul ve Paris'te okudu. Gazeteci ve öğretmendi. Muhalif oldu, Sinop'a sürgüne gönderildi. Kırım'a kaçtı. Rusya'da savaş tutsaklarıyla 3 yıldan fazla ikinci sürgünlüğünü yaşadı. III. Enternasyonel'de Türk delegasyonu başkanıydı. Müslüman Komünistler Kurultayı'nda, Kurultay Başkanlık Kurulu üyesi."

Mustafa Suphi/Bir Yaşam Bir Ölüm
Hamit Erdem
Sel yayıncılık / Tarihsel Dizi
can güvenliklerinin tehlikede olmasından ötürü, 1921 in 28 ocağını 29 ocağa bağlayan gece trabzondan baküye gitmek için on üç arkadaşı ve eşiyle birlikte denize açıldılar. fakat baküye dönmemeleri için, ankaradan habersiz gerçekleştirilmesi muhtemel olmayan bir plan yapıldı ve enver paşanın adamı olarak bilinen trabzon kayıkçılar kahyası yahya ve adamları tarafından, sürmene açıklarında bıçaklanarak on üç arkadaşıyla birlikte öldürüldü.
(bkz: onbeşler)
Türkiye`nin en eski partisi olan Türkiye kominist partisininb kurucusudur.
türkiye komünist hareketi'nin ilk lideridir. bir kaç ufak sosyalist örgütü saymazsak, türkiye'de komünist hareketin ilk örgütlü temsiliyetini kurmuş kişidir. doğu halkları kurultayında, müslüman halklar komiserliği'nin genel sekreterliğine seçilmiştir kendisi. sultan galiyev'le ortaklaşa pek çok fikrin sahibiydi, tabi daha başta öldürüldüğü için ileride komintern içinde alacağı pozisyonda şüphelidir ve ancak tahminler yürütülerek bir sonuca varılabilir.
sovyetler'e gelmeden önce milliyetçi hatta muhafazakar olan kişi. sovyetlere geldikten sonra mollanur vahidov ile tanışmıştır, onun ölümünden sonra da sultan galiyev'in yardımcılığını üstlenmiştir. yanılmıyorsam 10 aralık 1921 yılında ölmüştür veyahut öldürülmüştür, sultan galiyev ile de aynı tarihe rastlar ölüm günü. (10 aralık 1929)
...Bilindiği gibi Mustafa Suphi, Türkiye Komünist Partisi;nin kurucusu. Ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Sovyetlerden Anadolu;ya geçince Trabzon;da 14 yoldaşıyla birlikte katledilen bir devrimci lider.

Yıllardır bu olay Atatürkün emriyle yapılmış bir katliam gibi anlatıldı. Anma toplantılarında Kemalist katliam örneği olarak anlatıldı durdu.

Halbuki Mustafa Suphi bırakın Atatürk tarafından öldürülmeyi, bizzat O;nun tarafından Anadolu;ya çağırılmış birisi.

Ve Atatürk;e karşı bir komünist örgütlenme yapmak için değil, ellerindeki imkanları Atatürkün liderliğindeki Milli Mücadeleye sunmak için geliyor Anadoluya...

Bir olay bu kadar çarpıtılabilir...

Mustafa Suphi;nin ölümü, Anadoludaki Bolşevik örgütlenmeyi durdurmanın çok çok ötesinde bir operasyondur. Operasyonun amacı Sovyetlerdeki Sultan Galiyev önderliğindeki Kuzey Türkleriyle Anadoludaki Mustafa Kemal önderliğindeki Güney Türklerinin buluşmasını engellemektir. Tabii ki operasyonu yürüten Stalindir. Çünkü Stalin Sovyetlerdeki Türklerin birleşip Rus egemenliğine karşı çıkmasını engellemeye çalışmaktadır.

Mustafa Suphiyi tasfiye etmek isteyen başka biri ise Enver Paşadır. Enver Paşa, Baküdeki Doğu Halkları Kurultayına katıldığında Suphinin örgütlediği Türk komünistleri tarafından yuhalanmış ve konuşturulmamıştır. Enverin Kurtuluş Savaşının asıl lideri benim diyerek Leninin desteğini alma çabalarına da sürekli set çeken Mustafa Suphi olmuştur. Üstelik, Enver bir yandan Leninin desteğini almaya çalışırken, bir yandan da Orta Asyadaki gerici ve karşı devrimci Türk unsurlarla işbirliğine girmektedir. Basmacılar denilen ve ingilizler tarafından da desteklenen Türk gericileri içindeki örgütlenmesi, Türk devrimcileri arasında örgütlü olan Suphiler ve Galiyevler tarafından engellenmektedir.

