bugün

ben aslında sana çok yazdım, tövbe ettim yazmamaya yine yazdım her aklıma geldğinde illa ki hatrına iki satır yazdım yazmazsam sana ihanet etcekmişim gibi oldu diye yazasım yoksada hayalimde kaldığın yerde ki sana sadık kalmak için hep yazdım. 8 sene oldu yüzünü görmeyeli sesini duymayalı...
Çok isterdim seni herkez den çok tanımayı ama yarım kaldı yaşadığın bir anı daha seninle paylaşmayı.okuduğun kitabı beğenmeyip onun hakkında bana atıp tutmanı kıskandığın kızların dedikodusunu bana yapmanı issterdim.
ve anlamanı isterdim beni birazcık bu kadar manyaklığı neden yapıyorum diye anlamanı her şekilde bei millete karşı savunmanı...
gençlik işte 8 sene önce için gayet iddalı konuşmuşum kendine iyi bakta yaşamaya sebebim olsun derdim. arabesk şarkısı sözü gibi duruyo farkındayım ama gerçek....
ne diyim bir daha ki aklıma bu denli geldiğinde, sana yazana kadar kendine iyi bakta yaşamaya sebebim olsun ....
serin bir sonbahar öğleden sonrası. uyuyorsun mışıl mışıl. anlatsalar inanmazdım. oysa ne fırtınalı ne garip geçiyor son bir yılımız sevdiceğim.

sen kapılmışsın bir akıntıya dolu dizgin gidiyorsun. arada bir mola vermek için sığınıyorsun limana. ne yaptığının sen de pek farkında değilsin aslında. ve işin kötü yanı ne biliyor musun? ben artık nerde yalan nerde doğru söylediğini kestiremiyorum. canımı yakmak için mi yalan söylüyorsun, yoksa gerçekten gerçekleri mi söylüyorsun?

ben hala kızından 3 yaş büyük biriyle olabileceğine inanmıyorum. hatta o kızın söylediğin gibi masum olduğuna da. yirmi bir yaşında bir insan ilk kez bir adamla oluyorsa eğer nasıl bilebiliyor o kadar şeyi? sen mi çok aptalsın, ben mi çok aptalım hala seni oturup bir dost gibi dinlediğim için. belki de ben de aptallaştım artık. dayanacak gücüm kalmadı çünkü. gittikçe uzaklaşıyorum senden.

bu imkansız gibi gelirdi bir ay öncesine kadar, ama şimdi giderek gözümün önünde olduğun halde flulaşıyorsun. o bana çocuk sözü verdi diyorsun. işi yok ama bana güvendi diyorsun. evlenmeyeceğim, çocuk yapacağım ondan diyorsun. ben o çocuğa tek başıma da anne baba olurum diyorsun. sen hala ne istediğini biliyor musun?

sen eski eşim, bana gelip, hala yemek kaprisi yapıyorsun. sana hala kıyamıyorum hizmet ediyorum.

tüylerini alışını izledim geçen akşam banyoda. yarın dedim ona gidecek. onunla yattığını bana anlattığından beri aslında hiç acı duymuyorum. sana bu kapıyı neden hala açık tutuyorum onu da bilmiyorum.

bundan sonrası bizim için bir şey olabilir mi? şimdilik imkansız geliyor. ilk aldatılan değilim bunu biliyorum. ama eminim eşinin aldatmasının bütün ayrıntılarını bile bile onu boşadığı halde ona hala kapıyı açık tutan ve hiç kıyamayan tek salak benim sanırım türkiye'de.

hiç bir şeyine de muhtaç değilim aslında. ailen hep derdi anımsar mısın? seni kullanıyor kendi çocuğunu baktırıyor diye.

şimdi esas kullanan biri var işte. zavallı kayınannem gerçekleri gördü görecek ama o kadar dağıldık ki artık. çok toplamaya çalıştım ama olmadı. ben geç de olsa ikimizin çocuğunu doğurmak istedim. ama bahanen hep geç kaldın oldu.

şimdi kırk bir yaşındasın anne olsan ne olur? peki o kız anne olursa ne olacak? ve onu sevmediğini de sen de ben de biliyoruz üstelik. ve işi de yok. lise mezunu marjinal takılan aile ortamı görmemiş evliliğimi yıkan senin deyiminle iyi bir kız.

tanrım düşünüyorum bazen. çocuk yapıp da gelip n'olur buna bakar mısın diyeceğin günleride mi göreceğim acaba diye.

hangi inat uğruna hangi psikoloji uğruna üçümüzü buralara kadar sürükledin bilmiyorum.

işte yine uyandım bir sonbahar sabahına. okullar açılıyor perşembe günü.

ben bir eğitimci olarak yuvamı dağıtan o kıza da acıyorum bazen. öğrencilerime verdiğim öğütler aklıma geliyor. ayakta durmadan ilişkiye girmeyin, hele meslek sahibi değilseniz bir erkeğe parası için mahkum olursanız, o aşk dediğiniz şey geçtiğinde çok pişman olursunuz diye.

öyle garip bir durumdayım ki. bir yanda ihanetinden dolayı boşadığım kocam. öte yandan her gelişinde ona kapıyı açışım. diğer yandan yuvamı yıkan kadın. nerdeyse çocuğum olcak yaşta ya da öğrencilerimin yaşında.

ve kendi isteğiyle geldi onu yatağa ben atmadım diyen bir eski eş.

sağlıklı düşünemiyorum sanırım artık. ve olayların benden, benim kontrolümden çıktığını hissediyorum artık.

sanırım bundan sonra yalnız yürüyüp, kararları yalnız alacaksın zavallı eski eşim. terzi kendi söküğünü dikemezmiş. ben eski yaşantımızdaki fedakarlıkları unuttum, verdiğin acıları unuttum, hata yapan gençlere çözüm ararcasına size çözüm aramaya çalışıyorum.

ama aramak istemediğimi farkettim dün onunla uzun süredir yattığını öğrendikten sonra.

bir kadın olarak o kız için üzgünüm yine de. ben aldatıldığımı düşünürdüm düne kadar, o ise kendi istedi benle yattı bana ne diyen bir erkekle beraber ve ona güveniyor ama bundan haberi yok.

ilahi adalet bu belkide. eden bulur. birbirinizin belası olun demiştim onlara zamanında. oluyor galiba.

aslında ben bu yazıyı tüm gençlere yazıyorum.

ve çıkan sonuç şu. hayatta iyi bir insan olmak yeterli olmuyor. iyi insanlarla da karşılaşmanız gerekiyormuş. daha sonra devam ederim sözlük...

14.09.2009
sezilikğimin ve kimsesizliğimin çığlıydı kulaklarında çınlayan. Yalnız ve bir tek senin içindi.. anlar gibi görunup anlamadın. sever gibi yapıp sevmedin.

Meğer her aşk o kadar da iyi bir şey değilmiş, meğer aşk sadece hak etmeyene duyulanmış.
kalbimin kırıkları düştü avuçlarıma, kanadım.

aynı şeye kitlenmekten, aynı şeyi düşünmekten kendimi alamadım. tuhaf bir şekilde hep vardın ve ben buna engel olamadım.

oynadım. yokmuşsun gibi davrandım. olmamışsın gibi. çünkü kırıldım sana. "neden?" anlamadım, "hangi sıfatla?" ama üzüldüm ben. yaşanmamışlara, yaşanamayanlara, değişime, değişmeye, uzaklaşmaya...

kırıldım.

sonra çirkinleştin.

peki neden hala bu kadar güzelsin?
Artık ölüm soluyup ceset kusmuyorum.
vuslat sevdası kalbi kanırtsa da istediğim şey yaşamak.O'nun için yaşamak,belki de kendim için. emin değilim.
Gökkuşağı ibneliğiyle, askerlik dönüşü sivile eblek bakışımla sözlük aynı kadajda değil.
belki veda değil bu lakin uzun bir ara olduğu kesin.
beatles nothings gonna change my life derken ne kadar bendendi oysa.
iyi ki yanılmışlar
mola sözlük...
Ben artık kendime kalan tarafa bakıyorum.

eskiden körfezde güneş açınca haber verirdim sana.

artık vermiyorum.

yağmur yağınca "sen gittin diye" derdim hani.

demem.

