bugün

kardeşimiz halktır..
ermenistan vatandaşı olanlara söylenilen söz.
yediği kaba çatır çatır sıçan millet.
israil belasini gordukten sonra iyiden iyiye sevmeye basladigim millettir. ermeninin koylusu falan da ayni turk gibidir; politik olaylara girmeyen insanlar gayet de kardestir turklerle.
coğrafya bilgileri kıttır. ağrı dağını erivan' da sanarlar.
erzincan'da van'da ve diğer birtakım doğu illerinde dönemin sıkı müttefiği olan ruslarla yaptıkları katliamların hesabını vermesi gerekenlerdir. özür beklemek gibi bir hakları olmayandır ayrıca. aksine özür dilemesi gerekenlerdir.
http://www.ait.hacettepe....akademik/arsiv/adnan1.htm
http://www.sivilhareket.biz/news_print.php?id=4690
1922 yilinda ermenilerin antep ten suriye ye göçlerinde sosyo ekonomik faktörler
7512 km2 yüzölçüme sahip olan antep,ham ipek ve sahtiyan üretiminin yapıldığı diyarbakır ile yine kumaş üretimi açısından kervanların uğrak yeri halep'in yolları üzerinde bulunduğundan,yüzyıllarca bu yollar üzerinde önemini korumuş,17.yüzyıldan sonra ipek ve baharatın deniz yoluyla batıya taşınmasıyla,kumaş üreten bölgeler olan ve ticaret yolları üzerinde bulunan şam, halep,bağdat,diyarbakır ile birlikte önemini kaybetmeye başlamıştır. 19.yüzyıldan sonra ticarette buharlı gemilerin kullanıma girmesi,bu bölgeleri daha da zora sokmuştur. başlangıçta arap vilayeti içinde yer alan antep, 17.yüzyılda halep vilayeti'ne bağlanmış, 19.yy.başlarında kısa bir süre maraş eyaleti'ne bağlı bir sancak olmuş,tanzimat döneminde tekrar halep eyaleti'ne bağlanmıştır. 1864 vilayet nizamnamesi sonrası,köy sayısı açısından antep, halep sancağı'nın ikinci büyük kazasıdır. 1913'te kaza müstakil sancak yapılmış, cumhuriyetin ilanından sonra il olmuştur. 20.yüzyıl başlarına kadar kaymakamlarca yönetilen antep,sancak olduktan sonra 1925 yılına kadar mutasarrıflarca yönetilmiştir. kazada kadı ile birlikte,ortaya çıkan problemlerin halli için çalışan görevliler arasında haham,papaz ve tercüman bulundurulmuştur. tanzimat sonrasında müslüman olmayanlar yerel meclislerde görev almaya başlamış, idare-i umumiye-i vilayet nizamnamesi ile oluşturulan idare meclislerine seçilen 4 üyeden ikisinin gayri-müslim olma zorunluluğu getirilmiştir. 1910'lara kadar çeşitli hıristiyan mezheplerinden temsilciler kaza idare meclisi'nde görev yapmış,mal kaleminde,ziraat meclisinde,reji idaresinde,nafia komisyonunda,ticaret,ziraat,sanayi odasında,belediye meclisi ile bidayet ve ticaret mahkemesinde de belirli oranlarda ermeniler görev yapmıştır. meclislerde belirli mesleği gerektiren,özellikle doktor mühendis gibi teknik sorumluların aldıkları eğitimin gereği olarak,ermenilerden olduğu görülmektedir. merkez,gayrimüslimlere bu tür olanaklar sağlarken,taşra yönetimlerini uyararak,başka din ve mezheptekilere iyi davranılarak,işlerinin kolaylaştırılmasını istemiştir. 20.yüzyıl başlarında antep mahkemelerinde birçok türk ve ermeni dava vekili görev yapmakta,davalarda farklı kesimler farklı din ve etnik gruptan olanların davalarını üstlenebilmektedir. halep eyaleti genelinde nüfus açısından müslümanlar,hıristiyanlar ve museviler üç ana dini gruptur. 