bugün

ilginç yorumlara neden olur.

1) arkadaşım hala neden tartışıyorlar onu anlamaya çalışıyorum ben. Bizim 86 yıl önce çözdüğümüz halde onlar neden hala tartışıyorlar? 4 alfabenin onlara ne zararı olmuş? teknoloji onlarda. bilim onlarda. ayrıca o dillerin vurgulu olması önemli değil, çeşitli işaretlerle onu sağlayabilirler. ben bile hazırlarım o alfabeyi.
2) eyvallah kötü örnek örnek değildir ama ingilizler bu hallerinden memnunlar. okuma yazma oranı yüksek. basılan kitap sayısı bizimkinden kat kat fazla. dünyanın en büyük 5 gücünden birini (hatta abd ile beraber ikisini) oluşturuyorlar. demek ki iş kolay okuyup yazmada değil beyinde, çalışmada. bunu anlatmaya çalışıyorum.
3) göktürk alfabesi geliştirilerek gayet de güzel uydurulabilir günümüz diline, ama milli alfabe kullanmak da iş değil. eğer milletler, milli alfabelerini kullanınca ileri gitseydi, ermeniler de milli alfabelerini (kısmen) kullanan japonlar gibi dünyada söz sahibi olurdu. demek ki öz milli alfabeyi kullanmak da marifet değil.
4) yeni harflerimizin okunmasının kolay olduğu doğru ama yazmasının eski harflere göre kolay olduğunu kimse iddia edemez. bi kere sesli harflerin bir kısmını yazmadığın için harf sayısından tasarruf ediyorsun. ayrıca elini kaldırmadan yazdığın için el yazısına daha uygun.
dilleri latin alfabesine uygun değildir. uygun olsaydıda atatürk gibi bir liderleri olması gerekirdi. eğer atatürk japonya ya da almanya gibi bir devlete gelmiş olsaydı zaten o devleti bin sene öteye taşırdı. çünkü adamlarda potansiyel var ! kendilerini şahlandıran atalarına küfürde etmezler türkiye gibi!
zayıf bir kinayedir. hemen hepsi kullanıyor, kullanmak zorundalar.
latin alfabesi kullanmayıp da nasıl latin alfabeli dizüstü bilgisayar, telefon vb teknolojik cihaz tasarlamada ve gerçeklemede bir numaralar şeklinde sordurtan japonlardır. *
çincedeki vurguların anlamı değiştirdiği bilinen bir konudur.

latin alfabesi istenirse çinceye çok rahat bir şekilde uygulanabilir, ki pinyin çin'de uygulanan bir yazı sistemidir. uçtaki örneklerle, bu sistemin çinceye uygulanamayacağı söylenemez. ayrıca istenirse latin alfabesiyle yazılmış çince bir metindeki hecelerin üzerine ya da altlarına küçük rakamlar konularak vurgu derecesi belirtilebilir. yeter ki yazmak iste.

şahsım hakkında (osmanlıcı, akp'ci vs diye) atıp tutanlar, bu taraftan (bkz: dilci/#26113837)

bu arada dipçi değilim, dibini dövdürmek isteyenler başka kapıya.
anlamamakta ısrar edilir.

1) meselenin harfler değil vurgular olduğunu anladım ey benim güzel arkadaşım. ben de diyorum ki madem "shi" hecesi vurgulara göre farklı anlam kazanıyor, latinle yazdığın her shi'nin altına vurgu derecesini küçük rakamlarla ve sesin yükseliş alçalışına göre çizilmiş çizgilerle yazabilirsin. bu şekilde vurgu meselesi de ortadan kalkar.
2) Ülkenin lehçelerini işin içine koyamazsın, çünkü eğer bir harf inkılabı yaparsan herkesin bildiği resmi lehçe olan mandarin lehçesine yaparsın. Ülkedeki diğer lehçelere uygulamazsın. nasıl yapacağını yukarda yazdım.
3) Korelilerin, tarihin herhangi bir dönemindeki alfabe değişikliğini harf inkılabı olarak göstermek, gerçekten ilginç. bu mantıkla türklerin arap alfabesine geçmesine de harf inkılabı diyebiliriz, ama mantık çürük olduğundan demiyoruz.
4) Osmanlı kitap piyasası acınacak bir halde olsaydı, harf inkılabını yapan zevat ev ev dolaşıp eski yazılı kitap aramak zorunda kalmazdı. cumhuriyet kadrolarının bütün eski harfli kitapları toplayıp yakma amacıyla ülkede gerçekleştirdiği (hülagü'nün bağdat kütüphanesinde yaptığından farksız olan) kitap katliamına rağmen elimizde yüzbinlerce kitap var. demek yakılmasa kaç kitap kalacakmış o zamandan bu zamana. ki ayrıca bu sayı az olsa bile bunun harf inkılabıyla ne alakası var.

