bugün

görsel
Annem her ay bana kontür gönderirdi Alanya'da zor durumda kalmayayım diye ve hep bu tarihte gönderirdi. Okuma yazması yoktu ama çok zeki bir kadındı annem. Tek tük harfleri birleştirip okuyabiliyordu yazıları ama okuyamıyordu mesela şubat yazısını okuyabiliyordu kendince. Liseye giderken ona hep kitap okurdum oda benim için patik örerdi üşüyüp hasta olmayayım diye. Çok eğlenirdik yazın her çarşıya çıkışımızda bana dondurma alırdı hiç bir zaman boş döndüğümüzü bilmezdim. Birgün dondurma aldı bana, sen neden yemiyorsun dedim Can'ım istemiyor derdi ama aslında parası olmadığı için kendine almazdı. Çocuk aklı işte bende yerdim o dondurmayı.. Kendisi yatıramazdı faturalarını herşeyi ona öğretmeye çalışırdım son Zaman'larda artık elektrik faturalarını kendi yatırmaya başlamıştı. Evde ben olmadığımda hilal yardım ederdi ona çocukluk arkadaşım.. Babam yoktu ama onun yokluğunu hissettirmedi bana hiç bir zaman.. Bugün cüzdanıma baktım 5tl vardı sadece 5tl. Ne yaparım Nasıl geçinirim diye düşündüm sonra gelir bir yerden nasibim dedim. Akşam eve geldim liseden kalma bir belgemi aramak için odaya girdim. O belgemin arasında bu takvim yaprağı vardı tarihi görünce gözlerim doldu. Arasını açtım içinden bu paralar çıktı. Olduğum yere oturdum hıçkıra hıçkıra ağladım. Aklım almadı Nasıl olur dedim ben bunu daha önceden Nasıl görmedim. Ellerimi kendimi hissetmemeye başladım defalarca anne anne diye bağırdım. Biliyordum o bu evin içindeydi ve hala bana yardım etmeye çalışıyordu. Kimse sesimi duymadı.. Bana son kez ayırdığı kontür parasını bile gönderemedi.. Onu çok özlüyorum.. Bugün onun yanına gitmek istedim sadece onun yanında olmak istedim Nasıl öldürürüm kendimi diye düşündüm yapamadım gene yapamadım.. Anneni çok öp olur mu ? Kokusunu içine Çek'e Çek'e öp olur mu ?
bir hikayesi var bu görüntünün.

öğretmen küçük yeğenime ödev vermiş '' herkes birine iyilik yapacak ve onu yarın sınıfta anlatacak '' demiş. '' ne olabilir bu iyilik? ne olur? '' diye ablamlar düşünürken aklıma kedi evi geldi. kedi evi yapalım dedim. nasıl yani? diye sordular. her hangi bir insana iyilik yapmayı düşünüyor onlar ve hemen karton alıp geldim. başladık yeğenle kartondan küçük bir kedi evi yapmaya. yaparken de anlatıyorum '' bu ev sayesinde kediler üşümeyecek, üstlerine yağmur, kar falan yağmayacak, çok mutlu olacaklar şeker '' diyorum. öyle heyecanlı kartonu tutuyor ki, alkışlıyor arada. bantları iştahla yapıştırıyor. hülasa sonunda kedi evini tamamlıyoruz.

onların evinin önünde de sürekli duran bir kedi var. adı osman. yeğenim osman koymuş kedinin adını :') niye osman bilmiyorum. gittik bir de yem aldık osmana. su koyduk önüne ve karnını doyurduktan sonra hemen girdi osman yeni yuvasına. yeğenimi görseniz havalara zıpladı osman yuvaya girince. başardık biz. sonra sordu yeğen '' dayı, ya bu yuva çalınırsa, bozarlarsa yuvamızı '' dedi.

hımmm, o zaman kapısına bir not yazalım yıkmasınlar yuvayı dedim. ne olsun not dedim ve yeğenim bunu buldu.

görsel

tatlım o benim ya. okula gidip arkadaşlarına anlatmayı heyecanla bekliyor.
kıyamam lan.
görsel
görsel

ehe, girmiyor da iceri.
görsel

hamile galiba, hamburger hediye ettik minnoş'a.
görsel
görsel

eppeğini yemedi ipnetor.
görsel

vay yavsak, olayı buymuş,bitince hemen başkasına acındırmaya gitti.
görsel
bir pazar sabahı ve köpeğim paşa'nın suratı bi karış.
görsel

ne yapsam gülmüyor sıpa. sevgilisi şutladı bunu
görsel

ya ben bunu yirim. o da aşk acısı çekiyo lan.
görsel
görsel

Gökova / Akbük' de kahve keyfî zamanı..

Beklerim efendim.
karıncaları izleyen çocuk masumluğu;
görsel

ve yediği eriğin çekirdeğiyle onları beslemeye çalışması.
görsel

hepinizin yerine ısırdım onu.
yeğenim bu sözlük. maşallah deyin.
-pazar rakısı (tek başına),

- gelmek isteyenler, hamsi ve rakı

Bol..

