bugün

bir harun kolçak sarkisi. emel muftuoglu da guzel soylemistir.

güneş bir başka doguyor neden bugünlerde
geceler bir başka alevleniyor bu şehirde
aşık mı oluyorum yeniden savunmasız, korkuyorum
ah bu başıma gelen nedir bilmiyorum ama, cok korkuyorum
kurtar beni tanrım, içim yanıyor ona tutuluyorum
kurtar beni, bilirsin aşık olmak istemiyorum

yağmurlar yağıyor çöllenmiş yüreğime
bir de kavak yelleri esiyor yalnız gönlümde
korkuyorum cocuklar gibi savunmasız aman korkuyorum
ah bu başıma gelen nedir bilmiyorum ama cok korkuyorum
kurtar beni tanrım içim yanıyor ona tutuluyorum
kurtar beni, bilirsin aşık olmaktan korkuyorum.
insanın sadece kendine itiraf edebildiği ve karşı cinsi ile bu itirafını paylaşabilmek için sevgi savaşları verdiği duygudur.
adama çok pis koyan şarkılardandır. sözleri de müziği de ayrı güzeldir.

kurtar beni tanrım, içim yanıyor ona tutuluyorum
kurtar beni, bilirsin aşık olmak istemiyorum... *
meydana gelebilecek bir tehlikenin oluşturduğu duyguyla endişelenme, kaygılanma.
sonuçlarına katlanamayacağını düşündüğü bir şeyi yapmaya hazırlanan insan sözü..

işte hayata yön verebilecek bir duygunun, kelimelere bürünmüş hali.

hayatınızı nasıl yaşarsınız, korkarak mı?
o zaman korku kokar eviniz, ceketiniz, teniniz..
kokunuz, korkunun kokusunun içinde kaybolur. kokusuz kalırsınız, kimliksiz kaldığınız gibi.
görünmez olursunuz adeta ve sebebini de anlıyamazsınız.
korku ile yaparsınız seçimlerinizi ve korku, yaptığınız her şeye siner.
çünkü seçtikleriniz size ait değildir, korkunun seçimidir.
öyle belirgindir ki, korkunun size egemen olduğu, bedeninizdeki enerjiyi bile alır götürür.
en içten anınızda attığınız kahkaha bile korkudur.

korkarak, kaçarak, mutluluk sandığınız hayali bir köpüğün içinde, koskocaman bir yalanı yaşarsınız.
hayat yanınızdan akıp geçer ve siz o köpüğün içinden sadece izlersiniz.
tükettiğiniz sadece zaman değildir, katılamadığınız hayatı tüketirken tek kazancınız korkularınız sebebiyle suya sabuna dokunmadan yaşamaktır!
buna yaşamak denirse eğer..
korkunun esiri olmadan ama korkuyu idare ederek yaşamayı becerebilmek gerekir.
o zaman korku, uyaranınız olur.

yedi basamak birden atlamaya çalışan sümüklü oğlan gibi gerinip atlayın gitsin, madem ki mahallede erkek sayılmak için yedi basamak atlamak gerekli.. korku durdurmasın sizi, atlayın.
adrenalin dolu dakikaların yasandıgı an.
Yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
Güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
Rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...
işte,bunun için korkuyorum;
Beni de sevdiğini söylüyorsun...

William Shakespeare
umutsuzsanız daha da umutsuzluğa sürükler bu şarkı adamı.
korkuyorum bu gidişle sonum olacaksın..
harun kolçakın aynı zamanda, ne kadar iyi bir müzisyen olduğunu da belgeleyen güzellikteki düzenlemesi ile, insanı soğuk denizlerdeki dalgaların içine atarcasına, yalnızlığa iten, mükemmel emel müftüoğlu parçası.
klibinden bir zamanların ünlü mankeni ilknur bozkurt oynamıştı. klip de lezbiyen ilişki var söylentileri çıkmıştı.
emel`in göl kenarında bir kadına fazla samimiyet gösterdiği klibi. dönemine göre oldukça cesur bir hareket ama hafif kıllanmadım desem yalan olur. şarkı ise yürek parçalıyor.
sinan çetin'in klibini çektiği harun kolçak parçası. emel müftüoğlu yorumlamıştır.
sinan çetin o vakitler kendisini enteresan klipler çekmeye adamıştı, fena da değildi aslında.
emel'in faka bastın'ı, eda berker'in beni sana hapsettin parçalarının klipleri şahsen ilk aklıma gelenler.

bu şarkıda, aşık olmaktan korkan bir insan var.
sinan çetin burada o zamanlar akla gelmesinden korkulan bir iş çıkarmıştır.
bir insan aşktan korkuyorsa bunun bir sebebi olmalı diye düşünmüş olacak ki, bu senaryoyu uyguladı klibe.
uydu da aslında. bir kadın niye aşktan korkar bu kadar? belki de bir hemcinsine aşık oluyordur!

