bugün

kısının calıstıgı kurumla, isveren tarafınan ılısıgının kesılmesı durumudur.
birçok insanın etrafına ''kovulmadım istifa etim'' diyerek lanse ettiği eylem..
adaptasyon problemınız var, ıs prensıplermız uyusmuyor gıbı cumlelerle suslenmıs sepet havasıdır.
tazminat ve işsizlik maaşı almayı hak kazanma durumu.
kovarlarsa kovsunlar bana iş mi yok?
biraz düşündükten sonra "yok"
neyse zaten bana ihtiyaçları var yüzüstü bırakıp gitmek olmaz değil mi?
dedirten olay.
işe geç kalındığında söylenen yalanların kabul görmemesi sonucu oluçacak olaylar bütünü.
(bkz: işten kovulmak)
hiç bir işe giremediğim için yaşamaya aptalca hırs yaptığım bi vaka sanırım bu azmimle neşeli günlerdeki ziyayı bile sollayıp geçmişimdir
insanın kafasını dinlemesi ve daha uygun koşulları olan bir iş bulması için mükemmel bir fırsat yaratandır.
sosyal hayatın pause tuşu. sebep ne olursa olsun insanın zoruna giden hadise.
zor bir durumdur... hele ki; haketmemişseniz çok beter bir durumdur...

kendi menfaatlerinizi değil, şirketin menfaatlerini düşünürsünüz... bulunduğunuz mekanın yöneticlerinin ve sahiplerinin şirketinizi "inek gibi" sağmasına müsade etmek istemezsiniz... devamlı araştırırsınız, devamlı proje üretirsiniz. ancak bulunduğunuz mekanın yöneticileri ve sahipleri kuyunuzu her daim kazar... yüzünüze "x bey nasılsınız" der, arkanızdan, patronunuzu arayıp "x bey çok agresif, çok sinirli, burayı yönetemiyor" der... bulunduğunuz mekanın potansiyeli yönetim tarzından ötürü düşüktür, ancak mekan sahipleri kendi hatalarını bastırmak için, "yöneticiniz yüzünden iş yapamıyorsunuz" der... açık sözlü olduğunuz için, gerçekleri insanların yüzüne söylediğiniz için yadırganırsınız, bu yüzden de onların alışık olduğu yalaka sınıfına dahil olmadığınız için devamlı suçlanırsınız. 6 ay günde ortalama 12 saatinizi verirsiniz, sosyal hayatınızı 2. plana atarsınız... zaten dolduruşa getirilmiş olan bardak son damlaya hazır olduğu için, şanssızlığınız sonucunda olmaması gereken istisnai küçücük bir hata yaparsınız ve bu hata abartılarak "bu böyle olamaz" şekline getirilir... üstünüzdeki yönetici gelir, "hayat çok acımasız" cümlesini eder... durumu anlamışsınızdır... durumu açıklarken gözleri dolar... "sen bunları hak etmiyorsun" der... teselli verir, iyi yönlerinden bakmaya sevk eder... "kapasitelisin, üretkensin çok daha iyi yerlere geleceksin eminim" der... bakarsınız; evet kapasitelisinizdir, evet üretkensinizdir, evet verimlisinizdir, her şeyden önce; "önce insan" diyen bir yöneticisinizdir, çıkış sebebi için ortada somut bir şey yoktur... patron talimat verirken, "ben o çocuğa ısınamadım, ben o çocuğu sevemedim" sebeplerini öne sürmüştür... çünkü; somut bir şey yoktur... çünkü; her şey kulaktan duymadır... yasal süreniz olan 15 gün süre verilir... işten çıkarıldığınız için değil, çıkarılma sebepleriniz için üzülürsünüz... bilirsiniz ki; siz çalışıyorken bile size teklifler gelirken, işten ayrıldıktan sonra başka bir yerde çalışma hayatınıza devam etmeniz zor değildir... çünkü bilirsiniz ki; şahsınıza, kişiliğinize, yöneticiliğinize güvenen insanlar var... işte öyle bir şey...
19 Şubat benzeri krizlerden sonra kitlesel olarak gerçekleşen durum.

son iş yasası işverenlerle birlikte hazırlanmış olduğu için, bir eğilim olarak işveren lehinedir. kanunun uygulamasında ise hakimler, yorum ve takdir haklarını işçi lehine kullanmaktadır.
kötü bir duygudur, hele insanın ilk işiyse çok fazla koyar. napıcam ben şimdi evde oturup beşkuruşsuz diye düşündürür.
kovulmak değildir, istifa etmektir canım.
uzunca ve ücretsiz izine çıkmak.
genelde "hayır beni atamazsınız, ben istifa ediyorum" diye karşılık verilen kötü durum. daha iyi bir iş için vesile olması da muhtemeldir.

