bugün

(bkz: beyaz atlı prens)
bunca yıllık tecrübelerimle söyleyebilirim ki;

birincisi; güçlü olan erkeklerdir. bu doğanın kanunudur ve günümüzde ağırlıklı olarak para mevzuunda tezahür etmektedir. elbette bunun dışında kendi güç kriterini belirlemiş kadınlar için farklı güç kriterleri olacaktır ama gücün en büyük karşılığı parasal güçtür.

ikinci olarak kendine güven ve kararlılıktır. bir kadın kendi fikirlerine karşı olsa da erkeğin kararlılığına imrenir. kimse sümsük, aklı karışık ana kuzularına iltifat etmez.

üçüncü olarak sevgi sözcüklerini çok nadir ama yerinde kullanan erkektir. aptal romantiklerin devri için, (bkz: 1960 lar).

dördüncü olarak meşgul erkeklerdir. hiç bir kadın yanında boş gezen adam istemez, kendisi ile ilgilenmesi dışında bir şeyler ile meşgul, çalışan erkek makbuldur.

işte genç adam bu özellikleri topladığın zaman anla ki adam olmuşsun. *
ideal kartı olandır.
nereden geldiğini nereye gideceğini nasıl yaşayacağını bilen erkek..hergün öğrenen ve öğreten belki de..ama eğlenceyi de bilen...
dişilerin istediği her şeye sahip olup, onlardan birşey istemeyen erkek tipidir.
malesef yoktur. *
(bkz: ne istediğini bilmeyen kızlar)
(bkz: olgunlaşmamış aşkı ve sevgiyi oyuncak sanan kızlar)
(bkz: evlenilecek erkek)
ideal gaz denklemi gibi bir denklemi olsa da kadınlar hesaplasalar,kavuşsalar şu ünlü ideal erkeğe.zira hüsranla biten her ilişkinin ardından bu erkek aranmaya başlar ama bulunamaz,hiç bir zaman da bulunamayacaktır.çünkü bir kadın için ideal olan erkek diğeri için hiç bir şey ifade etmeyecektir.
ideal kızın isteklerine cevap verebilen erkektir.
(bkz: kime göre neye göre)
seven erkek.
eski sevgilileriyle kanka olmayan ama haklarında kötü de konuşmayan, onları gördüğündeyse selamını eksik etmeyen erkektir.
(bkz: zengin)
(bkz: yakisikli)
(bkz: porche sahibi)
(bkz: kariyer sahibi)
(bkz: romantik)
(bkz: duygusal)
(bkz: kibar)
(bkz: firlama)
(bkz: mukemmel bir vucuda sahip)
(bkz: iyi sevisebilen)
(bkz: astrolojiden anlayan)
(bkz: ev islerine yardim eden)
(bkz: tamir islerinden anlayan)
(bkz: bolca kredi karti olan)
(bkz: surekli seni seviyorum diyen)
(bkz: bodyguard) * *
susam sokağının hakan abisidir.
bakışlarındaki şevkat *, hareketlerindeki utangaçlık, hal ve tavırlarındaki samimiyet ve çocuksuluk, hala kendi jenerasyonum bilinçaltında akıllara ziyan bir bölgeyi ele geçirmiştir...
aynı saatler içerisinde yayınlanan he-man i izleyen gruptadır iktidar, yakışıklılık, güç, para, hırs gibi özellikleri ideal olarak belirleyenler...
karizma, dürüstlük, ciddiyet, zeka, romantizm, güç, fizik, kültür, mümkünse para...
(bkz: kiz arkadasina yemek ismarlayan zubuk).
her türlü malı götüren erkek.
her kadının olmasını istediği erkektir ama...

Öncelikle karşınızdaki adamı kendinizle eşit görüyor musunuz? Doğruyu söyleyin ama...

Örneğin, geçtiğimiz günlerde bir kadın dergisinde, Biz falanca okullardan mezun, iki yabancı dil bilen, ayda şu kadar lira kazanan kadınlarız, ama bize layık adam nerede? muhabbeti yapılmıştı... Vallahi gözlerime inanamadım. Sanırsınız ki, yazıda bahsedilen kadın-kadınlar iş ilanına başvuracak!..

