bugün

başına oturduğunuzda kalkamadığınız oyun. en çok konuşulan oyunlar bile 2 saâtte bayarken civilization, europa universalis 3 gibi strateji oyunları 5-6 saâtte bile sıkmazlar. bilgisayar başında oturmaktan kıçınız ağrır, sikiniz taşağınız bile uyuşur ama bu oyunlardan bıkmazsınız.

bir de intro'sunu bir türlü geçemiyorum. arkadaş, oyunu her açışımda 10 dakika izlemek zorunda mıyım? tamam, şahane intro ama her seferinde falan... ohaaa!

oynanış özelliklerine gelirsek:

cengiz han'ı alın rahat edin. oyunda teknolojinin fark yarattığı dönemde atlı okçular bir geliyor aman aman! zaten cengizli devleti'nin olayı olan atlıların +1 ilerleme puanı var. bir de bunların okları salladıktan sonra da hareket edebilmek gibi bir güzellikleri var. bir de okların uzaktan atılmasını falan da düşününce oyunun en hayvani askerî ünitesi ortaya çıkıyor. kaldı ki çağın en güçlü atlısı knight 3 birim gidiyor. altıgen uzaktaki bir piyadeye bir yaklaş, okları fırlat, arazi ol. mikro için muazzam bir şey bu. bir salaklık sonucu köşeye sıkışmazsanız çoooooook büyük avantaj.

oyunun en önemli püf noktalarından biri de kent devletler. bunlara yatırım yapın. ekinizde avucunuzda ne varsa verin gitsin. o kadar büyük fark yaratıyorlar ki..! asker odaklı olanlar çatır çatır asker veriyor. hiç uğraşmıyorsunuz asker basmayla falan. kültür, ticaret, bilim odaklı olanlar da az değil. bir de bunların kaynaklarını keyfinize göre kullanma durumu var. oooooooohhh! bunun için siam mıdır nedir, onu öneririm.

japonya'nın olayı hasar almış askerî ünitelerin bile tam güçle vurması, bu da kullanmayı bilince önemli bir avantaj oluyor ama bir atlı okçu değil.

önerim, olabildiğince hızlı biçimde yeni kentler kurmanız. gelişimlerini zaten yavaş yavaş yaparsınız. rakiplerinizle aranızı elinizden geldiğince iyi tutun. çıkarlarınız doğrultusunda arada savaşa girebilirsiniz ama suyunu çıkartmayın. almanya'yla oynadığım son save'imde çin'le ve ispanya'yla aram iyiydi. çin'le dost ve müttefiktim. gelin gelelim, ispanya, benim de gözüm olan ve çin'in dibindeki topraklara üst üste iki kent kurdu. çin "saldıralım mı?" dedi. barıştan yana olsam da toprakların gittiğini görünce dayanamadım ve "10 tur ver" dedim. hemen peşine ispanya "dost olalım mı?" dedi. reddettim. 5 tur sonra daldım ispanya'ya. çin daha savaş ilân etmeden ispanya'dan o iki kenti aldım. barış antlaşmasında da ellerinde avuçlarında ne varsa aldım. çin de kumda oynuyor hâlâ. ispanya da savaşa karşın benden nefret etmiyor, yalnızca guarded takılıyor. ki 15-20 tur sonra gene dost oluruz.

haaaa, sosyal politika konusuna gelirsek: ne yapın edin faşizm ağacını açın. hangi haritada oynarsanız oynayın en kritik hammadelerden biri çok az oluyor. faşistler hammaddeleri iki kat verimli kullanıyorlar. bu da elinizi çok güçlendiriyor. rasyonalizmi de ihmâl etmeyin. evet, din daha erken açılıyor ve ilk dönemlerde daha etkili ama orta çağ'dan sonra zararı yararını geçiyor.

wonder yapın la! ciddi söylüyorum, wonder'ların her biri mis gibi özellikler veriyor imparatorluğunuza. bu nedenle teknolojiye önem verin.

ekleme: bu yazıdan hemen sonra girdim, oynadım. oyundan çıkışım yaklaşık bir saât önceydi. 11 saât başka hiçbir şey yapmadan, helâ ve kahve dışında başından kalkmadan oynadım. vay babanın şarap çanağına be sid meier! böyle oynu mu olur, kardeşim?
Bence serinin en seksi oyunu. DLCleri ile birlikte oynamak şart koşulmuş. Yoksa saatlerce oyunun başında durulmuyor. Onun dışında bazı modlar çok eğlenceli. istediğiniz fanteziyi yapabiliyorsunuz.

