bugün

Galatasaray'ın 100. yıl belgesellerinin sunucusu, sıkı bir Galatasaraylı.
3-5 sene öncesine göre kendisini baya geliştirmiş ana haber spikeri.
en azından çat pat cümle kurabiliyor artık.**
"Türkiye,Türklere bırakılmayacak kadar zengin yeraltı kaynaklarına sahip bir ülke"diyebilen bir şahsiyet.
(bkz: 32 gun/#2596037)
TRT yi dolandırmaktan hüküm giymiş, 301. maddeye kurulmuş bir AB budalası.
bugünki haber bülteninde sınır muhabirlerinden ihsan'a bağlanırken ekranda gördüğü kar yağışı üzerine aniden heyecanlanarak ''aa ihsan, kar yağmaya başlamış orda'' demiş ve beni fena halde yarmış anchorman. bir de dikkat et kendine hasta olma falan dedi ihsan'a. ihsan da 'sana ne lan aaarrrraam bakışı' attı ama dikkatlerden kaçtı sanki birazcık.
ekrem'le anlaşamaz bir türlü... 32. gün'den tanınan kanal d haber spikeri.
bugünkü ana haber bültenini sarı-kırmızı-yeşil renkli kravatıyla kuzey ıraktan haberler sunarak sürdürüyor.
yurt dışı mecburi hizmetine belçika da başlayıp, şimdi de yıllardır türkiye de yürütmek zorunda kalan amerikan habercisi. türkçe yi biraz şiveli de olsa ana dili gibi konuşabilmesi ile ünlüdür. araya giren ııı ııı ııı efektleri konuşmaya süs vermek içindir. türkleri çok sevdiği söylenemese de, ne işin var orada kardeşim denildiğinde, eee ııı ekmek parası işte meeeeen ne yapacaksın demiş olması kuvvetle muhtemeldir.
ısrarla hain düşüncelerini genç beyinlere pompalayan şahıs. kimsenin kendisine falan ihtiyacı yoktur fakat neden hala ordadır bilinmez. ilerde medya patronu olup tv falan satın alabilir.
son zamanlarda düzgün cümleler kuramamasından ve bunları birbirine bağlayamamasından ziyade, bazı cümleler sonunda garip ünlemler dile getiren mümtaz şahsiyet..
(bkz: madrid)
(bkz: mardin)
düzgün konuşamayan kişi.
kimilerine göre sempatik ama bana göre oldukça itici olan haber sunucusu. nasıl oluyor da böyle bir tip türkiye' nin en çok seyredilen bir kanalında ana haber bültenini sunabilir anlayamıyorum. o günki popüler düşünceleri hemen benimseyen insancık.
uçak kazasında ölen yurttaşlarımız için "kurbanlar" sözcüğünü kullanmış kişidir, kendisi.*
(bkz: domates güzeli)
haber sunmasına tahammül edemediğim adam. türkiye'nin en çok izlenen kanallarından birinde, üstelik ana haber bülteninde bu adamı görmek delirtiyor beni. konuşamaması yetmiyormuş gibi abuk sabuk fikirlerini de beyan ediyor. allah'ım reha muhtardan nasıl kurtardıysan bu adamdan da öyle kurtar bizi!..
(bkz: mehmet ali birand yorumluyor)*
canlı yayında büyük potlar kıran haber sunucusu..

sempatiktir, o ayrı.
ayda 32 bin dolar maaş alan habercidir.
bir kaç sene önce kurban bayramı arefesinde kurban şatış yerlerinde büyük baş hayvan satanlarla röpörtaj yapmaktadır ;

mab: kaç para bu hayvanlar?
satıcı: abi ..şu kadardan başlıyor en pahlısı da ..şu kadar
mab: kaç kişi alıyor peki bir tanesini ?
satıcı: tek başına alan da oluyor yedi kişi bir tane alan da..
mab: en fazla yedi kişi mi kesiyor bir kurbanı?
satıcı: evet. yedi kişi kesiyor en fazla
mab: neden yedi ? neden altı değil sekiz değil de yedi?
satıcı: ne biliyim abi allah öyle emretmiş.
(bkz: bir garip ademoğlu)
(#2646233)
emin çölaşan bakın ne bulmuş;

Dolandırıcılıktan hükümlü Mehmet Ali Birand'ın utanması var mı?

SEVGiLi okuyucularım, bizim medyada ahkám kesen bazı tipleri zaman zaman belgeleriyle açıklamak gerekiyor.

Bugüne kadar çok yazdım. Bunlardan biri Mehmet Ali Birand. Bu şahıs geçmişte TRT'de çalışıyor ve orada program yapıyor. Fakat bu süre içerisinde TRT'yi sürekli olarak sahte belgelerle, düzmece faturalarla dolandırıp yolunu buluyor.