1868'de antep'te 10.802 müslüman,4933 hıristiyan,274 musevi yaşamaktadır. 1883'de şehir nüfusu 31.486,bunun 3/2'si müslümandır. 1903-1904'de şehir nüfusunun %77.7'si müslüman iken, 2. meşrutiyet yıllarına gelindiğinde antep'te 69.841 müslüman,13.937 gregorien ermeni,4577 protestan,849 yabancı 675 musevi,470 katolik ermeni,336 latin,54 ortodoks,9 süryani yaşamaktadır. antep bölgesi 1516'da osmanlı egemenliğine girmiştir. bundan yaklaşık 20 yıl sonra antep'in nüfusu 18.362,nüfusun %1.30'u ermenidir. bu durum ermeni yazarlarca da kabul edilmektedir.ermenilerin bölgeye daha sonra gelmelerinin temel nedeni,bölgenin ticari hacmi ve kervanların yolları üzerinde bulunuşudur. antep'in kuzey ve güneyinde geçimi tarım ve hayvancılıktan olan türkmen,ilbeyli, karakoyunlu, savcılı aşiretleri yerleşmiştir.bölgede bulunan afşar,alacalu,atmacalu,aynallu,çermüklü, kabasakal,kebeli,küllüce,salur,turgudi,türkman,zulkadiri gibi yer ve aşiret isimleri 16.yy.dan itibaren bölgenin türk aşiretlerince beslendiğini göstermektedir.antep'te her dönemde hakim dil türkçe olmuştur. türklerden çok sonraları bölgeye gelen antep ermenilerini sarafian eserinde şöyle tanımlamaktadır. diyarbakır,maraş,kilis vb. olduğu gibi antep'te de ermenilerin statüsü yükseldi ve yeni kanla tanıştılar,bir veya iki kuşak sonra bu insanlar kimliklerini kaybettiler.onlar,ana dilleri olan ermenice yerine(batı şivesitürkçe konuşan antepliler oldular). yüzyıllar boyunca türklerin nüfusça fazla ve sosyal-siyasi yapıda egemen olduğu antep toplumunda farklı etnik kimlikler uyum içinde yaşamıştır. 20.yy.başlarında bu uyumun bozulmasının temel nedeni,dinsel farklılıkların,özellikle amerikalılar tarafından ermenilerin etnik kimliklerinin farklıllğının da gündeme getirilerek,eğitimin bu yolda yapılması,misyonerlerin faaliyetleridir. 1893-1908 yılları arasında protestanların hıristiyan nüfus içinde artması ve %16.3&'ten %24.10'a çıkması, amerikalı misyonerler sayesinde gerçekleşmiştir.katchadourıan bu faaliyetleri şöyle anlatmaktadır: osmanlı imparatorluğu'nun son günleri itibariyle ingiliz,alman ve amerikalı misyonerler bir yüzyıldır anadolu'da çalışıyorlardı.onlar imparatorluğun her yanına birkaç yüz görev istasyonu,okullar,hastaneler,kolejler kurdular. 1867'ye kadar kazada 3 kiliseden biri protestanlara ait iken,1867'den sonra protestan nüfus hıristiyanlar içinde 1/5 oranında olmasına karşın,5 kiliseden üçü protestanlar için göreve başlamıştır. protestanların ermeni ve rum kiliselerine gitmemek koşuluyla ayrıcalıkları korunmuş,defter tutarak doğum ve ölüm işlemlerini yapmışlar,kendilerinden harç alınmamıştır. istanbul ermeni patrikliğinin çabaları ile antep'e gelen doktor misyonerler thomas johnson,azariah smith,andrew pratt,dr. shepard sayesinde, 1855de gayri-müslimlere ait 1 sıbyan mektebi varken,bu sayı 1883'te 18'e yükselmiştir. bu dönemde müslümanlara ait ibtidailerde nicelik değişmesine karşın,eğitimin niteliğinde bir değişme olmamıştır. müslümanlara ait ibtidailerde öğrenciler namaz sureleri,kuran okuma,yazı meşki,din pratiği okurken,gayri-müslimler matematik,cebir,coğrafya, türkçe,ermenice,ermeni tarihi,kompozisyon,müzik,jimnastik,dikiş,tarih,osmanlı türkçesi dersleri görmüştür. 1876'da müslüman toplum için 1 rüştiye varken,ikinci rüştiye 1908'de açılmıştır.idadi ise 1911'de eğitime girmiştir. 1854'te gayri-müslimlerin 3 rüştiyesi varken 1900'de ortaöğretim yapan okul sayısıl 11'e çıkmıştır. osmanlı yüksek öğretiminde medreselerde okutulan dersler arasında sarf,nahiv,maani,mantık,akaid,felekiyat,fıkıh,feraiz,hadis, tefsir varken, antep merkezi türkiye koleji'nde öğrenciler hazırlık sınıfı i.yılda ingilizce,modern ermenice,türkçe, matematik,cebir,coğrafya,ii.yılda ingilizce,modern ermenice,türkçe,yüksek cebir,psikoloji,ermeni ve türk tarihi;kollej i. sınıfta ingilizce,modern ermenice,türkçe,geometri,fiziki coğrafya,lise döneminde ingilizce,eski ermenice,türkçe,dünya tarihi, trigonometri ve ölçüm,doğa felsefesi,astronomi okumuştur. antep koleji ve tıp fakültesinde antep,maraş,urfa,gürün,haçin, kilis,diyarbakır,sivas,siverek,hatay,harput,arapkir,çermik,adana'dan toplanan ermeni çocukları eğitim almıştır. american board'a bağlı olarak 1874'de merkezi türkiye koleji,1876'da kolejin tıp departmanı açılmıştır. kolejin diğer bölümleri arasında eczacılık,dişçilik,ekonomi,matbaacılık ve edebiyat bulunmaktadır. orta ve yüksek öğretimde okuyan gayri-müslim öğrencilerin hazırlamış oldukları tezler,verilen eğitimin siyasiliği hakkında bir fikir vermektedir.bunlar arasında,1910-1911 yılında antep sanayii,ermeni manastırları,türkiye'de vakıf kurumu, evrensel hakemlikler, zorlukları, çözümleri, ermenilerde güzel sanatlar,[30] 1912-1913'de akdamar manastırı,türk italyan savaşı, ittihat-terakki'nin orijini ve tarihi,balkan savaşı,ermeni protestanlığının tarihi ve geleceği,1828-1913 rus hükümeti ile ermeniler arasındaki politikalar,çin devrimi,ermeni politik dernekleri,kargamış ve hititler,kapitülasyonların orijini ve tarihi,türkiye'deki ermenilerin ticari tarihi, urfa'nın dinsel tarihi,urfa ermenilerinin diyalekti,urfa'da çalışan çocuklar,harran ve burada ikamet edenler,antep'te taşçılık ve taş kesme endüstrisi,zeytun'un bugün ve gelecekteki ekonomik şartları,feminizm,türkiye'de mahkumlar,türkler arasında sosyal yaşam,ermenilerin aydınlanma devriminde felsefenin yeri, ermeni müziği ve ilahileri,bahaizmin eleştirel düşünce ve hıristiyanlıkla karşılaştırılması,ermeni irkının psikolojisi,karl marx ve öğretisi,türkiye'deki alman kurumları bulunmaktadır. ilk matbaa 1870'lerde şehre amerikalı misyonerlerce getirilmiş,merkezi türkiye koleji desteğinde çıkan ayıntab,avedaper, rehnüma gazeteleri, kamuoyu oluşturmada misyonerlere yardımcı olmuştur.amerikalıların eğitim programları ve misyonerlerin yaptıkları propagandalar sonucu yüzyıllardır türkçe konuşan ermeniler ermenice konuşmaya başlamıştır. 19.yy.sonlarına kadar antep mahallelerinde müslüman,hıristiyan ve museviler iç içe oturmakta idiler.