bugün

2010larda çok meşhur olan yazarlık.
Kazanç amaçlı yapılacak iş değil. Ha zevkine yazarım takipçim olsun diyorsanız orası ayrı.
http://cengizkaratas.blogspot.com.tr/?m=1
Para kazanma amacıyla başlanmaması gereken bir uğraştır. Para kazanmak için açılan bloglar bit pazarı gibi her önüne gelen reklamı yayınlarlar, okuyucuları zaten olmayacağı için kısa süre sonra kendilerini sanal dünyanın çöplüğünde bulurlar.

Sevmeden, emek vermeden, özenmeden blog yazarlığı yapılmaz diyorum. Yaklaşık 3 senedir blog yazarlığı yaptığım için çok mutluyum.
gerçekten uğraştırıcı bir yazarlık türü olarak gördüğüm hobi. yazanlara da imrenmiyor değilim.bir kez denedim ama zor görüp vazgeçtim. insanın içindekileri döktüğü bir mecra, bir günlük oluyorsa orası, ve bunu gayet prensipli bir şekilde düzenli olarak yapabiliyorsa aynı insan gerçekten saygı duyarım ve özenirim elbette. diğer bir imrenme sebebim ise şahsımın da içinde tonlarca dökemediği ve sırf bu yüzden evdeki saman kağıtlarının ırzına geçip onların ruhunu sömürüp yine onların bıkmalarına vesile olduğum düşüncelerimdir. yazınca kendimi iyi ifade ededebildiğimi düşünmüşümdür hep. etrafımdaki insanların da böyle düşünmesi bu konudaki düşüncemin ne kadar doğru olduğunu kanıtlıyordu. tabii ki karşılıklı olarak söylediğim sözcüklerle de bir çok şeyi anlatabiliyordum, ama kağıtlara yazdığım gibi değil, kesinlikle değil. bu gerçekten güzel bir haz ve his. yani karamsarlığını dahi kağıda dökerken mutlu olabilmek de nasıl bir şey ola ki dersen, işte hepsi bu saman kağıtlarının ve o pilot kalemin sayesinde diyebilirim.

bir kıza aşık olduğum bir zamanlarda stalking olayının dibine vurmuşken, o kızın bir kız arkadaşının blogunu bulmuştum bir şekilde. nereden nereye... akabinde blogunda yazdıklarını okudum, hem de hepsini ve bu eylem neredeyse bir haftamı almıştı. ben bu kızla her gün yüz yüze geliyordum ve kendisi benim de arkadaşımdı. benden çok şeyler gizlediğini bu şekilde öğrendim. meğerse içine atıp da söyleyemediği o kadar derin ve sırlar dolu bir dünyası varmış ki. hiç de dışarıdan gözüktüğü gibi biri değilmiş mesela bunu anladım. buna vesile olan da o bloğu yazmasıydı. tek sıkıntı ise benim onun yazdıklarını okuduğumu bilmemesiydi. evet, kendimi onun yerine koyunca suçluluk duygusu hissetmedim değil kabul ediyorum. yine de herhangi bir çıkarım olmadığı için ve ileride de bunu herhangi bir çıkar uğruna kullanmayacağımdan emin olduğumdan ötürü suçluluğumu bir kenara kolayca atabildim.

demek istediğim şu ki, birilerinin gerçek dünyasını keşfetmek hoşuma gitmişti. onlar bunu bana söylemeseler bile onların içlerindekileri bilmek güzel bir şeydi. bunlar ister kötü düşünceler olsun, ister iyi düşünceler. zira ben orada bir izleyiciydim ve parmağımla dokunup olaylara müdahale etmeme izin yoktu. bu bloğu okumaya başladığımdan beri kendi kendime koyduğum ve çizgisinden hiç ayrılmadığım bir kuraldı.

neyse, blog yazanlara imreniyorum diyordum değil mi. acaba artık ben de mi evimdeki saman kağıtlarına zulüm etmeyi kesip bir blog açsam ve düzenli bir şekilde oraya mı döksem diyorum içimdekileri. nasıl olsa orada da duvara karşı anlatıyormuş gibi rahat olacağım, tıpkı kağıtlarda olduğu gibi. birileri o yazıları okuyacak elbette lakin beni tanımayacaklar. bu da anonimliğin bana verdiği güvenle daha samimi yazmamı sağlayacak. evet gerçekten güzel fikir sevdim bunu. en kısa zamanda ikinci bir adım olarak bu sefer düzenli, prensipli ve inanarak bu işe koyulmaya başlayacağım.
http://pazartesigiydimfesi.blogspot.com.tr/