Mustafa Suphileri öldürenlerin eski ittihatçılar olması bu açıdan bir tesadüf sayılmamalıdır. Enver Paşa, Suphiyi kendisine bir engel olarak görmektedir.

Suphinin ölümünde parmağı olan bir başka isim olan Karabekir Paşa komplodaki Enver Paşa parmağının bir başka kanıtı sayılmalıdır. Çünkü Karabekir Paşa, Atatürkçü olmaktan çok ittihatçıdır. Kazım Karabekirin de 1926da yine eski ittihatçılarla birlikte bu sefer başka bir komploya karışması, Atatürkü öldürmeye niyetlenmesi de bir tesadüf sayılmamalıdır. Dolayısıyla Suphinin ölümündeki Karabekir parmağı Mustafa Kemali değil, Enver Paşayı işaret etmelidir.

Son olarak Mustafa Suphi ile Mustafa Kemal arasındaki mektuplaşmalardan küçük birer örnek verelim:

Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine,

Osmanlı heyeti temsilcisi Tevfik Paşanın istanbul;a tebliğ ettiği barış şartlarına göre Anadolu köylüsünün son rızkına kadar saldırı altında olunduğu anlaşılıyor. Böyle bir barışı kabule razı olan bir hükümet ve sınıf ile savaşa karar vermiş olan (iştirakiyun) teşkilatına yardım edeceğiniz ümidindeyiz. Buradaki faaliyetimiz hakkında Süleyman Sami yoldaş lazım gelen bilgiyi arzedecektir. Mağdur halkımızın kurtuluşunun direniş ve devrimde olduğu kanaatiyle, mübareze ve inkılâpta olduğu kanaatiyle iyi dilek ve saygılarımızı sunarız.

Türk iştirakiyun Teşkilatı

Merkez Komite Başkanı Mustafa Suphi

Mektubun tarihi 15 Haziran 1920. Mektubu Mustafa Kemal yanıtsız bırakmaz. Mustafa Suphiye 13 Eylül 1920de bir mektup yazar. Anadoluya, Milli Mücadeleye yardıma çağırır:

Baküde Türk iştirakiyun Partisi Merkez Komitesi Başkanı Mustafa Suphi Bey ve üyelerden Mehmet Emin yoldaşlara,

Büyük çoğunluğu işçi ve köylülerden oluşan milletimiz Garp’ın emperyalizm ve kapitalizm mahkumiyetinden kendini kurtarabilmek için bunlara karşı birleşmiş olarak mücadele ve direnişe karar vermiştir ve bu kararını uygulamaktadır.

Türkiye iştirakiyun Teşkilatının da aynı kanaat ve amaç ile çalışmakta olmasını büyük bir memnuniyetle karşıladık.

Gaye ve prensip itibarıyle bizimle tamamen ortak olan Türkiye iştirakiyun Teşkilatından maddeten ve manen hakkıyla yararlanabilmemiz için teşkilatınızın acilen BMM Başkanlığıyla irtibata geçmesi gerekmektedir. Türkiye dahilinde yapılacak her çeşit örgütlenme ve eylem ancak bu kanal aracılığıyla yapılabilir.

Aynı hedefe doğru yürüyen Türkiye iştirakiyun Teşkilatıyla tamamen bir arada çalışmak üzere BMM nezdine tam yetkili bir üye göndermenizi ve BMM tarafından Azerbaycan hükümeti nezdine üye olarak Bakûya gönderilmiş Memduh Şevket Beyle ilişki kurmanızı ve birlikte çalışmanızı rica eder ve bu vesileyle samimi saygı ve selamlarımı sunarım.

TBMM Başkanı Mustafa Kemal

Yıllardır anlatılan Mustafa Suphiyi Mustafa Kemal tasfiye etmek için öldürttü hikayesi ne de büyük bir yalanmış.

