bugün

burak aksak ın senaryosunu yazdığı güzel film.
görsel

özellikle bu sahne çok güldürdü görsel

erdal bakkalın çaycı olarak boy gösterdiği, fakat karakterinden ödün vermediği aşikar
görsel

kadroda o ses çocuklar dan tanıdığımız şahin kendirci de yer alıyor görsel

görsel
seversem abartırım...

vizyona gireli 3 gün oldu, 3. kez gittim. yani sevdim abarttım...
uzun zamandır bu kadar çok sevmedim bi filmi. "en sevdiğin yerli film ne?" diye sorsalar bana masal anlatma derim şüphesiz. en azından burak aksak yeni bir film yapana kadar bu böyle olacak gibi.

bi kere yine o çok özlediğimiz mahalle kültürü var filmde. hani şimdikilerin asla bilemeyeceği "mahalle kültürü".
mahalle maçı yapan çocuklar, altın günü yapan dedikoducu teyzeler, kahvehanede toplanan esnaf, yavaş yavaş ölen güzel istanbul...
her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş.
ve tabii aşk... leyla ile mecnun gibi, içimize işleyen güpgüzel bir aşk...
bu aşk hikayesi tamı tamına burak aksakca olmuş. yani burak aksakca aşk olmuş.
aşk burak aksak olmuş...

bu adamın kafası da, gönlü de çok güzel. bu yüzden bu kadar güzel şeyler çıkıyor ortaya bence.
ayrıca; küfürsüz, argosuz mizah nasıl olur, onu da yine yeniden göstermiş.
kısacası muhakkak gidin, izleyin, izlettirin.

"bu gökdelenler de şehrin mezar taşı sanki..."
Kesinlikle güzel filmdir.
Türk yapımları arasında en iyilere gelir.
Küfür etmeden de güldürülebilirmiş dedirten film. Burak aksak zaten müthiş bi senarist Leyla ile Mecnundan biliyoruz ama bu filmin tadı çok başka olmuş. Bu arada filmin bi sahnesideki duvar yazısı da gözden kaçmadı "o gemi bir gün gelecek"
bugün izleme fırsatı bulduğum film. güzel, eğlenceli -ama benim ağladığım 2 sahne de oldu- ve ailece izlenebilir filmler arasında.

birkaç entry de küfürsüz dense de sanki ben 1-2 yerde küfür duyduğumu hatırlıyorum. küfür mizah amacıyla kullanılmamış desek daha da doğru olur.

leyla ile Mecnun'u izlemediğim için leyla ile mecnun lobisindeki filmi abartanlardan da değilim; bunu da belirteyim.

sanki yer yer kopukluklar var gibi filmde...ama her şeye rağmen beni 2 sahnesinde bayağı ağlattıysa izlenebilir bir filmdir benim için. evet; duygusal filmler hoşuma gidiyor..

--spoiler--
aşk'ı güzel anlatmış bence. esas oğlanın esas kıza "çocukluğumun bayram sabahları gibisin" demesi çok hoşuma gitti mesela.

uzak doğulularla kavga sonrası rıza'nın ayperi'ye dedikleri oldukça anlamlıydı ki ağladığım sahnelerden biri oydu. diğer ağladığım sahnede Rıza'nın babasının ölümünden ayperi'ye bahsettiği sahneydi. bir de cenaze sahnesinde ve televizyon sahnesinde de gözlerim doldu.

bir de jilet'in bölümleri de hüzünlüydü. jilet'in Neriman'a bitip tükenmeyen aşkı ve rıza'ya verdiği tavsiyeler...Neriman'ın mahalleye geri dönmesi...

