bugün

keşke sarılsaydım bir kere be dersin. köpek gibi pişman olursun. ama öyledir bizim memlekette baba oğul muhabbeti. çekingensindir. otoriterdir baba. kızgınsındır bazı nedenlerle. ah şu bitmeyen dertleri lanet olası dünyanın. en yakınındakilerle hiçbir şey paylaşamazsın. robotlaşırsın duygusuzlaşırsın. ve bir gün kaybedince değerini anlarsın. hayatının ortasında duran kocaman bir ağaç yoktur artık. sonbahar gelmiştir. son yaprak düşer. eski güzel günler vardır ceplerinde. burnun sızlar, zamansızca hatırlarsın. anarsın sadece. keşke sarılsaydım bir kere dersin. yanarsın.
(bkz: acılar denizi) nde boğulmaktır.
hayatta ondan baska guvenecek ve sırtınızı dayayacak kimsenin kalmaması, en yakın sırdasım, arkadasım dediginiz birini bir daha gorememek, koskoca dunya da tek basına kalmak. (bkz: dusuncesi bile kotu)
(bkz: baba ölür mü)
onun sesini, sıcaklığını ve kokusunu unuttuğun anda vuku bulacak durumdur. hatırladıkça özlersin. özledikçe hatırlar, ararsın. ama insan beyni işte: ses gitti! ne kaldı? sıcaklık: hatırladıkça içini ürpertir insanın. koku: burnunun direği sızlar. bir de en önemli anlarında olmayacaktır: mezuniyetin, ilk dayağın, veli toplantıların, ilk kız arkadaşını evine getirişin -yada erkek arkadaşını-, ilk sarhoş oluşun, tuttuğun takımın bir başarısı, bayramlar, seyranlar hep onsuz olacaktır. bazen rüyana girer bütün gün "unutmamalıyım rüyamı" diye dolaşırsın ortalıklarda. kimseye de anlatamazsın çünkü acıyarak bakacaklardır sana. yetim olmak kimseye koymaz ki. sen babanı özlüyorsun yaw!böyle bir ortam buldun mu dökersin içini. ha bir de bir an evvel baba olmak istersin. sanki baba olunca onun sesi, sıcaklığı ve kokusu sende yeniden ortaya çıkacaktır. sen o olacaksındır.
(bkz: babam/#3413316)
bazısı için hayatta katlanamayacağı tek acı, ne kadar seversen o kadar acır. güvenebileceğin kişinin yok olması. korunaksız, yapayalnız kalmaktır. çabuk olgunlaşmak, çabuk atlatmak, aileyi korumak gerektirir. acısını tam yaşatmaz baba ölümü, yavaş yavaş öldürür.
ansızın, hiç beklemeden ve beklenmeyen bir şekilde baba vefaat ettiğinde annenin vefaat etmesi kadar can yanmasada, üzünülmesede; baba bu... bi' tane baban var ve o ölüyor... canınızın bir yarısıda beraberinde solup, gidiyordur. günlerce, haftalarca belkide yıllarca rüyalarınıza öyle ya da böyle giriyor. size inceden inceye mesajlar veriyor. 'annene, kardeş-ler-ine sahip çık oğlum, ben seni burdan görüyorum...' gibisinden. baba ile samimi olunmasada O'nun kaybı her zaman hissedilir. etrafta babasıyla sorunlar yaşayan insanlar gördüğünde bile 'keşke babam olsada gene sorunlar yaşasam, hatta beni dövse bile' diye iç geçirirsin.
belki birkaç damla göz yaşı bile akar gözlerinden... erkeksindir ama erkeklik sökmez ve dinlemez erkekliğini bu acı durum.

baba, toprağa verildiğindeyse son bir kez yüzü görüldüğünde içi acır insanın, ağlamaktan duramaz. son kez babanı görüyorsun. gözleri ebediyen kapalı... beyaz kefen içinde hemde... etrafındakiler seni sarılıp, sakinleştirmeye çalışsada durduramazlar seni. uzaklaştırmaya çalışırlar oradan istemsizce daha kötü hissetmemek adına. 13 yaşında bir çocuk olmana rağmen tutamazlar seni...
daha sonra eline aldığın kürekle babanın mezarını kapatmaya başlarsın, hepsini kendin yapmak istersin garip bir şekilde. ama gücün yetmez buna. fiziken değil, ruhen yetmez. kaldıramazsın daha fazlasını çünkü. bu küçük bünyeye bu kadar acı ve zorluk fazla gelmiştir çünkü...

