bugün

(bkz: siyasetin sonu)
türk solu üzerine ciddi ciddi söylenecek sözleri olan eski siyasetci. simdilerin yazari, siyaset düsünürü.
f tipleri ve ölüm oruçları sürecine yaklaşımı nedeni ile sevilen eski milletvekili.
ertuğrul günay ile birlikte müslüman sol "yeni bir siyaset girişimi" başlıklı oluşuma imza atmışlardır. ertuğrul günay beyin turizm bakanı olması ile sonlanmıştır. bu oluşum süresinde web sitelerini * bana yaptırmışlardı, son derece beyefendi insanlardır, oluşumun içinde küçükde olsa bir misyonum olduğu için mutlu olduğum ve tanıdığıma sevindiğim şahsiyetlerdir.
olayın içini bilmiyoruz tabi ama dışardan görünen bir turizm bakanlığına ertuğrul günay tarafından satıldığıdır. ayrıca bir keresinde rte için '' kendisini millet için allahın bir lutfu olarak gören adam ülkeye demokrasi getiremez'' mealinde çok beğendiğim bir cümle sarfetmişti.
tatlı su solcularının desteklemiyeceği ama devrimcilerin pek çoğunun oyunu alacak insan. bir komünist olarak hiç bir çekincem olmadan pusulada 'evet' basacağım insan.
*
istanbul'un üzerine çökmüş olan gri havanın renklenmesinde etkisi olacaktır elbette. kemal kılıçdaroğlu ve kadir topbaş birbirlerini yerken tavşan ve kaplumbağa hikayesi mehmet bekaroğlu için vuku bulabilir siyasi arenada.

kendisinin siyasi fikri bellidir. solcu/müslüman etiketi ile bekaroğlunu farklı zeminlerde kategorize edip karikatür haline getirmeye çalışmasın kimse.
yıldırım türker'e göre " siyaset dünyasının yüz akı."

yıldırım türker'den böylesi bir övgü almanın ne kadar zor olduğu düşünüldüğünde sağlam bir vicdan sahibi siyasi.
dogudan dergisinin yayin kurulunda yer alan ve ayni dergide yazilari da yayinlanan profesor.
son bombasıyla patlamış siyasetçi..
böyle de propaganda olmaz ki!birilerine bişeyleri yakıştırmakla veya yakıştırmamakla nereye varılır?
akp'nin oylarını bölmesi diğer partilerin hayrına olacak adam.
kadir topbaş ve kemal kılıçdaroğlu adlı iki balonun yanında ibb baskanlığını gerçekten hakeden adamdır. zira adamdır kendisi...

baskanı numan kurtulmuş ile birlikte güze işlere imza atacaklarını düşünüyorum. diliyorum daha doğrusu.

en azından bu ikili, tayyip - topbas ve baykal - kılıçdaroğlu ndan evladır. hatta bu adamlara nazaran evliyadırlar...
müslüman komünist.
rahmetli yusuf hayaloğlu'nun cenazesine katılma yürekliliği gösteren siyasetçi. alkışlamak istiyorum kendisini.
kadınlar günü espirisine temelden karşı çıktıklarını fakat herşeye ragmen kadınlar günü kutladıklarını söyleyen zat.
böyle günlerin amacının kapitalist sistemi daha da güçlendirmek oldugunu, kendilerinin insana eşit davranan bir siyaset gelenegine sahip oldugunu ileri sürmüş kişi aynı zamanda.

anlaşılan,(asıl niyetli faklı da olsa) türbanlı kadınlar cip kullanmasın diyerek daha en başta kendisinin ayrım yaptıgını sanırım unutmuş.. her ne niyette olursan ol, önce kendinle çelişme!
ertuğrul günay ile beraber akp'ye geçmesi muhtemeldi fakat sol-islam geleneği ve muhalif tavrı yüzünden rte'den kesik yemiştir.Belediye başkanlığını kazanmasını dilediğimiz partiler üstü aydın kişi.
"Sayın Ahmet Taşgetiren,

Aslında "Bekaroğlu'nun ne yaptığını" çok iyi biliyorsunuz ama işinize gelmediği için ısrarla başka bir şey yapıyor diyorsunuz. Asıl sorgulanması gerekli olan Ahmet Taşgetiren ve benzeri "islamcı" kanaat önderi taifesinin ne yaptığıdır. Daha Bekaroğlu seçim kampanyasına başlamadan, ağzından tek kelime çıkmadan, üstelik de sizinle nasıl bir kampanya yürüteceği konusunda istişare etmesine rağmen, "Saadet, Doğan Grubu ve CHP" başlığını atan sizsiniz. Niçin böyle bir şey yaptınız Ahmet Taşgetiren?

Bir kanaat önderi olarak yol göstermek için mi yoksa peşinen Saadet Partisi ve Mehmet Bekaroğlu'nu suskunluğa mahkûm etmek için mi? Daha tek bir cümle etmemiştik, Doğan Grubu'nda konuşmamıştık, ama siz ön alıyordunuz, peşinen mahkûm ediyordunuz. Elbette "islamcı" medyanın Saadet'e yer vermeyeceğini biliyordunuz, belki de taife olarak toplanıp böyle bir karar da vermiştiniz.

Muhtemelen şöyle fikir yürütüyordunuz: "Bu sefer de Tayyip Erdoğan'la devam edelim, zaten onun bir seçimlik barutu kaldı, nasıl olsa yedekte Numan Kurtulmuş var. O'na şimdilik "koza örmeye" devam etmesini önerelim. Tayyip yıpranıp gidince Numan gelir, o da bizim, işlerimizi aynen sürdürürüz."

Ama Numan Kurtulmuş Mehmet Bekaroğlu'nu istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday göstererek sizi hayal kırıklığına uğrattı. "Nereden çıktı bu, niçin düşük profil bir adayla seçime girmiyorlar, ne gerek vardı Bekaroğlu'na, oyları bölecek CHP'yi getirecek" demeye başladınız.

Korktuğunuz gibi de oldu. Kılıçdaroğlu'nun geleceği yok ama Bekaroğlu sinir uçlarına dokunmaya başladı, sağcı-muhafazakar oportünizm üzerine kurduğunuz denklem yerle bir oluyor. Üstelik Numan Kurtulmuş da 29 Mart seçimi için "Fark var, Saadet var" sloganını kullanmaya ve farkı anlatmaya başlayınca iyice şaşırdınız. "Ne oluyor, gerçekten tatlı iktidar gidiyor mu?" diye paniklediniz.

Sayın Ahmet Taşgetiren, 14 Mart 2009 tarihinde Bugün gazetesinde yayımlanan yazınızda beni "Ergenekoncu" olmakla suçluyorsunuz. Elbette bunu açıkça yapmıyorsunuz çünkü siz de biliyorsunuz ki bu ülkede "darbecilikle" suçlanabilecek son adam Mehmet Bekaroğlu'dur. Sayın Taşgetiren, siz sağcılığın sığ sularında "gönül adamlığı" yaparken Mehmet Bekaroğlu, mazlumun kimliğini sorgulamadan, dini, mezhebi, etnik kökeni, siyasi görüşü ayırımı yapmadan hak mücadelesi yürüttü ve bunun bedelini de ödedi. Darbeciliğe gelince; 2001 yılında Anayasa değişikliği yapılırken 12 Eylül darbecilerinin yargılanmayacağını öngören Anayasanın geçici 15. Maddesinin değiştirilmesini isteyen, bunun için önerge veren tek milletvekili Mehmet Bekaroğlu'ydu. O önerge şimdi "darbelerle mücadele ediyorlar" dediğiniz AK Partili milletvekillerinin oyları ile reddedildi.

Siz ne diyorsunuz Taşgetiren?
Kim darbelerle mücadele ediyor?
Darbelerle mücadele edenler, nasıl oldu da bunca halk desteği varken, üstelik de bu sebeple seçim almış olmalarına rağmen, sivil anayasa yapmayı rafa kaldırdılar?