Yedikule zindanlarının mekân olarak kullanılması da çok hoşuma gitti.

minibüsteki diyaloglar, Rıza'nın annesiyle ve mahalleliyle olan diyalogları da çok hoştu. aynı zamanda Rıza'nın rahmetli babasıyla olan diyalogları, babasının sözlerini yer yer hatırlaması, babasının siluetinin gözünün önünde canlanması da çok güzeldi.

cami imamı, papaz, kahvedeki mahalleli, araba tamircisi kalfaları da karakter olarak hoşuma gitti. ama en çok da "çaycı nafi" ( şimdi internetten baktım da leyla ile mecnun dizisinde de Erdal bakkal olarak rol almış ) karakterini beğendim. onun bir anda ingilizce konuşması, imamla ve papazla olan muhabbeti...aslında cengiz Bozkurt'un her hali çok hoşuma gitti.

ayperi'nin çekingen hareketleri, hayatı anlamlandırma çabaları, sigarayı yediği sahne, televizyonu incelemesi, Rıza'nın annesi başka kıyafet giydirip beyaz elbisesini yıkadığında üzüldüğü sahne...ayperi'nin elbisesini de beğendim bu arada.

yangın sahnesi biraz daha uzatılabilirdi, biraz daha trajik yapılabilirdi, biraz oldu bittiye gelmiş gibi oldu.

zencilerin kavgada mahalleliye yardım ettikten sonra araba tamircisinin zenciye sarılıp "halkların kardeşliği" demesi hoşuma git-me-di. özellikle bu sözü pekakalılar kullandığı için -onlar barış güvercini (!) malum- kesinlikle beğenmedim; başka bir şey denilebilirdi; hoşuma gitmedi açıkçası.
--spoiler--

özet geçersem...her şeyi çok süper diyemesem de izlenebilir hoş bir film...
birinin karşısındakinin sözlerine inanmadığını ifade eden deyiştir. özellikle karşıdaki inandırıcı olmak için bin dereden su getirme girişiminde bulunuyorsa.
bildiğiniz burak aksak işte ne diyeyim.angaralı zenciler iyiydi. başroldeki bayanlarda çok güzeldi hani. ayrıca genel olarak sıcak bir aile filmi diyebilirim. çakallarla dans gibi trişkalarla karşılaştırılamaz bile, bi kere küfür yok. leyla ile mecnunu azda olsa anımsıyorsunuz ama o kadro başka abi.
küfür etmeden, hödükleşmeden, osuruk çıkarmadan da komedi filmi çekilebileceğini göstermiştir.

şimdi onlar düşünsün.
hayatımda ilk defa bir filme çıktığı ilk gün gittim ve hiç pişman olmadım.bence oldukça güzel bir film olmuş ve hepsinin ellerine sağlık.
Cengiz bozkurt'un sırtladığı film. hep ona güldük arkadaş.
yönetmenin malum dizisini izlememiş biri olarak gittim. ve hayran kaldım. dizifobik birisi olmasam mutlaka oturur diziyi izlemeye başlardım. bazı sahnelerde hönkürüp etrafı rahatsız etmemek adına kendimi zor tuttum doğrusu.

budur abicim.
Hayatımda izlediğim en iyi türk komedi filmi.
Tüm salonun hunharca çığlık atarak güldüğünü en son gora filminde görmüştüm.
net olarak türkiyede yapılan son 10 yılın en kaliteli komedi filmidir. trtyi leyla ile mecnunla bize hatırlatan burak aksak'ın yazıp yönettiği ilk film. 2 aydır vizyonda kesinlikle gidilesi film.
Küfürlü osurmalı komedilere ders niteliğinde bir film. Burak aksak der susarım.
senaryosunu Burak aksak'in yazdığı komedi filmi. Özellikle belirttim senaristi, benim gibi leyla ile mecnun hayranı olup özleyenler anlayacaklardir. Senaryonun kime ait oldugunu bilmeden bile girseniz anlarsınız. Espriler tanidik, oyuncular tanidik. Çok Samimi bi film olmuş tıpkı dizisi gibi. Eline sağlık Burak aksak!
güncel Önemli Başlıklar