bugün

Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni. Gitme gitme el olursun sevdiğim, incitir beni.
“Yalnız senin ellerin gezinsin ömrümde
Beni yalnız sen mahkûm eyle, sen azad
Ve yalnız sen benden canımı iste ki
Nereye saklayacağımı şaşırmadan vereyim”
“...Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın..”
Haydarpaşa garında.
Anasıda yanında.
istedimde vermedi.
Çıban çıksın *mında.
tosun
bütün geceler şiirlere gebedir
nerede ebelerimiz.
kaçı doğuramadan
ertesi geceye devredecektir.
her şeyi bırakıp git
yalnızlığım kalsın..
bu sefer veda etmeyip
gururum dalgalansın...
Ne çıkar ben bir kapıyı açsam…
Açmasam ne çıkar
Çarpıp gitsem?
Ardındaki odalar çoktan yitmiş,
Kapılar yansa, ne çıkar…

Benim şu hayatta yaptığım en iyi ikinci iş;
-ki beni bilirsin kendimle ilgili çok hoş düşüncelerim yoktur
benim şu hayatta yaptığım en akıllıca iş;
Oltamın ucuna, uçurtma takıp
Gökyüzü avlamaktır.

Benim şu hayatta yaptığım en iyi sonuncu iş;
Kafamı duvarlara çarpıp çarpıp,
nihayet anlamaktır.
Diyeceğim o ki;
Kan revan bir ahmaklıktır…
Benim şu hayatta yaptığım en iyi üçüncü iş.

Ne çıkar sarsan yaramı?
Sarmasan, öldürsen ne çıkar
Ben çoktan tükürmüşüm ciğerimi.
Nefes olsan, ne çıkar…
Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze inceden

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram

Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın.
“…
Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara, Yağmurlu havalara... Bu kasvetli akşamlara
Sen varken
Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına, Otobüs duraklarına...
Sen varken ayrılanlara ağlamazdım...
Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
Gidenlere küsmezdim, Kalanlara acımazdım...
Sen varken böyle üşümezdim, titremezdim Masumdum, çocuklar gibi
Böyle delirmezdim, küfretmezdim...
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
Simdi soruyorum sana
Adı sevdaysa bu cehennemin,
Sen yaktın da ben yanmadım mı?”
Dağ başında bir avcı kulübesi
Yerler diz boyu kar
Ocakta ateş
Dışarda rüzgar
Hadi gel
Önce sevişmeliyiz uzun uzun
Yerdeki ayı postunun üzerine uzanmalıyız
Bütün vücudunu santimetre karelere ayırıp
Birer birer öpmeliyim
Ve sonra sımsıkı sarılmalıyım sana
Böylece ölmeliyiz
Aradan yıllar geçip
Bizi buldukları zaman
Etlerimiz çürümüş olsa da
Kemiklerimiz ayrılmamalı birbirinden
Hadi gel
Nefes almak hüner değil
Seninle ölmek istiyorum...

Ümit Yaşar Oğuzcan
Sonsuzluğun diyarından mı geldin
Ağlarken de, gülerken de güzeldin
Toprağından kaldı bende bu yare
Sen baharın yâr gününde açan gül
Ben baharın her gününde avare..
Seni düşünmek güzel şey
Seni düşünmek ümitli şey
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
Fakat artık ümit yetmiyor bana
Ben artık şarkı dinlemek değil
Şarkı söylemek istiyorum.
Zamanında ezberlediğim şiirlerin ekmeğini yerim ara sıra.
Şiir ezberlemeyi ve ezbere okumayı severim.

Ama "necip fazıl kısakürek - beklenen" şiirinin yeri bir başka benim için:

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı
sahici bir şeysen eğer söyle bakalım
neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih
yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi.
Her çıkışın bir inişi vardır.
Mağrur olma ey Adem.
Dünya kimine ferah, kimine dardır.
Kurtlu mercimeği bulamayan da var her dem.

Cedidacer.
Özlediğin, gidip göremediğindir;
ama, gidip görmek istediğin,

Özlem, gidip görememendir; ama
gidip görmek istemen,

Özlediğin, gidip görmek istediğin-
ama gidip göremediğin,

Özlem, gidip görmek istemen-
ama, gidememen, görememen;
gene de, istemen.

Oruç Aruoba

Evet
BÂD-I BERÎN

Kalbim gökte senkronize sığırcık kümesi,
Denize yansır dolunay titrek dalgalar eşliğinde,
Serin yaz akşamlarının meltemsi uğultusu,
Yakamoz tutar gözlerimi çeker alır bağrına,
Şehrin ışıkları kaybolur hengâme biter,
Bâd-ı berîn vaktidir şimdi acılar hafifler.

M.K-Y.K
Menu okuyosun di mi?

“Bir beyaz kağıda her şey yazılabilir
Senin dışında..
Güzelliğine benzetme bulmak zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden
Bir gülden, bir ilk bir sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
Ve benim bilinci nasırlı bahçıvan çaresizliğim
Anlarım bitkiden filan ama anlatamam
Toprağın güneşle kavuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla”
görsel
Malik dayak geliyo.
Allah'ım kıskanç, haset, kem göz ve pezevenk maliklerin şerrinden sana sığınırım.
ibrahim mi?
görsel
“Virane olmuş kalbime ne yaptın?
Bak! Divane aşkım ne yaptın?
Alışkanlığın ipeğinde rahat uyuyordum
Kelebek gibi kanadıma ne yaptın?
Gözünün kadehinden daha içmeden sarhoş oldum
Meyhanem sarhoş oldu, ne yaptın?
Omzuma yaslanmaya değmez miydim?
Omuzlarımın hasretine ne yaptın?
Beni yordun kendin de yorgun gittin
Ey yolcu, Evime ne yaptın?
Gözyaşlarının yağmurundan dünyam ıslandı
Yuvamın çatısına ne yaptın..”
o ateştendi
bense buzdan.

haddinden fazla yaklaştım,
onun alevlerine.

korlarıyla
eritti beni.

yerde küçük bir su birikintisine
çevirdi.

zaman içinde
tekrar katılaştım

ama hiçbir zaman
aynı buz olmadım.

sulu ve gevrek bir taklidine dönüştüm sadece,
bir zamanki halimin.

"Bu defa prenses kendini kurtarıyor."
https://voca.ro/1wsrYcwrcZ00
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar