bugün

yarın kararı verilecek davadır. ergenekon'a giden yollar kapatılıyor, çünkü biliyorlar ergenekon kurtuluşun yoludur ve bu millet yolunu bulacaktır elbet. bugün değilse yarın...
her ne kadarda adalete olan güvenim sarsıldıysa da ilker başbuğ ve onun gibi şerefli askerler için dua ettiğim düzmece davadır.
SAVCI 64 SANIK HAKKINDA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPiS iSTiYOR

Tanıkların dinlenilmesinin tamamlanmasının arından duruşma savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Dalkuş 2 bin 271 sayfadan oluşan esas hakkındaki mütalaalarını 18 Mart 2013 tarihinde mahkemeye sundu.

'Ergenekon terör örgütünün varlığının sabit olduğu anlaşılmıştır' ifadelerine yer verilen mütalaada, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral ilker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mehmet Haberal ile Mustafa Balbay'ında aralarında bulunduğu 64 sanığın 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi.

Savcının ağırlaştırılmış müebbet istediği isimler şöyle ; Mehmet ilker Başbuğ , Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Sinan Aygün, Doğu Perinçek, Hurşit Tolon, Tuncay Özkan, Alaettin Sevim, Alparslan Arslan, Veli Küçük, Bekir Öztürk, Cemal Gökçeoğlu, Cihandar Hasan Hanoğlu, Durmuş Ali Özoğlu, Dursun Çiçek, Emin Gürses, Ergün Poyraz, Erhan Timuroğlu, Erol Manisalı, Fatih Hilmioğlu, Ferit ilsever, Fuat Selvi, Ümit Sayın, Kemal Gürüz, Hasan Ataman Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Hasan Iğsız, Hayrettin Ertekin, Hayrullah Mahmut Özgür, Hıfzı Çubuklu, Hulusi Gülbahar, Hüseyin Görüm, Hüseyin Nusret Taşdeler, ibrahim Şahin, ismail Hakkı Pekin, ismail Sağır, ismail Yıldız, Kemal Aydın, Kemal Kerinçsiz, Kemal Alemdaroğlu, Levent Ersöz, Mehmet Eröz, Mehmet Fikri Karadağ, Mehmet Otuzbiroğlu, Mehmet Şener Eruygur, Muammer Akbulut, Muhittin Erdal Şenel, Murat Uslukılıç, Mustafa Yurtkuran, Mustafa Dönmez, Mustafa Koç, Ferit Bernay, Muzaffer Tekin, Neriman Aydın, Oktay Yıldırım, Orhan Güçlü, Osman Yıldırım, Sedat Özüer, Serhan Bolluk, Sevgi Erenerol, Tekin Irşi, Yalçın Küçük, Yusuf Erikel ve Ziya ilker Göktaş. (Sabah gazetesinden alıntı)
17 mayıs 2006 danıştay saldırısını gerçekleştirenlerin salıverildikleri davadır.
içeride tutulanlar ise tertemiz, suçsuz kişilerdir.

bunun adı mccarthyciliktir. 1944 ırkçılık turancılık davasından beri türkiye'deki en büyük hukuk katliamıdır.
Türkiye'yi sarsan davanın bilançosu

Bir telefon ihbarıyla Ümraniye'deki gecekonduda ele geçirilen el bombalarıyla başlayan Ergenekon davasında sona gelindi.

istanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkeme'since 20 Ekim 2008'de Silivri Cezaevi Kampusu'nda yapılan ilk duruşmadan bu yana 23 iddianame birleştirildi, 650 oturum yapıldı. Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral ilker Başbuğ'un da bulunduğu 66'sı tutuklu 278 sanık hakkında yarın karar verilecek. işte adım adım Ergenekon ...

ÜMRANiYE Çakmak Mahallesi'nde 12 Haziran 2007'de bir gecekonduda ele geçirilen 27 el bombası ile başlayan ve Türkiye gündemine oturan Ergenekon soruşturmasına ilişkin ana davada sona gelindi. istanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, Sinan Aygün ile Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral ilker Başbuğ'un da arasında yer aldığı 66'sı tutuklu 278 sanık hakkındaki kararını yarın açıklayacak. Güvenlik nedeniyle 20 Ekim 2008'de Silivri Cezaevi Kampusü içerisinde yapılan duruşma salonunda başlayan ve 23 iddianamenin birleşmesi ile toplam 650 oturum yapılan yargılama sonunda, " Ergenekon terör örgütü "nün var olup olmadığına ilişkin de ilk mahkeme kararı verilmiş olacak. Ergenekon kapsamında açılan Odatv ve Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmatlara ilişkin dava ise devam ediyor.

KARARDAN SONRA NE OLACAK

Mahkemenin kararını açıklamasının ardından gerekçeli karar yazılacak. Gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesinin ardından dosya yerel mahkemece verilen karara ilişkin incelemenin yapılması için Yargıtay'a gönderilecek. Yargıtay, yerel mahkemece verilen kararı onarsa karar kesinleşecek. Eğer karar bozulursa, dosya yeniden yargılama yapılması için yerel mahkemeye gönderilecek.

TELEFON iHBARI iLE BAŞLADI

Herşey, davanın tutuksuz sanığı Ali Yiğit'in babası Şevki Yiğit'in 12 Haziran 2007'de Trabzon il Jandarma Komutanlığı'na yaptığı telefon ihbarı üzerine 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de bir gecekonduda 27 savunma tipi el bombası, TNT kalıpları ve fünye ele geçirilmesi ile başladı.

iLK iDDiANAME 13 AY SONRA

Soruşturmanın başlamasından 13 ay sonra 14 Temmuz 2008'de ilk iddianame tamamlandı. Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan 2 bin 455 sayfalık ilk iddianamenin 25 Temmuz 2008'de kabul edilmesiyle de ilk dava açılmış oldu.

DARBE SUÇLAMASI

iddianamede Ergenekon terör örgütünün birçok alanda örgütlenmesini tamamladığı, örgütün yönetici kadrolarının toplumda ve devlet kademelerinde önemli görev ve mevkilerde bulunmuş kişilerden oluştuğu öne sürüldü. Amaçlarına ulaşmak için her türlü kanun dışı yolları kullanmayı prensip edindikleri, gerekli silah, mühimmat ve diğer malzemeleri kolaylıkla temin ettikleri, Danıştay suikastını gerçekleştirdiği gibi birçok suikastı da planladıkları belirtildi. Ergenekon terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik ettiği gibi, cebir ve şiddet kullanmak sureti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni cebren ortadan kaldırmaya teşebbüste bulunduğu vurgulandı. Kontrolü altında bulunan medya ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla ülkede kaos ve iç çatışma ortamı oluşturmaya çalıştıkları öne sürüldü. Oluşacak gerginlik ortamından faydalanarak, görevde bulunan hükümetleri çalışamaz hale getirip, nihai olarak ordu içerisinde kendilerine destek vereceklerini umdukları askeri şahısların yardımı ile yönetimi değiştirmek amacıyla hükümeti yıkmaya teşebbüs ettikleri iddia edildi.

