bugün

insan birbirine selam verirdi. kimse kimseye yan gözle düşman gibi bakmazdı.
komşu abimle kasetçiye gidip şarkı doldurtmak.
Sezen aksu nun kariyerinin bitmeden önceki üretimleri. .
tombo uç.

kırtasiyeden alınca mutlu oluyordum.

0.5 kahverengi, 0.7 mavi, 0.9 ise turuncu etiketliydi.
görsel
Kötülük dışındaki her şey.
cep telefonu yoktu, iletişimi yüz yüze konuşarak, gözlerinin içinde kaybolarak yapardık ( yaparlardı ya da).
internet ve akıllı telefon yok idi.

Sevgiliye, sevene gönülden bağlanırdık..
Sabah namazı vakitleri.
Mektuplaşmak...
Walkie Talkie...
Hükümetler bu kadar hırsız değildi. Din bu kadar sulandırılmış değildi. Milliyetçilik bu kadar ayaklar altında değildi.
90'larda aile kavramı vardı. Akşamları Tüm aile fertlerinin evde olduğu hep birlikte tv izlendiği zamanlardı. Malum şimdi herkes elinde telefon tablet odasında anne baba başbaşa kalıyor tv karşısında. 90' larda sanki herkesin maddi durumu aynıydı kimse kimseden üstün değildi kibir ego henüz yoktu. Kızlı erkekli oyunlar oynanırdı akşam ezanına kadar sokakta. Herkes mutluydu bir huzur vardı. Bayramlar dopdolu geçerdi. Sevgi saygı vardı..
babamın yaşıyor olması.
bu başlık sayesinde 40 yaş üstü "nostaljik takılan yeni yetmeleri " de öğrendik...

not: toto bak sözlükte ne kadar çok bb var.
Rtl sat pro 7 bi de interstar tv yılbaşı programları. .
teypten ses kayıt kasetleri hazırlamak,
sokağa çıkmadan anneye domates peynir ekmek veya salçalı ekmek hazırlatmak,
video kasetlerden çizgi film izlemek,
90 tank, bomberman.
meybuz.
mahalleye gelen beyaz önlüklü macuncu tombik amca.
yine mahalleye gelen dönen salıncak.
tasolar.. köşe kapmaca, ceviz ağacının altından akşam ezanından sonra geçerseniz üç harfliler musallat olur tarzında korku hikayeleri
Alacakaranlık bastırırken, o heyecanla saklambaç oynamak. O zaman çocuklar sokaklarda oynardı. Çünkü bu kadar aşırı derecede sapıklıklar artmamıştı ama yine de kapının önünden ayrınılmazdı. Annen seslenince sokaktan "Efendim!" diye seslenilirdi.
Güzeldi yani o zamanlar güzeldi.
abimin her kahvaltıda, her yemekte, her araba yolculuklarımızda, bir araya geldiğimiz her zaman diliminde beni sınava tabii tutması.

mesela:
-sence neden annem el bezini açık bir şekilde yaydı da katlı bırakmadı?
-sence neden elektrik kabloları böyle gevşek bırakılmış?
-sence neden gök gürültüsü ışıktan sonra duyuluyor?
-sence neden su damlaları yan yana geldikten bir süre sonra tek bir damla haline geliyor?
-sence neden?
-??

şimdi ben de aynı şeyi onun oğluna yapıyorum.
-neden?
+çünkü yapabiliyorum.
Çocuktum, yarını düşünmek zorunda değildim.
anı yaşamak deriz ya hep, işte o mümkündü.
Yaptıklarım kimseyi kırmıyor, kimse yaptıklarımdan dolayı beni kırmıyordu.
Mutluydum,
Çünkü henüz kimse ölmemişti.
Bundan daha büyük bir güzellik var mı?
90'lı yıllar olduğu gibi güzeldi. O zamanlar insanlar milenyumdan korkardı, şimdi sebebini anlıyorum. keşke dünya 90'lı yıllarda takılıp kalsaydı, milenyumdan sonra çok bozdu kendini.
kendi adıma toplumsal ve hayatın içinden birtakım güzelliklerdir. Henüz bireysellik bu kadar ilahlaştırılıp, "ben!"cillik ve umursamazlık insanlara günümüzdeki haliyle empoze edilmeye başlanmamış, başlanmışsa da henüz etkilerini günümüzdeki kadar göstermemişti. Sadece dost-akrabaların değil, samimi insanların bile birbirinden haberi vardı, birbirlerinin sevinç ve üzüntüleriyle içten gelerek ilgilenecek manada birbirleriyle içli-dışlılardı. Sosyal hayat çok daha canlı, samimi ve sosyalleşme odaklıydı. Teknolojinin bu denli göbeğinde değil, gerektiği kadar içindeydik. Pek çok açıdan günümüze kıyasla tu kaka haliyle anılan 90'lar, gerek ülkemiz, gerekse de dünya açısından, insanlık olgusu ve hayatın dinamikleri açısından son insanlık dönemi olarak anılmaya adaydır nazarımda. Ha benim nazarım değmez muhtemelen, ama bu gidişat gidişat değil.
cuma günlerinin süper baba huzuru ve bizimkiler ali nin bölümü özetlemesiyle gelen uyku vakti.
Futbolcu kartları... çocukluğumda önemli bi yere sahip.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar