bugün

Penisin sabahları dikelmediği andır.
uykudan uyanınca, işerken tavana fışkırttığın günler artık geride kalmıştır.
Babamın arkadaşlarına eskiden amca derdim, artık abi diye hitap ediyorum.
herkesin bana "abi" olarak hitap etmesi. adres soranı da abi diyor, sipariş alanı da...

geçtiğimiz haftalarda bu konuyu arkadaş gurubumuzla da konuşmuştuk. ayıptır söylemesi kıçı kırık bir mekanda 2-3 bira yudumlamaya gitmiştik. siparişi almaya gelen üç farklı garson kardeşimizin üçü de bize ısrarla abi diye hitap edip, beden diliyle de hürmet ettiğini ifade eder bir tavırla yaklaşmıştı. müşteri sıfatımızdan ziyade, yaşını başını almış bireyler gibi karşılanmıştık. uzun zaman sonra bir araya gelip de böyle bir durumla karşılaşınca haliyle buruklaştık.
akabinde durduk ve düşündük; ve artık biz de yaşlandık galiba deyip, gözlerimizi masaya devirdik.

son zamanlarda bu durumu sıklıkla yaşamakla beraber, üç gün önce bana yol soran iri yarı bir adamın "sayın abiciğim, x yere nasıl gidebilirim?" deyip de omuzlarını kıstırarak ziyadesiyle palazlı olan bedenini küçültmesi, minnak kalbime resmen kamçı soktu...
Mütemadiyen bir yerlerinizin ağrıması. bende ya bir sürüm hatası var ya da ciddi anlamda yaşlandım. iki ihtimal de çok acı...
heyecan duygusunu yitirdiği an.
Saçındaki beyazları kabullendiği andır.
Oturuyorsa kalkıp çılgınlar gibi dans etmelidir. Ne yaşlanması be diye. O inkar süreci çabuk atlatılırsa iyi olur çünkü.
Her sabah anlaşılandır. Evet.
10 yıldır 3500 TL maaşa çalıştığını farkettiğin an.
Eskiden gürültülü müzikle hipnoz olmuş gibi sabahlara kadar tepinirken, sonralarda şu televizyonun sesini kısın diye haykırdığın an.
Halısahalarda sol açıktan forvete geçmem. Geriye yardıma da gitmiyorum gidemiyorum.
Sokaktaki veletler amca topu atar mısın dedikleri zaman.
5 bin liralık telefon ile 500 liralık telefonun aynı işi gördüğünü anladığı andır.

600 liralık ayakkabı ile 80 liralık ayakkabının aynı yere götürdüğünü anladığı andır.

berbere gitmeyi bırakıp evde tıraş olmaya başladığı andır.

jilet gibi ütülü gömleğin çok da fiyakalı gelmemeye başladığı andır.

söze "işte 20 sene önce taşındık buraya" diye başladığı andır.

paranın, zevklerin yerini sağlığın almayan başladığı andır.

torun sahibi olduğu andır.
tahammulsuzlugun ve umursamazlik seviyesinin arttigi andir.
Şehrin gürültüsünden bıkkınlık duyup yemyeşil bahçe içinde bir evde yaşadığını hayal etmeye başladığın an.
Arkadaşlarımın çocuklarının sünnetine katılıyorum, beyazlamış sakallarımla.
Bizim okula gelen son sınıf öğrencilerini gördüğüm her an. Öyle heyecanlı, öyle umutlu, öyle endişeli ve kaygılılar ki, onların şu an bulunduğu durumu geçeli tam 15 sene olmuş.
2000 lilerin karsında büyüdüm ben havası atması.
Ula bize dede diyorlar dede, dede...

Not: benim koçlar hala beni dede yapmadılar. Kınıyorum.
ben bunu bu hafta sonu yaşadım. evet sanırım kabullenmenin zamanı gelmiş bu durumu. bulunduğum konumdaki halı sahanın orada arabada takılırken ufaklıklar yanaştı. biraz goy goy yaptık. ve içlerinden biri "amca araban çok güzelmiş dedi, çok güzel müzik çalıyor" dedi. "amca" dedi. sanırım amca olduk sözlük. "amca" dedi demiş miydim?*
içten içe hoşuma da gitmedi değil. nedendir bilinmez. Lakin çalıştığı şirkete kapri ve tişört kombini ile giden, arabasında da bass bass müzik dinleyen, epten aykırı gitmeyi şiar edinmiş bir amcayım ben mahalle çocuklarının gözünde. keyifli. sevdim ben bunu.

yaşlanmanın güzel yanı bu sanırım. gençler otomatik olarak atıyor ünvanınızı. abilikten amcalığa ne arada terfi ettiğinizi bilemiyorsunuz.

gençler...iyi ki varlar.
bir sohbet sitesinde ilkokuldan sınıf arkadaşımın oğlu ile karşılaştıgım an. kız sen ne zaman evlendin, ne zaman bu oglanı dogurdun, ne zaman büyüdü de erişkinlere yönelik bir sitede karşıma çıktı.tabanları yağlayıp kaçtım tabii sohbet ortamından.
Bacaklar ağrımaya başlar, bil ki artık yolun yarısını geçmişsindir.
Sakalında yer alan beyazlarla siyahların sayısı dengeye gelmiş, hatta beyazlar atak yapıp öne geçmiştir.
Halı sahada 15. dakikada soluksuz kalma anıdır.
- bütün arkadaşlarının artık çoluk çocuk sahibi olduğunu fark etmek,
- anne veya babayı kaybetmek,
- göz kenarlarındaki kırışıklıklar,
- vücudun artık geç yatmaya tahammül edememesi,
- gürültüden uzak ortamlarda takılma isteği.