(bkz: züğürt tesellisi) *
efenim geçinemiyorum biraz zam olsa düşüncesinin müdürle paylaşıldığı anda maaşa zam işe son durumu.
insana hayatının en büyük derslerinden birini verebilecek bir deneyimdir. çalışırsınız, çabalarsınız, hep aldığınızdan daha fazlasını verirsiniz, daima giden benden gitsin düşüncesinde olursunuz. başkalarının zahmet etmeyeceği işlere çekinmeden dalarsınız. ancak olmayınca olmaz, meyve veren ağaç taşlanır. sizi çekemeyen küçük beyinlilerin fısıltıları patronun kulağına gider nihayetinde. kökleşmiş şeyleri değiştirmek zordur, yapılan işin daha iyisini, verimlisini bile ortaya koysanız vizyonu sizin kadar olmayan üstlerinizin dediğine uymak zorunda kalırsınız. serbest kaldığınız her noktada bir yenilik, bir iyileşme yaparsınız. ancak kimse bunu nasıl yaptın diye sormaz, en küçük hatanın sebepleri sorulurken.

ve gün gelir bir akşam üzeri patronunuzun odasına çağrılıverirsiniz, yapılacak zamlardan konuşulacağı düşünülürken size işten çıkarıldığınız söylenir. sebep mi? açıkçası doğru dürüst bir sebep yoktur, performans hikayesi anlatılır, uyum denilir, istediğimiz gibi yapamadın denilir vs... sonuçta o kadar emek verdiğiniz işinizi tam da meyve verme döneminizde terketmek zorunda kalırsınız.

işten çıkarılmak bir yana ortaya sürülen uyduruk sebepler canınızı sıkar ta ki sizi gerçekten anlayacak insanların bulunduğu yeni bir işyerinde çalışana kadar...
banka çağrı merkezlerinde ve şubelerinde sıklıkla karşılaşılabilecek bir durum. Satış ve kazanç hedefleri veriliyor, hedefi yakalamayana da yol veriliyor.
bir diğer adı da tenkisat'dır .
eğer çalıştığınız işyerinde 1 yılınızı doldurmuşsanız, iş veren tarafından 15 gün önceden haber verilmemek suretiyle gerçekleştirildiğinde çalışanın kıdem tazminatı+ihbar tazminatı almasına imkan tanıyan durum. kullanmadığınız ücretli(yıllık) izilerinizin parası da ödenmek suretiyle çıkış paranızı alırsınız.

eğer son 3 yılda 600 iş günü priminiz ödendiyse iş ve işçi bulma kurumunamüracaat ederek işsizlik maaşı alabilirsiniz. bu da son çalıştığınız işyerinden aldığınız brüt ücretin yaklaşık 3 te 1 ine tekabül eder.
hiçbir şeyin sonu olmayandır. bir kapının kapanıp diğerinin açılacağına dair umudunu yitirmeyenler, her zaman kazançlı çıkar. eğer insan kapasitesine güvenir ve çok çalışırsa işsiz kalmaz.
iyi yönden bakılırsa süresiz tatildir.
bir kere cok zordur, özellikle ilk işiniz ise.. fakat ayni zamanda o işten ve calışanlarından nekadar hazetmediğnizi anlarsınız, ki hafifletici bir duygudur. ohh ne iyi oldu iyiki istifa etmişim * dersiniz.
okulunu uzattığı için ailesine karşı utanç hisseden and justice kişisi iş bulmuştur 3 aylık arama sonuncunda. hesaplara göre yıl boyunca evden hiç para istemeyecek ve bir nebze vicdan rahatlatılacaktır. sabah 8 de işyerinde olunup 3 te çıkılır ki akşam 5 teki ikinci öğretim derslerine girilebilsin. neyse işler iyi gitmektedir ve evden 4 aydır para istenmemiştir. ama o gün gelir çatar.

muhasebeci: al kardeş bu maaşın. şunu da imzala bir zahmet.

ben: abi burda ne diyo. '... aş. den hiç bir hak talep etmeyeceğime ve isteğimle işten ayrıldığıma*'

muhasebeci: kardeş malum kriz var ve şirket küçülmeye gidiyor.

ben: dur bi şefle konuşayım ya olurmu öyle şey. öğrenci adamım ben ne b.k yiyecem sonra.

ben: abi işten çıkartıyormusunuz beni ? yani inanamadım da. öğrenci adamın ne zararı olacak koca şirkete. burs sayın benim maaşı bari.

şef: valla and justice elimden gelen birşey yok. tamer beyle (patron) görüştük ve genel bir küçülmeye gidiyoruz. malum kriz var. yani yapabiliceğim bir şey yok.

ben: (bu konuşma cumartesi günü olmakta) yani pazartesi gelmiymmi ben şimdi? (hiç işten kovulmadım ki daha şoktayım soruya bak)

şef: sen bilirsin ama maaş alamazsın gelsen bile.

ben: anlıyorum abi. (bok anlıyorum, 3-4 gün nasıl bir ruh hali içindeydim anlatamam. hem seviniyorum artık sabah erkenden kalkmayacağım için, hemde üzülüyorum babamdan para istemek zorunda kalacağım aklıma her geldiğinde)

yani sonuç olarak işten kovulmak (hele ilk işinizse) adamın ağzına s.çar.