bugün

en iyi orhan pamuk kitabı.
şimdi bu 'en iyi' kavramını açalım: Kara kitap türk edebiyatı için 'iyi', 'evet olmuş' diye nitelendirelecek bir kitap.
(bkz: yeni hayat)a nazaran daha edebi, daha oturaklı bir yapıt.
(bkz: yeni hayat) ta da, (bkz: kara kitap) ta da bir esrar mevzu var ki acayip sırıtıyor, pamuk bu iki kitabında da esrarın nemenem bir şey olduğunu okuyucuya veremiyor.
kara kitap: hurufilikten, şems ile mevlanadan, hikayelerden, 'kişinin kendi olması olamaması'ndan bir çok konuda ayrıntıya boğuyor okuyucuyu, hatta pamuk kendi bile bu romanı uzatmaktan şikayetçi oluyor, kitap bir yerinde. Kitabın özellikle son bölümü edebi açıdan iyi ( (bkz: kardeşim benim))
lakin şunu anlamış değilim, pamuk bu kitabı şunu konu ediyor; hayattaki tek mesele kişinin kendisi olabilmesi yahut olamaması. şimdi pamuk bir çok örnek veriyor, tarihdeki bir çok devlet, imparatorluk, persler, sasaniler, vs. kendileri olamadıkları için tarih sahnesinden çekildiklerinden dem vuruyor. tamam romanlar yalandır, kurmadır, yazılar masal hikayeler meseldir. peki bizim cici pamuk'umuz neden kendi öz değerleri yerine batıcıdır.
ey pamuk hani 10-15 yıl önce kara kitap deyu bir kitapta kurmacada olsa insanın kendi olabilmesini hayatın en önemli mesele olarak ele almuştın, e kardeşim sen neden kendin olamadın, bu ülkeye batıdan baktın.
(bkz: bogazin sularinin cekildigi zaman)
benim adım kırmızı kadar tad alamadığım fakat elimden de bırakamadığım kitap.
kara kalemle yazılmış kitaptır.Yaran saçmalamalar varsa en saçması bu olur artık heralde..
(bkz: the black book)
kara kitap okuyucuya zekasını hatırlatan bir kitap olduğu için belki de bir başyapıt. kitabın hikayesinde aradığı soruların cevaplarını aslında celal'in yazılarındaki sırlardan çözebilmek sadece galip'in kendi kendine ürettiği paranoyalar değil, evet gerçekten de hikayede okuyucunun merak ettiği soruların cevapları, celalin yazılarında gizli. dikkatli okuyucular bu sırları keşfetmişlerdir zaten. mesela; celal'in öpüş başlıklı yazısının her paragrafının baş harflerini akrostiş yapın ve ortaya çıkan cümleye bakın.

