bugün

Araba sitelerinde orta segmentin lüks araçlarına bakıyorum. Opel insignia. Vw passat tarzı. ikinci ellerine tabi. ilan açıklamalarına bakıyorum. Deyişen yok, fert kayıdı yok, gıram boya yok, istetmesi hiç takılmadı. Gibi açıklamalar var.

Demek ki okumak bir sike yaramıyor arkadaş. Para bu az okuyan kesimde.
Gelmeyecek.
Yarin sabah 7 de kalkmaktan daha aci olan bisey varsa yarin aksam 7'de toplantin olmasidir.
babana doyasıya sarılamamak
sarılmak için deli gibi
tatilin gelmesini beklemek.
Tercüman ordusunun yanından ayrılıp essay yazmak için kafa patlatmak. Burum burum buruldum valla.
Hayatın aslında çok ilginç olması bizlerin bunu çok normal birşeymiş gibi kabul etmesi. Ayaklarımızla yürümemiz, konuşmamız falan çok ilginçken bunları kafaya takmadan hayatımıza devam ediyoruz. ihtiyaçlarımız doğrultusunda ilerleyip gidiyoruz. O kadar da iç burkan bir gerçek değil ama hayatla ilgili bir gerçek.
Pazar tatili biter, yarın pazartesidir sabah işbaşıdır. Üzülürsün için burkulur.
Sizin hayaliyle uyuduğunuz kişi, bir başkasının hayaliyle uyuyor ve siz bunu biliyorsunuz.

Baya acı dimi.
bu ramazan gününde işçilerin gadrine uğrayıp bir kamyon mobilya boşaltmam.
Babanın yanına gelirsin ve bu sefer anneni özlersin
Biri bitse diğeri başlar...
Hep özlersin.
geçenlerde yolda yürürken denk gelip çektiğim bir karı kocanın fotoğrafı.

görsel

yol yaptık, avrupa bizi gısganıyor.
Çoğusu maddiyat temellidir.

Para,
Mal mülk,
Ye kürküm ye dünyası.
insanın insana biçtiği değer ölçüsü.

Bu soktuğumun dünyasında istense sadece 1 günde, bak 1 günde diyorum aç açık insan kalmaz.

insanın insana reva gördüğü şeylerin mastürbasyon aracıdır bu tür başlıklar.
15 Saniye bakıp vah vah deyip geçeriz. Oysa hayat bundan daha çetrefilli...insanlık dramlarının yaşanmadığı bir saniye bile yok yeryüzünde.

Beşerden daha pis kötü vahşi ikiyüzlü alçak bir canlı daha yoktur koskoca alemde.
var olduğumuzu düşündüğümüz ancak aslında bunun ne anlama dahi geldiğini bilmiyor olmaktır.
gelmişim kaç yaşına hala sözlük gibi boktan ortamlarda sürünüyorum. daha büyük iç burkulması mı var?

şimdi sevdiceğim yanımda oturmuş hoş bir film/dizi eşliğinde belki sohbet edip belki sevişip belki de sadece filmi ya da diziyi izlemek varken gecenin köründe sözlükte malak gibi yazıyorum.

ne istediğim işi yapıyorum, ne yıllar önce koyduğum hedefi başarabildim. haliyle sevdicek filan da anca yalan dolan tipler oluyor.
liseden beri nadir görüşsekte iletişimimi kesmediğim bir arkadaşımla görüştük dün akşam. kendisi 2 ay önce şehirdışına evlenip gitti. 3 günlüğüne ailesini ziyarete geldi bulunduğum şehire. son günüydü öğlen gibi aradım akşam tuzlaya gidek balık yiyek diye. isterim aslında ama bugün ailemle son günüm olmaz ki dedi. tamam dedim içimden de kendi densizliğime kızdım. aradan 2 saat kadar geçince o aradı gidelim kank dedi. 8 buçuk gibi buluştuk yola çıktık 50 km anasını satayım. bir de kol gibi trafik eklendi. 10 u buldu varmamız. arkadaşım sağlık sorunlarından ötürü diyet yapıyor. “ben sabahtan beri kahvaltıyla duruyorum 2 dilim peynir domates o da, proteinli bir şeyler yemem lazımdı bugün.” dedi güldü. gülemedim. ailesini ziyarete gelmiş son gününü onlarla geçirmek istedi ama aç kaldı. hayır ben bunun anası olacak o kadını da biliyorum. yarım kilo kıyma kavurup koymak çok mu zordu? o saate kadar bu kız aç duruyor hiç mi için sızlamadı insafsız? maddi durumları da kötü değil onu da biliyorum. velhasıl aileyi seçememek dünyanın en kötü şeylerinden biri. annesi bile düşünmezse çocuğunu kim düşünür ki onu?
görsel
önüm arkam sağım solum--ama yaşam devam ediyor ve edecek ve etmek zorunda.