bugün

1926-1984 yılları arasında yaşamış olan, 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden sayılan fransız düşünür, yazar.
(bkz: pierre riviere)
buyuk dusunur.. baya bi buyuk..
ozellikle deliligin tarihi kitabi oldukca onemli bi eserdir.
gucu yeten mutlaka okusun derim ben.. *
gösteri toplumu diye kıvranan guy debord'a 'gözetim toplumu'yuz diyerekten ayarı vermiştir hapishanenin doğuşu'nda. şahsı nazarımda pierre riviere'in ayrı bir yeri vardır.
iktidar ve söylem üzerine en çok düşünen ve yazan adamlardan biri.
fuko diye okunuyor kendisi
hapisaneler üzerinde ki çalışmaları günümüz sosyolojisinde temel taşlardandır
Çağdaş fransız düşünürüdür kendisi.
Ömrünün kalan yıllarında kendini "Cinselliğin Tarihi" çalışmasına adadı. 1976'da ilk cildini yayınladı, çalışmasını tam bitirememiş olsa da ikinci ve üçüncü ciltler 1984'teki ölümünden hemen sonra yayınlandı.
O, daha çok toplumdaki daimi doğruları inceleyen bir filozoftu. Nietzsche ve Heideggerin düşüncelerinden oldukça etkilenen Foucault, çalışmalarında çoğunlukla Karl Marx ve Sigmund Freudun fikirleriyle mücadele etti. Hapishaneler, polis, sigorta, delilik, eşcinsellik ve sosyal haklar konularında çalıştı. Bütün çalışmalarını modernitenin bireyler üstündeki etkisi ve getirdiği yeni güç ilişkileri üstüne kurdu.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Michel_Foucault 'dan alındı
1926''da poitiers''de doğdu.1970''te college de france''a seçildi.bütün hayatını tarihin kapısından geçemeyen konuların tarihini yapmakla geçirdi.foucault 1984''te paris''te öldü.
foucault''nun eserleri:
cinselliğin tarihi(alfa yayınları 1986)
söylemin düzeni(hil yayınları 1987)
annemi,kızkardeşimi ve erkek kardeşimi katleden ben,pierre riviere(ara yayıncılık1991,imge kitapevi2000)
hapishanenin doğuşu(imge kitapevi 1992,2000)
ders özetleri(yapı kredi yayıncılık 1993)
ben`in yapımı(ara yayıncılık1992)
bu bir pipo değildir(ypı kredi yayıncılık 1993)
kelimeler ve şeyler(imge kitapevi 1994,2000)
dostluğa dair(hil yayınları 1994)
bilginin arkeolojisi(birey yayıncılık 1999)
kendini bilmek(om yayıncılık 1999)
entelektüellerin siyasi işlevi (ayrıntı yayınları 2000)
özne ve iktidar(ayrıntı yayınları 2000)
bu eşsiz fransız düşünür demiş ki;

"beni şaşırtan, topLumumuzda sanatın bireyLere ya da hayata değiL de yaLnızca nesneLere iLişkin bir şey durumuna geLmesi.. sanatın yaLnızca sanatçı deniLen uzmanLar tarafından gerçekLeştiriLen bir uzmanLık daLına dönüşmesi.. Neden her kişi kendi hayatını bir sanat yapıtına dönüştürmesin?.. Neden şu ev ya da Lamba bir sanat yapıtı oLsun ya da benim hayatım oLmasın.."
naturalizmin sinirinin olmadigini anladigim du$unendir. kelimeler ve $eyler (ya da les mots et les choses, veyahut the order of things) adli kitabiyla sadece tema olarak degil, genelde tematik olarak yarmi$tir.
toplumu yöneten nedir?siyasi partiler mi,örgutler mi,sivil toplum kuruluşları mı,silahlı kuvvetler mi ?toplumu iktidar biçimlendirir.ıktidar bir sürekliliktir,durmadan işler.bir örümcek gibi ağlarını örür durmadan.peki iktidarı kim temsil ediyor.erk kimin elinde.görünür,ön planda olanın elinde mi erk.yoksa daha derinlerde kimsenin nufuz edemeyeceği kadar derinlerde mi?
toplumu açıklarken foucoult özne olarak iktidarı secer.tüm sistemlerin kendine özgü iktidar yapılanmaları olduğunu vurguladıktan sonra,onların doğası geregi ''toplum üzerinde denetime'' tabii kılmaya çalıştığını belirtir.bugun sistemde varolan bir çok kuruluşun nasıl ve neden doğmuşturunu araştırarak,iktidarın her alana nufuzunu gösterir. hapisaneler mesela,neden evrim geciriler,eğitim sistemleri neden değişime tabii tutulurlar,cinsellik,delilik,kelimeler neden her dönemde değişiklik göstermektedir.toplumlar mı ilerlemekte yoksa iktidar gittikçe gizlenmekte mi?kişiler ozgurluk alanlarının geliştiğini düşünürken gittikçe iktidarın etkisine mi tabii olmakta.foucoult'tan açıklarsak;2000 yıllar cinsellik yılları olacak der.çünkü iktidar yılların sürekliliği ile toplumları,sınıflandırmış,kategorize etmiş belli bir şekle sokmuştur.artık bireyi tahakkumu altına alabilme gerekmektedir.bunu da en mahreme yönelerek, hazlarını denetime tabii kılarak yapacaktır.hazlarını iktidara temsil edecek kadar iktidarın gücüne tabii kılanacaktır kişiler der.en mahremini,en yoğun haz aldığı yerini iktidar kontrol altına alarak,bireyi kuşatacaktır.
foucoult iktidarın doğuşu olarak 16 yy göstermektedir.hükümdarlık yapılanmasının sarsılmasıyla ortaya çıkan yeni yapılanmada 'hükümdarlığın yönetim nesnesi,belirli bir toprak ve uzerinde yaşayan tebaa olarak gösterilirken ,modern yönetimin özelliği ise nesne olarak insanlığı secer.daha açık bir şekilde ''yönetim şeylerin'' doğru düzenidir.hükümdarlıkta amaç hüküm etmektir,modernitede amaç nüfus,refahı,zenginliği ve devamıdır.hükümdarlıkta yasalar önemliyken,modernitede yasaları dayatmaktan çok ,onları yönlendirmek,yasalardan daha çok taklitlere başvurmak,gerekirsede yasalardan taklitler olarak başvurmaktır.
16 yy ardından ilk modernite yapılanmaları,yasaklayıcı ve sınırlandırıcı disiplin etmekten daha çok üretken,düzenleyici,poiztif bir etkene sahipti.18 yy artdından ortaya çıkan zenginliğin etksisiyle modernite artık,düzenleyen değil varolan zenginliğin korunabilmesi için disipline eden sürekliği devam ettirebilmek için,sınırlayan,gözeten,sınıflandırandır.
friedrich wilhelm nietzsche' nin felsefesinden ciddi biçimde etkilenmiş fransız filozof. rutine başkaldırmış, aklına eseni yapmıştır. canı istediğinde jaguar almış, alkollüyken hız yapmıştır.
"özne" nasyonuna alternatif olarak "ben" nasyonunu yerleştiren Marksist söylemlerle benzerlik göstermesine rağmen, bu söylemlere genelde öznel olmaması yönünde eleştiriler de getiren, kendi görüşleri ile kendi sosyolojisini yaratmış fransız sosyolog.
insana dair hemen her konuda fikir yürütmüştür. okudukça "ne kadar doğru bir düşünce" diye tekrarlarsınız devamlı. bir konuyu anlatırken hem geçmişini özetler hem de düşüncelerini söyler. bedenin politikleşmesi * konusunda söylediklerine ayrıca hayranımdır.
"şu dünyada genç delikanlıların aşkından daha güzel ne olabilir" cümlesini kurmuş eşcinsel fransız yazarı.68 kuşağının önemli isimlerindendir.hocalık yaptığı üniversitede derslere girip polisle kavga etmek için adam topladığı bilinir.
(bkz: seçme yazılar)
(bkz: michel foucault yu yanlis anlama nedenleri)
(bkz: postmodern eşcinsel)
otorite ve iktidar ile ilgili kuramlarıyla sosyal bilimlerde büyük açılımlar yapmıştır.

kendi yaşamında da otorite ile mücadele etmeyi sürdürmüş ve sınırlanmış cinsellik üzerinde otoritenin etkisi olduğunu düşündüğü için serbestliğe yöneldi.