DURUŞMALAR CEZAEVi KAMPUSUNDA YAPILDI

Asrın davası olarak adlandırılan dava güvenlik nedeniyle 20 Ekim 2008'de Silivri Cezaevi Kampusü içindeki duruşma salonunda başladı. 4 yıl 10 aydır devam eden yargılamanın tamamı sesli ve görüntülü olarak kaydedildi.

2455 SAYFANIN ÖZETi 40 SAATTE OKUNDU

20 Ekim 2008'de başlayan Ergenekon davasında 2 bin 455 sayfalık iddianamenin özeti Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından 8 tam gün ve toplam 40 saatte okundu. Ergenekon davasında birleşen bazı davaların iddianamesi ise TRT spikerleri tarafından okundu.

ERGENEKON KELiMESiNiN iDDiANAMEDEN ÇIKARILMASI iSTENDi

Sanıkların büyük çoğunluğu Ergenekon'un bir Türk efsanesi olduğunu belirterek terör kelimesi ile yan yana olmasından rahatsızlık duyduklarını dile getirdiler. Ergenekon kelimesinin iddianameden çıkartılmasını istediler. Bu talepleri mahkeme tarafından reddedildi. iddianamenin " Bilinmeyen Mevlana " ve " Agarta'dan Ergenekon'a " isimli kitaplardan kes yapıştır yöntemiyle yapıldığını iddia edildi.

BAŞBUĞ SAVUNMA YAPMADI

Sanıklar üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedi. 27 Mart 2012'de savunmasını yapması için söz verilen davanın tutuklu sanıklarından Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral ilker Başbuğ, savunma yapmayacağını ve sorulara cevap vermeyeceğini söyledi. Mütalaanın ardından da son savunmasını yapması için kürsüye çağrılan Başbuğ, mütalaaya da hiçbir itibarının olmadığını belirtti.

" iDDiA EDiLEN ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ "

Ergenekon terör örgütünün varlığının ispatlanmadığını, var olduğuna dair kesinlemiş bir mahkeme kararı bulunmadığını belirtilen mahkeme, Ergenekon terör örgütü yerine, " iddia edilen Ergenekon terör örgütü " denilmesine karar verdi. Bu şekilde kullanılmaması halinde yasal işlem yapılacağını belirtti.

ŞEMADAKi 1 NUMARA SAKLI KALDI

Uzun süre tartışma konusu olan ve MiT Müsteşarlığı'nca hazırlanan, siyasetçi, işadamı, asker ve gazetecilerin de yer aldığı 69 ismin bulunduğu Ergenekon şemasının açık hali soruşturmayı yürüten istanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve MiT'ten istendi. Ancak savcılık tarafından mahkemeye gönderilen yazıda şemada yer alan bazı kişiler yönünden soruşturmanın devam ettiği belirtildi. Mahkeme bu aşamada şemanın açıklanmaması yönünde bir karar verdiği için örgütün bir numarasının ismi soruşturma savcıları ve mahkeme başkanında saklı kaldı.

AK PARTi MÜDAHiL OLDU

Mahkeme AK Parti, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Cumhuriyet Gazetesi, Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Av. Kazım Genç, Danıştay saldırısının mağdurları Danıştay 2'nci Daire eski Başkanı Mustafa Birden, üye hakimler Ayfer Özdemir, Ayla Gönenç ve tetkik hakim Ahmet Çobanoğlu " suçtan zarar görme ihtimali bulunduğu " gerekçesiyle davaya müdahil(katılma) oldular.

iLK TAHLiYE 17.5 AY SONRA

Ergenekon davasında örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle yargılanan Mahmut Öztürk ilk tahliye edilen sanık oldu. Öztürk 17.5 ay sonra tahliye edildi. Yargılama süresince Gürbüz Çapan, Adil Serdar Saçan’ın da arasında bulunduğu 65 sanık tahliye edildi.

SANIK SAYISI 278 OLDU

86 sanık ile başlayan ana dava ile Ergenekon soruşturması kapsamında açılan 22 dava daha birleşti. Ergenekon ana davasında sanık sayısı 278 oldu.

FiRARi SANIKLARA YAKALAMA KARARI

Davanın firari sanıkları emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı, Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan, eski AK Parti Milletvekili Turhan Çömez ve Saipir Deblevidze hakkında yakalama kararı çıkartıldı.

BiRLEŞEN DAVALAR

1'inci Ergenekon davası, 2'nci Ergenekon davası, 3'üncü Ergenekon davası, Danıştay saldırısı davası, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği(VKGB) davası, Alparslan Arslan'a Danıştay saldırısında kullanılan Glock marka silahın satılmasına ilişkin dava, Fener Rum Patriği Bartholomeos'a yönelik suikast hazırlığı davası, savcı Zekeriya Öz'ü Ergenekon soruşturmasını yürüttüğü sırada tehdit edilmesi davası, Cumhuriyet Gazetesi'ne molotofkokteyli atılması davası, Sivas'ta kuyumculuk yapan Minas Durmazgüler'e suikast davası, avukat Yusuf Erikel'in de aralarında bulunduğu 8 sanık hakkında açılan dava, irtica ile Mücadele Eylem Planı davası, internet Andıcı davası, iP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in oğlu Mehmet Bora Perinçek ve iP yöneticileri hakkında açılan dava, Şile kazılarına ilişkin dava, davanın sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'e suikast girişimi davası

650 OTURUM YAPILDI

20 Ekim 2008'de istanbul 13vüncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılamada birleşen dosyalarla birlikte toplam 650 oturum gerçekleştirildi.

160 KiŞi TANIK OLDU

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, emekli Orgeneraller Teoman Koman ve Ergin Saygun, eski MiT mensubu Mehmet Eymür ve organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı'nın da arasında bulunduğu yaklaşık 160 kişi tanık olarak dinlendi. Terör örgütü PKK'nın eski yöneticilerinden Şemdin Sakık'ın da arasında buluduğu 31 gizli tanığın ifadesi alındı. " Gizli tanık Deniz " kod adı verilen Sakık, ifadesine başlamadan önce gerçek kimliğini açıkladı. Sakık, " Samimiyetimi ortaya koymak için kimliğimi açıkladım. Kendime itirafçı demekten utanıyorum " dedi.

2271 SAYFA MÜTALAA

Duruşma savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Dalkuş davanın başlamasından 4.5 yıl sonra davaya ilişkin görüşlerini hazırladılar. 3 savcı tarafından yaklaşık 4 ay süren çalışma sonucu hazırlanan 3 klasör halindeki 2 bin 271 sayfalık mütalaada Ergenekon isimli terör örgütünün varlığı sabit olduğu belirtildi.

AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET iSTENDi

Davanın sanıklarından Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral ilker Başbuğ, CHP Milletvekilleri Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ve Sinan Aygün'ün de arasında bulunduğu 64 sanığın hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Mütalaada Yargıtay içtiatlarına göre " Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs " suçundan cezalandırılması istenen sanıklara, silahlı örgüt kurmak, yönetmek ya da üyesi olmak suçundan ceza verilemeyeceği hatırlatıldı.