Gerçekler ise bambaşka:

1. Mustafa Suphi, Milli Mücadeleyi tebrik ediyor.

2. Mustafa Kemal aynı gaye ve prensiplere sahip olduklarını belirtip güçlerini birleştirme çağrısında bulunuyor.

3. Milli Mücadeleye katılması için Suphiyi Ankaraya çağırıyor.

Daha ne olsun...

Mustafa Suphi, Galiyev önderliğindeki Kuzey Türkleriyle Mustafa Kemal önderliğindeki Güney Türkleri arasındaki köprüydü. Ankaraya varabilseydi Kuzey Türkleriyle Güney Türkleri buluşabilmiş olacaktı.

Farklı coğrafyalardaki Türkler Attiladan beri ilk kez bu denli büyük bir birliği sağlama şansını yakalayacaktı... Üstelik iki devrimci liderin önderliği altında bu birlik, emperyalizme indirilmiş çok güçlü bir tokat olacaktı.

Ancak Stalin de, Enver Paşa da, Galiyev ile Mustafa Kemal birliğinin ne büyük bir tehdit olduğunun farkındaydı. El ele verip bunu engellediler. Ve Kuzey ile Güney arasındaki o köprü yıkıldı...

alıntı: özgür erdem
bana (bkz: biz üç kişiydik) şiirinde geçen suphi olduğunu düşündüren komunist siyasetçi.
Burjuvazinin, 88 yıl önce karadeniz sularında yoldaşları ile birlikte katlettiği tkp'nin ilk önderi.

"Biz Suphi'nin yürüdüğü yoldan yürüyoruz

"1921 yılının 28-29 Ocağında on beş Türk Komünistini Türkiye burjuvazisi Karadeniz'de boğdu. Eh! tarih, sınıf mücadelesi tarihidir,

"Yoldaş!

"Türk proletaryasının ilk bilinçli on beş ölüsünü unutma,

"(...) Yoldaş! Biz sana, Trabzon önünde parçalanıp Karadeniz'e atılan bu on beş arkadaşını birer birer tanıtmak isterdik. Fakat onları öldürenler, onların yadigarlarını ve eserlerini de beraber yok ettiler.

"Eh! Sınıf mücadelesi, aynı zamanda ülkü mücadelesidir. Fakat biz bundan acıklanmıyoruz.

"Yoldaş! Bu on beş ölü, bizim için nihayet on beş isimsiz Komünisttir. Ve, bu isimsiz ölülerin isimleri, cisimleri, renkleri ve dilleri, bizim için hiçtir. Biz, her yaşayan işçi kadar, her ölen Komünisti de farksız tanırız. Çünkü biz, ayrılıksız, sınıfsız bir toplum yaratmak istiyoruz.

"Yoldaş! Devrim uğruna ölülerimiz arttıkça, saflarımızı sıklaştıralım. Çünkü işin tam tatlı yerindeyiz.

"Eh! Sınıf mücadelesi, hakimiyet mücadelesi demektir!

"Yaşasın genç, teşkilatlı ve kudretli proleter kitleleri!

"Yaşasın Komünist Partisi!

"Biz, Suphi'nin yürüdüğü yoldan yürüyoruz!

"28-29 Ocak 1921 tarihi, Türkiye proletaryasının acıklı ve yaslı bir günüdür. Yarın biz, istanbul'u Türkiye proleterlerinin kızıl başkenti yapacağız."*
bir başka mustafa tarafından cani bir şekilde öldürülen, akabinde tetikçileri temizlenen ve türkiye derin devletinin faili meçhulleri listesine ilk sıralardan giren devrimci.

imkan bulunca "bu devlet bana mustafa duyar'ı öldürttü" diyen tetikçiler gibi, eğer yahya kahya da öldürülmemiş olsaydı "bu devlet bana mustafa suphi'yi öldürttü" diyebilecekti. nedir bu ülkenin mustafalardan çektiği ızdırap?
istanbul

(yoldaş mustafa suphi
ve arkadaşlarının anısına)

(...)
işte böyle
bugünkü gibi
aynen böyle
loş ışıklar içindeymiş pera,
bir ağaçtan taka üstünde
götürülürken onlar trabzon'a...

tabi zevkli sefa
ve ziyafet varmış pera'da
yedibaşlı bir sarı canavar
suphi'leri boğduğu an orada...

