bugün

Moral bozukken izlenecek filmlerin ilk 5’inde yer alır. Ne klasik romantik komedi klişelerini barındırır ne insanı sıkar ne yorar. Öylece akıp giden sanki hayatın güzel taraflarını gösteren bir film. Türkçeye Aşk Her Yerde olarak çevrilmiştir. ingilizler bu işi de iyi biliyor.
izlerken "böyle şeyler anca filmlerde olur" diye düşünüp ama yine de izleyip neşelendiren müziklerini ve oyunculuklarını çok beğendiğim film. son zamanlarda hiçbir film bu denli iyi hissettirmemişti. bir sürü ünlü oyuncu var say say bitmez hiç girmiyorum o topa.

filmin verdiği mesaj ise: seviyorsan git konuş.

--spoiler--

filmde en çok hoşuma giden matrak sahne ise colin adlı dostumuzun ingiltere'den amerika'ya gidince daha ilk geceden hakikaten taş gibi hatunlarla yatması oldu.

ayrıca patronu ile mia'nın arası başlamadan bitti sanırım.

--spoiler--
Yıllardır bi türlü izleyemediğim, en sonunda ben bu filmi yılbaşında izleyeceğim diyip bugün nihayet izlediğim yıldızlar karmasından oluşan romantik-komedi-dram filmi. Film hakkında çok bir şey söylemeye gerek yok zaten herkes tarafından bilinen ve beğenilen bir film. Ben ve birlikte izlediğim arkadaşlar da çok beğendik. insana yaşama sevinci ve aşık olma isteği veriyor. Baya pozitif bi film bana çok ters ama beğendim.
Yıldızlar karmasından oluşan film.
bittiğinde yüzünüzde bir gülümseme bırakan filmlerden. romantik komedi türünü sevmeyenler de bir şans vermeli.
çok da spoiler sayılmaz ama
--spoiler--
bir tek küçük çocuğa uyuz oldum böyle çok bilmiş gibi çocukları sevmem. *
--spoiler--
Film birçok hikayeyi bir arada işlemesinin yanında gelmiş geçmiş en mükemmel ilan-ı aşk sahnesini * ve aynı şekilde olabilecek en güzel aşk hikayesini * bünyesinde barındırır.

Film bitince her hikayenin ayrı bir izi kalıyor sizde. Standart romantik Komedilerin bir gömlek üstü harika bir film. Defalarca izlenesi türden. Hala canım her sıkıldığında açar izlerim.
izlenilesi.
filmle ilgili aklımda fena hâlde yer etmiş bir sahne, bütün filmin güzelliğini gölgede bırakmıştır resmen;

küçük çocuk ile adamın konuşması esnasında çocuğun sıkıntısını sorgulayan adama çocuk "sanırım aşık oldum" diyor ve adam da karşılığında "ben de ciddi bir şey sandım" dediğinde çocuk kapatıveriyor kapağı "aşktan da mı" diyerek.

filmin özeti de (yaklaşık olarak aktarabildiğim) bu sahneydi bana göre.
güzel insanlar, naif duygular, güzel şarkılar, komik sahneler. ara ara yeniden izlenesi film.
izlediğim en iyi romantik komedilerden birisi oldu. Zaten çoğu insanın birbirleriyle olan etkileşimleri beni hep etkilemiştir. Her kişinin kendi içinde ayrı konusu var ve bu da film içinde film yaratıyor adeta. Açıkçası filmi izlediğimde de üzüldüm benim neden böyle bir hayatım yok diye. Ama bir umut adeta içimi ısıtan bir yapım oldu. Filmlerde galiba en çok etkilendiğim şey türüyle bağdaşık anlatım tarzı. Benim için anlatım tarzı ve sahneler çok önemli. Bende duygu ve heyecan yaratabiliyorsa ne alâ.. Öyle bir filmdi izlediğim. Son zamanlarda da böyle gözyaşı dökmemişimdir.

Öncelikle ingiltere avantajı var filmde. Tipik ingiliz soğukluğu beklerken böylesine sıcak bir filmle karşılaşmak adeta bir sürpriz oluyor insana. ingiltere'nin oyunculuğunu aşk aromasıyla birlikte önümüze sermişler. Bazen bir olayla sevinirken, diğer bir olayla üzülebilmek mümkün. Bunun da nedeni konu çeşitliliği.. Fakat bir konudan diğerine sapmadan çok iyi ilerliyor film. Anlatmak istediklerini çok tatlı bir dille anlatıyor. Fakat bir iki karakterin konusu diğerlerinden biraz geri kalmıştı. Süresi uzun olsaydı benim için hiç bir problem olmazdı. En azından o karakterlerinde yaşadıkları tam olarak kurgunun içine oturtulabilirdi.

