bugün

bir pasajın en ücra, en unutulmuş köşesindeki bir sahafa girersiniz. daha girer girmez sizi o koku karşılar: eski kitap kokusu. bu kokuyla sanki geçmişi, o eski kitaplarda anlatılmış olan yıllanmış hatıraları çekersiniz ta ciğerlerinize. içinize o an dolan şey huzurdur. o koku sizin hayatınızın kokusuna o kadar uzaktır ki, birden başka bir hayatta, hatta başka bir dünyada buluverirsiniz kendinizi: eski kitaplar imparatorluğu 'dur burası.
raftan kim bilir kaç aydır dokunulmamış olan kitabı elinize alır, önce onun tozunu üflersiniz. ondan sonra kitabın sararmış sayfalarını hızla çevirip burnunuza gelen mürekkeple karışık toz kokusunu keyifle içinize çekersiniz.
hüznün kokusudur; zamanın kendini bilmezliğinin ve de mevsimlerin tozlaşmasının. "galiba bir şeyler anlatmaya çalışıyor" cümlesinin gizli öznesidir.
kadın kokusu gibi baştan çıkarıcıdır.
sahaflara girildiginde burnunuza gelebilecek huzur veren koku.
bildiğin ayak kokusudur. agatha christie kitaplarında tadı bir başka hoştur çok bir değişik kırar burnun direğini.
bazen sırf o kokuyu duymak için girilir sahafa. insanın canı çekiyor. özleten kokulardan.
bu kokuyu duyduğunuzda cebinizdeki banknotların kokusundan kurtulursunuz.
zannedildiği kadar hoş getirileri olmayan kokudur. ben de sürekli öğrencilik ve dahi çulsuzluktan ötürü ikinci el kitap alan biri olarak böyle nostaljik kelamlar etmek isterdim ama elimde değil. tahta kurusu kokuyor lan bunlar, eve barka yayılmasa bari!
benim için yağmurdan sonraki toprak kokusunu ve yeni kitabın o güzelim ağaç kokusunu geçebilecek tek kokudur. buram buram bilgi kokar.
her an kitap sayfalarından yıllardır oralarda bir yerde saklanmış bir böceğin çıkacağına düşüncesine hasıl olan ve burnun bunu algılamasıyla kitapla araya bir mesafe sokulmasına sebep olan koku. kimi insanlara göre kitaba ayrı bir aşk duyulmasına sebep olur ama kimileri için ise kitaptan soğuma anlamına gelir. ki nitekim de yeni kitap kokusuna tercih edilemeyen mayhoş hiscik.
direk akla gelen kokulardan kendisi.öyle olmalı ki şu an burnumda.sırf bu koku yüzünden sahaflara gider insan.
e-kitap okumamamın tek nedeni. kitaba, dokunacaksın, hissedeceksin. sayfayı çevirirken o kağıt kokusunun,sesinin farkına varacaksın. *
sahaflardan alınan kitaplarda bilhassa,aldıgınız roman vs. her ne ise,orada anlatılan oykuden cok daha baska seyler cagrıstırır size o koku. bazen kitabın icinde kalmis bir notla da bütünleşiverir. misal,sana gül bahçesi vaadetmedim kitabının böyle eski bir basımını almıştım sahaflardan,önce koku çağırdı beni,o herkesin duyumsayamayacağı koku,sonra ilk sayfasında bir yazı ilişti gözüme;"sensiz tam bir yıl geçirdim,ve bu yılbaşı bir dilek diliyorum,bu bir yılın üstüne ayrı gayrı yıllar eklenmesin sevgilim,senden başkası olmadı,olmayacak...birlikte nice senelerimiz olsun..." -ocak 97-

umarım bu çağrıya kulak veren olmuştur...
umarım...
Görülen en güzel rüyanın, kurulan en huzurlu hayalin kokusudur. insanı reel hayattan koparıp renkli düşler kurduran kokudur. Sevgi, aşk, huzur, sadakat, bilim, ilim, kendi iç dünyamızın kokusudur.
içindeki bilgilerin derinliğini anlatan kokudur.

