bugün

Bizim toplumumuzda, yapılması gerekli ve yapılabilirliği varken o işi yapmaktır fırsat.
Yani hazır değirmen dönüyorken buğdayını una çevir demektir fırsat.
Yani hazır üniversitede iken okuyup 'öğren mesleğini' bir yandan demektir.

Oysa gerçek anlamda fırsat bir avantaja herkesten daha fazla yakın olmaktır.
genelde kaçırılandır.
çoğu zaman farkına varmadan...
Her alanda olan bir şey. Ayağına gelince geri itmemek lazım.
http://www.egitisim.com.t...sen-at-bir-egitim-bizden/
beklenendir. fırsatlarında bizi beklediğini unutarak, zaferi hep mazerete bıraktık.
bitmek ve tükenmek bilmeyen bir deryadır.
kaçırıldığında insanın içinde dert olan "şeydir" *
biz insanlar gençken karşımıza sürekli aşk fırsatları çıkacak sanırız, o yüzden görmeyiz önümüzdeki ihtimalleri ve değerlendirmeyiz pek veya kolay harcarız insanların bize verdiği değerleri. murathan mungan düşüncelerimizi özetler şu güzel yazısıyla:

'Ya biz binde bir karşımıza çıkan dostluk, arkadaşlık, sevgililik fırsatlarını ne yapıyoruz? Aksam üstünün bir saatinde yorgun gövdemizi yaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz, omzumuza dolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz bir omuzun, belimizi kavrayan bir elin, uzun yollara dayanıklı aşkların sahibi karşımıza çıktığında tanıyabiliyor muyuz onu, değerini biliyor, biricikliğini, benzersizliğini anlayabiliyor muyuz?

Yoksa hayati sonsuz,fırsatları sayısız sanıp kendimizi hep ileride bir gün karşılaşacağımızı sandığımız bir başkasına, bir yenisine ertelerken hayat yanımızdan geçip gidiyor mu?

Karşımıza zamansız çıkmış insanları yolumuzun dışına sürerken bir gün geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz? Hayat her zaman cömert davranmaz bize, tersine çoğu kez zalimdir, her zaman ayni fırsatları sunmaz, toyluk zamanlarını ödetir. Hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitilmeden yıprattığımız dostlukların,savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün. Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz, ya da olanlar olması gerekenler değildir. Yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz, gün gelir hayatımızdan kayan Yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir.

Kedilerin özel bir anını yakalamak gibidir kendi hayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileri yakalamak. Bazılarının gelecekte sandıkları "bir gün" geçmişte kalmıştır oysa; hani su karşıdan karşıya geçerken, trafik ışıklarında rastladığımız, omzunuzun üzerinden söyle bir baktığınız sonra da boşverip "Nasıl olsa ileride bir gün tekrar karşıma çıkar." dediğinizdir. Oysa tam da o gün bu zalim şehri terketmiştir o, boş yere bu sokaklarda aranırsınız...'

aşkın insan hayatında sık karşılaşılmayan bir güzellik olduğunu, fırsatların asla es geçilmemesi gerektiğini anlatan iki film öneririm. birbirinin devamı niteliğinde filmler bunlar. ilgilisi buyursun:

before sunrise (gün dogmadan)
before sunset (gün batmadan)

özellikle ikincisinde celine öyle güzel anlatır ki bu gerçeği..
Şimşek gibidir çakar ve gördün gördün.