bugün

(bkz: liliithlerine kadar mutsuz olmak)
ve o mutsuzlukla mücadele ederken, bir an için kafa dank edip düşünerek aslında mutsuzluğunuzun ne kendinize, ne de bir başkasının kendinize yarar sağlamayacağını anlamakla sonuçlanan durum. ne kadar mutsuz olursak olalım, sizin asıl mutsuzluk nedeninizi bile bilmeden, sırf yüzünüz gülsün diye elinden geleni yapanlara karşı ufak bir tebessümü göstermek gerekiyor sanırım. her şeye inat gülümseyeceğiz inadına.
Saçlarını rüzgara satmıştı kız. Rüzgar ılık ılık okşadı saçlarını..ama saçları rüzgara hiç tepki vermedi...
yaygın bir hastalık halini aldı bu durum.
borç batağına saplanmasan da hayattan pek alacağın vereceğin kalmamış gibi hissetmek olabilir. mesela sabah uyandığında ilk düşündüğün bu sabah da mı uyandım şu bok gibi dünyayadır. öğlene doğru uyanmasam ne olurdu diye düşünürsün. akşam olur, acaba şans yarın beni bulur mu dersin şeklinde her günü geçirmek olabilir. her gece bir son umudu olacak şekilde kaparsın gözünü
Lilithlerine kadar mutsuz olmak okudum..
Nasıl gülebilir insan şans bile yüzüne ağlarken?
Mutsuzluk...

Bugünde dünden dağa beterdi.. Allaha şükür...
Az kan verseydi mutlu olurdu ; belki rengi birşeye benzerdi insanı.
bir sonraki evre artık mutsuzluğu umursamayacak kadar hissiz olmak.
Yüce allah’ın bana bahşettiği her gün.
bir aralar kısa bir zaman dilimi içerisinde içinde bulunduğum durumdu.
Bende olandır. Gerçekten hayatımın en mutsuz yıllarını yaşıyorum öyle böyle değil.
Mutsuzken insan sürekli uyuma isteği duyar. Sanki uyuyunca unutulur tüm dertler ve kalkınca hepsi bitecek.
iliklerine kadar niye mutsuz olacak? mutsuz, mutlu olmayan demek o kadar.
2019 dan beri içinde bulunduğum durum. lanet olsun.
üstteki yazarın dediği gibi benim de 2019 un sonbaharından beri bir şekilde içinde bulunduğum durum. ara sıra bazı haftalar bu kadar mutsuz olmayabiliyorum. o küçük ayrıntıları boş ver. genel mana da bak dile kolay 2 yıl oldu. mutsuzum.
Yıllarca yaşadım. Öyle bir bilirim ki. Aslında hiçbir şeye üzülmeyen ve sürekli şakacı, neşeli olan biriydim. içeride ölüyordum. Bunu anam babam bile anlamazdı. Fark etmedi zaten. Yanlarında yaşamaya başladıktan sonra ufak ufak bendeki mutsuzluğu fark ettiler. Bir sorun mu var dediler. Yok dedim, normal halim. Şaka sandılar tabi. Daha da sormadılar. işlerine de geldi.
Öyle yani. Bu kadar mutsuz olduktan sonra bordo bereli oluyorsun. Annem babam dayım kardeşim ve arkadaşlarım, genelde benimle dertleşir, bazıları akıl alırlar. Konuşmak iyi geldi derler. Çok geniş bakıyorsun derler. Demem ki, mutsuzluğu iliğime kadar yaşadım. Sökmez artık. Anlat yorumlayayım. Hahaha öyleyim tabi, işe yaradıysam ne mutlu derim. Haksızlık bu. Ben defalarca gözlerinin önünde ölümü hayal etmiş biriyken görmeyişleri ama benim en ufak takdir görme ihtiyaçlarında bile bunu hissedip yardımcı olmak istemem. Bok gibi insanım ama iyi yönlerim de vardır. O kadar da yüklenmeyeyim kendime. Bunlar beni özgürleştiriyor aslında. Bana atılan kazıklar.
bu gece yine başıma gelmiş durumdur.
An itibariyle ben.. şu an ölsem üzülmem. çok ciddiyim çok üzgünüm. Yarına heyecan duymuyorum, yarını merak etmiyorum.
Her ne kadar dışarıya kendimi mutlu olarak göstersem de aslında içimde iliklerime kadar mutsuzum. Yıllardır bu şekildeyim ve artık bu benim bir kimliğim haline geldi. Aslında hayatım o kadar da kötü değil ama yine de mutsuzum. Ne kendimi seviyorum ne de kendime gram saygı duyuyorum. Biri benimle konuşmak isterse konuşuyorum ama ben kimse ile iletişime geçmiyorum. Sevgi aşk mutluluk hiçbiri ile ilgilenmiyorum sadece beni kimse rahatsız etmesin ve yalnız kalayım istiyorum. Ancak bir yandanda kendime yetemiyorum. Böyle garip bir durumun içindeyim niye bilmiyorum.
(bkz: iliklerine kadar boşalmak)
iliklerine kadar mutlu olmaktır çünkü iliklerine kadar işlediyse bu huzurdur, mutluluktur.
Yüksek beklediğim sınavdan en düşük notu alınca hissettiğim duygu.
Yıllardır çözemediğim bir durum. Hangi psikolog a ya da hangi psikiyatrist e gidersem gideyim…