gerçekten zeka üzerine müthiş bir kurgu kara kitap.
http://epigraflar.blogspo...ular-cekildigi-zaman.html
--spoiler--
"Hayat dertlerle doluydu,acılarla; biri bitince öbürü gelen,öbürüne alışırken bir yenisi bastıran ve yüzlerimizi birbirine benzeten derin acılarla.Birden bire de gelseler,bu acıların çoktan beri yolda olduğunu biliyorduk biz,onlara kendimizi hazırlamıştık;ama genede dert,bir kabus gibi üzerimize çökünce bir tür yalnızlığa kapılıyorduk;başka insanlarla paylaştığımız zaman mutlu olacağımızı sandığımız umutsuz ve vazgeçilmez bir yalnızlık..."
--spoiler--
--spoiler--
Ne var aklında? Aklın, bana yasak o gizli bahcesindeki esrar ne?... Hiçbir zaman inandıramadım seni kahramansız bir dünyaya neden inandığıma. Hiçbir zaman inandıramadım seni o kahramanları uyduran zavallı yazarların neden kahraman olmadıklarına. Hiçbir zaman inandıramadım seni o dergilerdeki resimleri çıkanların bizden başka bir soydan olduğuna. Hiçbir zaman inandıramadım seni sıradan bir hayata razı olman gerektiğine. Hiçbir zaman inandıramadım seni, o sıradan hayatta benim de yerim olması gerektiğine.
--spoiler--
kara kitap okunmadan önce bir şeyh galib'e bakılmalıdır. şeyh galib'in mistik ögeleri anlaşıldıktan sonra eminim kara kitap'ın modern imgeleri daha bir anlamlı olacaktır.
--spoiler--
"...tam bir hafta önce birisi sana selam söyledi. "Tabi ki söylerim selamını" dedim, ama arabaya binene kadar unutmuşum. Selamı değil, selam söyleyen adamı. Üzülüyor da değilim hani buna. Bana kalırsa, akıllı bir koca karısına selam söyleyen bütün erkeklerin selamını unutmalıdır. Çünki ne olur ne olmaz. Hele karınız ev kadınıysa: Çarşı pazarda gördüğü bakkalla çakkalın ve akraba çevresinin dışında, ev kadını denen talihsiz insan zaten o bıktırıcı kocasından başka erkek de görmez hayatında. O zaman biri ona selam söylerse düşünür o ince kişiyi, buna vakti de olur..."
--spoiler--
orhan pamuk kitapları içinde okuduğum ilk kitap ve beni kendine hayran bırakmıştır.kitap beni içine öyle bir aldı sarmaladı ki.artık bendim galip.rüyalarıma girmeyi başarabilen bir kurguya sahip.okuyun.okutun.
şu kafa sıyırtıcı cümleleri barındıran kitap:
--spoiler--
Sonraki günlerde, bu telefon konuşmasını defalarca yeniden, yeniden hatırlamak
zorunda kaldığında, Galip, yalnız bu belirsiz esneyişin değil, konuştukları
sözlerin de ne kadarını işittiğine karar veremez olacaktı. Rüya'nın söylediklerini, hep değiştirerek ve kuşkuyla hatırladığı için "Sanki konuştuğum Rüya değil de bir başkasıydı," diye düşünüyor ve o başkasının kendisini aldattığım kuruyordu. Başka bir zaman da, Rüya'nın söylediklerini işittiği gibi söylediğini, ama o telefon konuşmasından sonra, Rüya'nın değil, yavaş yavaş kendisinin bir başkası olduğunu düşünecekti. Yanlış işittiğini ya da hatırladığını sandığı şeyi yeni kişiliğiyle yeniden kuruyordu. Kendi sesinin de,bir başkasının sesi olarak dinlendiği o günlerde Galip, bir telefon hattının iki ucundaki iki kişinin birbirleriyle konuştukça kendilerinden bambaşka iki kişiye dönüşebileceklerini çok iyi anlayacaktı çünkü.
--spoiler--
--spoiler--
Bütün hayatımın bir aldanış, soğuk bir şaka olmadığını kim kanıtlayacak bana?
--spoiler--
yazarının dünya çapında tanınmasını, büyüklüğünün teslim edilmesini, belki de nobel'i kapmasını sağlayan başyapıt.
"...
asansör aynasında kendine bir başkasına bakar gibi bakışını ve nedense bu bakıştan sonra hatırladığın şeyi telaşla çantanın içinde arayışını severdim. "
en az iki kez okunmalı.
Orhan Pamuk'un "benim adım kırmızı" dan sonra beğendiğim romanı. romanın kurgusu ağır ağır gelişir; ama bu ağırlık bile insanı sarar. özellikle kullandığı isimler ve romanda geçen hurufilikle ilgili bölümler beni romana daha çok bağlamıştır.
--spoiler--
hicbir zaman inandiramadim seni seni kahramansiz bir dunyaya neden inandigima. hicbir zaman inandiramadim seni o kahramanlari uyduran zavalli yazarlarin neden kahraman olmadiklarina. hicbir zaman inandiramadim seni o dergilerdeki resimleri cikanlarin bizden baska bir soydan olduguna. hicbir zaman inandiramadim seni siradan bir hayata razi olman gerektigine. hicbir zaman inandiramadim seni, o siradan hayatta benim de yerim olmasi gerektiğine.
--spoiler--
"birlikte gittiğimiz bir filmi bir üçüncü kişiye hikâye ederken belleğinin ve hatırladıklarının benimkinden ne kadar farklı olduğunu korkuyla anladığımda seni severdim."
"birlikte çıktığımız bir yolculukta, tıkış tıkış belediye otobüsünün tutunma demirlerine sarılan öbür eller arasında yan yana duran ellerimizin birbirine ne kadar az benzediğini kederle gördüğümde, seni kendi gövdemi tanır gibi, beni terkeden ruhumu arar gibi, bir başka kişi olduğumu acı ve sevinçle anlar gibi severdim."
"birlikte gittiğimiz bir misafirlikte, ağır havası sigara dumanlarıyla mavileşmiş bir odada, senden üç adım ötede oturan bir anlatıcının hikâyesini dikkatle dinlerken, geceyarısı o 'ben burada değilim' ifadesi ağır ağır yüzünde belirdiğinde seni severdim."

ah bu kitap insanın sevesini, sevilesini getiren cinsten.
http://www.youtube.com/watch?v=o1YzPGcrPX0
kitap şöyle başlıyor,

"epigraf kullanmayın,çünkü yazının içindeki esrarı öldürür." Adli

"Böyle ölecekse, öldür o zaman sen de esrarı, esrar satan yalancı peygamberi öldür." Bahti

(bkz: epigraf)

orhan pamuk böyle başlayıp, sonra her bölümde epigraf kullanıyor.

baş karakterin peşinde olduğu esrar ile alakalı müthiş bir kitap.
(bkz: kara kitap üzerine)