"aşık mı oluyorum yeniden savunmasız, korkuyorum
ah bu başıma gelen nedir bilmiyorum ama, çok korkuyorum"

aslına bakarsanız bu niyeti çok anlayan da olmadı o zamanlar bu klibi. bir grup kendi arasında doğru-yanlış diye tartışmasını yaptı o kadar. şimdi gözümüz açıldı da anlıyoruz. *

90ların çoğu klibi manasızdı, üzerinde düşünülmezdi. ne olursa olsun şimdikilerden daha iyiydi ama.
kork-mak fiilinin birinci tekil şahsıla şimdiki zamanla çekimlenmiş hali.
(bkz: korkuyorum anne)
klibinde lezbiyenlik temasını işlemiş, şarkının sözleriyle tema da cuk oturmuştur. anlayan azınlığın bir kısmı eleştirilerde bulunduysa da, şanslı olup da anlamayanlar bu şarkı ile kendi yaşadıkları arasında bir anoloji kurup bu şarkının tadını sonun kadar çıkardılar. ***
yusuf yusuf sendromu yaşayan insanın ağzından çıkan ilk sözdür.
hugo'nun hikaye kitabında yazan ve ilkokul 4 'ten beri aklımdan çıkmayan cümlenin belirtili nesnesi olan fiilin 1.tekille çekimlenmiş hali..
cümle mi?
korkularımızı,kendimiz yaratırız..
aşık olmamak için direnen kimsenin feryadını dile getiren şarkıdır. bir önceki aşk tecrübesinde ağzı çokça yanmışlar dinledikçe kendilerinden geçebilmektedirler. aşktan korkmayı manasız bulsam da emel' in hoş yorumuyla dinlemeye değer diye düşünmekteyim.
bir gün seninle iki yabancı olmaktan.
"korkuyorum öyleyse insanım." önermesindeki kavramdır.
insan yaşamında korkular olmazsa yaşam da bir şeye benzemez.
Ki bütün korkular kötü değildir,sevdiklerini yitirme korkusu güzeldir mesela...
birinci tekil şahısın, korkma hali.

''korkmam artık sen varsın'' * *
yağmurlar yağıyor çöllenmiş yüreğime
bir de kavak yelleri esiyor yalnız gönlümde

off çok fena be sözlere bak. emel müftüoğlu şahane seslendirmiştir, yıllar eskitemez bu şarkıyı. çok da acıtır yanlış kişiye tutulanları.*
hele ki çok yakınızda olan ve sizi sadece arkadaş olan gören birine fena halde abayı yaktıysanız fena koyan şarkıdır. çünkü o kişi sizin için çok değerlidir. herhangi biri değildir. korkunuz da o sizin için herhangi bir kız değilken edeceğiniz teklifin ters tepmesi sonucu onun için herhangi bir erkek bile olamamaktadır. en büyük çelişkiyi anlatır; "deli gibi sevmek" ve "açılamamak". aslında sevmek tüm riskleri göze almaktır. ama olmaz işte korkarsınız. yalvarırsınız yaradana. "kurtar beni tanrım, içim yanıyor ona tutuluyorum" diye. ama yoktur çaresi işte. işte bu şarkı. daha fazla anlatmaya gerek bile yok.
korkuyorum sev beni,
sarı kır çiçeklerinin , bir tepeden şehrin mavisine bakışı kadar ürkek,
korkuyorum...

rüzgar uğuldaşır durur kulağımda,
ve
yabanileşir ruhum, sev beni...
şehrin kararır bir gece vakti ışıkları,
yıldızların binlercesi görünür şimdi.
soğuk ellerim,
korkuyorum, ısıt beni...