[35]özellikle 1895 olaylarından sonra hıristiyan mezhepler ermeni apostolik kilisesinin çatısı altında toplanmış,ermeniler mezhep farkı olmaksızın belirli mahallelerde toplanmaya başlamış,antep savaşı sırasında farklılıklar iyice belirginleşerek,mahalleler ayrılmıştır. terekeler,kişilerin servetlerini belirlemek açısından çok önemli bilgiler vermektedir.19.yüzyılda ermenilerin servetlerini tesbit açısından terekelerden yola çıkılmıştır.bu döneme ilişkin 576 terekeden 48'i ermenilere aittir. 1830-1849 yılları arasında 21.734 kuruş servet ile kuyumcu sarı kirkor veled-i agob 84 kişi arasında en zengin kişidir.diğer 8 ermeninin serveti türk toplumundaki ortalamaya yakındır.1850-1874 aralığındaki 277 terekeden 22'si ermenilere aittir.en zenginler sıralamasında 3.sırada arazileri bulunan karamenek oğlu kirkor veled-i karabet 24.500,5.sırada keşişoğlu okancan bin ağyan isimli üretici bulunmaktadır.1880-1890 aralığındaki 180 kişiden 17'si ermenidir.bu grup içinde olan en zengin kişi,serveti en yakın rakibinin(70.220 kuruş)yaklaşık iki katı olan(120.307 kuruş) nizibli artin ağa'dır.servetinin büyük kısmını antep civarında bağlar,nizip civarında fıstıklıklar oluşturmaktadır.1897-1908 arasında ise en zengin kişi,yine çok geniş topraklara ve antep içinde emlaka sahip olan,serveti 296.800 kuruşu bulan kürkçüyan dr.nazar veled-i agob ağa veled-i karabet ağa'dır. dr.nazar'ın bir oğlu amerika'da okumaktadır.şehirden topladığı yıllık kira geliri 14.700 kuruşdur ve bu gelir dahi 1830-1908 yılları arasında terekesi bulunan 528 türkün %90'ının servetinden daha fazladır. daha çok kumaş ticareti,kumaş üretimi,çilingirlik,kazancılık,bakırcılık,kuyumculuk,terzilik,mermercilik,berberlik gibi işlerle uğraşan ermenilerin çoğunun antep civarında bağları bulunmaktadır.kırsalda yaşayanlar çiftçilik yapmaktadır. terekelerinde dikkat çeken bir başka özellik ise,mal varlıkları içinde alacak-verecek ilişkilerinin çok fazla olmasıdır.bu durum ermenilerin zenginleşmesinde faizle para vermelerinin önemli rol oynadığını göstermektedir.faiz ilişkileri öncelikle akrabalarla,daha sonra kendi toplumuyla ve son olarak müslümanlarla olmaktadır. ermeniler özellikle 2.meşrutiyet sonrası yabancılarla kurdukları ticari ilişkiler ve faizle verdikleri para karşılığı topladıkları geniş topraklarla i.dünya savaşı yıllarına kadar hızla zenginleşmiştir. 19.yy.ın ikinci yarısında antep kazasında 3 ülkenin konsolosu görev yapmaktadır.bu ülkeler amerika,fransa ve yunanistan'dır. 19.yüzyılın ikinci yarısında doğu ve güneydoğu anadolunun çeşitli bölgelerinde batılı devletlerin desteği ve komitelerin etkileriyle 1890'da erzurum,1894'te sasun ve diyarbakır,1895'te zeytun,antep,1896'da van'da isyanlar organize edilmiştir. antep'te ermeni isyan hareketi ermeni ve türkler arasındaki gerginliğin başlangıcını teşkil etmektedir.kaynaklarda balta savaşı olarak geçen bu hareket sonucu birçok türk ve ermeni antep'ten göç etmiştir. paris'te eğitim gören taşnak fırkası üyesi antep ermenilerinden babikyan ve martin isimli bir arkadaşı olaylar öncesi fransa'dan getirdikleri silahlarla birçok türkü öldürmüştür.bu silahlarda kullanılan mermilere antepliler tarafından ilk kez görülmüştür. ekim 1895'te hınçak cemiyeti üyelerinin başlattığı,50 subay ve 600 erin şehit edildiği zeytun isyanına antep ermenilerinden de katılanlar olmuş,ayrıca bu isyana finansal destek sağlanmıştır.bölge ermenilerini 1895 isyanları öncesi örgütleyen hınçak cemiyeti'nin,bu olaylar sonrasında etkili üyeleri dağıtılmış,bunların yerini beyrut,halep ve mersin'den ateşli silah sağlama konusunda aktif olan taşnaklar almıştır. 16 kasım 1895'te başlayan balta savaşı adı verilen olaylarda ermeni kışkırtıcıların davranışlarına karşı halk ellerinde sopa ve baltalarla mücadeleye başlamış,george danielyan isimli bir ermeni türk grubun liderini vurmuş,ermeni mahallerinde toplanan silahlı gruplar türkler üzerine ateş açmıştır.bu olaylar sonrasında yakalanan bazı ermeni çetebaşıları,önce antep'te hapsedilmişler,daha sonra haleb'e gönderilmişler ve abdülhamit'e yapılan başvurular üzerine serbest bırakılmışlardır. bu olaylardan sonra ermenilerin türklere karşı harekete geçmelerini önleyebilmek amacıyla,ermenilerle meskun mahalleler civarına dört karakol yapılmıştır. 1907-1908 yıllarında antep ermenileri arasında hınçak fırkası üyeleri etkili olmaya,ermenileri örgütlemeye başlamıştır.27 mart 1909 adana olaylarından sonra, antepli ermeniler kaynaklarını bir araya getirerek,gazarian köşkünü merkez yapmış, şehirde ermenilerin oturduğu mahalleleri değişik bölümlere ayırmışlar,saptadıkları görev noktalarına silahlı ermeni gruplar yerleştirmişlerdir.türk yetkililer bu girişimleri haber almış olmasına karşın, bu kışkırtıcı hareketlere uymamış ve bu dönemde antepte olay çıkmamıştır. i.dünya savaşı başlarında başlangıçta ermenilere askere alınmamış,yalnızca doktorlar göreve çağrılmış,gençler askere alınmaya başladığında ermenilere çoğunluğu muafiyet bedeli ödeyerek askere gitmemiştir.ermeniler savaş sırasında daha önceki faaliyetleri nedeniyle silahsızlandırılmış ve bazı ermeni gençleri özel çalışma gruplarında çalıştırılmıştır. savaş süresince antep yöresinden bazı ermeni liderleri ve kışkırtıcıları (yaklaşık 1200 kişi) halep,hama,humus ve şam civarında zorunlu ikamete tabi tutulmuşlar, mütareke sonrası tamamı antep'e geri dönmüştür.bunlar için halep valisi ve padişah nezdinde amerikalılar devreye girerek(dr.shepard)bu gönderilmenin önlenmesi için girişimlerde bulunmuşlardır. 1916 yılında yapılan sykes-picot antlaşması uyarınca antep 15.1.1919'da ingilizlerce işgal edilmiş,şehrin ileri gelenleri halep ve oradan mısır'a sürgüne gönderilmiştir.antep ermenileri ingilizlere minnettarlıklarını göstermek için koro kurarak, apostolik kilisesinde konser verip,ingilizce ve ermenice şarkılar söyleyerek gelişlerini kutlamıştır. ermeniler ingilizlerle iyi ilişkiler kurdu iseler de 5.11.1919'da ingilizler şehri terketti fransızlar askerleri şehre girdi. antep savaşı'na bütün cephelerde iştirak eden,sakarya'da fiilen savaşan ali nadi ünler,antep ermenilerinin durumunu kısaca şöyle özetlemektedir:
