bugün

güney kore nin aykırı ve asi yönetmeni. alaylı ya da mektepli herhangi bir sinema eğitimi almamış hatta ailesinin maddi sıkıntıları nedeniyle temel eğitimini bile tamamlayamamıştır. tamamen kişisel sinema dehasıdır. çok zor bir hayat ve ağır fabrika işçiliği paralı askerlik sonucu biriktirdiği üç beş kuruşla resim eğitimi almak için fransa ya gidip bir süre sokaklarda evsiz olarak yaşadıktan sonra ülkesine geri döner ve film çekmeye karar verir. o saatten sonra sadece film izler ve senaryolar yazar. sonra o neredeyse hiç alt yazısı olmayan olağanüstü aykırı filmlerini çekmeye başlar. ilk izlediğim filmi (Bkz: bom Yeoreum Gaeul Gyeoul Geurigo Bom)dir. ilk 20 dak. filmin gerçekten altyazısı olmadığını anlamadım o derece.

filmlerinde dört temel duygu işlediğini hayatında zaten bu dört temel duygu üzerine yaşandığını söyleyen yönetmenin filmlerinde herhangi bir yönetmenin veya akımın izlerine rastlamak mümkün değildir. Şahsına münhasırdır. bundan mütevellit ülkesindeki sanatçılar tarafından üvey evlat muamelesi görmüştür. venedik film festivalinden ilk ödülü gelene kadar ülkesinde ve uzakdoğu sinemasında da kabul görmemiştir. gerek tarzı gerek kişiliği yüzünden hala da gördüğü söylenemez. tarzına grotesk deniliyor kabul etmiyor. ben de katılmıyorum hiçbir filminde tarife uyan kaba ironik bir alay görmedim. ölüm yalnızlık intikam ve nefret. ağır acı bir yalnızlık içerir filmleri. diyologsuzluğun asıl amacı da budur fikrimce kahramanlar yalnızlıktan konuşmayı unutur hale gelmişlerdir adeta. duygular uçtadır. bazı sahneleri kaldırılabilir ölçüde değildir.

arirang isimli kendi kendine bir çeşit terapi yaptığı enteresan bir belgesel filmi vardır. çekim esnasında ölüm tehlikesi geçiren bir oyuncusunun suçluluk duygusu nedeniyle majör depresyona geçirir. filmleri gibi kendide marjinal olan yönetmen kendini bir dağ evine kapatıp bu belgeseli çeker. izlendiğinde ağır bir psikozun içinde olduğu belli olan kim ki duk bu depresyondan kolay çıkacakmış gibi de durmuyor.

bu yazıyı niye yazdım ünlü yönetmen erden kıral ın gece isimli nurgül yeşilçay mert fırat ve ilyas salman ın oynadığı benimde başarılı bulduğum filmini izledim. filmin insanın içini acıtan, yüreğini burkan, filmi özetleyen vurucu o en son sahnesi kim ki duk un çok bilinmeyen ama benim en çok sevdiğim bad guy filminin birebir kopyasıdır çok şaşırdım. özcan deniz neyse ama erden kıral a yakışmaz fikrimce.

sinemanın van gogh udur kim ki duk. her bir filmi bir kitabın konusudur. yeraltı masallarıdır. mamafih ölümünden sonra filmlerinin kıymeti ve benzersizliği anlaşılacaktır. radikal özgün az kelimeyle çok şey anlatan aykırı asi biraz deli yönetmenin tr altyazılı birkaç filmi.

bad guy
Bin Jip
Bom Yeoreum Gaeul Gyeoul Geurigo Bom
Pieta
Hwal
Samaria
Shi Gan
Bi Mong
Soom
Seom
Arirang
düşünerek konuştuğunu konuşurken düşünerek belli eden aykırı ruh.

aklıyla görüyor.

varoluşu kendi kaynaklarıyla yorumluyor.

yalnızlık zemininde zihni kaotik geveze ağzı suskun iletişimsiz kahramanların bakışı duruşu bedeninde can buluyor varoluşa bakışı.

sesi yaşanarak olgunlaşmış dinginlikle yüklü.

baktığı yerde gördüğünü görme isteği duyuran göz.
nasıl bir çocukluk geçirdiğini merak ettiğim yönetmen.
yay,nefes rüya ve tabi ki boş ev kore dizilerinden sonra koreliler film yapabilir mi dediğiniz anda konuşmadan da neler anlatabileceğini gösteren yönetmen.
izlediğim en benzersiz, en güzel filmlerin yönetmeni.

sinema dünyasında nevi şahsına münhasır bir deha, gerçek bir sanatçıydı fikrimce.