-osasuna gibiyim lan, sevenlerim beş bin küsür kişi ama, hepsi de candır, eyvallah.
popüler olmak içinse gereksizdir.

bikaç kişiye hitap etmek istiyosanız iyi olabilir.
Günümüzde daha çok para kazanmak amaçlı yapılan bir iş olarak görülmektedir. Para kazanma amacıyla işe başlayanların çoğu ise başarısız olup blog yazarlığını bırakmaktadırlar. Blog yazarlığından para kazanmak isteyen şahısların ilk önce bu işi severek ve bilgi paylaşma amaçlı olmaları gerekir. Emek verilmeden para kazanacaklarını düşünen blog yazarları çok büyük bir yanılgı içine düşmektedirler. Emek verilmeden bir şey olmayacağını anlamaları gerekir. ilk adım olarak bilgi paylaşma, düşüncelerini paylaşma amacıyla başlamaları gerekir. Düzenli yazılar yazarak okur kitlesini oluşturduktan sonra ise para kazanma , reklam verme gibi düşünceler uygulanabilir. Reklamın abartılmaması gerekir. Bir blogda yazıyı boğacak kadar reklam olmamalıdır. Seo'ya uygun yazılar yazacağım diye yazıyı berbat etmek gereksizdir.
paragraf nedir, ne işe yarar, önemi nedir bilen kişilerin yaptığıdır.
Beş Adımda Keyifle Blog Yazmak;
1)Çay.
2)Hafif bir müzik.
3)Söyleşi yaparak yazmak.
4)Mavi ve ya kırmızı tükenmez kalemle yazmak.
5)Gecenin sessizliğinde yazmak.
Blog yazarlığı yapan kişilerin okuması gereken kitaplar;
1)Erkan Akar- Blog Pazarlama
2)Al Ries, Laura Ries - internette Marka Yaratmanın 11 Değişmez Kuralı
3)Zeynep Atikkan, Aslı Tunç - Blogdan Al Haberi
4)idil Sayımer - Sanal Ortamda Halkla ilişkiler
(bkz: beyler tek cümle mi)
işsiz işidir.

(bkz: okurken emekli oldum ikramiyem geldi çok tşk)
(bkz: Ceyda Aydede - Blog Çağı)
Kişisel duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak amacıyla yaptığım çok önemli bir iştir. Dertleşemeyen, duygularını içine kapatan insanlar, bildiklerini paylaşmayı seven insanlar tarafından açılan bloglarla yazılarını duyurmaya çalışırlar. Yazılarını duyurmak için genellikle sosyal medya aracını kullanırlar. Çoğu blog yazarı facebook'ta kurulmuş olan grupları kullanırlar. Kendi kitlelerini oluşturmaya çalışırlar. Bir çok blog yazısını okuyarak kendilerini geliştirmeye çalışırlar. Çünkü bir blog yazarının yapması gereken en önemli şey yazdığı bloglardan daha çok blog okumasıdır. Blog okuması ufkunu genişletip daha çok fikir sahibi olmasını sağlayacaktır. Ayrıca okuduğu blogun emeğini göz ardı etmez. Hangi şartlar altında yazının oluşturulduğunu bilir. Çünkü kendisi de blog yazarıdır.

Blog yazıları çöp blog olarak oluşturulmuş ve ya emek verilerek oluşturulmuş olarak kendi kafamda ikiye ayırırım. Çöp olarak oluşturulmuş bloglar genellikle alıntılardan oluşan bloglardır ve bu bloglar varlıklarını daha fazla sürdüremezler. Çünkü bloglamaktan bir süre sonra sıkılırlar. Ama emek verilerek oluşturulan bloglar ise varlıklarını daha uzun sürdürür. Çünkü o blogdaki tüm yazılar kendi klavyesinden çıkan kelimelerdir. Anlatımın akıcılığını sağlamak için uzun emek verilmiş yazılardır. Giriş gelişme sonuç bölümleri önemsenerek yazılmış bloglardır. Şimdi hiç bir blog yazısı emek verilmeden oluşturulamaz ki diyebilirsiniz. Ama az emek verilmiş ve ya çok emek verilmiş yazılar. Hangisi değerli olur. Tabii ki daha çok emek verilerek oluşturulmuş olan blogdur. Yaşanmışlıklar vardır. Birikimler vardır. Blogu kolay kolay kaldıramazsınız. Emekleriniz akıllara gelir.