Tamam, iyi eğitim almış, mesleğinde başarılı bir kadınsınız, yani sosyal hayatta da erkeklerle boy ölçüşebilirsiniz yani eşitsiniz?!.. Eğer böyleyse, kendinizle gurur duyabilirsiniz ama hepsinin burada kalmaması gerekir; iyi okullarda okumanın yanı sıra kendinizi insan olarak ne kadar yetiştirdiniz? Bana kalırsa, insan olarak kendini yetiştirmişliğin ilk ölçüsü karşındakini kendinle, kendini karşındakiyle eşit görebilmektir.

Çünkü, yine etrafıma bakıyorum da, bu okumuş etmiş, meslek sahibi kadınlar bile, hâlâ erkeklerin maddi olanaklarına prim veriyorlar... Zengin olsun, evlenelim, evlenince bana şunu mu kocam alsın, bunu mu kocam yapsın... Anlayacağınız, hanımefendiler okumuş etmişliklerine rağmen hâlâ kendilerini erkeklerle eşit görmüyorlar. Ben alırım, ben yaparım demek yok...

Sonuç olarak, hem modern hayatın nimetlerinden, hem de geleneksel yapının nimetlerinden yararlanmak istiyoruz. Fakat, kazın ayağı öyle olmuyor tabii ve hayat da bize günümüzü gösteriyor.

alıntıdır!
Ovidius, yaptığı kusursuz bir kadın heykeline asık olan Pygmalion adındaki bir heykeltıraşı anlatıyordu, bir tanrıça bu zavallı heykeltıraşa acıyıp, fildişi heykele hayat vermiş ve bir insan kendi yarattığı bir başka insana dokunabilmişti. Sorunun, "yaratılmış" olanların çirkinliklerinde, eksikliklerinde, kötülüklerinde olduğuna inanmanın bizi sürüklediği oyuncaklı bir fantezi, "ben yaratsam daha iyisini yaratırdım" iddiası.
Peki, bu güç size bağışlansaydı, "kendin için birini yarat" denseydi ne yapardınız, nasıl birini yaratırdınız? Sanırım, hemen kusursuz birini yaratmak için ise koyulurdunuz. Çok güzel bir kadın ya da çok yakışıklı bir erkek. Gerçekten bu kadar güzel birini ister miydiniz?

Yarattığınıza bir heykelin kusursuz güzelliğini verdiniz, peki kişiliğini nasıl yapardınız, nasıl bir karakter verirdiniz ona? Herhalde, eksikleri olmasına tahammül edemez, onu her koşulda davranması gerektiği gibi davranan, bilgili, zeki, zarif biri yapardınız. Böylesine mükemmel olmasının onun doğallığını bozabileceğini düşünmez miydiniz? Hiç ağlamayan, hiç kavga etmeyen, biraz önce söylediğinden arsız bir çocuk gülümsemesiyle vazgeçip tersini söylemeyen, resmi bir davetten çıkışta sizi bir kuytuluğa çekip "öpsene beni" demeyen, " bugün ise gitme kırlara gidelim," diye tutturmayan, kıskançlık krizleri geçirmeyen bir kadın ister miydiniz gerçekten? Hiçbir çelişkisi olmayan, düz, akilli, ani çoksulara ya da ani üzüntülere kapılmayan, sizi birdenbire boynunuzdan öpmeyen bir kadınla geçirmek ister miydiniz hayatinizi? Ya da çok akilli, çok kibar, her öneriyi "simdi sırası değil" diye mantıklı bir biçimde cevaplayan, her kaprisinizi hep ayni olgun gülümseyişle karşılayan, öfkelenmeyen, siz manasız bir kavga çıkarmak için iştahla kıvranırken size o kavgayı bağışlamayan, düzeltebileceğiniz, eleştirebileceğiniz hiçbir yani olmayan, hiç tembellik etmeyen, asla annesini özlemiş bir çocuk gibi bakmayan bir erkekle olmak ister miydiniz? Ruhunu nasıl yapardınız? iyi biri olmasını isterdiniz herhalde. Kimse için kötülük düşünmeyen, kıskanmayan, övünmeyen, böbürlenmeyen, şımarıklık etmeyen, şiddet belirtisi göstermeyen, bencillik yapmayan, sizi aldatma ihtimali olmayan, sadık, vefalı, yalan söylemeyen, dürüst, saygılı, sevgi dolu, masum, bir su gibi berrak ve temiz birini mi isterdiniz? ister miydiniz gerçekten? Sizi güven ve huzur içinde yaşatacak birini mi yaratırdınız? Eğer böyle birini istediğinizi, böyle birini yaratacağınızı söylüyorsanız, size, bugüne dek asık olduğunuz insanları bir düşünmenizi, önerebilirim.