5 KiŞiYE BERAAT TALEBi

Ergenekon soruşturmasının başlamasına neden olan 27 el bombasının bulunduğu Ümraniye'deki gecekondunun sahibi olan Ali Yiğit ile Adem Uzun, Erdal irten, Salih Kunter, Süleyman Esen'in ise beraat kararı verilmesi talep edildi.

SON SAVUNMALARA SÜRE SINIRLAMASI

Savcıların davaya ilişkin görüşünü açıklamasının ardından son savunmalarını yapan sanıklara mahkeme tarafından süre sınırlaması getirildi. Mahkemenin sanıklara son savunmalarını yapmaları için 1 veya 2 saatlik süre vermesine hem sanıklar, hem de avukatları dava dosyasının milyonca sayfaları buluduğunu hatırlatarak tepki gösterdi. 15 Nisan 2013'den itibaren başlayan son savunmalarda 210 sanık dinlendi. Aralarında Ferda Paksüt'ün de bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar ise duruşmaya katılmayarak, yazılı beyanda bulunmayı tercih etti. Duruşmada 52 sanığa son sözleri soruldu.

MiT GÖREVLiSiNE YARGILAMA iZNi

Davanın sanıklarından MiT görevlisi Özel Yılmaz hakkındaki yargılama MiT görevlilerinin yargılanmasına dair kanun kapsamında yapılan değişiklik üzerine Başbakandan yargılama izni alınması için durduruldu. Başbakanlığın yargılanabilmesi için izin verdiği Yılmaz'ın yargılanmasına ayrı bir dava üzerinden devam edilecek.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24453949.asp
Davamızdaki 18 çelişki

Ergenekon davasının yarınki duruşmasında karar çıkacak.

Haklarında, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 64 sanıktan ikisi Gazeteci Tuncay Özkan ile CHP izmir Milletvekili gazeteci Mustafa Balbay. Cezaevinde 5'inci yılını dolduran Özkan ile 4'üncü yılını dolduran Balbay, Ergenekon davasının çelişkilerini maddeler halinde sıraladı. işte davadaki 18 çelişki :

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ YOK

MiT, Genelkurmay, Emniyet ve Jandarma mahkemeye gönderdikleri resmi yazıda Ergenekon adlı bir terör örgütünün bulunmadığını bildirdi. Hiçbir sanık ve tanık ' Örgütü biliyorum ' demedi.

BELGELER AÇIK ÖRGÜT GiZLi

iddia edilen Ergenekon'a ait Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan'ın Strateji adlı dergide yayınladıkları, internet ortamında dolaşan yazılar dışında belge yok.

TELEFON SANTRALI ÖRGÜT MERKEZi

Sanıkların çoğu çok çalışanlı kurumlarda görev yaptığı için santral telefonları, sanıkların kendisine aitmiş gibi işlem gördü, dinlendi, delil olarak dosyaya kondu. Örneğin Cumhuriyet'in santrali Mustafa Balbay'a, Kanaltürk'ünkü Tuncay Özkan'a, istanbul Üniversitesi'nin santrali Mehmet Perinçek'e ait görünüyor. Bu santrallerin tüm konuşmalarını sanıklar yapmış kabul edildi, suç ve örgüt bağı oluşturuldu.

CEP TELEFONLARINA KORSAN YÜKLEME

El konulan cep telefonlarına poliste başka telefonların yüklendiği ortaya çıktı, ' Sehven ' denildi. Örneğin Teğmen M. Ali Çelebi ve Avukat Kemal Kerinçsiz bunları mahkeme önünde kanıtladı. Aynı baz istasyonundan farklı yıllarda veren sinyaller de terör bağlantılı sayıldı. Örneğin Kadıköy Çarşısı, Ankara Çankaya'dan telefonu sinyal veren tüm sanıklar arasında terör örgütü bağlantısı olduğu kabul edildi.

DiJiTAL VERiLER YASADIŞI

Sanıklardan ele geçirilen dijital verilerin tümü yasalara aykırı. Bu verilerin yasal bir aramada ele geçirilmediği, hemen tümünün yükleme veya değiştirmeyle oluştuğu bilirkişi raporlarıyla da saptandı. Adli emanette kırılan 51 No'lu 4 DVD açılamadı ama delil sayıldı.

ESKi BELGELERE YENi CEZA

Türk Ceza Kanunu 2005'te değiştiği halde, bu tarihten öncesine ait belgelere, yeni yasadan ceza istendi. Gazeteci sanıkların yazdığı, davadan çok önce kitaplaştırılmış belgeler ' Gizli belge çalma ' suçu sayıldı. Örneğin Susurluk raporu, Yeşil'e (Mahmut Yıldırım) ait pasaport bilgileri ve Milli Güvenlik Siyaset Belgesi gazete manşetlerinden yayınlandığı halde suç sayıldı.

MESLEKLER SUÇ SAYILDI

Gazetecilerin, askerlerin, akademisyenlerin, polislerin, avukatların, yazarların mesleki faaliyetleri, sosyal ilişkileri suç sayıldı. Gazetecilere haber kaynağını açıklamaları için baskı yapıldı. Avukatların müvekkil dosyaları avukat aleyhine delil oldu.

' DARBE YARGILANIYOR ' YALANI

Kamuoyuna ' Darbeleri yargılıyoruz ' dediler ama gerçek öyle olmadı. Bu konudaki iddiaların 4 adresi vardı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, MiT Müsteşarı Şenkal Atasagun ve Gazeteci Şamil Tayyar. Bu kişilerden sadece Özkök dinlendi. Özkök, darbe belgesi denilen Ayışığı, Yakamoz, Sarıkız ve Eldiven'in power point sunumlarının, kendisine postayla geldiğini, bunların askeri hiyerarşiye aykırı olduğunu, kendisinin darbeyle ilgili herhangi bir hissiyatının olmadığını söyledi. Sanık Emekli Tümgeneral Levent Ersöz, Özkök'e de gönderilen sunumların kendisine ABD Büyükelçisi'nin isteği üzerine Faruk Demir ve Nuray Başaran tarafından getirildiğini, bunların komplo olduğu kanısı edindiğini söyledi.

RUHSATLI SiLAHLAR CEPHANELiK SAYILDI

Sanıkların beylik silahları, ruhsatlı tabancaları ' Ergenekon cephaneliği ' sayıldı. Vedat Yenerer'in 19. Yüzyıl'dan kalma çalışmayan antika tüfeği ' vahim silah ' olarak kayda geçti.

EL BOMBALARI iMHA EDiLDi

Soruşturmanın başlamasına neden olan, Ümraniyevdeki gecekondunun çatısından ele geçirildiği iddia edilen el bombaları delil değerlendirmesi yapılmadan, mahkemeye getirilmeden, mahkemenin bilgisi dışında imha edildi.