oysa ordu boğazlamış yirmi can
çalkalanmış kara sularda.

işte böyle
bugünkü gibi
loş ışıklar içindeymiş pera
götürülürken onlar trabzon'a.

ama duyuyor musunuz, efendiler, paşalar.
haykırıyorum buradan bitlis'e
-daha gelir kızıl rövanşın günü
-daha gelir arkadaş suphi!...

bugün yarın,
sabredin,
sizi de sürer efendi...

gün olur gelir lakin
kayıkçı ali,
geçer bu düzeni bozuk istanbul'dan;
yağlı gerdanlarınızın üstüne oturup
yeni yaşamı kurmak için...
biçer o lanetli ürününüzü sizin
kökünden koparıp atar
ki yerine yeşertsin yenisini,
ve kan damlayan ülkenin alnından
kazır elini sultanın,
genç türkiye komünistleri!...

1924 / yeğişe çarents
Atatürk kendi kurdurduğu komünist partisi dışındaki komünistleri pek sevmezdi.
Komünist dediğin atatürkçü olmalıdır mantığı, bugün hâlâ kimi sözde solcular tarafından dillendirilmektedir.
tkp'nin kurucusudur. atatürkle bir çok defa görüşüp türkiyede komünizmi yayma çalışmalarını yürüttü; ancak bu yayılma sürecinden atatürk rahatsız olunca mustafa suphi ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. ilk önce erzuruma gidip kazım karabekir ile görüşmek istedi fakat erzurum'da, bırakın paşayla görüşmeyi halktan canını zor kurtardı ve yanında bulunan 14 arkadaşıyla tekrar rusya'ya dönmek için trabzondan bir motorla yola çıktıklarında enver paşanın adamı kayıkçılar kahyası yahya ve arkadaşları mustafa suphi ve 14 arkadaşını bıçaklayarak denize attılar.

onbeşliler şarkısı bu olayın ardından yazıldı

cinayetin faili/failleri bulunamamıştır. ancak birçok kişi bu cinayetin ardında mustafa kemal atatürk'ün olduğu konusunda kat'i inançları vardır.
defteri dürülmüş sovyet ajanı. bunların torunları da karadeniz'De, kızıldere'de helak edilmişlerdi.
şimdi kendine 'tkp' adını vermiş partinin sözde 'tkp' li elamanlarının atatürk / cumhuriyet yalakalığı yapmasının kemiklerini sızlattığı insan . aynı şey nazım hikmet için de geçerlidir , hempam koymuş paşamla nazımın resmini yan yana.
uyarına gelirse bir che yada deniz gezmiş resmi de eksik edilmemiş. yuh diyorum.
şaibeli ve sır dolu bir cinayetle hayata veda etmiş ilk türk komünist önderlerinden. Bir dönem Mir Seyyit Sultan Galiyev'in sekreterliğini yapmıştır. fazla bilinmeyen yada konuşulmak istenmeyen türkçü bir yanı da vardır. öldürülüşünde atatürk'ün payını savunanlar olduğu kadar stalin'i de bu olayda işaret eden ciddi kaynaklar vardır. bence ise olayın zamanlamasına dikkatli bakılırsa sovyet ve ankara hükümetlerinin karşılıklı işbirliği sonucunda deyimi yerindeyse "gözden çıkarılmış"tır kendisi...
hakkında çoğu zaman ezbere birtakım klişelerle konuşulan ve aslında abartıldığı kadar da önemli olmayan bir kişidir. üstelik karanlık bir kişidir. mustafa suphi hakkındaki ezber bozucu gerçekleri açıklamak burada bana düştüğü için, kendimi bir parça şanssız hissetmekle beraber, bunu yapmaktan kutsal bir zevk duyacağımı da belirtmek zorundayım:

Efendim, bu adam tarihimizde, 1908 ihtilalinden sonra ortaya çıkar. su katılmamış bir mason, ama kaskatı da bir ittihat terakki düşmanıdır. bu sıralar türkçü'dür suphi; ünlü türkçü yusuf akçura'nın en yakınlarındadır. ittihatçıları beynelmilelci olarak suçlayarak bir "türk islam masonluğu" kurmanın peşindedir. liderliğini ahmet ferid (tek)in yaptığı ilk türkçü parti olan milli meşrutiyet fırkası üyesidir. fırkanın yayın organı olan "ifham" gazetesinin yazarlarından ve yayın kurulu üyelerindendir.