Mesela: Earthmod2014 adlı modda türkiyeyi seçmiştim ve RTE olarak oynuyordum. Politikalar kısmına girip monarşiyi seçmiştim ve Türkiye imparatorluğunu kurmuştum kafama göre. Ondan sonra aynı modun başka bir oyununda ise Kazakistan ve Özbekistanla kanka olarak ülkü birliğini kurmuştum. Sonra gitmiştim başka bir oyunda komünizmi getirmiştim türkiyeye.

Noels Earth modunda da ikinci dünya savaşı ve soğuk savaş dönemi boyunca amerikayı yönetmiştim. Vietnamı fethedip dünya görüşünü world congresste oylarımızla özgürlük yapmıştım. Sovyetleri yıkıp, ikinci dünya savaşını bitirip kahraman amerika olduk. Yetmiyormuş gibi türklerden istanbulu, ruslardandan da gürcistanı politikayla (kan dökmeden) aldım.

Hatta öyleki alaskada mgscilik oynadım (giant death robot ürettim alaskada), afganistana ajan yolladım (big boss reis) ve rusları afganistandan çektirdim.

En sonunda ise japonları bana savaş açmaları için kışkırttım. Kekolar da savaş açtılar tabi. Sonra savaş açınca japon halkı çok mutsuz olup japonlar devrim yaptı. Yani onlarıda kapitalist yaptık nıhahaahaa.

Özet: modlarla türkiye imparatorluğunu kurmaktan, turan devletini kurmaya, sonra amerikayı seçip dünyayı karıştırmaya kadar zevkli modlara sahip. Müzikleri ile çok gaza getiren ve her yerde reklamını yapmadan duramadığım serinin beşinci oyunu.
Çoğu müziği gerçek hayata dayanır mesela moğol imparatorluğu müziği aslında bir moğol türküsü keza hun imparatorluğu müziği de gerçek bir müzik olan 2000 yıllık çin bestesi li ling si han 'dan başkası değildir keza osmanlı imparatorluğu seçince de mehter marşı çalar.
2 gündür belamı sikmekte olan oyundur.
oyunun içerisinde ömer faruk tekbilek tarafından seslendirilmiş gönüller sultanı adlı bir ilahi vardır ki başlı başına oyunu oynama sebebidir. yunus mu dersiniz, solo ney mu dersiniz, daha sayamadığım o kadar güzel parçalarla bir soundtrack hazırlanmış ki, oynayanlar nezdinde kültürümüzü eurovision saçmalığından daha iyi temsil etmektedir.

enfestir. [http://www.youtube.com/watch?v=Ld5vk45WN7E bakın]

not: altındaki yabancı yorumlarını okumanızı tavsiye ederim.
ilk önce Hepsiburada.com'dan almayı denediğim, muvaffak olamayınca Muğla'daki Gamer-Market com'dan getirttiğim hevesle oynamayı beklediğim muhteşem oyun.

Gel gör ki bu ürünün Türkiye distribütörü Aral Ticaret, kutunun içine Steam şifre kodunu koymayı unutmuş ve şimdi de bulamıyor. En aşağı on gün daha bekleyeceğiz.

Ondan sonra Amazon.com'dan şurdan burdan ürün alınca ülkeni düşünmüyorsun parayı elin yabancısına veriyorsun diye sitem ediyorlar. Böyle mallıklar yapmıyorlar da ondan tercih ediyoruz.
15 aydır belamı siken oyun. dlc'lerle birlikte oynamaktayım ve hala 'normal' seviyenin üstüne çıkamadım.

ben efendi efendi wonder dikmek isterken, en samimi komşum geliyo 'yaptıklarının cezasını çekeceksin' diyor. la ben ne yaptım sana ? iyi ki asker yaratmıyorum amk.