birde evin en büyük erkeği sizseniz, size baba rolü verilmeye çalışılır.
'artık evin babası sensin dikkat edeceksin hem annene hem kardeş-ler-ine', denilir baba vefaat ettikten sonra yakınların.
artık sorumlulukların artar, birçoğu değişir. akranların gibi artık rahat hareket edemezsin.belirli saatlerde evde olman gerekir. onlar dışarlarda gezip, sağa sola giderken sen evinde oturup annenin yanında olursun. kardeşine sahip çıkarsın. annene artık iki kat daha sahip çıkman gerekir. hele o anne başına birde üvey baba getirmiyorsa kesinlikle sürekli yanında olunmalıdır, baş tacı yapılmalıdır. evde küçük kardeş varsa, bir bakıma onun sorumluluğu ve konrolüde sizin elinizdedir. ya da böyle olmalıdır. yoksa başı boş olup, serseri ya da o yolun yolcusu olur çıkar. daha sonrada iş işten geçer. pişmanlıklar başlar. ben daha kontrollü ve peşinde olmalıydım, benim yüzümden oldu, diyerek kendini suçlamayada başlarsın istemsizce. çünkü bir bakıma yadigardır sana babandan...

daha sonra babana verdiğin sözler aklına gelir. eğer yaşasaydı gerçekleştirmeyi düşünmediğin, ama hayatından ayrıldığı için ve o'na söz verdiğin gerçekleştirmek için yanıp tutuştuğun sözler... artık en azından bu verdiğin sözleri gerçekleştirmek için elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışırsın. yaptığında babanın mutlu olduğunu ve içinin rahatladığını hissedersin ve bilirsin. elinde olmadan gerçekleştiremediklerinde ise üzülüp, 'baba ben elimden geleni yaptım...' dersin içten içe. o da bilir elinden geleni yaptığını ve belkide 'olsun oğlum, ben seninle, yaptıklarınla da yapamadıklarınla da' gurur duyuyorum dediğini düşünürsünüz garip bir şekilde...

her ettiğin duanın sonunda baban içinde dua edersin sonra inançlı biri olarak. 'bari bu dünyada rahat edemedi, diğer tarafta rahat etsin' diye bolca dua edersin. daha rahat ve huzurlu bir şekilde sevdiklerini yanına beklesin diye.
çünkü her daim özellikle çocuklarından, eşinden, yakınlarından, arkadaşlarından dua bekler sürekli orada.
ya cehennem çukurundasındır ya cennet bahçelerinden birinde. bu durumun en kötüsünü düşünerek dahada dua edip, babanın rahat etmesini sağlayıp, cehennem ateşinden uzak kalmasına engel olmaya çalışırsın bir şekilde dua ederek...
her zaman düşündüğünde cennet'e layık olduğunu düşünmek istersin baba'nın.
çünkü o senin baba'nıdır...
efenim ev içeriği ile mutlak ilişkilidir. hele ki uzun yıllar geçmiş ise bunun izleri kendini belli eder. tek çocuksanız ve annenizle yaşıyorsanız belli olanları farkedersiniz.

+ anne açım ben.
- dolapta pizza var.

(bkz: annenin yeteneklerini kaybetmesi)
(bkz: ben bugun bunu gördüm)

hani baba varken yenen sarmalar, karnı yarıklar, su börekleri, üstüne kakaolu kekler? hani nerdeler?

+ baba...
- ?
+ büyüksün.
çoğunluğu ,seni yediren,içiren,büyüten,koruyan,senin sen olman için herşeyini veren ve karşılık beklemeyen başka bir insanın,senden önce başka bir memlekete giderek,şu acımasız hayatta seni yalnız bırakması durumu
annenin kocasının ölmesidir.
beraber balık tuttuğunuz adamla bir daha balık tutamayacak olmanızdır.
zımparasına yardım edeceğiniz adamın olmamasıdır.
hayat üniversitesindeki vizelerdir. geri kalan hayatınız da finaller...
hayatınızda bir dönüm noktasıdır. geri dönülmeyecek bir dönüm noktası. beraber yaptığınız hiç birşeyin artık eskisi kadar keyif verici olmayacak olmasıdır.
yüzerken yorulduğunuzda tutacak kol bulamayacak olmanızdır artık.
o balık tutarken tekne kullanmanızı sizden zorla isteyecek biri yoktur. bu yüzden tatlı tatlı sinirlenmeniz de olmayacaktır artık.
elinden tutup istanbul u yürüyecek adam yoktur artık. size bak oğlum burası beykoz burası beşiktaş burası eminönü diye bilgiler verecek adam yoktur.
ben içiyorum ama sen sakın içme bu illeti emi akıllı oğlum demeyecektir artık kimse belki de sigara için.
size pazar günleri harçlık veren o adam yoktur artık.
kızlar konusunda taktik veren adam ölmüştür.
karnınız acıktığında beraber yediğiniz lahmacunun tadının artık hiç birşeyde olmaması gibi artık hayatta olan bir babanız da yoktur.

Evde bir takım tamir tadilat işlerini hep babam yapardı. onsuz duvarları sıvamak, boya badana yapmak canımı yakıyor. bir de üstüne sözlüğe girince ditty nin ölüm haberini almak... çok üstüme geliyorlar sözlük çok. şu sayın hayat çok üstüme geliyorlar.

Edit: ditty yi tanımazdım belki ama burası kocamaaaaan bir aile gibi. aynı ortamı paylaştığınız birinin aranızdan ayrılması, hele hele de gençken.. daha bir üzüyor.
arkadaşların ve akrabaların gerçek yüzünü görmenize neden olan acı kelimesinin hafif kalacağı olay.uzunca bir süre kefene sarılıp toprağa verilmesini kabullenemediğiniz, üzerine toprak attığınız için kendinizi suçlu hissedebileceğiniz bir olay.
(bkz: kendimden biliyorum)
küçükken kavranmayan olay. o yüzden büyüdüğünüzde de anlayamazsınız.
genel geçer düşünce olarak annenin ölümünden yakın zaman sonra gerçekleşen olay. bu yüzden çok düşündüren ve korkulan olay.
yıllarca yanlış tanıyıp öldükten çok sonra doğrularını keşfediyorsanız pişmanlıkların binlercesini yaşatacak olay. hayattayken değilde öldükten sonra ihtiyaç duyduğunuzu hissedecek kadar yanlışsanız söylenecek sözler kendinize bela okumaktan öteye gidemez.
(bkz: #4028231)
Hayata daha felsefi bakmayı öğretir. *
Pek tabii yaşamayan bilemez o göğüs kafesinde geçmek bilmeyen sızıyı.
bir bayram günü ailece ilçe ziyaretine giderler bir tek ailenin küçüğü (ben) gelmez. kapıda vedalaşırken nereden bilebilir ki insan babasını evinde son kez gördüğünü ve nereden bilebilir ki bu eve diğer gelişinin tabut içinde olacağını. evden sanki bir değil bin kişi eksilmiştir. bir süre sonra artık kabullenilir artık onun olmadığı. artık her bayram, babalar günü buruk ve sıkıntılı geçecektir. arkadaşlar babalarıyla konuşurken iç daima buruktur. hele bir de ilk tanıştığınız insan babanız ne iş yapıyor diye sorarsa.*
gökyüzünün başınıza geçmesidir. sığınacak bir liman olmadan okyanuslar ortasında fırtınada kalmaktır. yaslandığınız dağın çöküp yok olmasıdır, ardında bıraktığı büyük bir boşluktur artık. insanı en olgunlaştıran acıdır, keşke bu olgunlaşma böyle bir kayıba ihtiyaç duymasaydı. çevrenizde ne kadar insan olursa olsun hayatta artık teksinizdir, tek başına tutunmayı acıyla, ızdırapla öğretir size. babalar gününde insanların alış verişlerini uzaktan izlemektir acıyla, çaresizce ve suskunca. onlar el öpüp sarılırken sizin elinizde çiçeklerle gideceğiniz adres yer ise bellidir...
daha yaşanacak çok şey vardı be baba...
tutuncak bi dal bulamayıp yere düştüğünüz olay.
Büyük bir acı. Sırtın yaslandığı dağın devrilmesi. Ama hayat böyledir. insan doğarken kesilmiştir ölüm bileti. Bunun daha kötüsü ise baba için evladının ölmesidir. O yüzden her anne baba "allah bize senin acını göstermesin" diye dua eder.
''o yıllar babalarımız ölürdü
biz çoktan ağlamış olurduk..''
tesadüfen cümle içinde geçen baba kelimesini duyunca irkilme,kişinin gidişiyle sözlüğünden 1 sözcük eksilmesi.bir ömürde en çok kullanılacak kelimeyken erken yaşta tüketilen,sakınmayla kullanılan..
"başınız sağolsun"a ne cevap verileceğini bilememe,bundan sonraki ölümlerde "başın sağolsun" diyememe..
hayatın tüm yükünü insanın omuzlarına yükleyen olay. sırt verilen tek dağın yıkılmasıdır. arkan boş kalır üşürsün. tek yapman gereken güçlü olmaktır. çünkü öyle olmak zorundasındır. güçlü olmak için mezarı başında dahi ağlayamassın. özel günlerden nefret eder kutlamalardan kaçarsın.
yokluğunu hissettirmemek senin görevindir. bunun için her şeyi yaparsın ama yinede eksik birşeyler vardır.çünkü sen baba değilsindir.