1912'de "hak" mecmuasında fuad köprülü, cenab şehabeddin, celal nuri (halkevlerinin kurucusu) gibi ünlü türkçülerle beraber ve henüz turancılığı benimsememiş olan ittihatçılarla gırtlak gırtlağa kavgalıdır.

derken, ittihatçıların ünlü sadrazamı mahmud şevket paşa beyazıt'ta öldürülür. suikaste mustafa suphi'nin de adı karışır. fail olarak değil ama, suikast ekibinden, belki karar verici olarak. ittihatçılar bunu sinop'a sürgün ederler. geri gelir. bir daha yargılar, tekrar aynı yere sürerler. bu sefer oradan kaçar ve rusya'ya gider. sultan galiyevvle tanışır. onun "yeşil komünizm" fikrinden etkilenir; türk islam masonluğu davasından vazgeçerek, yeşil komünizme soyunur. galiyevle birlikte bir müddet lenin'in hizmetinde bulunur.

sonra yeşil komünizmi türkiye'ye de getirmek için çalışmalara koyulur. o zamanlar galiyev ve suphi, müslümanlara yönelik, çok maddeci olmayan ayrı bir bolşevikliğin sovyet rejimi altında uygulanabileceğine inanmışlardır. ancak lenin doğuya tam hakim olup "tek devlet tek komünizm" politikasını benimseyince, galiyev'in planları suya düşer. galiyev gittikçe sistem dışına itilir ve sonunda ortadan kaldırılacaktır.

suphi bu arada lenin'le mustafa kemal arasında arabulucu rolündedir. 1920 doğu halkları kurultayında enver paşa'yı itin götüne sokmadığı kalır ve kemalist delegelere destek verir. o sırada mustafa kemal, önce "yeşil ordu", sonra "tkp" adı altında türkiye'deki komünizm çalışmalarını bizzat başlatmıştır. yeşil ordu işi çerkeslerin yan çizmesi ve çerkes ethem'i efsaneleştirmesi yüzünden fiyaskoyla sonuçlanır. tkp davası ise suphi ortadan kaldırılıncaya kadar "mustafa kemal'in isteği ve onayıyla kurulmuş, ama illegal" bir parti olarak bildiriler yayınlar, faaliyetler yapar.

en sonunda suphi, karadeniz'de boğdurulur. boğduranın mustafa kemal olduğu bilinir. (enver paşa'nın o sırada bunu yaptıracak gücü yoktur; kendisi gözaltı hayatı yaşamaktadır.) ama bunu isteyen'in bizzat lenin olduğu pek bilinmez. lenin, son galiyevci olan suphi'den de kurtulmuş ve karşılığında enver ve cemal paşa'ların türkiye'ye girişini yasaklamış ve sonunda ikisini de öldürtmüştür. (cemal paşa'yı ermenilerin öldürdüğü sanılırsa da doğru değildir; çeka militanları öldürmüştür.)

şahsi kanaatim: mustafa kemal suphi'den çok fazla rahatsız değildi; ama lenin istediği için bu işi yaptı. lenin de buna karşılık cemal ile enver'i ortadan kaldırdı; ki onlar da mustafa kemal'in en önemli rakipleriydi.

ekleme: bunları söylediğim için bana kızacağınızı biliyorum ama, ileride, konu hakkında daha fazla şeyler öğrendikçe bana hak vereceğinizden de eminim...
hakkında,yusuf hayaloğlu'nun sözlerini yazdığı, ahmet kaya'nın yorumladığı bir şarkı olan komünist. şarkının sözleri şöyle:

uphi suphi bir acayip adam
suphi suphi benim canım ciğerim
kimse bilmez nereli olduğunu
suphi suphi bir acayip adam
suphi suphi susar akşam oldumu
bir cebinde das kapital
bir cebinde das kapital
bir cebinde kenevir tohumu
suphi suphi bir acayip adam
suphi suphi benim canım ciğerim.