SUiKAST PLANLARI BOŞ ÇIKTI

ibrahim Şahin'in evinde kendisinin olmadığı, avukatının ve oğlunun dışarı çıkarıldığı aramada ele geçirildiği öne sürülen, onlarca polisin ve askerin rol alacağı iddia edilen suikast planları sahte çıktı. El yazısı planların, ibrahim Şahin ve yargılanan hiçbir sanığın eli ürünü olmadığı Adli Tıp tarafından saptandı. Planlara göre öldürüleceği söylenen Alevi Bektaşi Dernekleri Federasyonu Başkanı Ali Balkız ve Genel Sekreteri Kazım Genç'in plandaki evlerden 1 yıl önce başka yere taşındığı ortaya çıktı. Ayrıca Fehmi Koru, Orhan Pamuk, Oral Çalışlar'a yapılacağı iddia edilen suikastlarla ilgili mahkemede kimse suçlanmadı.

AYM ÜYELERiNE ERGENEKONCU SUÇLAMASI

Ak Parti kapatma davası dosyası mahkemeye getirildi. Davanın 1200 delilinden 1'i olan ' apronda deve kesilmesi ' haberi Genelkurmay'ın bir internet sitesinde yayınlandığı iddiasıyla kapatma davasında kararın, Ergenekon'ca verdirildiği suçlaması yapıldı.

AiHM'YE YALAN SÖYLENDi

AiHM'ye başvuran Tuncay Özkan, Levent Göktaş ile ilgili olarak, savcılık ve Adalet Bakanlığı yalan beyanda bulundu. Ergenekon davası dışındaki dosyalar da bu sanıklara ait suçlar listesine dahil edildi. Özkan'la ilgili AiHM'ye " Evinde ruhsatsız silah, el bombaları ve mühimmat " bulunmuştur dendi. Bunun doğru olmadığını savcılık da kabul etti, suçlamayı düşürdü.

MASUMiYET KARiNESi HiÇ SAYILDI

Sanıklara suçu söylenmedi. ' Suçum ne ? ' diye soranlara ' Sanık suçunu daha iyi bilir, açıklasın ' denildi. Sanıkların, suçsuzluklarını ispatlaması istendi.

GiZLi TANIK TERÖRÜ

Dinlenen gizli tanıkların hemen tümü değişik suçlardan cezaevinde bulunan ve Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmış kişilerden oluşuyordu. Şemdin Sakık önce ' Gizli ', sonra ' Açık ' tanık oldu. ilker Başbuğ sanık sandalyesine konuldu. Sakık'ı yakalayıp getiren askerler de sanık sandalyesindeydi. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan gizli tanıklar, akıl almaz suçlamalarda bulunurken, sanıklara bunlara karşı savunma yaptırılmadı. 52 gizli tanık, Ergenekon örgütü ile ilgili bilgilerinin olmadığını ama yorumlarının bulunduğunu söyledi. Gizli tanık Akdeniz, " Kola'ma ilaç koyup bayılttılar, bademciklerimi aldılar, karıma ilaçlı yaş pasta yedirip çırılçıplak soyunup sokakta koşmasına neden oldular " dedi.

DEMOKRATiK HAKLAR SUÇ SAYILDI

izinli yapılan Cumhuriyet mitingleri, izinli kurulan siyasi partiler, basın toplantıları, konferanslar, dernek üyelikleri, partilerin ve derneklerin içindeki başkanlık yarışları terör faaliyetinin delili olarak gösterildi. Üyesi olmadığı CHP'ye genel başkan seçilme suçu icat edildi.

ADiL YARGILANMA HAKKI YOK EDiLDi

Davada suçlama sınırsız, savunma kısıtlıydı. 5 yıl boyunca yargılama değil, sadece duruşma yapıldı. Örgüt savunması, ' Adınız geçmiyor ' gerekçesiyle yaptırılmadı. Son savunmalar avukatla birlikte en çok 2 saatle sınırlandırıldı. Sanıklar ve avukatlar sırf savunmaları nedeniyle ayrıca yargılandılar, yıllarca hapis cezası aldılar. Salonun her yeri tepeden sarkıtılan mikrofonla donatıldı, seyircilerin kendi aralarındaki konuşmalardan bile suç üretildi. Sanıklarla avukatlarının konuşması ve dosya alışverişi yasaklandı. 23 iddianame usule ve yasalara aykırı olarak birleştirildi. Çapraz sorgular eksik yapıldı. Dosyalarla ilgili bilgiler saklandı, birbiriyle hiç ilişkisi olmayan kişiler aynı torbaya kondu, örgüt yaratılmaya çalışıldı.

DANIŞTAY CiNAYETiNE YENi KURGU

275 sanıklı Ergenekon davasının tek terör eylemi Danıştay cinayeti. Ancak bu cinayet salonda bir kez daha işlendi. Cinayet Ergenekon'a bir hukuk garabetiyle bağlandı. Ankara'daki yargılamada ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası alan Osman Yıldırım'dan savcılar 2 şahıs yarattılar. Ankara'da aldıkları ifadeye Osman Yıldırım yerine ' Gizli Tanık - 9 ' adını verdiler. Sonra istanbul'da sanık Osman Yıldırım'ın tanık olarak ifadesi aldılar. iddianame ve mütalaaya birbirini görmesi ve etkilemesi imkânsız olan ' Gizli Tanık - 9 ' ile Osman Yıldırım'ın birbirini teyit eden ifadeleri mevcuttur. ' Her 2 kişinin anlatımına göre Danıştay cinayeti Ergenekon tarafından işlenmiştir ' diye yazıldı. Ancak ' Gizli Tanık - 9 ' mahkemedeki ifadesi sırasında, sanıklar tarafından sıkıştırılan açık tanık oldu ve rezalet ortaya çıktı. ' Gizli Tanık - 9 ' Osman Yıldırım'dı. Osman Yıldırım, Osman Yıldırım'ı teyit etmişti.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24453842.asp
darbecilerin yıllarca kurdukları planların suya düşmesidir.
halk düşmanı hainlerin hakkettikleri cezayı almasıdır.
Ergenekon'da bugüne nasıl gelindi ?

http://www.zaman.com.tr/g...asil-gelindi_2117222.html
içi boştur ama görmezler.

http://www.radikal.com.tr...ir_projeydi_bitti-1120638
içeride olanların hepsi suçsuz diyemeyiz. uyduruk telefon görüşmeleri bilmem ne el bombaları, lazerli silahlar, atom bombası, uçaksavarlar falan * neyse abartmayalım. kıssadan hisse, suçu tespit edilmiş bir kaç mahkum bahane edilerek yanlarında şimdiki zihniyetin cumhuriyetçi gördüğü bazı kişileri de başaşağı etmek için hazırlanmış bir proje idi bu. içeri girenlerin darbeci vatan hainleri olduğu konusunda düşüncelerinizi inatla savunabilirsiniz. ama şimdiki hükümetin zamanında böyle bir projesi olduğu hususunda kabullenmesi zor da olsa hemfikiriz en azından.

proje; akp zihniyetinin, darbecelirenin devleti yıkmak amacı üzerine kurulu, türk malı illuminati ayağında ergenekon örgütü diye yutturmaya çalıştırdığı bir projedir. cemaatçi savcılar, subaylar, emniyet müdürleri, öğretim görevlilerinin son yıllardaki kayda değer artışının yanı sıra peki şimdi her şey tamam da bu adamları ne yapacağız? sorusunun cevabıdır ergenekon davası.

