bugün

2009 yapımı, kötülüğün ve zevkin çekiciliğine dair enteresan bir film. Ben kitabını okumadım ama filmden de keyif aldım yeterince iyi işlenmişti. Şeytanla anlaşma üzerine benzer nitelikte filmlerden biraz daha ayrı durmuş; olay sadece ruhunu satan adamın geçirdiği zevklerden ibaret olduğundan bazen sıkabiliyor ve cevapsız bırakılan sorulardan ötürü de izledikten sonra pişman edebiliyor.
"https://www.planetdp.org/...orian-gray-dp12605#1";
Ciltli halde bulunan kırmızı renkli çevirisini okumuştum, okunması gerekenk edebi nadide parçalardan birisidir, filmi olduğunu da yeni öğrendim.
film afişi

https://www.google.com.tr...TmZW_ip4l8hg8HlxeSEvxHtnQ=
görsel
görsel
--spoiler--
bir tane tablo var
adam kötülük yaptıkca resmi çirkinleşiyor.
sonunda ''ama ben bu kadar çirkin değilim'' deyip tabloyu bıçaklıyor.
ama kendi ölüyor
--spoiler--

taşak bile geçmeyeceğim bu kitapla.
okudum.

edit:şimdi edebiyat romantikleri gelip ''ama o tabloda edebi bir ironi var bla bla'' diyecekler.
ben rus edebiyatı seviyorum bitanem.
oscar wilde'in yazdığı tek romanın baş karakteridir. hazcilik peşinde koşmaktadır.güzellik onun adıdır.
dorian gray, herkesin gözüne ve aklına farklı gelen bir karakterdir. kitabı okurken herkes farklı görür onun portresini. çünkü o etik ile estetik dengesinin arasında kurulmuş bir köprüdür, bir anlayış geçididir.

ne mutlu, ne mutlu böyle bir kitap yazana ve böyle bir karakter hayal edene.
oscar wilde'ın en meşhur ağır hedonizm ve Narsisizm içeren başyapıtı. 2009 yapımı filmi de aynı şekilde bu hedonizmi beyazperdeye yansıtmaya çalışmıştır bence tablonun yaşlanması sırasındaki efektleri dışında bunu yansıtabilmiştir. ben barnes dorian gray'in iyiden kötüye dönüşümünü ummadığım bir başarıyla canlandırmıştır. colin firth'e ayrı bir parantez açmak lazım lord henry rolünü inanılmaz başarılı canlandırmış. rachel hurd wood ise görünüşünün masumiyeti sayesinde hiçbir yapmasına gerek bile kalmadan sibyl vane rolüne oturmuştur.

--spoiler--

Lord Henry: There's no shame in pleasure. Man just wants to be happy. But society wants him to be good. And when he's good, he's rarely happy. But when he's happy, he's always good.

lord henry: people die of common sense, dorian, one lost moment at a time. life is a moment. there is no hereafter. so make it burn always, with the hardest flame!

dorian gray: dearest henry, you taught me that life must burn with a hard flame. its light does not blind me, nor its heat sear me. i am the flame, harry. i am the flame.

lord henry: what are you?

dorian gray: I am what *you* made me! I lived the life that you preached... but never dared practice. I am everything, that you were too afraid to be.

Emily Wotton: I hope I'm not interrupting your reminiscence?
Lord Henry Wotton: One charm of the past, is that it's the past.
Emily Wotton: Hmm... I hope you're not also a dreary old cynic?
Dorian Gray: What is there to believe in?
Emily Wotton: Our developments.
Dorian Gray: All I see is decay.
Emily Wotton: For the religion.
Dorian Gray: Fashionable substitute for believe.
Emily Wotton: Art.
Dorian Gray: a malady.
Emily Wotton: Love.
Dorian Gray: An Illusion.
Lord Henry Wotton: Bravo!
Emily Wotton: Wow... you both cut the world to pieces, don't you? Thank you for the cigarette!
Dorian Gray: Unusual woman.
Lord Henry Wotton: She ought to be... she's my daughter.

