bugün

başrollerini türkan şoray ve uğur yücel'in oynadığı 24 kasımda vizyona girmesi beklenen film.
yarın itibariyle bir çok sinema salonunda gösterime girecek, merakla beklenen film.
uğur yücel'in yine kalbimizi avucuna alıp çimdikleyeceğini düşündüğümüz bir senaryoyla çektiği ve başrolünde kendisi ve sultanımızı oynattığı ve de yönettiği film. mendiller elde bekliyoruz.
işin içinde türkan şoray varsa, fazla söze gerek yoktur.
erkeklerin her cıktıgı kıza taktıkları sıfat. *
gerçek manada, içten gelerek söyleyebilmenin insana mutlulukların en büyüğünü yaşatan söz.
(bkz: nilüfer)
louis aragon kadar şanslıysam otuz yıl hiç bıkmadan şiir yazabileceğim kadın.
yok böyle birşey. ama insan üstü şairlerimizden ENFES ŞiiRLERiMiZ VAR;

"seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyim istiyorum.

benim olduğu kadar dostlarının,

dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum.

nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.

yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.

birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.

paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.

öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.

güzel günlerimizi, evimizde bir şişe şarap ve pijamalarımızla
kutlamalıyız.

yada bazen dostlarla ucuz biralar içerek...

böylece yaşamalıyız işte.

sonra çocuğumuz olmalı,

düşünsene senin ve benim olan bir canlı.

geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız.

sen arada mızıkçılık yapmalısın ve ben söylenerek almalıyım sıranı.

yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta
kırmalısın.

hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.

zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı.

herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden mutluda olsa, kötüde
olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı.

saçlara düşünce aklar, yada gidince aklar, çocukları güvence
altına alıp gitmeli bu şehirden.

kavgasız, her sabah cinayetle uyanılmayan, sessiz bir yere
gitmeliyiz.

geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız.

eve gelip benden kahve istemelisin.

çocuklar gelmeli ziyaretimize, geçmişteki hareketli günlerimizi
anımsamalıyız.

ben, ... "bey... " demeliyim sana, sende ... "hanım... ".

öyle sevmelisin ki beni bu yazdıklarım korkutmamalı seni.

tebessümler açtırmalı yüzünde.

birgün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde.

birbirimizi sevmenin gururu olmalı herşeyde... "

can yücel
doğru ismi hayatımın kadınısın olan yerli filmdir.
hayatta tek olan insan. *
en doğru insana en doğru zamanda söylenen insanın içini eriten muhteşem iki kelimenin biraraya gelmesinden oluşan en anlamlı iki kelimelik cümle.
ölümdür.
görür görmez değil ama konuşur konuşmaz " o bu işte" dedirten kadındır.içinde bebek taşıyordur ve bunu bir tek size gösteriyordur. hayali karakterler yaratıyordur,güldürüyordur,her görüp konuştukça bi daha bi daha sevdiriyodur kendisini.sinirlenmiş bir anınızda telefonunu:
"-ne var"
diye açtığınızda
"+limon vaar,kiraz vaar!
diye saçma bi espri yapıp tüm kızgınlığınızı unutturuyordur.benle romantizm ne alaka lan diye cümleler kuran biriyken sizi cedric e çeviriyordur.seviyorum lan.
bazen er kişi kendisini anlayıp sevebilecek bir kadını bulduğunu düşünür. o kadar inanır ki buna; tüm dünya vızgelir.

ama aslında asla bulunamayacağını çok geç farkeder. sonra da böyle biri olmadığına inanır.

"aramıycam lan zaten yok öyle biri" diye düşünür.

taa ki içini ısıtan bir gülümsemeyle karşılaşıncaya kadar, o gülümsemeyi gördüğü an ilk başta şaşırır, "lan" der "kesin anlaşamayız bununla, hem ne anlaşacağız ki, neyi, nasıl, neden" diye düşünür.

derken konuşulur. bakar ki, gayet anlaşılabiliyor, hatta öyle ki hep kafasında canladırdığı kadın tipinin fazlası var, yani bir bakıma hayallerinin modifiye edilmiş şekli...

sonra er kişi düşünür, hayat tuhaf, tanrı şakacı, kader adi ve felek tabi ki kahpe. iş bu sebeplerden ötürü mevzu bahis er kişi o kadının hayatının erkeği olmayabilir. ama yine de er kişi bu kadına dayanamaz, uğrunda köpek olmaya hazırdır.

sonra der ki bir gün "prensesim olur musun?".

hayatının kadını prensesi olacağını söyler, o anda er kişi truva savaşının neden bir kadın yüzünden çıktığını anlayıverir...

bu arada hayatımın kadını, tanımlanması pek mümkün olmayan ama görünce "işte o" dedirten kadındır.

"valla anladıydım, onun o olduğu!" derseniz, o odur
siz benim sabah yıldızım akşam güneşimsiniz,
ben sizi çok önceden sevdim
gibi replikleri içinde barındıran harika bir filmdir.
bazen belli bir süre sonra "ımın" eki kalkar.
var ulan, ile sözlerime başlamak istiyorum.

şimdi beyler düşünün. kadın erkek, erkek kadın ister. bu bizim doğamızda var. kadınlar erkeklere göre daha seçici olurlar. en azından daha karakterli. bir erkek her kadınla olabilir. kadın öyle değildir. peki bu kadar kadın arasından nasıl olur da hayatımızın kadınını buluruz.

şahsım bir formül üretmiş bulunmakta.

ilk olarak, kadın sizi anlamalı. bu çok önemli.
bu kadar yeter.
Daha bulmamış olduğum kadındır nerdeysen çık gel artık.
erkeklerin hayat kadını ile karıştırdığıdır.
kadının götü başı ayrı oynamasıyla bu söz de havaya uçup gider.
Kesinlikle 1984'teki Sharon Stone.
(bkz: claire forlani) *
Bi film yıldızı değil.