gaziantep ermenileri bütünü ile türk halkını benimsemişlerdi.adetler,görenekleri,dilleri türklerin aynı idi.hepsi antep şivesiyle türkçe konuşurdu.konuşurken bir ermeniyi bir türekten ayırmak mümkün değil gibiydi.ancak türkler ağam,ermeniler gülüm diye hitap ederlerdi.hiçbir ermeni ermenice bilmezdi.kiliselerinde bile ibadetlerini,ayinlerini,vaazlarını türkçe yaparlardı.yeni terimler bulacak kadar türkçeyi benimsemişlerdi.örneğin amerikan hastanesindeki amerikalı hemşirelere ingilizce miss.sözü karşılığı olarak kız hanım derlerdi.amerikan kolejlerinin kuruluşundan,1876 tarihinden sonradır ki koleje devam eden ermeni gençleri ermeniceyi öğrenmişleredir.amerikan koleji,ermenilere ermeniceyi öğrettikten başka milliyet duygusunu ve türk düşmanlığını da aşılamıştır.kolej idaresinin bu alanda izlediği kötü yol ermenilerin felaketine sebeb olmuş,devlete karşı giriştikleri ayaklanmalar sonunda ermeniler türk topraklarından atılmak suretiyle hıyanetlerinin cezasını bulmuşlardır.antep ermenileri,antebin ve çok geniş olan hinterlandının iktisadi egemenliğini ellerinde tutuyorlardı.bütün ticaret ve sanat kolları ellerinde idi.geçmişi çok eski devirlere dayanan antep dokumacılığı ermenilere geçmişti.bu sanat kolunun ayak kalfalığını,boyacılığını,presçiliğini nihayet patronluğunu ermeniler yapıyordu.türkler,bu sanat kolunun,yarı bellerine kadar çukur içinde mekik atan ve az para kazanan işçiliğini yaparlardı.sabunculuğun büyük kısmı ermenilerde idi. çok gelişmiş olan kuyumculuk,bakırcılık,kunduracılık,terzilik,yapı ustalığı ve kalfalığı,taş yontuculuğu,kiremitçilik, demircilik,bıçakçılık,çilingirlik,yazmacılık gibi hemen bütün sanatlar da ermenilerde idi.bu sanat kollarında çok ileriydiler.sanatlarını kıskançlıkla korurlar,türklere öğretmezlerdi.büyük sanayiden yalnız tabaklık ile kısmen sabunculuk, küçük sanatlardan marangozluk,sabancılık,tenekecilik,saraçlık,köşkerlik türklerde idi. gaziantep ticareti de ermenilerin ellerinde idi.türkler ermenilerin büyük tüccarlarına komisyonculuk ederlerdi.tarım ve sanat ürünlerini yurt içine ve yabancı ülkelere ermeni tüccarlar sevkeder,dışarıdan gelen eşyayı da ermeniler ithal ederlerdi. amerika'ya fıstık,antep elişleri,üzüm;mısır'a deli tütün,antep sahtiyanları;avrupaya sarı naturel boya(cehre),bağırsak ihraç ederlerdi.dokumaları,sabunu,bakır işlerini,kuyumculuk mamullerini,üzüm,pekmez ve diğer yer ürünlerini yurt içine yükleyen de onlardı.herbiri nefis bir tablo kadar göz alıcı olan antep elişlerinin işçiliğini,göz nuru dökerek türk kızları yapar, ermeniler ise patronluğunu yapar,parasını kazanırdı.şehrin en büyük manifatura,tuhafiye mağazaları ermenilerindi.doktor, eczacı ve dişçilerin(bir türk dişçisi vardı)hepsi ermeniydiler.ellerinde tuttukları bütün sanat ve ticarete ilaveten osmanlı bankası'ndan az faizle çektikleri para ile murabahacılık yapar,ağır faizlerle türk halkını soyarlardı.bu suretle köylerin ve şehrin en kıymetli taşınmaz ve taşınır mallarını ele geçirmişlerdi.ermeni murabahacılara borçlu olmayan türk tüccarı ve mülk sahibi yok gibiydi.