--spoiler--
ruhunu tavan arasına kapatan bir gencin hikayesi, sinemaya başarı ile aktarılmış yapıt.
koç burcu olma ihtimali yüksek olan kahramandır.
so make it burn always with the hardest flame.
Bir James Blunt şarkısı tears and rainde de adı geçen, oscar wilde ın çok çok güzel eseridir.
"insanın etkisini böylesine kullanıp uygulamasında müthiş sarmalayıcı bir yön vardı. başka hiçbir şey boy ölçüşemezdi bununla. kişinin kendi ruhunu apayrı, güzel bir forma aktarıp bir sürede orada tutması, düşüncelerinin yankı bulması, buna gençliğin ve heyecanının müziğin eklenmesi ve kendi huyunu tutumunu, kaypak bir sıvı, gizemli bir kokuymuşcasına, başka birine iletmesi. gerçek bir kıvanç vardı bunda..belki de bizim ki kadar sınırlı ve çiğ bir çağda, zevkleri kabaca şehvetli, amaçları kabaca bayağı olan bir çağda elimizde kalan en doyurucu kıvanç."

oscar wilde, dorian gray 1891.
--spoiler--
"bana öğütlediğin ama asla yaşamadığın hayatı yaşadım.

ben, olmaktan korktuğun her şeyim.

ancak çabalıyordum...

iyi bir adam olmak için...
çabalıyordum."
--spoiler--
oscar wilde nin kitabından uyarlanan muhteşem bir oyunculukla harika bir senaryonun ortak paydası film. gotik, korku, psikoloji öğelerinin harmanlanıp beyazperdeye taşınmış hali.
ev arkadasıma hazırlık sınıfında essay konusu olarak verilen zat-ı muhterem.genelde ödev olmaktan öteyede gidemez.
--spoiler--
beğenmediğim bir film olduğunu söylemeliyim. şimdi filmin konusunda ruhunu şeytana satan yakışıklı bir genç var ve bu genç gençliğinin ve güzelliğinin baki olmasını ister ve satar ruhunu... sonra da bunun karşılığı olarak ahlaksız bir yaşam sürdürür, kendini kaybeder falan filan.

şimdi filmdeki en büyük hata şu kanımca. ulan bu dorian gray, basil'i öldürüyor tamam. iyi de cesedi koyduğu sandığın üzerinde kocaman harflerle ''d'' ve ''g'' harfleri var, cesetleri atıyor denize sonra da sandığı bir güzel denize atıyor. ve nedense basil'i öldüren adamın dorain gray olduğu anlaşılmıyor ve polis araştırmalara rağmen cesedi buluyor ama sandığı bulamıyor ki sandıkta cesedin 4-5 metre ilerisinde ilginç! küçük bir çocuk bile denize gidip kesik bir kol bulsa, etrafta da dorain gray'in baş harflerinin olduğu sandığı görse; aradaki ilişkiyi hemen kurabilir pekala.

bir de şu var hoşuma gitmeyen kendi nezdimde; ulan hangi yüzyılda yaşıyoruz anlamıyorum ki o ne biçim bir kandır lan? bildiğin kırmızı suluboyayı koymuşlar kan diye yutturmaya çalışmışlar. az paraya kıysaydınız da domuz kanı alaydınız onu kullansaydınız. bak bir underworld'e nasıl kan? harbi kan yani...
--spoiler--
zaman ayırmaya değmeyecek filmdir. boşuna izlemeyin. alın onun yerine kitabını okuyun daha çok keyif alırsınız. zira bu adam kibiriyle, kendini beğenmişliğiyle, asaletiyle çeker alır sizi kitabın içine..
beş para etmez bir filmdir, seyretmeye değmez...
dorian gray'in portresi kitabının filmidir..

olmamış olamamış bi filmdir..

colin firt'e rağmen olamamış gerisini siz düşünün..

filmi , online izleme sitelerinden birinde gördüğümde "ohara bu kitabın filmini yapmış olamazlar yok artık" deyip tıkladım.. bi baktım ki baya baya bi film açıldı..

bundan sonrası spoiler :

--spoiler--

her şey iyi güzel başladı.. karakterler şöyle ufaktan tanıtıldı.. bi bakmışım ki , ölen ilk kız arkadaş , aptal nutuklarının bi şeytan yarattığını göremeyen bol keseden atan bi büyük abi , homoseksüel hisler içinde bi saf aşık ve girse pet şişeyi bile sikicek olan hedonist hafif gizemli , hafif katil bi baş kahraman.. o sondaki emily mevzuuna girmiyorum bile..

yahu oscar wilde'i hayatımda olan tanıdığım bi çok adamdan çok severim.. hatta uzak akrabalarımın tümünden çok severim.. onun o , nefretini niçe ya da şofenaur gibi mıymıntı ve abartı bi dille dile getirmemesini sevdim ben ilk.. kafka kadar absürt olmamasını sevdim.. hem iyiyi hem kötüyü aynı anda yaratıp kör gözüme parmağım modunda takılmamasını sevdim.. her hikayesinden bi ders çıkarılailmesini ama bunu onun yapmamasını sevdim.. aşkı , kundera gibi basmakalıp laflarla değil uğruna öldürdüğü karakterlerle anlatmasını sevdim.. hedonizmini sevdim..

