bugün

king diamond'un baba albümlerinden the graveyard'dan aklını kaçırmış bir kız olarak anlatılan karakter.
olmayacak bir şey de, kızım olursa adını mutlaka koymak istediğim isim. (bkz: lucy in the sky with diamonds)
namı diğer (bkz: australopithecus afarensis) tir. australopithecus cinsinin en ünlüsüdür.
ilk insana literatürde verilen ad.
8 ağustos ta vizyona girecek olan film. konusu lucy adlı genç bir kadının kullanımı artan beyin kapasitesi sonucu yaşananlar. güzel ve aksiyonlu bir filme benziyor sabırsızlıkla bekliyorum.
merakla beklediğim scarlett johansson başrolunu oynadığı - oynayacağı- filmdir.
hemcinsim olarak gözlerimi ayırmadan izlediğim kadının filmi.
seviyoruz seni skarlet.
Fragmanı ve konusu itibariyle ilgimi çeken,scarlett johansson'un başrol oynadığı filmdir.
ilgi çekici bir konuya, sıradan, merak uyandırmayan ve heyecanlandırmayan bir sona sahip bir film. luc besson'a yakıştıramadım. yine de kötü değil, izlenebilir.
John Lennonın oğlu 4 yaşındayken kreşteki arkadaşının ismidir (bkz: Lucy O’Donnell Vodden). oğlu evde resmini çizmesinden sonra adına şarkı bestelemiştir. (bkz: lucy in the sky with diamonds)
Skarlet'i doyasıya izlediğimiz film. Evet tam hayalimdeki kadın.
Aptal bir teori üzerine kurulu film. insan, beyninin % 10'unu falan değil tamamını kullanır paşam.
sinemada film yokluğunda izlenecek filmlerdendir. göze kestirilen, gidilmemiş başka film varsa ona gidilmeli, bu film ise aradan uzun zaman geçtikten sonra internette aylak aylak gezinirken, bol zamanın olduğu bir dönemde göze çarptığında "ha bak böyle bir film vardı, izleyim" diyerek izlenmelidir. konu güzeldir ancak senaryo çok basite kaçmıştır, film çok aceleye getirilmiştir. fragmanı kendisinden güzel olan filmler listesinde yerini almalıdır.
konusu çok güzel, konunun işlenişi öyle çok da güzel olmayan filmdir. hele sonlarına doğru amaçsızlığa sürüklenmiştir. ama gene de izlenir pişman değilim.
sonda ne demek istendiği anlaşılamamıştır.

--spoiler--
Life was given to us a billion years ago. Now you know what you can do with it.
--spoiler--
Güzel filmdir. Ama kısa sürmüştür. Yinede zevkliydi.
Dabbe bir cin vakasi tadinda bitmese daha hos olacak film.
harika bir film. başka ne denebilir bilmiyorum. lütfen izleyiniz diye yalvaracak değilim. siz kaybedersiniz.*