Aşık olduklarınızdan kaçı masumdu, kaçının aldatmayacağından emindiniz, kaçı tam anlamıyla dürüsttü, kaçı bencil değildi, kaçı başkalarına bakmıyordu, kaçının yanında huzur kadar huzursuzluk da hissetmediniz? Belki yanılıyorum ama ben, insanlara "kendin için birini yarat" dediklerinde, en güzeli, en kusursuzu, en iyiyi, en mükemmeli yaratmak isteyeceklerinden endişeleniyorum, böyle bir kusursuzluk ve mükemmeliyet, gecesi olmayan bir gündüz gibi sürekli aydınlığıyla insani bıktırır diye düşünüyorum.
Kötülüğü olmayan bir iyilik sıkıcıdır bence. iyiliği olmayan bir kötülüğün sıkıcı olması gibi. Sanırım, tanrıyı muhteşem kılan, onun iyilik ve kötülük arasında tarafsız kalması, iyiliği yarattığı gibi kötülüğü de, kusursuzluğu yaratabildiği gibi kusuru da yaratabilmesidir. Bizim "kusursuzluk ve iyilik" düşkünlüğümüz yoktur onda. Eğer Ovidius'un heykeltıraş Pygmalion'a bağışladığı güç bana da bağışlansaydı sanırım, kusursuz biri yerine, sevdiğim kusurlara sahip birini yaratmak isterdim. Bazı kusurları severim çünkü. Birini yarat" dediklerinde bizim hemen en muhteşemin peşine düşmemize karşın yarattığı milyarlarca insanda asla en mükemmele ulaşmayan, hayatin çekiciliğinin bu eksiklikte olduğunu bilen tanrıya tek sitemim de bu olabilir zaten, ben onun yarattığı kusurları severken onun kendi yarattığı kusurlardan şikayetçiymiş gibi durması.
Ahmet Altan

ideallerin dışanda bir erkek isterdim ben ideal olmayan bir erkek yani.
bok yoktur. tabi hatunların yaşına göre değişiklik gösterir bu. ilk gençlik yıllarını yaşayan ergen hatunlar. fiziksel özelliklere, paraya, göte, sakala, yeşil göze, beybi feys surata önem verir. bu dönemlerde onların için ideal erkek şöyle beyefendi evin direği, aile babası olabilecek, ufuk uras güleryüzlülüğünde naif delikanlılar değil, benim gibi bok gibi parası, arabaları olan, serseri mizaçlı, piç karakterli insanlardır.

bu canlar yukarıdaki saydığım şeylere haddinden fazla kıymet yüklerler. aşka değil, bu püsürlere aşık olurlar. bu ortam kızlarının üniversite yıllarında daşşağa aldığı anfinin en önünde oturan kavanoz dibi gözlüklü kızlar aceleci davranmadıkları için ya da kendilerine rağbet olmadığı için daha şanslıdırlar. akıllarının bir karış havda olduğu bu yılları boş geçtiğinde sevginin, aşkın değerini kavramışlardır. kişiye değil aşka aşıktırlar, aile babası ideal erkek ironiktir hep bu kızlara kalır.

bizim sözümona ortamcı, klabır görller de avcunu yalaya yalaya yara yapar.
"her erkekte aradığın erkeğin yalnızca bir parçasını bulursun. aramaktan vazgeç demiyorum. bulmaktan vazgeç." *
adı üzerinde idealdir gerceklik payı yoktur, bir tasarıdır. ideale yakın derseniz (bkz: cansel elçin).
sigara içmeyen
düzenli spor yapan
yağ değil, kas dolaştıran
okuyan
iyi kazanan
romantik
sevecen
iyi baba
iyi sevişen
tam herseyden vazgecerken yanimda buldugum kisi.