idam yasası hala oslaydı muhtemelen asılacaktı bu kişilerin birçoğu. bir zamanlar abdullah öcalanı asmamak için kaldırılan idam yasası bu bahsettiğimiz he.

yine akp zihniyeti ve yalakalarının ağızıyla bu mahkumlar sadece "pis darbecidir". başka bir şey bilmezler. tutuklanmasalardı darbe yapacaklardı. o kadar ötesi yok. "işte adalet yerini buldu" vardır bir de. adaletinize sokayım sizin.

yıllardır konuşulan bir davada yirmi iki isim müebbet cezası alıyor. haber bültenlerinin son kısımlarında yer alıyor. bazılarında hiç.

cemaatçi, bölücü, faşist, diktatör bozuntusu diye de dalga geçmeyin. korkulur bu adamlardan.
bilançosu şu şekilde olmuştur:

MÜEBBET ALANLAR
---------------
- ilker Başbuğ MÜEBBET (Genelkurmay eski başkanı)
- Doğu Perinçek ağırlaştırılmış müebbet (iP Genel Başkanı)
- Veli Küçük ağırlaştırılmış 2 kez MÜEBBET hapis cezasına çarptırıldı
- Eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı
- Hurşit Tolon MÜEBBET
- Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıl hapis cezası aldı

- Dursun Çiçek MÜEBBET
- Tuncay Özkan MÜEBBET
- Dursun Ali Özoğlu ağırlaştırılmış MÜEBBET
- Hasan Iğsız MÜEBBET hapis cezasına çarptırıldı
- Hasan Ataman Yıldırım ağırlaştırılmış MÜEBBET
- Emekli Orgeneral Nusret Taşdeler MÜEBBET
- Emekli Albay Fuat Selvi müebbet hapis cezası aldı
- Avukat Kemal Kerinçsiz müebbet hapis cezası aldı
- Emekli Korgeneral Mehmet Eröz müebbet hapis cezası aldı
- Emekli Albay Fikri Karadağ ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı
- Emekli Orgeneral Şener Eruygur müebbet hapis cezası aldı
- Sevgi Erenerol MÜEBBET
- Sendikacı Mustafa Özbek müebbet hapis cezası aldı

EN AĞIR CEZA ALANLAR
--------------------
- Doğu Perinçek 117 yıl hapis cezasına çarptırıldı
- Yalçın Küçük 86 yıl hapis cezası
- Emekli Albay Arif Doğan 25 yıl hapis cezası aldı. Ardından ceza yükseltildi ve 47 yıl 3 aya çıkarıldı.
- Emekli yarbay Mustafa Dönmez 49 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı

- Eski Özel Harekat Daire Başkanı ibrahim Şahin 30 yıl 2 ay hapis cezası aldı
- Oktay Yıldırım'a 33 yıl 10 ay
- Emekli Albay Atilla Uğur 29 yıl 3 ay hapis cezası aldı
- Avukat Serdar Öztürk 25 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı
- Avukat Nusret Senem 20 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
- Eski Rektör Fatih Hilmioğlu 23 yıl hapis cezasına çarptırıldı

- Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz 22 yıl 6 ay hapis cezası aldı
- Hikmet Çiçek 21 yıl 9 ay hapis cezası
- Emekli Korgeneral Mehmet Otuzbiroğlu 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı
- Zekeriya Öztürk 19 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı
- Bedirhan Şinal 18 yıl 8 ay hapis cezası aldı.

GAZETECiLERE VERiLEN CEZALAR
----------------------------
- Tuncay Özkan müebbet hapis cezasına çarptırıldı (Özkan'a başka suçlardan da 15 yıl daha hapis cezası verildi)
- Mustafa Balbay 34 yıl 8 ay
- Gazeteci ünal inanç 19 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı
- Güler Kömürcü'ye 7 yıl 6 ay hapis cezası
- Ergun Poyraz 29 yıl 4 ay hapis cezası aldı
- Gazeteci Caner Taşpınar beraat etti.
- Gazeteci Deniz Yıldırım 16 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı
- Gazeteci Serhan Bolluk 7 yıl 6 ay hapis cezası aldı
- Gazeteci Vedat Yenerer 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı

CHP'Li VEKiLLER HAKKINDAKi KARARLAR
-----------------------------------
MEHMET HABERAL : Tahliye kararı verildi. Haberal hakkında ilk başta 12 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti.

SiNAN AYGÜN : 13 yıl 6 ay hapis cezası aldı.

MUSTAFA BALBAY : 34 yıl 8 ay ceza aldı.

YAKALAMA KARARI ÇIKARILANLAR
-----------------------------
Şener Eruygur, Kemal Alemdaroğlu'nun
da aralarında bulunduğu 11 sanık
hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

DiĞER CEZALAR
-------------
- Sami Hoştan 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı
- Sedat Peker 10 yıl hapis cezası aldı.
- Prof. Erol Manisalı 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı
- Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz 13 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırıldı
- Gürpüz Çapan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı

- Ümit Sayın 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Fatma Cengiz 11 yıl 15 gün hapis cezasına çarptırıldı (Fatma Cengiz Kim :Kamuoyu, Ergenekon tutuklusu Fatma Cengiz'in adını eski Özel Harekatçı ibrahim Şahin'in savcılık ifadeleri ile duydu. Şahin'e, kendisini Kayseri Hava indirme Tugayı'nda memur diye tanıtan ve Şahin'i, "Seni komutanlarla görüştürüyorum" diye kandıran Cengiz, yerel bir gazetenin yazarı çıktı. Cengiz'in bu oyunu kimin adına ve hangi amaçla oynadığı ise belirsiz.)
- Ergun Erkut Ersoy 15 yıl 15 gün hapis cezasına çarptırıldı
- Fikret Emek 41 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı (emekli binbaşı)

- Mehmet Perinçek 6 yıl hapis cezası aldı
- ismail Hakkı Hekin 7 yıl 6 ay hapis cezası aldı
- Semih Tufan Gülaltay 12 yıl hapis cezası aldı
- Adnan Bulut 6 yıl 3 ay hapis cezası aldı

- Ferit Bernay ve Mustafa Yurtkuran 10'ar yıl hapis cezası aldı
- Drej Ali olarak bilinen Ali Yasak 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
- Ferda Paksüt 2 yıl 6 ay hapis cezası aldı
- Emekli Tümgeneral Hıfzı Çubukçu 9 yıl hapis cezası aldı.

- Ferit ilsever 15 yıl hapis cezası aldı
- Osman Yıldırım 8 yıl 9 ay hapis cezası aldı
- Alaatin Sevim 10 yıl hapis cezası aldı
- Turan Özlü 9 yıl hapis cezası aldı.