Yazılan blogları okuyucularla buluşturmak günümüz şartlarında ancak sosyal medya aracılığı ile, para ile reklam vererek ve ya takip ettiğiniz bloglara yorum yaparak okuyucularınızı arttırabilirsiniz. Biraz başka blogları takip etme yöntemlerinden bahsedelim. Okunulan bloglara genellikle teşekkürler, emeğinize sağlık gibi yorumlar yapılıyor. Bir insan blogu okuduktan sonra yorumları okumaya başlar. O konu hakkındaki zıt görüşleri görmek ister. Bu yüzden teşekkürler, başarılar, emeğinize sağlık gibi yorumlarınız okunmaya değer olmayacaktır. Ama yazı ile ilgili olumlu ve ya olumsuz görüş bildirmeniz hem okuyucunun hem de o blogu takip eden okurların ilgisini çekebilecektir. Bu şekilde okuyucu sayınızı arttırabilirsiniz.

Yazarlığa başladıktan sonra ise yazma işini alışkanlık haline getirmek şart olacaktır. Alışkanlık haline getirmeniz gerekecektir. Nedenini sorarsanız bir süre sonra benim blogum mu vardı diyebilirsiniz. Bu yüzden yazma alışkanlığı bir blog yazarı için kaçınılmaz bir esas olarak alınmalıdır. Benim önerim ise bu konuda günlük yazmaktır. Günlük yazdığımız zaman yazma alışkanlığı kazanacağımızı düşünüyorum.

Blog yazarlığı için yazmak elbette ki yeterli değildir. Okuyucu sayısı, Az çok programlama dili bilmek ve birazda yetenek gerektiren bir iş. Yazılarınızı çok iyi yazıyor olabilirsiniz. Ancak okur için yazının önemli olduğu kadar yazının okunabilir durumda olmasıdır. Yazının hangi ortamda paylaşılıyor olmasıdır. Temanızın çok kötü olması yazınızın okunabilirliğini azaltacaktır. Seçilen yazı tipide çok önemlidir. Bu durumların hepsinin göz önüne alınması gerekir.

Çok sık tema değiştirmek takipçi sayınızı azaltacağından herkes emin olabilir. Tema yazarla özdeşleşmelidir. Özgün olmalıdır. Tasarımı gördüğümüz anda aaa evet şu blogun tasarımıydı diyebilmeliyiz.

Gerçekten çok kaliteli vs. Blog yazarlarının en çok şikayet ettiği durumlardan biri ise yazılarına yorum yeteri kadar ve ya hiç yorum yapılmamasıdır. insanın blog yazarlığını bırakması için yeterli olabilecek bir durumdur. Yorum yapılması okur açısından bakıldığında kopya içeriklerle oluşturulmuş yazılar ise yazarın yorum yapması isteği çok saçma karşılanacaktır. Ancak 5-6 saatlik ve ya 1 hafta gibi uzun süreçlerden geçerek oluşturulmuş olan yazılara okurların ilgisiz kalması yazarın şevkini kırabilir. Emek verilen işe yeterli ilgi gösterilmemesi her insanı üzecek bir durumdur. Okurlarında biraz empati yapması gerekir.

Peki blog yazarları yazılarını nasıl oluşturuyorlar ? Her blog yazarının yanında taşıması gereken eşyalar neler.? Not defteri blog yazarları için kaçınılmaz bir araçtır. Yazacağınız konuyla ilgili aklınıza bir şey geldiği zaman hemen not almalıyız.

Her olaya bunu blogumda konu edinebilir miyim gözüyle yaklaşmalıyız. Eğer bu bakış açısına sahip olursak blog konusu bulmakta hiç sıkıntı çekmeyiz.

Yazıların sessiz bir ortamda ve ya hafif bir müzikle oluşturulması yazar açısından çok ilham verici olabilir. Blog yazarı diğer blog yazarlarıyla sürekli olarak etkileşim halinde bulunmalıdır. Kendisine zıt görüşte yazılan yazıları okuması kendi blog yazarlığına çok şey katacaktır. Blog yazarı içindekileri dışa vurabilme yeteneğine sahip olmalıdır ve bunu gün geçtikçe blog okuya okuya blog yaza yaza geliştirecektir. Yazma yeteneği kullanılmadığı zaman körelir. Ayrıca her blog yazarının araştırma yapabileceği bir dizüstü bilgisayarı ve ya masaüstü bilgisayarı , yazıcısı, kendisine ait ofis ortamında bir odası gereklidir.