zaten, bu cinsel serbestlik anlayışı hastalık kapıp ölmesine sebep oldu.
*****
althusser'den çok etkilenmiş ve onun tavsiyeleriyle sonradan ayrılacağı fransız komünist partisi'ne katılmıştır.
*****
felsefe ve sosyal bilimler alanında yaptıklarıyla gerçek bir dahi olduğunu göstermiştir.
(bkz: foucault sarkaci)
fransız sosyal bilimci. bir marksist değildir, fkp'ye üye olmasına rağmen hayatı boyunca bir marksist olmadı ama diğer yandan çok değerli kimi bilgileri vardır. sosyal bilimlerde otorite ve iktidar arasındaki ilişkiye dikkat çekmeye çalışmıştır.

bir çok açıdan katkıları olduğu gibi eleştirilebilecek bir insandır aynı zamanda. altyapı üstyapı ilişkisinde kartını üstyapıdan yana oynamıştır. bu durumda, kartını üstytapıdan yana oynamasının ve bu kavramı psikanlizle yoğurması etkilendiği althusser'den, daha ileri gidecek olursak gramsci'den kaynaklanıyor. biraz mekanist bir anlayışla yaratıcı olanın yanında yer aldığını söylemesi, gerçekte tutarlılığını etkilemekte. haliyle maddi temellerinden kopmuş bir toplum yapısı icat etmiş oluyor kendisi.

cinsellik üzerine yazdıkları, tımarhanelerle ilgilenmesi kendini her daim ilgi çekici bir kişi olmasına neden olmuştur. genelde popülerliğinin kaynağı bu nedenle gene tıpkı etkilendiği althusser gibi magazinseldir de. elbette althusser'le kıyaslanamaz, althusser kendi teorisini çokta yetkin bir biçimde kullanmıştır. o nedenle öğrencisi olduğu bir kişi ile kıyaslanmamalı ama diğer yandan kendi etki alanını kurabilmiştirde.

sonuçta; incelenmesi ve dikkate alınması gereken bir kimse. postmodernizmi dolaylı bir yönden etkilemiştir. her şeye karşın teorileri dikkat çekici olduğunu ve kimi doğru yanları olduğunu kabul etmek gerekiyor.
michel foucault yapısalcılıkla post-yapısalcılık, modernizmle post-modernizm, avant-garde sanatla popüler sanat, çin devrimiyle iran devrimi ve bilumum bulanık geçişler arasında ortaya koymaya çalıştığı felsefe (ki kendisine sorsanız yaptığı felsefe de değildi) yanlış anlaşılmış, yıllarca sosyolojiye giriş derslerinde marx'dan bir adet dahi alıntı yapmadığı ve onun tek boyutlu güç anlayışını ezip geçen bir güç tanımı yaptığı için adı küfürlerle anılmış (bkz: fuck foucault), ecole normal'in revirinde (althusser'le tanıştığı yerdir aynı zamanda) yıllarca psikolojik tedavi gördüğü için hep yan gözle bakılmış, kızlara ilgisizliğini ancak daniel defert'le çıkmaya başladığı zaman ifade edebilmiş, kaiforniya'da ders verirken bütün san fransisko'daki gay barlarının duvarlarındaki afişlerin aksine (foucault in san fransisko!!!) ucb'nin kütüphanesinden dışarıya adımını atmamış, babası gay olmasına karşı çıkınca babasının ve kendisinin ikinci ismi olan paul'u nüfus kaydından sildirmiş, ezcümle ne akademik, ne ruhi, ne cinsel, ne de ailevi hayatında rahat edememiş bir düşünür.

bütün fransız akademik dünyası marx'ın ve onu takip eden felsefi zümrenin (althusser, marcuse, balibar vs) devlet baskısına karşı öngördüğü çözümleri tartışırken, baskının toplumun bizzat kendisinde, bilgi üretim ve tüketim kanallarında, cinsel önyargılarında ve felsefi varsayımlarında olduğunu göstermiş ve uzun süre marjinal bir filozof olarak görülmesine rağmen ancak 1970'li yılların ikinci yarısında kaale alınmaya başlanmıştır.