çocuklarını türk okullarına göndermezler,ermeni cemaatının açtığı kendi okullarında öğretim ve eğitim yaparlardı.okul çağındaki kız,erkek çocuklarını okutacak ilk okullardan başka bir(idadi)lise ve bir öğretmen okulları vardı. katolik fransisken kilisesindeki fransız mektebi ile koleje de yalnız ermeni çocukları giderdi.memlekette hakim unsur olan türkler fakr ü zaruret içinde bocalar,emlak ve arazi sahipleri atadan kalma nazlı mülklerini ermeniler lehine ellerinden çıkarırken ermeniler,sosyal,kültürel,ekonomik alanlarda elde ettikleri üstünlük ile bu yurdun hakimi olarak refah ve bolluk içinde yaşarlardı.daha önceleri fakirlik ve sefalet içinde ömür süren ermeniler tanzimattan,özellikle amerikan kolejinin kuruluşundan sonra çok ilerlemiş,bu refah ve bolluğa kavuşmuşlardı.o zamanki sosyal ortam da ermenilerin lehine,türklerin aleyhine idi.türkler imparatorluğun çeşitli sınırlarında pençeleşir;yemen'de,hicaz'da,dürzi dağlarında,rumelinde isyanları bastırmak için kanlarını akıtır,gençliklerini çürütürken,ermeniler,diğer müslüman olmayan unsurlar gibi askerlik yapmazlardı. bu sayede hem çoğalmak,hem de memlekete hakim olmak fırsatını bulmuşlardı.türkler ne fransız okuluna ne de koleje rağbet etmezlerdi.bunda taassup ve cehaletin rolü olduğu kadar bu isteksizliği körükleyen yabancı okullar idarecilerinin din gayretiyle ermeniler lehine türkler aleyhine yönelen tutumlarının da büyük etkisi vardır. ermeniler 1908 meşrutiyet inkılabından ve özellikle balkan harbinden sonra çok şımarmışlar,evvelce önlerinde boyun kestikleri türklere adeta bir hasım durumu almışlardı.bilhassa ermeni gençleri çok şımarıktı.alleben ve kavaklık mesireleri adeta ermenilerin tekelinde idi.ermeni gençleri buralarda yalnız buldukları türkleri döver,koyar,hakaret ederlerdi. yabancı kaynaklarda bahsedilmese de,antep savaşı sırasında 5.11.1919'dan 9.2.1921'e kadar yüzyıllarca birlikte yaşadıkları türk toplumuna karşı fransızlar ve ermeni lejyonları yanında bağımsız olma arzusuyla savaşan yerli ermeniler 20.10.1921'de ankara antlaşmasının imzalanması sonucu 25.12.1921'de fransız askerleri ile birlikte şehri terketmiş,1922 sonlarına kadar şehirde ermeni kalmamıştır.
kaynak: yrd.doç. dr. bülent çukurova ermeni araştırmaları
1. türkiye kongresi bildirileri-3.cilt

bir antepli olarak ben özür dilemiyorum.
allahın bedevileri bile osmanlıdan toprak koparmışken, osmanlıya karşı ayaklanıp bağımsızlık veya toprak kazanamayan tek millettirler. bu üstün başarılarından ötürü kendilerini kutluyorum.
aslında türklerden hiç farkı olmayan, senin benim gibi insanlar. ingilizce bir ermeni sitesinde ermenilerin obama'nın ziyareti ile ilgili tartışmaları okudum. aynı bizim yaptığımız tartışmalar. diyorlarki "türkler çok zeki, diplomasiyi biliyorlar." "türkler aynı senaryoyu tekrar oynuyorlar." aynı bizim paranoyalarımız, güvensizliklerimiz. okumak isteyenler için:

http://armenianow.com/?ac...&AID=3597&lng=eng

aslında var ya, bütün sorunlar bu anlaşamamaktan, konuşamamaktan kaynaklanıyor. aslında milletler arasında adam gibi iletişim olsa ne savaş olur, ne düşmanlık.
