bugün

kıs. gulhane askeri tıp akademisi
ankaradaki istanbuldakinden kat be kat daha iyidir.
kazanması kasıntı olan üniversite
ecevit'in yattığı hastane
1898 yılında "Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane" olarak istanbul'da kurulan o günden bugüne Türk tıbbına en büyük katkıyı yapmış olan ve Ankara, istanbul Tıp Fakültelerinin kurulmasında gerek öğretim üyesi gerek bina olarak büyük yardımları olan ilim irfan yuvası. O yıllardan itibaren tabip subay yetiştirir.Turk tıbbının ilklerini yaşatmışlardır. Milli mücadele yıllarında saygıdeğer doktorlarımızın Anadolu'ya geçmesiyle Ankara'ya taşınmıştır. Burdaki hastanesi ilk 1941 yılında Cebeci'de kurulmuş olup daha sonra 1953'te bahçelievlere, en son da 1971 yılında bugünkü yerine yani etlik'teki alanına taşınmıştır.Yaklaşık 1 milyon metrekare üzerine oturmuştur. Bugün bünyesinde hastanenin yanında bir tıp fakültesi, bir hemşirelik yüksekokulu, bir sağlık astsubay meslek yüksek okulu barındırır.

Günümüz itibariyle akademi harp okulu mezunu bir korgeneral( Korg. Necati ÖZBAHADIR), dekan ve baştabip olarak da bir tabip tümgeneral (Prof. Tbp. Tümg. M. Zeki BAYRAKTAR)tarafından idare edilir. Geçtiğimiz yıl itibariyle hastane sivillere de açılmış durumdadır.

Tıp fakültesine askeri öğrenci olarak alınan ve 6 yıl sonra tabip teğmen olarak mezun olan öğrenciler tibbiyeli olarak bilinir ve komutanlarına bu şekilde tekmil verirler. Diğer tıp fakültelerinden farklı olarak burada askeri öğrencilere beden eğitimi, askeri eğitim gibi dersler verilmektedir. Bu öğrenciler mezun olunca tus(tıpta uzmanlık sınavı)'a girmektedir kazanmaları halinde uzman tabip olarak hastanelerde devam etmekte aksi halde ise kıta görevlerine verilmektedirler. Bugün itibariyle Ankara'daki hastanesinde 10'a yakın tabip tuğgeneral, bir tabip tümgeneral bulunmaktadır.

istanbul Haydapaşa'da bir de eğitim hastanesi mevcuttur.
içinden hiç çıkmadığım,kronik hastalığımın olduğu izlenimi verdiğim,tek amacımın herifimi görmek olduğunu yüreğimin derinliklerinde sakladığım hastane.
http://www.gata.edu.tr/
gülhane askeri tıp akademisi. kendisi bir hastane olmakla birlikte ankara'nın en büyük spor salonlarından birisini, ayrıca doğal bir vadiyi, ve bu vadinin içinde dinlenme tesislerini barındırır.
morgun kapısında, morg degil de şöyle bir tabela vardır; cennet kapısıdır.
büyükbabamın vefat ettiği hastane, hala ankaraya gidipte önünden geçsem gözlerimin dolduğu, tüylerimi diken diken eden yer.
istanbul haydarpaşa da ki hastane en kazık askeri kantine ve restauranta sahiptir... buradan yemek yerken sakın aa bura askeriye ucuzdur diye düşünmeyin zira çoğu şey dışarıdan bile pahalı...
tıp fakültesi eziyetini çekmekle yetinmeyen, bir de askeri eğitim eziyeti çeken pek sevgili meslektaşlarımın fakültesidir. TUS'u kazanamayınca sahaya giderler.. askeri eğitimleri de vardır yani. iki kere vah vahtır. allah yardımcıları olsundur.
öğrencileri kara harp okulu öğrencileriyle anlaşamayan okul.