gerçi, fazla duygusal olmaya gerek yok bildiğin saman kağıdı, ama içindekiler paha biçilemez..
buram buram okunmuşluk kokar.
eski kitaplardan alınan kokudur. aslında bu koku her kitapta vardır. kitap okumaktan hoşlanan bilir bu kokuyu. kitabın en akıcı bölümlerinden birinde yorulan yazar kitabı yüzüne bırakır gözlerini kapatır ve o kokuyu içine çeker. çekilen kokuyla birlikte hayaller dünyasına gidilir. kitabın kahramanı olunur, olaylar bizzat yaşanır.

orjinal kitaplarda daha yaygın olan kokudur. sayfalar hızlı hızı çevrildiğinde koku daha belirginleşir. derler ki orjinal ile çakması arasında ne fark var. işte bu kokuyu bir defa aldığınız da elinize aldığınız her çakma kitap şişme bebek gibi gelecektir. alacağınız zevk kendinizi tatmin etmekten öteye geçemeyecektir.
(bkz: mevzuyu bağlayamamak)**
her tutan elde kokusu kalıcı olandır . bir saman alevi gibi yakar beyninizdeki düşünceleri .evet evet bu olmalıydı benim kokum . içindeki yazılanlar bazen sizin tarzınıza uymasada kıyamazsınız atmaya , yakmaya . belki küllerinden doğar dersiniz o zamanda eskiler anlamını kaybeder . oysa siz zaten kaybolmuşsunuzdur o kokuyla . yağmurdan sonra ki toprak kokusuna denk . yastık altı sevdanızın tutkusudur .
harika bir kokudur. kitapları seven insanların anlayabileceği bir duygudur.
yeni kitap kokusu kadar güzel olan.
saman kağıdının o huzur verici kokusudur. yanağa götürülen sevdicek eli gibidir.
kitap okurken burna gelmesi tercih edilen kokudur. ama gel gör ki hödüğün biri kitabı bakabilir miyim diyerek alır elinizden burnunu kitabın içine gömer de bayılıyorum eski kitap kokusuna derse sokayım burnuna mundar ettin kitabı denilerek mümkünse yeni bir kitapla burnuna burnuna vurmayı gerektirir.
eski kitap okuma sebebidir.
yine bir zaman, eski bir arkadaşla sahaflarda rasgelmek gibidir bi nevi.

kimi zaman üst üste yığılmıştır sarı sayfalı kitaplar, kimi zaman da raflara dizilmiştir. karıştırırsın muhteviyatını eski bir dostun elini sıkarmışcasına. nazik olunmalıdır, ne de olsa eskidir. incinebilir kolaylıkla.

uzunca bir zamandır aranan bir eski baskı görüldüğü vakit heyecanlanmak elde değildir. hemen alınır raftan, usulca. titreyen ellerle kitabın kapağı açılır. küf, toz, eski kağıt karışımı bir koku çarpar buruna. işte o andır ki en eh biraz da eski sahibinin kokusu sinmiştir illa ki. birden eski sahibine odaklanır düşünce. "kimdi acaba, ne hissediyordu bu kitabı okurken?" soruları akıldan geçerken ilk sayfada belki bir anı yazısı, belki bir imza görülür. eski sahibin kimliğinden bir parçadır. daha bir merak uyandırır bünyede..

kitabın sayfaları çevrilirken, o buram buram gelen koku birden kitabı daha değerli kılar kişinin gözünde. o koku artık o kitabın yaşamı boyunca bulunduğu yerlerin, onu okuyan kişilerin izi haline gelir. bir öykü anlatır o koku. dinlemesini bilene. sırf o öyküye bir satır katabilmek, o kitabı geleceğe taşıyanlardan biri olmak için almaya değerdir artık.

sözlük hatunlarına selam ederim.
yol üzerinde bulunan bir kırtasiyeye girmiştim. alacağımı aldım, çıkıyorum. işim bitti derken kapının yanında duran sandıktan tanıdık bir koku geldi burnuma. eski kitap kokusuydu. eğilip karıştırdım ne var ne yoksa. üç kitap beğendim ilgimi çeken. kitapları aldım. eve gelince aldığım kitapların ilk sayfasına, kitapları aldığım tarihi yazmak için işe koyulurken benden önceki sahibinin tarihi ve yeri yazdığını gördüm. van, 1978. yazmaktan vazgeçip diğer kitaba geçtim. aynı durumla ikinci kitapta da karşılaştım. van, 1978. üçüncüde de aynı tarih ve aynı yer vardı.
aynı kitaplara aynı zamanda sahip olan iki insan.