meseleyi tartışırken karşıdakine isim takmak çok bilimsel bir argüman. bu ise sıkışmışlığı gösteriyor.

edit: bulgaristan'a satılan malzeme kitap değil belgelermiş. düzeltildi. baykal kent'e teşekkürler.
1928’de harf devriminin yapılmasından 1938 tarihine kadar yeni Türk abecesiyle basılan kitap sayısı, on altı bin altmış üçtür. Yani Osmanlının üç yüz yılda yayımladığı toplam kitabın yarısını genç Cumhuriyet on yılda yayımlamıştır. Bu o zamanki ekonomik koşulları düşündüğümüzde olağanüstüdür. Çünkü on yılı aşkın süren bir savaşlar dizisinden sonra yıkıntı durumuna gelen bir ülkenin ayağa kalkma döneminden söz etmekteyiz. Fabrika bacalarının tütmediği, tarımın çöktüğü, ulaşımın olmadığı, sağlık hizmetlerinin yapılamadığı, çağdaş eğitimin düşlerde görülebildiği, nüfusun azaldığı ve çalışacak insan bulma güçlüğünün olduğu bir ülkeden söz etmekteyiz.

Cumhuriyet kurulduğunda ülkemizde okuma yazma bilenlerin nüfusa oranı yüzde altı. Bu oran, kadınlarda yüzde bir bile değil. Okuryazar olanların çoğunluğu devlet memurları. Okuryazarlık daha çok kentlerde görülmekte. Nüfusunun büyük bölümünün köylerde yaşadığı düşünüldüğünde ülkemizin nasıl karanlığın, bilgisizliğin içinde olduğu da anlaşılır.

Türkiye eğitimde yaptığı büyük atılımlarla okuma yazma oranını 1927’de yüzde 11’e, 1935’te yüzde 20,4’e, 1950’de 33,6’ya çıkarmıştır. Okuryazar oranındaki bu artış dünyada görülmedik bir düzeydedir. Bu artışların olmasında “gece kursları, halk odaları, halkevleri ve millet mekteplerinin çok önemli katkısı var. Yeni Türk harflerinin okuma ve yazmayı kolaylaştırması önemli bir etkendir bu artışta.

Sen burnunun ucundaki gerçekleri göreme, hala algı operasyonu amaçlı Japon de Kore de. Hayır koyunları etkileyebilirsin de, Osmanlı dönemindeki cahilliği veya Osmanlıcaya geçişin bu ülkeye hiçbir şey kazandırmayacağı, hatta gerileteceği gerçeğini değiştiremezsin.
1) basılan kitap sayısıyla harf inkılabının alakası olmadığını, eğer sayı azsa bu sayının basılan kitap sayısının artırılarak çözülebileceğini
2) okuma yazma oranını, bu inkılabı yapanlardan öğrenmiş olanlarca verilen rakamlara neden inanmamamız gerektiğini (osmanlı istatistiklerine göre 1897'de müslüman halkın %57'si ilkokul öğrencisiydi)
3) okuma yazma oranının sadece alfabenin zorluğuyla değil, birçok sebebe bağlı olduğunu (japon ve çin alfabesinin zorluklarını bilen bilir, bir harf yazmak için 8-10 tane çizgi çizmen gerekiyor)
4) kullanılan alfabeyle cahilliğin pek de alakalı olmadığını (israil ile latin alfabesi kullanan türkiye'yi karşılaştırsak yeter)
bilmeyenleri göstermiştir.