Sayın Taşgetiren sizin gibi "muhafazakâr islamcılar"ın derdini ben söyleyeyim; siz demokrat, özgürlükçü filan değilsiniz. Siz otoriter-totaliter sistemin kendisine karşı değilsiniz, sizi rahatsız eden Merkez'i başkalarının tutmasıdır. Tek amacınız da bir şekilde o Merkez'i ele geçirip suyun başına geçmek, dinden türettiğiniz sağcı-dindar totaliter ideolojinizi oraya kendinizle beraber yerleştirmek ve diğerleri size ne yaptıysa bütün millete onu yapmak, bu arada da merkezde toplanan rantları paylaşmaktır. Sayın Taşgetiren siz darbelere karşı olamazsınız, siz ancak sizin olmayan darbelere karşı çıkarsınız, nitekim 12 Eylül darbesine karşı parmağınızı bile kımıldatmadınız. Ergenekon'a gelince; ben bu soruşturmayı baştan beri destekliyorum. Bunun için birçok yazıda yazdım, TV programlarında konuştum; bu yapının bütünüyle tasfiye edilebilmesi için, bu soruşturmanın muvazzaf subayları kapsayacak şekilde genişletilmesini, siyasi kanadı için de mutlaka Meclis'te soruşturma komisyonu kurulmasını istedim. Şimdi çıkıyor ve beni Ergenekon'un değirmenine su taşımakla suçluyorsun, üstelik de bunu ağzını eğip bükerek yapıyorsun. 12 Mart Muhtırası yıl dönümü münasebetiyle yaptığım açıklamayı okuduğundan eminim, ama işine öyle geldiği için sadece "namaza yanaşmayınız" bölümünü okuyorsun.

Sayın Taşgetiren, beni "Doğu Perinçek'le aynı safta duruyor" diye suçlamak ahlaksızlıktır. Ergenekon tutuklamaları üzerine yaptığım açıklama dolayısıyla şu anda Doğu Perinçek'le davalıyım, benden 10 bin TL tazminat istiyor.

Sayın Taşgetiren, bu Ergenekon soruşturmasının darbe ve darbeciliği tasfiye etmediğini, işi bitmiş, içi geçmiş bir grubu devre dışı bıraktığını, askerin içinde sadece hiyerarşi dışına çıkanların ayıklandığını görmüyor musunuz?

Başbuğ-Erdoğan görüşmesinden sonra Koşuyolu-GATA trafiğinin nasıl hızlandığının farkında değil misiniz?

Yeni bir yapının (Ergenekon'un) ABD'nin geliştirdiği yenidünya konseptine göre dizayn edildiğinin hiç mi işaretini alamıyorsunuz?

Sayın Taşgetiren, senin darben benim darben olmaz. Ama bakıyorum ki sen ve taifen esasen darbeye ve vesayet sistemine karşı çıkmıyorsunuz, sizin için bu otoriter-totaliter sistemde suyun başında bulunmak yeterli.

"Numan Kurtulmuş'un liderliğinin, bir yerel yönetim kampanyasında harcanmasına gönlüm razı olmuyor" diyorsunuz. Sizin gibi bir kalem erbabının bilmesi gerekir ki bu seçim çoktan yerel seçim olmaktan çıktı. Numan Kurtulmuş liderliğindeki Saadet Partisi farkını ortaya koydu, millet bu farkı görmeye başladı, yavaş yavaş Saadet saflarında toplanıyor. işte sizin ve taifenizin sıkıntısı buradan kaynaklanıyor; "tatlı iktidar gidiyor mu" telaşına kapıldınız.

Doğan Grubu'na gelince; sana ve taifeye kalırsa biz hiç konuşmamalıyız, insanlara hiç bir şeyi hatırlatmamalıyız ki bu bu "tatlı iktidar" sürüp gitsin. Haksızlık mı yapıyorum, gerçekten konuşmamızı istiyor musunuz? Peki, nerede konuşacağız; bu milletin, teşkilatlarımızın gariban insanların paraları ile kurulan "islamcı" televizyonlar ve gazeteler bize yer veriyor mu? Geçmişte şimdi "Doğan Grubu" diye paranteze aldığınız medyanın hepimize yaptığını şimdi bu mecraların aynısını hatta fazlasını bize yaptıklarını görmüyor musun? Şimdi size iktidar nimetlerini sunan kadroların Milli Görüş'ü parçalayıp yeni bir parti kurdukları 2001 yılında her gün Doğan grubunun en prestijli programlarındaydılar, aynı grubun gazetelerinde boy boy resimleri, çarşaf çarşaf söyleşileri yayınlanıyordu ve ne sizin ne de taifenizden hiç kimsenin sesi çıkıyordu.

Siz ne biçim kanaat önderisiniz; niçin onlara mubah gördüğünüzü bize yasaklıyorsunuz.
Hem biz hangi televizyona çıktık da yanlış bir şey söyledik, ne zaman ikili dil kullandık?
Hayır, Ahmet Taşgetiren, samimi değilsiniz, sizin derdiniz üzüm yemek değil, besbelli ki bağcı dövmeye çalışıyorsunuz. Ama bunu başaramayacaksınız. Siz istemeseniz de Allah'ın izniyle Numan Kurtulmuş'un başkanlığında yeni bir ruhla toparlanan, dostlarımızla birlikte koza koza ördüğümüz Saadet Partisi, önce kralınızın çıplak olduğunu gösterecek, sonra da krallıkları ortadan kaldıracak.