- Adnan Türkkan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı
- Emcet Olcayto 13 yıl 12 ay hapis cezası aldı
- Turan Özlü 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Özlem Usta 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı
- Bekir Öztürk 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Hayrettin Ertekin 12 yıl hapis cezası aldı

- Levent Temiz 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı
- Mehmet Ali Çelebi 16 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı
- Adnan Akfırat 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Eski Genelkurmay Adli Müşaviri Erdal şener 7,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı
- Emekli Orgeneral Kemal Yavuz 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Bedrettin Dalan ve Turan Çömez'in dosyası ayrıldı. Mehmet Haberal'ın tahliye kararı çıkınca salondan sevinç nidaları yükseldi. Ardından da Hıfzı Çubuklu, Mehmet Otuzbiroğlu ve Osman Yıldırım için tahliye kararı verildi.
asıl ceza alması gerekenlere hak ettiği cezaları vermeden salıvermiş davadır, hakkaniyetli değildir bu sonuç.
Davayı üç senedir yoğun izleyen biri olarak şu teze inandım: TSK'da üç kanat var: Milliyetçiler, Natocular ve Avrasyacılar. Özellikle,ABD nin Irak'ı işgali ve PKK ya desteğinin, apaçık ortaya çıkmasından sonra TSK içindeki Avrasyacı grup güçlendi
ve Rusya ve Çin ile NATO dışında yeni ittifak arayışlarına girdi. Tabi ki uluslararası güç TSK'nin sistem dışına çıkmasına
izin vermedi ve Balyoz ve Ergenekon ile Avrasyacıların askeri ve siyasi (işçi partisi) kanadını tasviye etti. Operasyonlar sırasına içerde cemaati kullanırken , hükümetide kendisine karşı darbe olacağına inandırılıp pasifize edildi. Böylece hükümet olanlara seyirci kalıp, geçmişinde intikamını aldığını sandı (bkz Yalçın Akdoğan, Egemen Bağış). Ama aslında olan, ABD ve batının istemediği bir oluşuma Türkiye'de gerekiyorsa hukuğu guguk yaparak engel olabileceğini göstermesidir. Şimdi buna sevinen kıt beyinliler, Mursi'nin başına gelenlere bakıp egemen güçlerin neler yapabileceğini iyice kestirsin. Şunu unutmayın , keser döner sap döner gün gelir hesap döner. Ama maalesef bugün olduğu gibi yarın hesap dönsede hep kazanan egemen güçler olacaktır. Tam bağımsızlığın değerini anlamayan kurumlar ve oluşumlar, batının uşaklığını yapmaya mecburdur .

Doğu Perinçeği, Yalçın Küçüğü ya da ilker Başbu'ğu sevmeyebilirsiniz (bende sevmiyorum) , ama şunu unutmayın bugün onların içeride olmasının tek sebebi , ABD ve batının tekerine çomak sokmalarıdır... Dün 28 Şubat'ta topluma ışık yandırıp söndürenler bugünde 70 yaşında ki adamları Öcalan'dan daha korkunç halk düşmanları olarak lanse ediyorlar. Ama hak var ve zalimlere meyledene ateş dokunur ...
dava sonuçlarını şöyle değerlendirmişler
KURTUL Altuğ (Sözcü): Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlar yok sayılarak özel yetkili mahkemelerin önceden aldığı karar, açık olmayan bir yargılamayla bir hukuk rezaleti şeklinde dünyaya ilan edildi. Çok özel mahkemeler gördük. 27 Mayıs Yüksek Adalet Divanı’nın kararları bile böyle alınmadı. Geçmişte alınan istiklal Mahkemesi kararlarının böyle bir baskı altında alındığını, en azından tartışılacak kararlar olduğunu tarih yazar.

Zulmün temyizi yoktur

Ali Sirmen (Cumhuriyet): Zulmün temyizi yoktur.
Ergenekon davasının da temyizi falan yoktur. Tıpkı Balyoz davasının da olmadığı gibi.
Yeniçağ: “Maksat hasıl oldu! Washington’da başlayan süreç; Silivri’de bitti”.
Sol gazetesi: “Ergenekon davasında beklenen karar. HÜKÜMSÜZDÜR!”
Fatih Altaylı (Habertürk): Keşke bayram geçseydi. Sanıkların bazıları hatta pek çoğu için üzüldüm.
Birgün: (Ağırlaştırılmış intikam)-Kontrgerilla ile AKP muhaliflerinin bir arada yargılandığı Ergenekon davasında gazeteci ve akademisyenlere ağır cezalar verildi. Hukukçuların ‘tiyatro’ olarak nitelediği davada izleyiciler bile cezasız kalmadı.
Nuray Mert (Birgün): (‘Ergenekon efsanesinin sonu’ başlıklı yazısından) “Ergenekon davası, büyük ümitlerle başladı, nihayet balon patladı.”
Mehmet Tezkan (Milliyet): “Tutuklanmasını bile ağır bulduğumuz, tutuklanmasına bile anlam veremediğimiz insanlar müebbete mahkûm oldu. Ama kimin neden mahkûm olduğu, kimin ne suç işlediği yine anlaşılmadı.”
Mahmut Övür (Sabah): “70’ler, 80’ler ve 90’larda yapılan katliamlar, faili meçhul cinayetler, darbeler ve darbe girişimeleri de öyle. Hangisinin hesabı sorulabildi? Hiçbirinin. Ergenekon terör örgütü davası bu açıdan bir ilk. Böylece devlet kaynaklı bir terör örgütü tanımı da ilk kez siyasi literatürümüze girdi.”
Taraf: AKP’ye göre olumlu CHP’ye göre taraflı
Yurt: Ergenekon’a da balyoz

TSK’yı tasfiye kararı 2007’de alındı

ASLAN Bulut (Yeniçağ): ‘Ergenekon ile nereye varıldı?’ başlıklı yazısında “Ben Ergenekon kararını eleştirmiyorum. Çünkü karar 2007 yılında verilmişti! Türk ordusunda tasfiye yapılması kararı, Fehmi Koru’ya göre 2007 yılında Bush-Erdoğan görüşmesinde kararlaştırıldı. Daha sonra Amerika’dan bir savcı gönderildi ve cadı avının nasıl sürdürüleceği, özel yetkili savcılara anlatıldı. Operasyonlar bu hazırlıklardan sonra başlatıldı.”
Yalçın Bayer hürriyet
derin devletin çökertildiği davadır.geleceğe daha güvenle bakmamızı sağlamıştır.
götten uydurulmuş davadır.
darbe ( ayışığı, balyoz, vs... ) tezgahlamaktan askerini eğitmeye fırsat bulamayan; kendi gemisini* girdikleri ilk "savaşta" 5 saat aralıksız bombalayarak batıran kurmayların, izinden gidenlerin yargılandığı dava.
1918-19 yıllarının divan-ı harp'idir. orada da ittihatçıların kazığa oturttuğu hürriyet ve itilafçılar koltuğa oturmuş ve ermenilere yapılanları cezalandırmak sebebi ile bilumum türk milliyetçisine/ittihatçıya ceza kesmişti. en hüzünlülerden biri için: (bkz: boğazlıyan kaymakamı kemal bey)

osmanlı çocuklarının 2000lerde de tam gaz devam ettiğini görüyoruz. yargılama aynı, iddialar tanıklar muadil, hükümler benzer.

umarım en sonunda sonuçlar da benzer olacak.
boynunu yere eymeyenlerin mühebbet yediği davadır.
powered by usa.
- gay haham tuncay güney ile başlayan sonrasında onun bile dayanamayıp "Ergenekon bir projeydi. Proje tamamlandı işkence görmeseydim onları söylemeyecektim. Devlet beni kullandı" dediği,
http://www.cumhuriyet.com...;ka=4&kb=5&kc=885

- rte nin savcısı olduğu (rte nin engin alan ile ilgili sözlerini hatırlayalım: "Bu ülkenin Başbakanı, soruyorum sizlere bir anma törenine gider de, bir korgeneral ayağa kalkmaz mı? Kalkmadığı anda da bedelini öder. O ayrı mesele. Zaten de bedelini ödedi")

- kendi öz yeğenini pazarlamaktan hüküm giyen birinin (osman yıldırım) davanın sanığı, tanığı olduğu yetmezmiş gibi aynı zamanda gizli tanığı olduğu, (hatırlayalım bu muteber kişi danıştay saldırısından müebbet hapis almıştı. yargıtay bu kararı bozdu o davayı ergenekon ile birleştirdi. osman yıldırım da tanıklık hizmetlerinden dolayı beraatle mükafatlandırıldı. http://sozcu.com.tr/2013/...an/aponun-rehineleri.html)

- vatan kahramanı (!) şemdin sakık'ın gizli tanık olduğu

- sanıkların lehine tanıklık yapılacak kişilerin dinlenilmediği dava.

pek de adil olması ile ünlüdür.
gülmeyin lan!
ciddiyim.
adildir, pek adil maşallah!

edit: veli küçük ergenekon savunmasında davanın sebebinin farklı olduğunu söylüyor:
---- alıntı ----
Ne demişti eski CIA Türkiye sorumlusu Graham Fuller:

"Türkler Ilımlı islamı benimsemelidir. Ilımlı islam Atatürkçülüğü silmeye yönelik karşı bir devrimdir. Bu devrimin karşısındaki tek güç Türk ordusu ve aydınlardır ve tasfiye edilmelidir."

Henry Kısınger'in şu sözü ise birçok gerçeğin özetidir.

"Biz Amerika olarak neden çok güçlüyüz, biliyor musunuz? Bizler, Amerika olarak, aramızdaki, vatan hainlerini hemen öldürürüz! Dünyanın diğer birçok Ülkesindeki vatan hainlerini ise kahramana dönüştürerek, ülkelerinde önemli yerlere getiririz!"

Veli Küçük'ün isveç-Stokholm'de Dünya Azerileri toplantısında çekilmiş olan fotoğrafındaki bir şahsın, Danıştay saldırısı sanığı Alparslan Arslan olduğu bir gazetede yayınlandı. Şahsın Alparslan olmadığı, Azeri bir genç olduğu kesinlik kazanmasına rağmen ithamlar devam etti. Bunun gibi birçok mesnetsiz karalamalar ile hedef gösterildi.
---- alıntı ----
http://www.odatv.com/n.ph...nda-ne-soyledi-0505131200
Hukuk katliamı ile sona ermiş davadır.

Adalet topaldır, ağır yürür fakat gideceği yere er geç varır.

Adalete ve bilime saygıyla.
kendi öz yeğenini pazarlamaktan hüküm giyen birinin (osman yıldırım) davanın sanığı, tanığı olduğu yetmezmiş gibi aynı zamanda gizli tanığı olduğu dava. burada vurgulamıştık.
(bkz: ergenekon davası/#20837850)

daha da enteresan olan aşağıda.
---- alıntı -----
savcılık, "Osman Yıldırım'ın anlattıkları Gizli Tanık 9 tarafından da doğrulanmaktadır" diyebildi. Bu, "Osman Yıldırım'ın gizli tanıklığı, Osman Yıldırım'ın açık tanıklığını teyit ediyor" anlamına geliyordu.
---- alıntı -----
http://www.ilk-kursun.com/haber/154419

hukuk çok güzel gelsenize!
Hukuk Merceğinden Ergenekon Davası

Ülkemizde yakın zaman öncesine kadar askeri bürokrasinin siyasal sistem üzerinde vesayet sahibi olduğu, siyasi iktidarı fiilen paylaşıp kullandığı, birçok kez darbe yaparak demokratik rejimi askıya aldığı, gerekli olduğuna inandığı anda darbe yapmayı meşru bir hakkı ve yetkisi olarak kabul ettiği, aklıselim sahibi herkesin reddedemeyeceği tarihsel, siyasal ve toplumsal bir olgudur.

Ergenekon dosya yığını içerisinde yargılananlar arasında bu siyasi zihniyete, kültüre sahip olanların bulunduğu da söylenebilir. Yine, yargılananlar arasında çok sayıda darbe heveslilerinin ya da isimleri anıldığında kamuoyunun belli kesimlerinde suç/suçlu algısının hemen akla geldiği bir zamanların çete-mafya-suikastçı ya da ırkçı eylem ve faaliyet sahiplerinin, kamu vicdanında faili meçhullerin, karanlık cinayetlerin sorumlusu olarak yer edenlerin olduğunu da söylemek gerekir. Bu kişiler siyasal iktidar ya da yargı organlarınca haksızlığa ve hukuka aykırı bazı işlemlere maruz kalsalar ve hukuken mağdur olsalar, edilseler bile, salt bu mağduriyetleri nedeniyle elbette demokrasi kahramanı olarak görülemezler. Bu gerçekler, adil bir yargılama yapılmamasının mazereti olamaz, olmamalıdır. Hak ve özgürlük bilinci gelişmiş toplumlarda, insanlar, kendilerinin hak ve özgürlüklerinin gerçekten güvence altında olması için rakiplerinin, muhaliflerinin ya da benimsemedikleri kesimlerin hak ve özgürlüklerini gerektiğinde savunmanın zorunlu olduğunun bilincindedir. Bu nedenle, en sevmediğimiz, en aykırı fikirlere sahip ya da hatta bize göre kesinkes suçla irtibatlı insanların da adil yargılanma hakkını ve hukuk güvencesini gerektiğinde savunmalıyız. Bu onların fikir ve eylemlerini savunmak değildir.

100 metreyi 2 saniyede koşmak

Size kalkıp birisi, " Bugün 100 metreyi 2 saniyede koştum " ya da " Yarın sabah saat 9'da istanbul'dan otomobilimle yola çıkacağım, tam bir saat sonra saat 10'da Rize'de olurum " derse herhalde inanmaz, bunu diyenin aklından zoru olduğunu düşünürsünüz.

işte, Ergenekon davasında 100 metrenin 2 saniyede koşulduğu iddiasında bulunanlar var. Mahkemenin kendisinin açıkladığı verilere bir bakmak bile bu gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Mahkemenin açıkladığına göre, dosyanın hacmine ilişkin kimi sayılar şu şekilde:

Yaklaşık 40 bin sayfa duruşma tutanağı, davaya ilişkin yazılı belgelerin bulunduğu delil klasörlerinin sayısı 2 bin 538 (her bir klasörde ortalama 250 sayfa olsa, toplam yaklaşık 600 bin sayfa).