Bana en çok uyan hikaye ise içinde Keira Knightley'nin olduğu hikayeydi. O kadar yalın, masum ve gerçeklik barındırıyor ki sormayın gitsin. O sahnelerde kendimi tutamadım. Ağladım, ağladım.. Sular seller. Tabii içinde Keira olunca daha bir tatlıydı sanki, tatlı kurabiyem benim. Bu arada ingiltere milliyetçiliği de unutulmamış. Yapılsın tabii ki.. Zaten bu filmin iyi bir reklamı var ve bunu ülkenizi tanıtabilmek adına yapıyorsunuz. ingiltere başbakanının sergilediği egosuz, tavırsız hareketler bunların bir göstergesi. ingiltere öyle bir gösterilmiş ki sanarsınız sınırı geçince erosun okundan sizde yiyeceksiniz gibi. işte iyi filmin iyi reklamı da böyle yapılır zaten. Ek olarak aksanlarının avantaj olduğunu da öne seriyorlar. Hatta o hikayede gülmekten öldüm...

Her bir karakterin üzerinden psikolojik çıkarımlar yapabilirsiniz. Çünkü film buna çok müsait.. Müzikleriyle, oyunculuklarıyla ve de anlatılan aşk hikayeleri ile kesinlikle izlenmesi gereken filmlerden. Notting Hill tadında deniyor fakat onun çok daha fazlası var.. Aşk sarhoşuyken insanı sevdiceğine değişik sürprizler yaptırtacak düzeye getirirken, depresif haldeyken de ben niye böyle bir aşk yaşayamıyorum diye dibe çöktürtebilir. O yüzden siz, siz olun bu filmi sevgilinizle izlemeyin. Romantik komedi derken durum psikolojik gerilime dönmesin. Yazık olmasın o ilişkiye. *
filmin ev romantik sahnesinden bir replik;

--spoiler--
But for now, let me say - Without hope or agenda - Just because it's Christmas - And at Christmas you tell the truth - To me, you are perfect - And my wasted heart will love you - Until you look like this. [and shows picture of a mummy]
--spoiler--

http://www.youtube.com/watch?v=B7u6bMBlCXw
Colin'in (bkz: Kris Marshall) indirdiği kızların 4.sü eve doğru yaklaşırken bana
"amına korum 4. kim lan artık kleopatra falan mı lan ?!" dedirtmiş film.
Bill Nighy'yi gördüğüm için ayrıca bir sevinmiştim.
abazan bir başbakan, noel sevgisi ve ingiliz faşizmi. ortamda kadın yoksa izlenmeye pek de değmez.

10 üzerinden 7 falan.
"love is actually everwhere" söylemi ile başlar. içinizden bi "hass.." dersiniz ama film ilerleyen dakikalarda aşkın gerçekten de her yerde olduğunu size kanıtlar. film tarzı olarak önceliğim pek bu tür filmler olmasa bile love actually kendi tarzında çekilebilecek en iyi filmlerden biridir. insanın içini sımsıcak yapar, gülümsetir. aşık olma hissi uyandırır. kadro sanırsam full ingilizler'den oluşmakta. ingiliz aksanının tadına varabilirsiniz.
herkesin kendi aşkından bir parça bulabileceği film. hakikaten aşk her yerdeymiş.
izlenmesi gereken filmlerden birtanesidir. izlendiği zaman tekrar tekrar izlemek isteyecğiniz filmdir.
yeni yıl kutlama coşkusu bütün aşkların önüne geçmiş filmdir.
başrollerinde bilindik tek yüz olarak hugh grant ın olduğu sevimli bir film.

son sahnedeki claudio schaffer sürprizi ve 10 yaşındaki çocuğun aşk acısı konusunda babasıyla yaptığı kısa sohbet akıllarda kalan sahnelerden ikisi.

izlenmeye değer.
başlamasıyla bitmesi bir olmuştur filmin, zira film sizi öyle bir havaya sokar ki izlemek için oturursunuz ancak bir bakmışsınız film bitmiş siz sadece boş ekrana bakmaktasınız. işte böyle bir film love actually, senaryosu zekice hazırlanmış, müzikleri harikulade, oyuncuları yerinde ve sağlam, karakterler arası geçiş çok iyi ayarlanmış, ve konuyu çok iyi işlemiş. yani kötü yanı yok aksine izlemek için bir yığın iyi sebeb var filmde. ve en önemlisi ise film bittiğinde yüzünüzde kocaman bir gülümseme bırakması... 8/10

filmin en sevdiğim iki sahnesi;

--spoiler--

küçük çocukla üvey babası bank'ta oturup konuşmaktadır, çocuk babasına aşık olduğu söyler, adam rahatlamıştır zira çocuğun sıkıntısının daha büyük olduğunu düşünmektedir.