samimiyetini sevdim.. dorian gray de tüm bu sıfatları ve da nicelerini bünyesinde taşımış bi kitaptı benim için.. misal o henry bana hep "yiğeni de bi kerhaneye götürelim milli edelim" diyen karizma görünümlü içi piç ama dışına bunu yansıtamayacak kadar korkak ve aciz bi amcayı hatırlatırdı.. dorianın ilk sevgilisi olan kız da masumiyeti.. ama filmde gösterildiği gibi bi tane kıytırık beyaz elbiseyle mühürlenen asumiyeti değil.. daha derin , daha ince..

mamahif filmde bu 2 ana karakter de , karaktersiz.. stabiliteden uzak.. dorian'ın bi kötü bi iyi tarafa geçişi sonlara doğru duyduğu sesler vicdan azabı korkusu dedesinin tacizi vs. hiç bişi anlatılmamış..

lord henry ise ayrı bi felaket.. adamı , karı kız sikme peşinde ama evli ve bunu beceremeyen , bunun yerine doriana gazı verip mastürbasyon yapan bi adam gibi göstermişler.. o adam ki , aforizma üretici.. o adam ki , seni beni bile yoldan çıkarır.. adamın yolu bu.. yolsuzluk.. colin firt bile iyi bi lord henry olamamış.. demek ki bazı şeyler yazıda güzelmiş.. ya da ben kafamda çok kurmuşum bu kitabı.. marlon abimi mezardan çıkıp lord henryi oynasa onu bile beğenmezdim büyük ihtimal.. yavan bulurdum..

basil gibi ,aslında lord henrynin antitezi olan ve kitapta sürekli dorianın omzundaki sol melek görevini üstlenen adam , alalede bi aşık ,bi oral sekse tav olan abaza gay gibi gösterilmiş.. ne diyelim , yönetmen bu kitaptan bu kadar almış demek ki !

--spoiler--

emily ve dorian aşkı filmde ne zaman başladı nası dorianı bu kız yola getirdi , bulamayacaksınız.. boşuna uğraşmayın.. son 3 dakikada hayata giren emily ,dorian'ın kurtuluşu oldu tey tey..

şimdi gelelim esas oyuncuya.. portreye. çürüyen portreye.. dorian'ın ruhuna..3 kere gösterdiler toplam.. birinde ağzı yamuldu ve garip bi ses çıkardı.. 2. de kurtlar güzeldi.. 3.de yandı..

yapmayın be abim.. bu filmi açıp sonuna kadar izlicek adam belli ki high school musical seyircisi değil.. oscar wilde okuyucusu.. böyle bi kitle sizden über efektler , müthiş akşınlar beklemez ki.. yani şu dorian'ın alemleri modundaki sahnelere yılanlar getirmişiniz bi dolu sevişen figuran bulmuşunuz.. o para ve zamanla , diyologlara yönelseydiniz colinimi harcamasaydınız ben elimde mısır patlaklarım hevesimi de alıp yatağa girmişken öyle boşalamamış ipisi kalkık çocuk gibi kalmasaydım..

evet gönül dostları , oscar wilde'i seviyosanız bu filme gitmeyin.. en sevdiğiniz oscar wilde kitabı dorian gray'in portresiyse , böyle bi filmin çekildiğini bile unutun..
bu yıl gösterime girecek aynı adlı filmde ben barnes tarafından canlandırılan karakter.
the league of extraordinary gentlemen filminde stuart townsend tarafından canlandırılan karakter.
the picture of dorian gray'in son derece götü kalkık karakteri. oscar wilde'in güzel ama havalı insanlara bir göndermesi olmalı. romanda 19. yy. ingiliz beyfendisidir ama adam olamamıştır. hakkında sayfalarca şey yazabilirim.
oscar wilde in tek romanı. dorian ın dileğine göre kendisi yaşlanmak istemez, dış güzelliğine çok önem verir. bu da onu kibirli biri yapar. bunun sonucunda portresi onun ruhunu temsil eder ve ne zaman kötülük yapsa portre çirkinleşir. dorian da kitabın sonunda kendini öldürür.

(bkz: kötü adam herry)
(bkz: the picture of dorian gray)
james Blunt'un tears and rain şarkısında Bahsettiği karakter.

i guess it's time i run far, far away; find comfort in pain,
all pleasure's the same: it just keeps me from trouble.
hides my true shape, like dorian gray.