Olaya TRT Teftiş Kurulu el koyuyor ve geniş kapsamlı bir araştırma yapılıyor. Müfettişler Avrupa'ya gidip Mehmet Ali'nin düzmece belgelerini orada bile ortaya çıkarıyor. Mehmet Ali hakkında kapsamlı raporlar düzenleniyor. Polis laboratuvarı, bu adamın düzmece faturalarını inceliyor, imzaların Mehmet Ali Birand'ın elinden çıktığını belgeliyor. Şimdi size yaklaşık 200 sayfadan oluşan ve onun sahteciliğini kanıtlayan rapordan kısa bir alıntı:

"Mehmet Ali Birand'ın mevcut olmayan firmalar adına kendi el yazısıyla sahte faturalar ve belgeler düzenlediği, firmalarca düzenlenen faturaları tahrif ettiği (örneğin 100 dolarlık faturanın önüne 1 rakamı ekleyip TRT'den 1.100 dolar çekiyor) bedelini tahsil ettiği faturaların bir süre sonra ikinci nüshasını veya fotokopisini ibraz ederek, bir defa yapmış olduğu harcamayı Kurum'dan iki defa tahsil ettiği, Kurum'un ödediği faturaların ikinci nüshasını veya fotokopisini ibraz ederek bir kere de (TRT'den) kendisinin tahsil ettiği, ödenmesi mümkün olmayan harcama kalemlerine ait belgeleri program harcaması gibi göstermek amacıyla ibraz edip bedelini (bir kez daha) tahsil ettiği, kendisinin, eşinin ve çocuğunun özel harcamalarını da eşinin belgedeki adını silerek tahsil ettiği anlaşılmıştır. Bu durum Brüksel ve Paris Ticaret Sicili Dairelerinin kayıtları, Brüksel Büyükelçiliğimizin resmi yazıları ve Polis Laboratuvarları ekspertiz raporlarıyla da kesin olarak tespit edilmiştir...''

Bu adamın TRT'den "sahtecilik" yöntemiyle tırtıkladığı para, Teftiş Kurulu raporuna göre şöyle:

2 milyon Belçika Frangı, 4 milyon 650 bin italyan Lireti, 104.100 Fransız Frangı, 34.600 ABD Doları, 28.400 ingiliz Sterlini, 35.360 Avusturya Şilini, 1.558 Alman Markı, 310 isviçre Frangı.

Gördüğünüz gibi, uyanık Mehmet Ali hangi ülkeye gitse marifetini sergilemeyi başarmış, devletin ve milletin parasını cukkalamış.

***

Mehmet Ali Birand hakkında kamu davası açılıyor, SAHTECiLiK ve DOLANDIRICILIK iddiasıyla yargılanıyor. Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nin Esas 1994/1315 sayılı kararıyla 11 ay 20 gün hapis alıyor. Bu karar Yargıtay tarafından onanıp kesinleşiyor. Mahkemenin gerekçeli kararından bir cümle:

"Kurumun (TRT'nin) zararını ödemesi ve sanığın hal ve tutumu lehine indirim olarak değerlendirilmiş olmakla, cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak 11 ay 20 gün HAPSiNE."

Adam ne yaptıysa bilerek, bilinçli olarak yapıyor... Ve günün birinde foyasının ortaya çıktığını görünce, TRT'nin istediği bütün parayı geri ödüyor. Yine de hüküm yemekten kurtulamıyor ve yüz kızartıcı suçtan aldığı hapis cezası paraya çevriliyor.

Aynı dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından hakkında ikinci bir dava daha açılıyor. Fakat bu kez Mehmet Ali Birand'ın imdadına ‘‘zamanaşımı'' yetişiyor. Diğer mahkemenin kararında "Suç sabit görülmüştür ama zamanaşımı nedeniyle dava düşmüştür" deniliyor.

***

Her gün ekranlarda ahkám kesen, gazetelerde köşe yazısı yazan bu Mehmet Ali Birand'ın yüzü, acaba hiç kızarıyor mu?

Hiç utanıyor mu? Karısının, çocuğunun, karşısına alıp söyleşi yaptığı insanların yüzlerine nasıl bakıyor?

Bu vatandaş eğer mert ve yürekli adamsa kaçmasın, gelsin karşıma otursun. Ekranda veya istediği herhangi bir yerde bu konuyu kamuoyu önünde ve belgelerle tartışalım. Eğer o haklı çıkarsa ben özür dileyip gazeteciliği bırakayım. Eğer ben haklı çıkarsam Mehmet Ali desin ki "Evet arkadaş, ben devleti dolandırdım, enselendim, yargılanıp hüküm giydim. Bu durumda gazetecilik yapamam..."

Haydi Mehmet Ali, hodri meydan. Var mısın? NAMUSUNUN ve ŞEREFiNiN hesabını verebilir misin? Yüreğin yeter mi? Sakın eveleme geveleme yapma. Net ve somut yanıtını bekliyorum.

(bkz: http://hurarsiv.hurriyet....x?id=116532&yazarid=5)
konuştuğu her kelime ile beyinimin ve midemin yer değiştirmesine sebep olan haberci kırması.

şakınlık ve hiddet duyguları ile gelen edit: aldığı maaş asgari ücretin 64,5 katıymış. yuh derim. ağlarım sinirden.
mehmet ali trend.
' deniz arman a yol açsın artık ' denmesi gereken anchorman.