Bunların üstüne yaklaşık 20 bin sayfa iddianame, 2 bin 200 sayfa esas hakkında mütalaa, on binlerce sayfa sanık ve avukat savunmaları, yüzlerce saat telefon görüşme ses kayıtları, yine yüzlerce saat görüntü ve ses kaydı, milyonlarca sayfa belge içeren CD, DVD, flash bellek, harddisk vesair dijital materyali eklerseniz nasıl bir dosya yığını ile karşı karşıya olduğunuzu belki tahayyül edebilirsiniz.

Milyonlarca sayfalık hacmi, ses kayıtlarını, dijital kayıtları vs. bir yana bırakıp sadece yazılı belge ve klasörleri okumakla yetinelim. Abartılı bir rakam vermeden sadece bir milyon sayfa okuyacağımızı düşünelim. Evet, çok daha fazla ve hacimli olmasına karşın, biz yine de bir milyon sayfa üzerinden bir okuma yapalım.

Soru şu: Bir milyon sayfayı ne kadar zamanda okuyabilirsiniz ?
Bunun için toplamı iki sayfadan ibaret olan bu yazıyı kaç dakikada okuduğunuzu bir test edin. Herhalde, ortalama bir okuyucunun 4-5 dakikasını alır. Yargıçlar da, sizin benim gibi insanlar olduklarına göre, bu iki sayfayı aşağı yukarı aynı sürede okuyabileceklerdir. Kısaca, normal bir insan bir sayfalık yazıyı okumak için 2-3 dakikaya ihtiyaç duyar. Eğer, yapacağınız okuma titiz ve dikkatli bir okumayı gerektiriyorsa, bu süre uzayacaktır. Ama, biz yine de alttan alalım ve diyelim ki, yargıçların okuma yetenekleri diğer insanlara göre daha gelişkindir ve onlar hiç yorulmadan günde on saat boyunca aynı hızla 2 dakikada bir sayfa okuyabilirler. Yok canım, bu da 100 metrenin 5 saniyede koşulabilmesi gibi olur demeyin, varsayın ki koşuyorlar. Bu durumda bile bir milyon sayfayı okuyabilmesi için bir yargıcın 2 milyon dakikaya ihtiyacı yok mu ? 2 milyon dakika 33 bin 333 saat demektir. Ara vermeksizin ve dinlenmeksizin her gün düzenli olarak 10 saatlik bir okuma ile 3 bin 333 günde bir milyon sayfayı bitirebileceğiniz, üstelik fiziksel, zihinsel, bilimsel sınırları zorlayarak ulaştığınız bir sonuç oluyor. Diğer bir deyişle yaklaşık 10 yıl boyunca hafta tatili, hafta sonu demeden her gün okuyarak bir milyon sayfayı okuyup tüketebilecek yargıçlar arıyoruz. Peki, var mı?

Ergenekon mahkemesinde toplam 6 yılda bütün dosyayı okuyup bitirmiş, hazmetmiş olduklarına göre demek ki, doğaüstü ve insanüstü bir işi başardıklarını söylemek gerekiyor. Ya da bugün hiçbir insanın 100 metreyi 2 saniyede koşamayacağına inanıyorsak, dosyanın büyük bölümünü okumadan, okumuş gibi karar verdiklerini söylemek durumundayız.

Bundan sonraki süreç

Ergenekon davasında herkes temyiz sürecini yani ikinci derece yargılamasını bekliyor. Önce, Ergenekon mahkemesi gerekçeli kararını yazacak. Kısa kararın 500 sayfa olduğuna bakılacak olursa, gerekçeli kararın 5 bin sayfayı aşacağını düşünebilirsiniz. Ardından Yargıtay Başsavcılığı dosyayı okuyup inceleyecek ve sonucunda kendi görüşünü (tebliğnameyi) hazırlayacak. Yani eğer dosyayı okumuş gibi yapmayıp gerçekten okuyacaksa dosya 10 yıl Yargıtay Savcılığı'nda kalacak. Ya da mütalaayı hazırlamakla görevlendirilecek savcılar aralarında işbölümü yaparak, her biri bölüm bölüm okuma yapacak, sonuçta bir araya gelecek ve birinin okuduğu bölüme ilişkin değerlendirmesini, diğerleri zorunlu olarak kendi görüşüymüş gibi kabul edecek. Dava dosyası, ancak bundan sonra Yargıtay ceza dairesinin önüne gelebilecektir. Aynı zamana Yargıtay yargıçları da ihtiyaç duyacaklardır. Şeklen bile olsa, hiç olmazsa bundan sonraki süreçte adil bir yargılama olduğu izlenimi verilmek isteniyorsa, neredeyse 20 yıllık bilemediniz 10 yıllık bir temyiz süreci önümüzdeki gerçeklik.

Deneyimli ceza yargıcı, önceki Yargıtay başkanlarından Sami Selçuk, bu açık olguyu bütün çıplaklığı ile gördüğü için şunu ifade ediyor:
" Bunları gözeterek, bütün bunları ve bu davanın hacmini, karışıklığını ve karmaşıklığını, bir insan beyni, kafasında birlikte tutarak bir senteze gidemez; zor bir olaydır. Böyle bir davada yanlış yapmamak hemen hemen imkânsız. (...) Milyonlarca sayfalık bu davanın içinden çıkabilir misiniz? 100 bilemediniz 200 sayfalık davalar gördük; onlarda bile çok bocaladık. Böyle bir dava insanın beyin gücünü, yeteneğini aşıyor, bunu temizlemek lazım. "


Sonuç

insanın bugünkü fiziksel ve zihinsel kapasitesine göre, Ergenekon dava dosyasının layıkıyla ve hukuksal gereklere uygun şekilde yargısal bir sonuca bağlanması olanaksızdır. Bu davayı içinden çıkılamaz, sağlıklı ve adil bir yargılama yapılamaz hale getirmenin sorumluluğu, hiç kuşku yok başta soruşturmayı yürüten savcılara, polislere ve yargılamayı yürüten mahkemenin yargıçlarına aittir. Özellikle siyasi davalarda, adil bir yargılamanın gereklerine uymadan da hüküm verildiği, hatta bu hükümlerin kamuoyunun belli kesimlerini tatmin ettiği görülmüştür. Ancak, adil bir yargılama yapılmadan ulaşılan hükmün kendisi -hukuksal anlamında- asla adil olarak görülemez. Ulaşmak istediğiniz hedef kadar, hedefe hangi yoldan gittiğinizin de hukuk devletlerinde ve demokrasilerde önemli olduğu unutulmamalıdır. Bunun için ceza yargılamasında, zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur ilkesi ortaya çıkmıştır.

http://www.cumhuriyet.com...;kn=29&ka=4&kb=29
(bkz: tuncay güney/#21014230)