arkadaşım kendi nick altımda da belirttim. şunu anlayın artık:

eski harflere dönülmesi gibi bir niyetim yok. 1928'deki facianın bir tekrarını daha yaşamak istemiyorum, ama harf inkılabı yapanların bize sunduğu gerekçelerin geçersizliğini ortaya koymaya çalışıyorum. dil ve harf inkılabındaki asıl meselenin araplara, dolayısıyla alfabe ve dillerine olan alerji olduğunu ifade ediyorum, ki kimse arapları sevmek zorunda da değil.

edit: velev ki dediklerimiz çinliler için doğru olsun. israil, rusya, japonya'yı nereye koyacağız?
sözkonusu argümanların çinliler için doğru olduğu varsayılır.
1) korelilerin sözkonusu harf inkılabını neden günümüzde tekrar, (batı uygarlığıyla iletişime geçmek amacıyla) latin alfabesi için yapmamıştır? latin alfabesi kore'de zaten kullanılan bir alfabe. neden kargacık burgacık harfler kullanıyorlar hala? onlar da mı çinliler gibi vurgulu bir dil kullanıyorlar? adamlar, birisi "kargacık burgacık" olan iki alfabeyi kullanıyorlar ve bizden ilerdeler. israilliler, japonlar ve ruslar; latin alfabesi kullanan türkiye'yi evire çevire döver.
2) neden japonlar, romajiyi gayet yaygın kullandıkları halde hala eski harfleri atıp atmamayı tartışıyorlar? 86 yıl önce çözdüğümüz bu meseleyi neden hala tartışıyorlar? (latin alfabesi dışındaki alfabelerin yasaklanması fikrine japonların çoğu kahkahayla güler)
3) sen daha savunduğun inkılap zamanında neler yapıldığını bilmiyorsun. önce onu öğren.
4) ingilizler, dillerine uymayan latin alfabesini hala neden kullanıyorlar? 21 tane ünlüyle konuşup beş tane ünlü işareti bulunan latin alfabesiyle yazmak, amerikan ve ingilizlere bir şey kaybettirdi mi?

mesele okuma yazmanın kolay ya da zor olması değil. bunu anlayalım artık.

heteroyum, dipçi değilim. git dibini kime dövdürüyorsan dövdür ama bana bulaşma. sözlükten çok kişi bulabilirsin dibini dövmek isteyecek. (ulan bilimsel bir tartışmada bunu da söylettin ya. helal olsun)
http://m.sabah.com.tr/yaz...2014/12/19/islahati-memnu

Engin ardıç sikip bırakmış hadi dağılın.
delinin birinin kuyuya attığı taş.

biz halk olarak okumuyoruz. okumayı sevmiyoruz. ibrahim müteferika'nın bastığı çoğu kitap sözlük ve de alanlar yine buraya ticaret ya da diplomasi için gelen avrupalılar. bulgaristan'a arşiv belgelerini sattık. merak etmeyin aynı belgelerin birer kopyası hâlâ başka arşivlerimizde vardır. yani senin problemin hangi alfabeyi kullanacağın değil halkın okur yazar olma oranını (okuma yazma bilme oranını değil okur yazar olma oranını) arttırmak. gençlerimizi araştırmaya nasıl sevk edeceğimizi bulmak. bu ülkede lozan antlaşması hali hazırda internetten madde madde okunabilecekken aynı interneti kullanan eblehler tarafından 100 yıl süresi varmış diye anlatılıyorsa ciddi sorunlarımız var demektir.
ilmi ve toplumsal gelişmeyi şu veya bu alfabeye indirgeyen absürt başlık.
asıl cevap verilmesi gereken konuların etrafında dolaşılan konudur
1) Kore alfabesinin koreceye uyduğu ve değiştirimesine gerek olmadığını söylemişsin. e arkadaşım mesele bu değil ki. neden adamlar bizim gibi, batıyla iletişime geçmenin kolaylaşması için, tamamen latin alfabesine geçmeyi akıl edemiyorlar? iki alfabe kullanımının karışıklığa yok açacağını bizden başka kimse düşünemiyor mu yoksa? neden ulu önderimizin 86 yıl önce akıl ettiği "iki alfabenin karışıklık yaratacağı" fikri korelilerce hala anlaşılamadı? adamlar bu "karışıklık"la dünya markaları üretiyor mu? ("kargacık burgacık" tabiri ironi için [birilerinin taklidni yapmak için] yazılmıştır. yoksa bir alfabeyi böyle tarif etmek en gerzekçe işlerden biri)üretiyor. her vatandaşın (arap alfabesinden bile daha) kargacık burgacık harfleri öğrenmesi neden? neden latin yetmiyor bu ülkeye?
2) soruma cevap olmamış bu. japonlar neden hala kargacık burgacık harflerle zaman öldürüyorlar? latin gibi tüm dünyanın kullandığı ve gayet sade ve yazılması kolay olan bir alfabe neden geçmiyorlar? zor bir soru değil bu ya.
3) "bir alfabenin bir dile uyması" bilimsel değildir. bilim dünyasında "orthographic depth" yani, halk diliyle söylersek "bir dilin yazıldığı gibi okunması" denen bi olay var. belki bilmek istersin.
http://kisi.deu.edu.tr//y...nemi_egitim_kultur/34.pdf
bu makaledeki 75. sayfayı okursan, orda dillerin "okunduğu gibi yazılma oranı" belirtilmiş. eğer okursan göreceksin ki osmanlıca (yani arap harfli türkçe) ile ingilizcenin saydamlığı (yani yazıldığı gibi okunma oranı) aşağı yukarı aynı (makaleyi yazan "dinci" biri değil. istersen araştır). demek ki iş yazdığı gibi okumada da değil. eğer okuduğu gibi yazan (ya da yazdığı gibi okuyan) milletler daha gelişmiş olsaydı, bizim ingilizlerden daha gelişmiş olmamız lazımdı.
4) "arap harflerini değiştirmek zındıklıktır" gibi bir ifadeyi kullanmadım ama kafandaki şablona göre, arap harflerini savunan biri olarak benim böyle düşünen biri olmam gerekiyor demek ki. insanları kategorize etmekten vazgeçseniz iyi olur. ben, bize sunulanı sorguluyorum hepsi bu.
5) resmi tarihe inanmaya devam edene denilecek bir şey olamaz.

akp'li değilim, neo-osmanlıcı değilim, arap harflerine dönme gibi bir özlemim yok, padişahlığı istemiyorum. insanları kategorize etmeyin yeter ya.
son yazıdır.

1) harf inkılabını yapan kişinin bizzat kendi beyanlarına inanmayıp, atatürk'ün "amacımız medeni milletlerle iletişime geçmektir" minvalindeki sözleri için " öyle dedi ama aslında gerçek sebep o değildi" demek ne kadar mantıklı? (bkz: adamın gol diyor). "uyumsuzluk" gibi bilimsel olmaktan ziyade ideolojik olan bir kavramı ispat için getirilen delillere bakalım:
a) "osmanlı baskılarında noktaların yerlerine ve sayılarına dikkat edilmez" denilmiş. arkadaşım bunun "uyumsuzluk" dediğin şey ile ne alakası var? o zaman bunun gibi şeylere dikkat edilseydi, arap harfleri türkçeye "uyumlu" mu olacaktı senin tabirinle?
b) "akıcı bir okuma mümkün değil". bu senin için doğru olabilir, ama türkiye'de yüzlerce takılmadan şakır şakır osmanlıca okuyan insan var (bkz: yazıcılar cemaati). osmanlıcanı biraz geliştirirsen bu sorunu çözersin (bu sözlerden benim de akıcı okuduğum anlaşılmasın). osmanlıcanı ingilizcen kadar geliştirirsen, onu da o kadar rahat okursun, çünkü ikisinin de "yazıldığı gibi okunma" oranı aşağı yukarı aynı. sevmediğin şey sana zor gelecektir. genel bir kural bu. bir şeyde ilerlemek için onu sevmek lazım.
harf inkılabı yapılırken ortaya sürülen "aynı anda iki alfabenin getireceği karışıklık" ve "batı kültürü ve bilimiyle daha kolay iletişime geçmek ve batı dillerini daha kolay öğrenmek" gerekçeleri ile ilgili sorularımı atladın.
2) japonların, neden tamamen latin alfabesi gibi sade, okuması ve yazması kolay bir alfabeyi kullanmak yerine, yazması karmaşık olan bir alfabeyi neden hala kullanmaya devam ettiği sorusunu da atladın. "dillerine uyuyor" deme, çünkü yazmanın zor olduğu, her harf için en az 3-5 çizgi kullanman gereken bir yazının (harf inkılabını savunanlara göre) japonları geride bırakması gerekiyordu, ama bırakmadı.
3) "arap harfleriyle okumak işkencedir" ifadesi yine senin için geçerli olsa gerek. biraz okumanı geliştirirsen işkence olmaktan çıkacaktır emin ol. bu alfabeyle binlerce divan, belge hazırlandı ve okundu. o insanlar senden çok zeki değillerdi. sadece o alfabeye alerjileri olmadığı için kolay okuyabiliyorlardı.
4) geçtiğimiz yüzyılda kalmış fikirlerle insanları "yobaz" vs diye kategorize ettikçe, dünyayı siyah ve beyaz olarak görmeye devam edeceksin.
5) bir kişinin hatıratı baz alınarak oluşturulmuş resmi tarihe elbette inanmayacağız. yapılan zulümleri unutmayacağız. bu ülkede artık bir tek şahsın istediği gibi inanmayacak herkes. atatürkçü kendi gerçekliğiyle, "dinci" kendi gerçekliğiyle yaşayacak.

bilimsel tabirleri "şatafatlı söz" diye aşağılayan biriyle bilimsel tartışma yapmak mümkün olmazdı zaten. "son yazıdır" dememin sebebi bu. ha bi de sorduğum soruları atlaman.

kırık dökük de olsa bir şeyleri -belli ölçüde- bilimsel bir zeminde tartışabilecek birileri olması güzel; bu sözlükte, hatta bu ülkede. klasik bir kemalist gibi klasik ezberlerle konuşup, karşı argümanı görünce argumentum ad hominemleri ya da küfürleri sıralamadın en azından.
türk milletinin japoncaya bakış açısıdır.
küfürlerden ziyade fikirlerin çarpıştığı bir tartışmaya sahne olmuştur. ülkenin geleceği adına ümit veriyor bu.

arbutus unedo gibi *, tartışmaya küfür ve hakaret etmeden dahil olan herkese teşekkürler.
Git bak japon arabasına hangi harfleri kullanmış adam. Jdm lerde bile latin harfleri ile yazıyor marka MODEL.
arap alfabesi kullansa prof olacak sanki mk. durumudur. bir millet böyle polemik düşkünü ve geri kafalı olduğu sürece bir bok olmaz.

bu millet latin alfabesi ile ancak bu kadar zeki olabilmiştir o da yaptığı tepe noktasından gitgide geri düşmektedir...

ayrıca madem özüne dönmek istiyorsun türk alfabesi kullan arap alfabesi neyine?
biz kullanıyoruz da ne oluyor? biz de sony gibi, toyota gibi, honda gibi, subaru gibi markalarımız var mı?

Neden gelişmiyoruz ulan yöneticiler.
allah belamı versin ki katıldığım önermedir. hakkaten lan. *
Osmanlıca osmanlı alfabesi kullanıyordu mu?

Osmanlıca diye bir şey bile yok. Almışlar arapça ve farsçayı karıştırıp alfabe yapmışlar.

Alfabe bile değil alfabemsi.
Adamlar hem kendi alfabesini hem de latin alfabesini ustalıkla kullanıyor.