edit: eksilemen bu gerçeği değiştirmiyor.
mezuniyet törenlerinden*ve omuzlarına aldıkları siyah pelerinlerinden başka bi havaları olamayan* tıbbıye. lojman deseniz öncelikle subay ve astsubaylara çıkar, muayne için bi albay geldi selam vermeyip doktorluk vazifenizi yerine gitmeye çalışsanız sonucu felaket olabilir, sevgilinizle konuşurken biri telefonu alıp ben albay bilmem ne diye bilir, okulun çeşitli yerlerinde telefon çekmez, dışarıya çıkabilmek için eşşek kadarda olsanız ileride ülke size emanet edilecekde olsa izin almanız gerekir ki bu izin okulun bahçesinden çıkıp karşıya markete gidecekseniz dahi gerekir, her istediğiniz zaman tus' a giremezsiniz falan işte böyle prosedürleri olan yer.
''Kurum 84 ayrı anabilim dalı ve sağlık merkezinde, her gün 548 öğretim üyesi kadrosuyla hizmet veriyor. Bu üyeler yılda 2 bin akademik çalışma yapıp yayımlıyor. Temel görevleri tsk'ya sağlık hizmeti sağlamak. Ama belli bir kontenjan içinde sivil hasta ile; Kırgızistan'la Arnavutluk arasındaki bölgenin tüm ülkelerinin üst düzey devlet adamlarını ve önemli kişilerini de kabul ediyor. Bunların arasında cumhurbaşkanları, meclis başkanları, başbakanlar, genelkurmay başkanları da var. Ama prensip gereği bunların isimlerini açıklamıyorlar. Günde 4-5 bin poliklinik, 1200-1500 hasta geliyor. Yılda 1 milyon poliklinik, 30 bin yatan hasta, 15 bini acil servise olmak üzere 65 bin sivil hastaya hizmet veriliyor. Afganistan, ırak ve Balkanlar ile yurtiçindeki güvenlik harekatlarında yaralananlara en yakın askeri merkezden, ambülans uçağında, ambulanslarda zamana karşı hizmet veriyorlar. GATA bunu dünyada yapabilen 1-2 ülkede bulunan kuruluşlardan biri. GATA 110 yıl önce 'Gülhane Seririyat (Klinik) Hastanesi' adıyla kurulmuş. 1941'de tüm askeri okularla birlikte Ankara'ya taşınmış. Şimdiki adını 1953'te almış. Cumhuriyet'in 50. kuruluş yılında yapılan ilk 50 anıt eserden biri olup o zaman için Türkiye'nin en büyük binası sayılan, bugünkü Etlik'teki binasına taşınmış. Şimdi bu akademiye Ankara'da dokuz, istanbul'da dört, Eskişehir'de bir büyük tıp kuruluşu bağlı.''
http://www.radikal.com.tr...;Date=31.12.2008&PAGE=
bir kısım "ayrıcalıklı" şahsiyetin ceza alması durumunda konaklama yeri. nasıl olduysa hepsi hastalanıverdi, gata'lık oldu...
(bkz: gatakulli)
son dönem paşaların sahte hastalıkları ile tahliye kararlarına alet olan askeri kurum.
http://www.8sutun.com/vid...ex.php?p=video&id=200
ismiyle iyileştiren hastane. (cem yılmaz)
doktorların tek tedavi yöntemi vardır ki o da şu şekilde işlemektedir:

+ sonraki gelsin!
- benim sıram, benim..!
+ evet gelin içeri..
- hemen söyleyin doktor bey acelem var da..
+ gata!
- sağolun, şimdi daha iyi hissediyorum. iyi günler.
+ hadi iyi günler.

* * *

+ sıradaki...
- iyi günler doktor bey.
+ iyi günler. neyiniz var?
- valla biraz hevesim var, biraz da göresim...
+ ne saçmalıyorsunuz?
- asıl sen ne saçmalıyosun doktor!? söyle de şu kelimeyi gidelim!
+ şurda 3 kuruşluk eğlencemiz var yani...
- hadi hadi sıçtırtma eğlencene..
+ tamam bee sus.. "g a t a !"
- oh be! hadi eyvallah. mucuk.
başörtülü hasta yakınlarının içeri alınmadığı hastane. en azından 2003-2004 yıllarında böyleydi.
sanıldığı aksine başörtülü insanların ve sivillerinde girebildiği tsk'nın tıp akademisi, türk tıbbına çok sayıda başarı kazandıran üniversite hastanesi.
türkiye nin en iyi hastanelerinden birisidir. kendimi bildim bileli orada tedavi olurum. hatta orada uzun yıllar geçirmişliğimde vardır. her biriminde alanında uzman kişiler vardır.
(bkz: gulhane askeri tip akademisi)
akla cem yılmaz'ı getiren hastane.
bir ara ordunun doktor ihtiyacını bir an önce karşılamak için 5. sınıf sonunda öğrencileri mezun ederek gözümde bitmiş okuldur. askerde bu 5 yıllık doktorlardan biriyle çalışma fırsatım oldu. daha doğrusu biz deli gibi poliklinik yaparken o odasına kapanıp tus çalışıyordu. bir gün nasıl olduysa bir askeri muayene etmek zorunda kaldı. yanıma gelip
"bu asker boğazının ağrıdığını söylüyor, bir de sen bakar mısın?" dedi. ben de baktım ve
"evet tonsillalardaki kriptaları görmüyor musun? tipik kriptik tonsillit. hiperemi de var" gibi birşey söyledim.
"haa, öylemi? n'apıcaz peki?" dedi.
içimden "oha" dedikten sonra tedaviyi söyledim. askeri gönderdikten sonra yanıma gelerek bunun hayatında gördüğü ilk gerçek hasta olduğunu, gata'da hastalarla hiç teması olmadığını söyledi.
içimden bir "oha" daha çektikten sonra "takma kafana, alışırsın" dedim.
ankara'da okurken hemen karşı sokağında oturduğum ve hergün hacettepe'ye gidip gelmek için karşısında otobüse bindiğim, bazen de "ulan hacettepe yerine gata'da mı okusaydım acaba. hem aileme de yük olmazdım" dediğim ve mezunlarını görünce "verilmiş sadakam varmış" dediğim fakülte.