Ben hayaller kuruyordum kendi kendime, çocuk gibi. bu taraflarda herkes, "adam" olunca bırakıyor hayal kurmayı. çocukluk utanılacak bir şey olmuş, "acizlik" diyorlar.

oysa bilmiyorlar, çocukların sınırları yoktur.

neden bilmiyorlar?

kendileri de çocuk oldu oysa.

neyse...

ben körfezden dışarı bakıyorum artık. arabalı vapurlarda, hiç bitmesin dediğim kırkbeş dakikalar, kırkbeş yıllara dönüşüyor gitgide.

eskiden ararsın diye gözümü ayırmadığım telefon, üzerinde sigara kokularıyla, küllükler yanında eskiyor.

bir kadeh de şarap döküldü üzerine.

üzgün o da.

yok aramanı istemiyorum.

gelmeni de istemiyorum.

sana acı da çektirmek istemiyorum. duygu sömürüsü de değil.

ama bi'şey var.

benim telefonum çok üzgün.
sustu, bu gece karardı yine ay...
oysa keşke susmasan veya susmasaydın... her şey çok daha farklı olmaz mıydı? düşler yine öksüz mü kalırdı? birden değişmeseydin, hep kurban olunan sevgili olsaydın... başkaları girmeseydi araya, çalmasaydı seni benden...
keşke..
pislik herif!dudaklarını hala dudaklarımda hissediyorum, o pis dudaklarını!ellerin hala elimi sımsıkı sarıyor sanki, o iğrenç ellerin!ağlayarak gökyüzüne baktığımda gökyüzünden bana bakıyorsun, hissediyorum..o ishal yeşili gözlerinle!o derin sessizliğimin arasından seni seviyorum diyorsun, duyuyorum..o bet sesinle! senden o kadar nefret ediyorum ki seni sevdiğimi söyleyemiyorum bile allahın belası göt herif!! neden çekip gittin ki bir anda ! artık normal değilim.
bazen herkes gibi düşünmek istemiyorum. hızlı çapkın , kazanova değilsin sen sadece aşık olmadın şimdiye kadar kimseye çünkü kimse gerçekten sevmedi seni. yazık sana.öğretmediler ki nasıl aşık olunur istemedinki zaten öğrenmek aşık olmak zayıflık sence.hayatta hiç birşeye üzülmeye değmez diyerek kestirip attığında sana daha çok üzülüyorum söylesene kalbin nerde?
sadece sana değil, ona buna da yazabilirim denilebilecek olay.
sanki sen de artık o, bu, şu gibi şeylerdensin. sıradanlaştın. dilerim 2009. olursun ama benim için 0'ın da altındasın.
yok yahu, seni daha şarkılarda aramam. gidişin, pardon hiç gelmeyişin bana şarkıların tadını fark ettirdi. sen p.ç etmişsin şarkıları meğerse, ben bilemedim.
artık her şeyi biliyorum, her şeyi.
sen, diğerleri ve onlardan gayrıları. hep aynı senaryo, hep aynı kafa. farklısı eskisi yenisi yok. aynı b.kun lacivertisin sen de. peh, ben de aynı salağın v.2'si olabilirim en fazla değil mi? haklısın ulan, haklısın anasını.
hadi git de onunla ne yiyorsan ye. belki de onu yiyorsundur, sen sadece onu almak, ya da hold ne demekse, istemiyorsun biliyorum. senin niyetlerin var çeşit çeşit. hepsi tek bir kapıya çıkan, hepsi tek bir kapıyla birleşen.
ot geldin, öküz oldun, ama yine saman gideceksin.
gözümün görmeyeceği bir yerlere gömül.
ölürsen kabrine gelmeyecem.
sen geldin mi benimkine de ben seninkine gelecem? tövbe tövbe.
düzenleme: canıma da değsin, 2010. olmuşun. zaten hiçbir şeyi hak etmiyon ki.
geçekten var olduğundan bile şüphelendiğim hayatımın aşkı.
eğer varsan ve bir yerlerdeysen çık artık karşıma. sen sanıp kapılıp gittiklerimin sen olmadığını görmeye dayanamaz oldum artık. bilmiyorum seni tanıyor muyum? gözümün önündesin de ben mi göremiyorum yoksa. her şeyi yoluna koyduktan sonra çıkıverip gelirsen bir gün, o hayatı bozmaya cesaret edemem belki. ama cehennemin dibinde değilsin ya. varsan, gerçeksen elbet karşılarız bir gün...
senin için yazı yazmaya değmeyeceğini anladığımı bile sana yazarak anlatıyorsam var sen hesapla çaresizliğimi. kişinin * kendine serzenişidir. *
yıllarca sana yazı yazdım hiç duymadın. ben senin ta amına koyayım.
uykularım delik deşik,unufak oluyor bedenim. dilim kırık belim bükük, damarım kopuyor güzelim.