- pekela tamam biraz rahatladım.
- neden
- çünkü ben daha kötü bir şey olmasını bekliyordum.
-aşk acısından daha kötü bir şey mi?
-hayır, haklısın. kesinlikle acı vericidir.

--spoiler--

adam en yakın arkadaşının karısına aşıktır fakat bunu bir türlü söyleyemez, ne evlenmeden önce ne sonra söylemiştir, ancak en sonunda bunu ona söylemeye karar verir ve noel günü ona kartlar hazırlayıp evine gider, kartlarda şöyle yazmaktadır...

noel korosu olduğunu söyle
biraz şanslıysam seneye,
bu kızlardan biriyle çıkıyor olacağım (ünlü kadınların resimlerini gösterir)
fakat şimdilik
hiçbir umut ya da beklentim olmadan
sırf noel olduğu için
ve noel'de yalan söylenmez (parantez içerisinde yazılmıştır)
bence sen mükemmelsin
yaralı kalbim seni sevmeye devam edecek
sen böyle olana kadar... (yaşlı ve kemik yığını haline dönüşmüş kadın fotoğrafı gösterir)
mutlu noeller...

sonuçta kadın adamın dudağına küçük bir öpücük kondurur. ve adam iki cümle kurar.

yeter

bu kadar yeter...

--spoiler--
şans eseri izleme fırsatı bulduysam da hayatımda izledigim en guzel aşk filmlerinden bu film. amerika'ya yapılan ignelemeler ayrı guzel. başta, ingiliz çocugun amerika'da barda tanıstıgı kızlar "kesin bunlar soyup sogana cevircek salagı, oh, iyi oldu bu .m meraklısı abazana" gibi dolandırıcı gibi bi izlenim bırakasa da amaç amerika'ya kaymak oldugu için katıksız salak oldukları iyi vurgulanmış.

in short, diger hikayelerle ve tabi ki liam neeson'la da, bu film izlenmeyi hakkeden nadir aşk filmlerinden. en azından zaman kaybı degil. yılbaşı günü, sevgiliyle izlemek özellikle önerilir. benim gibi öküzler de bu saatte tek başına izler. neyse...
aşkın halleri farklı olsa da içindeki duygunun ne kadar evrensel olduğunu anlatan film. eğlenceli değil gerçekten güzel vakit geçirmek için şahane kesinlikle. belki ingiliz eli değdiği için bilmiyorum fazla samimi geldi sinema dili. evet, klişe yok mu elbette var; ancak aşk ile ilgili sıfır klişe bir şey yaratmak ya berbat film yapmanıza ya da şaheser yaratmanıza sebebiyet verir. love actually'nin de zaten şaheser olma kaygısı yok.

--spoiler--
amerika'ya sadece başkana verilen ayarla değil; kızlarının salaklığıyla ilgili de gönderme yapılır. ayrıca fransa da bu göndermelerden nasibini taksi sahnesinde almıştır.
--spoiler--
ilk çıktığında sinemada izlediğim ve sonraki her yıl en az 1 kere izlediğim, başlangıç ve bitiş sahneleri ile muhteşem mesajlar veren, hugh grant'ın bir kez daha nev-i şahsına münhasır bir oyuncu olduğunun kanıtlandığı ingiliz filmi.
iç içe bir sürü aşk hikayesini barındıran duygusal komedi filmi. sevgili ile izlemek için son derece uygundur. size almadığı çiçeklerin, yapmadığı sürprizlerin acısını çıkartabilirsiniz.
icerdigi cok sayida ask hikayesi ile "ask her yerde" mesaji vermesine vermis guzel bir filmdir fakat filmdeki yazar Jamie'nin portekizli guzel kiz yerine onun sisman ablasina asik olmadigi da bir gercektir.
2003 xmasında ingiltere'de gosterime giren, bilboardlardaki afişinden zengin oyuncu kadrosunu okudugumda vay be diyip merak ve supheyle yaklasmama sebep olan, ancak izledikten sonra yaklasan yilbasinin da icimde yarattigi heyecanla pek çok hissi bir arada yasamama neden olan filmdir.

filmdeki hikayeler arasında mutlu sonla biten lucia moniz * ve colin firth * aşkı ile insanın içinde hakikaten buruk şeyler hissetmesine sebep olan Andrew Lincoln un * Keira Knightley e * olan karşılıksız aşkı, beni fazlasıyla etkiledi.

ozellikle arka planda here with me calarken thames kıyısındaki evden cikan Andrew Lincoln un yuzundeki umutsuzlugu umarim kimse hissetmez.

sevgiliyle veya sevgili adayıyla izlenecek filmler kategorisinde ilk 5 e kesinlikle girer.