"fırtınadan arta kalmış bir teknede
tevekkül içinde, görkemli sakalı
ve iğreti parkasıyla
gizlediği macerasıyla
bir acayip adam yaşardı
akşamları susardı
ben konuşsam kızardı
bir sürgün kasabasıydı
bir eski zamandı, hazirandı
çocuktum evden kaçmıştım
gelip ona sığınmıştım
küçücük bir koydu sığdı
burayı keşfeden belki oydu
uzaktan kasabanın ışıkları yanardı
içim anneyle dolardı ağlardım
suphi şöyle bir göz atardı
gizli bir cigara sarardı ağlardı
sonra barışırdık ben flüt çalardım
cigara sönerdi ağlardık
nerden geldiğini bilmezdim
kimsesizdi belki kimliksizdi
onun macerası onu ilgilendirirdi
kimseye ilişmezdi
bir şeylere küfrederdi hep
tedirgin bir balık gibi uyurdu
bazen kaybolurdu arardım
yağmurun altında dururdu
bir kalın kitabı vardı cebinde dururdu
hergün okurdu ben birşey anlamazdım
kapağını seyreder duymazdım
sakallı bir resimdi kimdi
ne kadar mütebbessimdi
sordum birgün suphi’ye
söylediklerini niye anlamıyorum diye;
bildiklerini, dedi, yüzleştir hayatla
ve sınamaktan korkma,
doğruyla yanlışı o zaman ayırabilirsin
ve onu anlayabilirsin
sonra gülerdi
günlerim yüzlerce ayrıntıyı merak etmekle geçerdi
sonra yine akşam olurdu suphi susardı
ben konuşsam kızardı tekneye martılar konardı
yüreğim suphi'ye yanardı ağlardım
suphi denize tükürürdü gökyüzünü tarardı ağlardı
sonra barışırdık ben flüt çalardım
yıldız kayardı ağlardık."

suphi suphi bir acayip adam
suphi suphi benim canım ciğerim
kimse bilmez nereli olduğunu
suphi suphi bir acayip adam
suphi suphi susar akşam oldumu
bir cebinde das kapital
bir cebinde das kapital
bir cebinde kenevir tohumu
suphi suphi bir acayip adam
suphi suphi benim canım ciğerim.

"bir sürgün kasabasıydı
bir eski zamandı hazirandı
çocuktum evden kaçmıştım
gelip ona sığınmıştım
bir gün aksilik oldu annem beni buldu
suphi kaçıp kayboldu
kasaba çalkalandı olay oldu
ben sustum kanım dondu
polisler onu bulduğunda tekti felaketti
herkes meydanda birikti
karakoldan içeri girerken sanki mağrur bir tüfekti
ansızın dönüp bana baktı,
anladın mı, dedi
anladım dedim, anladım
ve o günden sonra;
hiç bir zaman, hiç bir yerde, hiç ağlamadım...
mete tunçay'a göre karadeniz'de öldürülen yoldaşlarının sayısı, kendisi ile birlikte 14'tür. fakat ağırlıklı görüş, eşinin de kendisi ile birlikte öldüğü yönünde olduğu için onbeşler olarak bilinirler.

o meş'um günde kayıkta olan-öldürülenlerin tam listesi için:

1- Samsun'un Hançerli Mahallesinden Mustafa Suphi
2- Üsküdar'ın Ahmet Çelebi Mahallesinden Ethem Nejat ( izmir Maarif Müdir-i Sabıkı)
3- Erzincanlı Aşçıoğlu Bahaeddin ( Muallim)
4-Uşak'ın Hacı Hüseyin Mahallesinden Kazım Hulusi
5- Sürmene'nin Asu Karyesinden Kıralioğlu Maksut
6- Cihangirli Hilmioğlu (ismail) Hakkı (Doktor)
7- Van'ın Erciş Kazasından Ahmetoğlu Hayrettin (Nefer)
8- Bandırma'nın Manyas Nahiyesinden Mehmet Ali bin Hakkı (Topçu Yüzbaşısı)
9- istanbullu Emin Şafak(Mühendis)
10- Kadıköylü Tevfik bin Ahmet (Tayyare Yüzbaşısı)
11- Manisalı Kazım bin Ali (ihtiyat Zabiti)
12- Erzincan'ın Akdağ Karyesinden Hatipoğlu Mehmet
13- izmir'in Tilkilik Mahallesinden Hacı Mustafaoğlu Mehmet
14- Kandıralı Cemil Nazmi bin ibrahim (Elmalı Kaymakam-ı Sabıkı)