sinan erkoç' la ben aynı kadına aşık olmuşuz.
ya allah aşkına b s g artık içimden. dayanamıyorum.
hiç anlamazmızın yar, Seni bana yazmışlar.
keşke okusaydın.
aşkım gemilerdi, sana demirlendi; gemilere adres oldu liman.. sen hala kuşlara hayran.
bir şeyler içerken hep cim parmağımı havaya kaldırırdım. sabit duramazdı hiç. hep farkederdin. indirirdin parmağımı. çok gülerdin. sonra tüm sevginle bakardın. sen mavi gözlerinle bakardın, ben mavileri yaşardım. mavi huzurmuş. öyle dedi bi arkadaşım geçen akşam. aynı akşam aynı arkadaşımın fotoğraf albümünde yeni çekilmiş bir fotoğrafını gördüm.2 gün öncesine ait. elinde o hiç düşürmediğin şarap bardağın vardı. cim parmağın havadaydı..bana bi sigara daha yaktırdın; bıraktırmak için aylarca uğraştığın sigarayı gene yaktım. viskiyi hiç sevmezdin. elimdeki tek içki bu. yoksa sabah olmaz. olmaz hatun, sarhoş olmazsam bu gece sabahı bulmaz...
sen; hani çekememezliğinden ötürü ne yapacağını bilemeyen sen.

"yaran var ki gocunuyorsun."

"artıklarla doymaktan mutlu musun?"

"hep birkaç adım geride kalacaksın; istisnasız."
of of... geçmiyo saatler geçmiyo günler... geçmiyo aylar... hep böyle mi? olcak hep ayrı şehirde mi? olcaz biz senle... hep bekliycem mi? ben seni keşke okusan bu yazıyı keşke gözlerimin içine bakarak cevap versen bu sorulara keşke keşke... sevmiyorum artık bu kelimeyi keşkeyi, belkiyi , bekleyi sevmiyorum işte etrafımdaki kişileride sen hariç ama sana olan sevgim hep artıyo hergün biraz daha çok seviyorum seni onlara duyduğum sevgiyide sana duyuyorum öyle bir yere koydum ki seni aklımda yüreğimde kolay kolay çıkmıycak... çıkmamalı hep orda kalmalı ömür boyu, yaşam boyu, ölünceye dek , sonsuza dek , hiç bırakmadan birbirimizi senle uyanmalıyım güne senle kapatmalıyım gözlerimi senle yaşamalıyım ne yaşıycaksam acı veya tatlı ama senle olmalı bu yazıyıda seninle yazmalıyım aslında şuan yanımda olsan tutsan ellerimi berbaber yazsak bu yazıyıda yok yok bunu tek başıma yapıyım böyle anlamsız garip bir yazı yazdığım için kızarsın sen bana.

bıktım biliyo musun artık sana yazı yazmaktan. bu sözlüğe yazdığım 2. yazı sana olan peki ya kağıtlara onlar sayısızca herhalde... okuycan birgün onları ama uzunca bir süre sonra 2-3 sene sonra çok uzun 2-3 sene umarım bekleriz birbirimizi umarım ayrılmayız.