kendilerinin karabağ daki iletişim yeteneklerini gördük. çok insancıl, çok bizden(!)ler.
hocalı soykırımı ve 20 ocak katliamını yaparak çok iletişime açık bir halde olduklarını gösteren millet. zaten, demokrasi, insan hakları diye yanıp tutuşuyorlardı o zamandan beri.
türkler için 'dağdan geldiler bağdakini kovuyorlar' lafını sıklıkla kullanıp sinirimi zıplatan bireyler barındıran millet. hele içlerinde bazı insanlar var ki daha 50 sene önce varto dan istanbul a göçmüş olmasına rağmen istanbul da 500 yıldır yaşayan türklere 'anadolu bizim vatanımız defolun gidin orta asya ya' diyebilmektedir. bu durumda kendileri dağdan gelmenin allahı oluyorlar ama farkında değiler yada coğrafyadan haberleri yok. türkü kafe solcularının şişirdiği ermeni özgüvenine hayranım. kendileri ana vatanlarına dönerlerse -mesela van, doğubayezıt, varto ne bileyim kangal, gürün , hekimhan, bitlis, kağızman falan fişman- ben koşarak semerkant a yerleşicem haberleri olsun.
fars piçleridir.
türkiye'deki ermenileri bilmem fakat kendi aralarında türk taklidi yaparak eğlenen milettir.

bu taklidi yaparken kullandıkları tek kalıp birinci tekil şahıs'ın -im/ım vs. ile bir kaç ortak kelimenin türkçe telaffuzu ile sınırlıdır. bir de sorarlar, 'siz de arkadaşlar arasında ermeni taklidi yapıp eğleniyorsunzudur, değil mi?' diye. yok biz yapmıyoruz, sırf takıntıları, nefretleri nedeniyle küçük kalmaya mahkum milletlerle uğraşmıyoruz o kadar.
iyi esnaflardır.
bizden daha sistemli, anadolu kültürünü ve müziğini bizden daha çok tanıtan ve yalanda olsa tarihine deli gibi sahip çıkıp, yurtdışında lobileşip bi çok ülkeyi kendi saflarına çekmeyi başaran ülkenin milletidir. umarım bizlerde tarihimize sahip çıkıp, sözde soykırımın yalan olduğuna dair bi takım girişimlerde bulunuruz.*
her yıl 24 nisan günü türk bayrağını bütün medyalarının önünde yakan, bu gösteriyi de tüm dünya basınına yayan insanlardan oluşur. bizim kemalisterimiz milliyetçilerimiz de bu durumu izlerler anca. ben bile faşist biri değilken o bayrağın yanması benim içimi yakıyor, siz faşistler neredesiniz arkadaş ?
çirkef ruhlu millettirler.
istanbul'daki bi çok mimari onlara aittir, zaten istanbul'da hangi yapılar bizim orijinal eseerimiz ki, tarih boyunca değiştirmişiz. ayrıca türk alfabesinin mimarıda bir ermenidir.
en müstesna(!) üç ırktan biridir.

yunanlar
ermeniler
araplar

tabi artık buna kürtler de eklendi.
elimde olsa bir tanesini bile sağ bırakmam.
çok acılar çektirdiler bize çok..
sokakta yürürken gidip birine tokat atıp kavga çıkaran, bu kavgadan sonra çok kötü dayak yiyip polise "beni durup dururken dövdü" şeklinde ifade veren bir insan düşünün. ermeni soykırımı da aynen böyle. gidip birilerinin kadınlarına çocuklarına saldırmak suretiyle savaş açıp sonra da o savaştan büyük bir yenilgi alarak çıkarak soykırıma uğradık demişlerdir.
ermeniler için çok şey söylenir fakat mevcut sonuç değişmez, iyisiyle, kötüsüyle anadoluda yaşayan eski halklardan biri, sümerler gibi. artık yoklar.
günahım kadar bile sevmediğim, resmen tiksindiğim halk.
Ermeni olan halk.