"bilginin arkeolojisi" (l'archéologie du savoir) ve "kelimeler ve şeyler" (les mots et les choses) kitaplarında 16. yy avrupasının bilgiyi nasıl elde ettiğini, nasıl sınıflandırdığını, "biz"i ve "öteki"ni nasıl cisimleştirdiğini, ekonomik değişimin doğasını (mesela altın ve gümüşün nasıl değerli olduğunu) ve bütün bunların bilginin kendisi olmaktan çok "herhangi" bir bilgi türü olduğunu göstermiş, diğer kitaplarıyla da bu tezini erving goffman'ın total kurumlar olarak adlandırdığı hapishane, hastane, tımarhane, okul, kışla gibi alan çalışmalarında örneklemiştir.

sosyal teori; neyin tarih, neyin tarihsel gerçek ve neyin hiçbir sonuç doğurmayacak çöplük olduğuna durkheim, marx ve weber'in çalışmalarıyla karar vermeye çalışırken foucault tarihin kapısından bile geçmeyecek şeylerin tarihiyle uğraşmıştır. bunu yaparken de idealist hegelyan tarih anlayışını da ibn haldun'la başlayan spiral tarih anlayışını da teleolojiye mahkum edecek şekilde arkeolojik tarih anlayışını ortaya atmış, kökler (origine) yerine soyağaçlarını (généalogie), devamlılıklar (continuité) yerine kopuklukları (rupture) aramamız gerektiğini söylemiş ve tarihe anlam verecek bağlantıları ideolojik temellerle kurmak yerine olayların dürüst bir bağlantısızlığını görmemiz gerektiğini öne sürmüştür.

noam chomsky'le bir isveç televizyonunda yaptığı meşhur tartışmada chomsky insan doğasını tanımlamaya çalışırken söz almış ve chomsky'ye şu ayarı vermiştir: "benim çalışmam bay chomsky'ninki kadar geniş kapsamlı değil, ben insanın belli bir doğası olup olmadığını bileceğimizi sanmıyorum, fakat bildiğim bir şey var ki insan doğasını bildiğini iddia edenlerin kurduğu meşru baskıdan modern insan çok çekti."

kendisine aids olduğunu söyleyen doktora "bırak doktor bu da amerikalıların cinsel korkularının bir dışavurumu değil mi" diye yanıt vermişti. herhalde bir tek burda yanıldı. 1984'de aids'den öldü.

sosyoloji, antropoloji, felsefe, sanat vb bilumum derste günaşırı okutulmasına rağmen hala foucault'nun artık esamesi okunmuyor diyen kuru marksistlerin kulakları çınlasın. "foucault herhalde hiç büyük filozof okumamış" diyenler de bi zahmet "kelimeler ve şeyler"e, anlamazlarsa rabinow'un "the foucault reader"ına baksınlar, baksınlar da foucault'nun akıl hocasının buffon'dan aldrovandi'ye, nietzsche'den georges bataille'a ordan da gaston bachelard'a kadar bağlanan geniş bir silsile olduğunu görsünler.

biraz duygusal oldu ama sosyoloji dersinde foucault'ya giydirmeye çalışan fondötenli marksist asistanım canımı sıktı, ondandır.
türkiyede yanlış anlaşılma sebebi için (bkz: bilginin arkeolojisi) ve zaten pierreriviere de yanlış anlamış
Fransanın ötesinde Almanya ve Alman düşüncesi ve nadiren de ingiliz ve Amerikalı yazarların çalışmalarına önem veriyorlardı.
Bu benzersiz müstesna grup içinde Michel Foucault öne çıkan isimdi. Bir kere en geniş alanlı eğitimi almıştı: aynı zamanda kuramsal incelemede en somut ve tarihselci olduğu kadar en radikal olan da oydu.
iktidarın her yerde olduğunu düşünüp ona karşı duran filozoftur kendisi.

Fukonun bir düşüncesi

"iktidar hükmünü geçiremediği yerlere kumarhane , genelev , kerhane gibi elde edemediği insanları topluyabileceği ve dışarda huzursuzluk çıkarmalarını engelleyebileceği yerler açmıştır.Ve böylece huzursuzluk çıkmasını önlemiştir. "

Bu kadar ayrıntılı düşünen adamın keli öpülmeli
(bkz: bu bir pipo değildir)
(bkz: deliliğin tarihi)