---spoiler---

film insanın zihnini kullanabilme yeteneğini irdeleyen bir konuşma ile başlıyor. insan zihnini %10 oranından biraz fazla kullanabiliyor. yunuslar %20 imiş. insan zihninin birçok bölümüne erişemiyor. peki, erişebilirse ne olur?
işte filmin temel sorusu bu! bir teori ama şunu anlatıyor bize, yüzde yüzünü kullanması insanın zamanı ve mekânı aşması olabilir. çünkü yüzde yirmi bütün zihni kontrol etmek, yüzde otuzlar birçok şeyi algılamak, sonrası madde ve insanları kontrol etmek ve müthiş bir tahakküm kurmak.
tasavvuf denilen dini düşünce de tam anlamıyla bununla aynı dili konuşmasa da bunun aynısını söylemekte. "ebu'l-vakt" tabiri zamana ve mekâna hükmeden insan anlamında. yani kâmil insan, mürşid-i kâmil zamanı kontrol edebilir. sayılar yahut harfler değil zaman bizim esas ölçütümüz. bu ölçütü ele aldı mı insan gerçeğe, hakikate kavuşur.
film bu hakikate kavuşma işini madde aracılığıyla yapıyor. tasavvuf mânâ'yı kullanarak bu sonuca ulaşabilmeyi düşünüyor. salvia isimli uyuşturucunun insanın zihnini açtığı ve tanrıyla konuşturmağa vardığı bilinir. madde mi mânâ mı, bu kişinin inancına göredir ama şu gerçek ki materyalizm bile simya ilminin ışığında hakikatini bulmuştur. tıpkı bir çocuğun ilk önce abaküs aracılığıyla sayıları öğrenmesi ve akabinde de soyut kavramlarla (aşk, nefret...) matematiği ve mantığı kavraması gibi...
bir uyuşturucu aracılığıyla zihninin tamamı uyarılan ve aradaki bağlantıların tamamını kontrol eden bir güce sahip olmak her halde herkesin hayali olur. özellikle saçını istediği gibi istediği anda değiştirmek fikri de kadınlar için müthiş.
filmde başrolde kadın olmasının sebebi de şudur diye tahmin ediyorum: kadın ancak bu noktada olabilir. çünkü polis, uyuşturucu satıcısı herifler ve çeteleri, profesörler hep erkek olmak zorunda, gibi. aşk ve sevgi gibi kavramları bir yerden sonra unutan lucy'yi en güzel kadın figürü canlandırabiliyor. ha bir de belirlenen ilk dişi(insana yakın olan)nin adı da "lucy" isimli bir maymun.
felsefe boyutuyla olsun, hikâyesiyle olsun gayet ilgi çekici bir film. müthiş sekanslarıyla da görselliği ve scarlett johansson nefâsetiyle de ayrı bir güzelliği söz konusu.
unuttum bunu demeyi: insanın %10'luk zekâ kullanma becerisiyle oluşturduğu medeniyet ve inançlara, sanata dair minik alıntıların olduğu bölümde gösterilen semazen figürleri, kâbe figürü, bunun dışında gösterilen sanat eserlerinin çoğunun dini inanış gereği doğması vs. filmde tasavvuf düşüncesini destekliyor.

---spoiler---

eyyorlamam bu kadar. efenim.

minik detaylar için de edit.
olmamış. luc besson sci-fi çekecek yönetmen değilmiş. scarlett de yaşlanmış bea, herkes yeniliyor zamana...
--spoiler--

Kızın filmin sonunda zaman kavramını yenip tanrı olduğu film.

--spoiler--
bu tür filmler ile gitgide bir yaratan varlık inancının sorgulanması ve olayı evrime bağlayarak dinin reddedilmesi sürecinin insanlara benimsetilmesi vardır. bunun özünde ise olayın gaia teorisi ne bağlanması var.

film hakkında tek yorumum, görselliği ve sürükleyiciliği ile gayet eğlencelik bir film olduğudur.
filmin ilk 15-20 dakikasında mükemmel bir konu ele alınıyor ama sonra ne yazık ki aşırı şekilde saçmalaşıyor ve bozuyor. tamam scarlett johansson çok güzel bir hatun olabilir ama en azından bu kadar durağan ve amaçsız yapmasaydınız filmi. onuda geçtim morgan freeman babayı böyle saçma filmler için yormayın. gittim ha kötümü değil ama kesinlikle iyi de değil.
limit yok un uyusturucu konusunu matrix in maddeye ve zamana hukmetme sahnelerini darwin'in evrim teoris'i ile karistirilarak hazirlanmis bir film..ehh hic yoktan iyidir ayarinda..
güzel filmdi gençler! fakat onlarca bölüm dizi olacak konuyu sen al tek bir filme apar topar sığdır.. oldu mu şimdi Luc Besson ?
içine az biraz bilim serpiştirilmiş olmasının haricinde klasik hollywood filmi. filmin en can alıcı sahnesi lucy'nin havaalanında louboutinlarla yürümesiydi ki içim gitti orada.

ayrıca şunu öğrendik ki beynimizin sınırlarını aşarsak değil kendi vücudumuzu, başka insanları hatta hayvanları ve cansız varlıkları bile kontrol edebiliriz, bakışlarımızla diğerlerini manipule edebiliriz, saç rengimizi ve boyunu değiştirebilir, nesneleri zihin gücümüzle havaya kaldırabiliriz, acı ve diğer duyguları hissetmeyip birer makinaya dönüşebiliriz.

bir de lucy abla sarışınken cidden çok güzel ama o kahverengi saçlı hali cidden çirkindi.
iyi film.