portekiz gemilerinin müthiş para getirdiği oyundur. hiç öyle arap falan alıp karadan yürümeyin. boş iş. deniz her zaman daha kazançlı.
3 gündür belamı sikmekte olan oyundur.
gandhi denen bir bela vardır ki evlerden ırak.
özellike müzikleriyle ön plana çıkan oyun. civ3 ve civ4'e göre oynayışının basitleştirilmesinin de sadeleştirilmesi ya da bakış açısının daraltılmasından çok serinin ilerledikçe eklenen ve saçaklanan konularının kontrolünün kolaylaştırılmasına yönelik bir düşünce olduğunu oyunu oynadıkça anlıyorsunuz. serinin önceki oyunlarıyla karşılaştırdığımda eleştirebileceğim tek nokta, oyun içinde ulusların askeri-ekonomik-kültürel... verilerin, karşılaştırmalı tablolarına oyun içinde çeşiti periyotlarla ya da oyun sonundaki gösteriminin çıkarılmış olması. oyunda savunmaya yönelik oynayanlara çeşitli avantajlar sağlanmış(şehir savunması, her altıgene max. 1 birim yerleşebilmesi vb). bu yüzden genel olarak savunma-bilim odaklı gelişmeye çalışıyorum. tabi büyük haritalarda bu şekilde zafer kazanmak çok zor. eğer büyük haritalarda oynuyorsanız küçük ve odaklanmış bir gelişmeden çok genişlemeci ve askerî bir yaklaşım sergilemeniz gerekecektir. çünkü her zaman cengiz kaan, bismarck gibi savaş manyağı psikopatların çıkıp ebenizi bellemesi kuvvetle muhtemeldir. alt seviyelerde oyun gerçekten de kolay, ancak normal düzeyinden sonra gerçekten de oyunu kazanmak için oyunun genel anlayışına ve ulusların yaklaşımlarına hâkim olmanız gerekiyor. oyunu zaman zaferiyle (2050 yılına en fazla puanla girenin kazandığı) bitirmek için genişlemeci (puana en çok katkı sağlayan öğeler: fethedilmiş alan ve dünya harikaları), bilimsel zaferi kazanmak için üretken ve savunmacı, askerî zaferle bitirebilmek için saldırgan, kültürel zaferle bitirebilmek için dengeli ve odaklanmış, diplomatik zaferle bitirebilmek için de uzlaşmacı ve ekonomik (altın kazancına yönelik) yaklaşımlarla ön plana çıkmak, daha da önemlisi bu yaklaşımlara uygun karakter ve uluslarla yola çıkmak gerekiyor. daha önce de dediğim gibi en kolay olan -ya da bana öyle gelen/becerebildiğim- kazanma şekli bilimsel ve diplomatik zaferler; ama her yiğidin cacığı da başka oluyor tabi.

sonuç olarak daha önce de dendiği gibi "koca bir satranç masası" bu oyun ve ya "bu ne ya ne sıkıcı bi oyun" deyip baştan bırakırsınız ya da benim gibi azmedip, gazetelerin bile x kupon karşılığında veremeyeceği "dev eser" civilopedia'yı elinizde sözlük, sular seller gibi içip hem oyunu oynarsınız hem de öğrenirsiniz; oyun aralarında hayatınızı yaşamaya devam edersiniz.
Osmanlı ya yapılan müzikler harika. enstrümantal mehter marşı : http://www.youtube.com/watch?v=Dq2j975DRLs
ilk defa bu oyunu oynamam rağmen Sülümanlı Osmanlı'yı alınca çıkan müzikler kendine bağlamaya yetti.Müzikleri bir harika olan oyundur.
21 eylül 2010 tarihinde yayınlanan sıra tabanlı strateji oyunudur. gayet zevkli ve bir o kadarda sürükleyici bir oyundur, strateji sever oyuncuları kolayca bilgisayar başına kilitleyebilir.
artıkher liderin kendi dilinde konuştuğu oyun.
Bağımlılık riskine karşı bir uyarı. [http://www.youtube.com/watch?v=Br1BWPWEdlQ&playnext=1&list=PL32820609F4AEE7BE&index=15 ]
kaç oyun attım toplamda, dört müydü beş mi diye sordum kendime, sonra steam'de toplam oynama süresinin 107 saat olduğunu gördüm. benim o küsüratı olan 7 saatte bile suyunu çıkarıp yüzüne tekrar bakmadığım oyunlar var.

öyle bir sıra tabanlı strateji oyunudur. adamın yüzlerce saatini alır, ruhun duymaz.