özledim ya seni çok özledim hemde, yanına gelcem az kaldı çok değil ama olcak işte zamanımız ayrılmıycam hiç yanından bırakmıycam seni sen nereye gidersen oraya gitcem çıkmıycam odandan kim ne derse desin 1 sn bile ayrılmıycak ellerin ellerimden umrumda olmuycak kimse doya doya bakcam gözlerine özledim çünki seni çok özledim...
ben bırak sana burda uzun uzadıya bir şeyler yazmayı, tenezzül edip senide içinde barındıran cümleler bile kurmam bunu söylemek istedim.
koskoca 419 gün, geldiğinde 2010 yılının sonlarında olacağız.
ilk gittiğinde başka duygularla göndermiştim seni, geldiğinde başka duygularla karşıladım. şimdi en uzun özleme çok başka duygularla gönderdim.
elim telefonda aramanı beklemek çok sinir bozucu, bunu bil.
sanırım 1 aya yakın bir süre sonra 3 4 günlüğüne geleceksin, o zaman nasıl duygularla karşılayıp nasıllarıyla geri göndereceğim çok merak ediyorum.
kalbimde yerin o kadar başka ki, sıfat bulamıyorum ifade etmek için.
sanırım en iyi karşılayan, yine ve her zamanki gibi "hayat koçu"m..
msn de ağlamayı özledim sana, cevap yazmaktan usandığım mesajlarını özledim. seni özledim ve daha 4 gün oldu görmeyeli, 419 gün gözümde büyüdükçe büyüyor şimdi.
akşamları vapurdan aldığında beni, eve gidene kadar konuştuğumuz şeyleri hatırladım geçen gün. o kadar hayatımdaymışsın ve o kadar farkında değilmişim ki şaşırdım.
sen gittiğinden beri her şey senle ilgili olmaya başladı. en ufak bi şeyde aklımdasın.
hani demiştin ya, "gitsem bile hep aklında olacağım, hep aklımda olacaksın, bizbize olacağız hep" diye, can acıtan bi şeymiş bu be.
umarım bol bol tatilim olur yıl boyu, çünkü her fırsat buduğumda gideceğim antalya'ya. nasıl demiştin? "gel kavuşalım artık mode on"
özledim.
2 buçuk sene oldu göremedim yüzünü, duyamadım sesini, içime çekemedim kokunu bir kere bile..arada sesin kulağımda yankılanıyor gibi sanki ama yoksun biliyorum.seni çok özlüyorum babaanne.beni bırakıp gittiğine kendimi alıştıramıyorum..biliyorum ben çok iyi bir torun olamadım.sen hastaydın ve bizimle yaşamak zorundaydın.bense daha küçüktüm senden bıkmışcasına üzdüm seni..belki her zaman değil ama bazen seni çok kırdım.ama sen bana hiç bi zaman bişey demedin babanne.hep sevdin beni öpmek istedin okşamak istedin..biliyomusun geceleri sırf sen üstümü ört diye üstümü açık bırakır senin örtmeni beklerdim sonra sen örtünce de inadına açardım sen daha kapıdan çıkmadan..sırf sen gıcık ol diye! işte ben böyle kötü bi torun oldum sana..ta ki seni öylece koltukta cansız görene kadar..kalbim sıkışıyor babaanne.seni çok özlüyorum.
dedeme selam söyle seni çok seven torunun..
saymıyorum artık senden ayrı günleri sanki rakamlarla ilerlediikçe bir daha göremeyecekmişim gibi oluyor korkuyorum. bazen çok özlüyorum seni öyle bir an oluyor ki zaman durdun diyorum seni göreyim bir kere olsun yüzüne bakayım sonra ne olursa olsun diyorum ama olmuyor nefs alamıyorum boğazım düğümleniyor gözyaşlarım aksa rahatlayacağım ama onlar da gözümde birikiyor hızlı hızlı nefes alıp ağlıyorum sonra . çok sık oluyor artık bunlar. resmine bakamıyorum bizi birleştiren gökyüzüne düşmanım sanki birlikte seyrettiğimiz dolunaya düşman gibiyim hep bi suçlu arıyorum senden ve benden başka herkes suçlu sanki . biliyorum dönmeyeceksin aramayacaksın ve bu şehrin caddelerinde bir daha hiç olmayacaksın ama ben bekleyeceğim.