Her ihtimale karşı ne yapmağa çalıştığımızı bir kere daha iki cümle ile anlatayım. Bakın Ahmet Bey, 28 Şubat ve 2001 krizi ile birlikte tekrar takatsiz bırakılan ve çaresizliğe mahkûm edilen bu millet, AKP ile birlikte "reel politik";e eklemlendi. Reel politik, yani dünya gerçeklerinin Türkiye'yi ve milletimizi getirdiği yerse ortada....

Öyle anlattığınız gibi ne darbelerle mücadele ediliyor, ne hak ve özgürlükler yükseltiliyor, ne de halkımızın karnı doyuyor. Başörtüsü sorununun çözülmesi şöyle dursun, yapılan yanlışlıklarla bu sorunun asla çözülemeyeceği inancı yerleştirildi. Biz millete diyoruz ki, bu ülke insan ve doğal kaynakları ile kimseye muhtaç olmadan yeniden ayağa kalkabilir. Yeter ki millet olarak güçlerimizi birleştirelim, 70 milyonun hukukunun garanti altına alınacağı bir siyasal sistem ve adil bir iktisadi sistem kuralım.

Yani anlayacağınız, Sayın Taşgetiren, "reel politik"i bırakıp tekrar "Adalet ve idealler"; üzerine bir siyaset inşa edeceğiz.

Anlamadığınız ise "reel politik"in aslında bu olduğu.....

MEHMET BEKAROĞLU
Saadet Partisi istanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı"
milli görüş'ten çıkmış en düzeyli, bilgili siyasetçi.
rizeli'dir.
bir dönemin refah partili eski rize milletvekili.
müslüman solcu değildir. müslümansa zaten sosyalist düşüncededir. gerçek müslümansa tabi. islamiyetin özünde bu vardır. neyse mesele bu değil. istanbul büyükşehir belediye başkan adayıdır. saadet partisinden. lakin çok fazla şans tanınmamaktadır kendisine.
bir entellektüel. "müslüman sol" kavramının babası. bugün yaptığı açıklamada "150 milyon dolar yandaşlara gitti belediyelerden" dedi ki dudağım uçakladı. (hala acıyo valla, su dahi içemiyom) bu belgeli söylemi bazılarına kapak olsun.
entellektüel siyasetçi. saadet partisinden belediye başkan adayı oldu ve kaybetti. erdoğan ve akpye eleştirirken bir şeyi görmezden geldi jipe binen eminelerin rol modeli erbakanın ailesi gerçeği. Erbakanın iki çocuğunun genel idare kurulu üyesi olduğu bir partide siyasetteki müslümanların çok para harcamalarını eleştirmesi ironi kabiliyetininde yüksek olduğunu gösteriyor. Müslüman Sol gibi büyük idealleri olan birinin olayı fabrika kızı düzeyinde tutması da yazıktır.
saadet partisini gözümde saygın konuma sokan insanlardan biri. aramızda bir tek fark var `. o müslüman ben ateist.
şu kirli siyaset dünyasının içinde olupta güvendiğim ve gerçekten samimiyetine inandığım iki üç insandan biri. aslında mehmet bekaroğlu çok daha detaylı bir analizi/entryi hakkediyor. fakat şimdilik sadece akp ile ilgili düşüncelerini vurgulayacağım.*

bekaroğlu'nun akp ye katılmama sebebi, rte kendisine yüz vermedi diye veya akp milli görüşten uzaklaştı diye bilinir. sanılanın aksine onun akp ye katılmama sebebi tamamen ideolojiktir. bunu da 2007 yılındaki bir röpartajında şu sözlerle vurgulamıştır;

"AKP milli görüşün içinde hep var olan, Özalcı biraz, serbest piyasacı. Ben AKP milli görüşten uzaklaştığı için değil, sağcı, neoliberal bir siyasi hareket olduğu için, Türkiye ekonomisini global kapitalizme bağlamaya çalıştığı için AKP'de değilim"
kılıçdaroğlu ile beraber a.ş kurup topbaş a karşı omuz omuza mücadele vermesini beklediğimiz insandır. ne demişler düşmanımın düşmanı anladın sen onu.