ışıklar içinde uyusun.
tek kelimeyle muhteşem. ilk izlediğim filmi boş ev'di. aşkı bu kadar sessiz anlatabilmesi ayakta alkışlanır. sonrasında fedakar kız, zaman, yay adlı filmlerini bulup izleyebildim. şimdi de aralık ayında vizyona girecek olan nefes adlı filmini bekliyorum. başrolde kendisi oynuyormuş.
güney koreli sanatsal film yönetmeni.adını pek çok espride görebiliriz.

-bu filmin yönetmeni kim ki yahu?
+kim ki duk...
sanatsal film damarınız tutmuştur hwal ve bin-jip'i üstüste izlemek istersiniz. takarsınız dvd player denen alete filmleri. izlersiniz. yanınızda bonus olarak hayatında hiç kadın görmemiş gibi davranan bir de ev arkadaşı mevcuttur. bin-jip'te esas oğla tae-suk'un, esas kız sun-hwa'nın kocasını golf topuyla dövdüğü sahneyi bilen bilir. işte o sahnede kızımız kocası yerde yatarken başına dikilir ve üstünde pembe bir entari mevcuttur. bu kazma ev arkadaşı filmin bütün sanatına şu cümleyle sıçmaya başlar. -oh oh bayram ettin hadi yine iyisin. kaldır eteği kaldır bakayım. içinizden siktirler çekerek sesinizi çıkarmaz filme devam edersiniz. filmdeki diyalogsuzluk arkadaşın da dikkatini çekmiştir ama çaktırmamaya çalışır. sonunda dayanamaz bu japonların harbiden salak olduğuna emin oldum şimdi demiştir. kaldı ki arkadaşa kore filmi olduğu en az 15 defa söylenmiştir. ilerleyen zamanda arkadaşla yollarınızı ayırmış olursunuz. bir odunla insan arasındaki farkı en kolay anlamanızı sağlayan yönetmendir işte kim ki-duk.
boş ev gibi bir şaheser yapan güney koreli yönetmen.
tarzını sevdiğim güney kore'li bir yönetmendir."zaman" "yay" "boş ev" "fedakar kız" "ilkbahar, yaz, sonbahar, kış...ve ilkbahar" yönettiği filmler arasında sayılabilir.

kim ki-duk filmlerinde işlediği ilginç temalar, başarılı görüntü yönetimi ve farklı üslubuyla resul'ca çok beğenilmektedir, bilin isterim.

ek olarak "boş ev" ve "ilkbahar, yaz, sonbahar, kış...ve ilkbahar" filmlerinde en az diyalogla nasıl film çevrilir sorusunu acımasızca cevapladığı söylenebilir.

özetle :

filmlerini şiddetle tavsiye edebileceğim, çekik gözlüler film çekemez önermesini yerle bir eden, chan-wook park'la birlikte en sevdiğim güney kore'li yönetmen olan kim ki-duk'u ve filmlerini izleyin derim.
boş ev, fedakar kız, yay gibi filmleriyle sinemanın bir sanat dalı olduğunu izleyicilerine aktarabilen nadir insanlardan; yönetmen. son filmi time dır.
Filmleri, kesinlikle önerilebilecek güzellikte ve duruluktadır.
Yeni bir tat, enteresan bir tarz arayan film severlere tavsiye ederim.
hayatı boyunca sinema egiti almamış bir yönetmen olması ve resim üzerinden sinemaya geçiş yapması belki de dezavantaj gibi görünen en büyük avantajı ustanın. zira onun betimledigi en mutlu sahnelerde birle bi hüzün yani bi gerçeklik var. boş oda örnegin konu itibariyle öyle evi olmadan tatile yahut baska biyere gitmiş insanların evinde hırsız gibi kalıp sonra bedelini ödemek icin evi toplayıp temizleyerek hayat sürebilecek birinin yer yüzünde var olması imkansızken kim ki duk bunu inanılabilir kılmakla kalmayıp üzerine varsayımlar üretmemizi gerektirmeyecek acık uçlu yarı hüzünlü yarı mesut finallerle yardıran bir yönetmen. zaar ne sevinip ne aptal aptal hüzünleniyosunuz. karışık. çok güzel ve hoş karışık.
ilk kez "bos ev" filmiyle tanidigim, "yay" filmiyle ile beni dumura ugratmis yönetmen.

filmlerinde diyaloglara pek yer vermez, vücut dili ön plandadir. duyguyu mimikler ve müzikle aktarir izleyiciye. agir agir akan ancak sonunda yüzünüze tokat gibi carpan bir tarz vardir calismalarinda.
boş ev
fedakar kız
ev yolu
yay

türkiyede bulabileceğiniz filmleri arasındadır.