Keyif ve neşe ile
görsel
görsel
Derste canım sıkıldı adolf hitler diye imza attım. Hoca ne ara gördüyse dersin ortasında führerim bu konuda ne düşünüyorlar diye soru sordu,
Dondum kaldım bi an asdhdhs
Sonra sınıfa açıkladı millet koptu. Allahtan soruyu bildim evet.
Heil hitler! Şaka şaka sevgi barış seks...
Bir bisiklete on haylazın sırayla bindiği
on dakikanın su kaynattıği anlarda,
Elmayı kabuğu soyulmuş ister,
Bir dilim margarinli ekmeğe tav olur,
Tehditlere aldırmaz
Kirazı kulağımıza küpe yapardı ,
Uslu duracaz diye verdiğimiz sözler,
Vaatlerimizi unutmuştuk,
Çünkü,
"Biz iki küçük çocuktuk"

Sevdalı sözcüklerin rengi, beyaz zayıf bedenler içinde kargoya verilmez,
Havadaki uçurtmaların kuyruklarında, maaş baremi yazmaz,
beyaz yakalı,siyah önlüklü öğrencilerin öyküleri bilinmezdi,
Siyah çizgili ayıplarimizin, kırmızı utangaçlıkla kaplı sırlar odası,
saklambaç oynarken girdiğimiz tabutlar kadar korkutucu olmaz dı,
Çünkü ,
"Biz iki küçük çocuktuk"

Odaya kilitlenince,balkondan kaçan şiirler gibi,
Ağda ile tanışmamış bacaklar,
Allık vurmamıs yanaklarda,
Düşlerimiz ,sicacık ekmekler açarken yüzümüzde,
Ellerimiz toprak kokulu mayalı hamurlarda,
Nedensiz ve niçinsiz severdik,
Çünkü,
"biz iki küçük çocuktuk" daha

"Şiiren"

görsel
Fotoğraf Akçapınar yolu
görsel

her ay eski foça ya gider,
serin ege rüzgarının kokusuyla ,
anason tadını,dimagimda buluşturmanın
hazzını ,
geçmiş aşkların anılar gecitinde,
geriye yaslanarak izlemeye alıştırdım kendimi.

bazen beyaz şarapla başlar,
Orhan Veli'nin Mahçup şiirlerini okur,
neşet ertaş tan uzak sevda türküleri dinlerim,
bazen peynir ve kavunla seyrederim
geriye bakarken geçen yılları,
boğazımi yakan rakı acıtır ruhumu aslında,

her acı'da eski acı'larim gelir göğsüme,
hepsinin yeri ayrıdır oysa.

foça ayrılıkların başkentidir,
gözünden sızan bir damla kırağı,
her yudumladigim rakı yalnızlığında,

"Şiiren"

Fotoğraf:eski Foça sahil yolu
yer istanbul:taksim
birileri yatında,katında,köşklerinde paralarını hangi yapay ürünle serotoninlerini azdırmak için düşünürken,işte birileri yatacak yeri zor buluyor.
şu hayatta belki de en çok üzüldüğüm noktalardan birisi eşitsizlik,adaletsizlik,sosyal ekonomik statüdeki değersizlik,kapitalizm.
ve bu çocuğun orada yatmasında hepimizin suçu var sevgili arkadaşlar.
• köpek kadar olamıyoruz biz insanlıktan dersini alamış iki ayaklı canlıyız.
görsel
mahallemizin sapık kargası ile tanıştırmak istedim sizi. adı behlül.

behlül tam bir kadın külotu hastası. görünce kendinden geçiyor şerefsiz.
külotlara bakarken gözlerini bir görseniz kuşun;
görsel

pat diye içeriye girip cama yapışıyor şerefsiz. külotların iplerini çözmeye çalışıyor. ömrümde böyle sapık hayvan görmedim. kuşu oradan almaya çalışınca da; '' almayın beni tipini siktiklerim'' diye çırpınıyor, gakk gakkk feci bağırıyor. çözecek illa külodun iplerini;
görsel

e sinirlenip çıkarıyoruz belül'ü ordan. gıcık oluyor bize ama gitmeye de gitmiyor. bizim uzaklaşmamızı bekliyor sıpa.
görsel

tam şerefsiz ya. öylece duruyor orda, dolgun gözlerle tekrar külotları süzüyor.
terk edemiyor namussuz. bakıyor öyle içini çeke çeke; '' off şu mavi külota bak '' der gibi.
görsel

ve sonra ehh sikerim deyip tekrar külotlarına kavuşuyor. mağaza açılana kadar ondan mutlusu yok. dalıyor yine içeri piç.
görsel

bu ibneyi bir gün kedi yiyecek ama hayırlısı.
Nefesin nefesime bozkır resimi çizerken, nadasa bırakılan topraklarin kokusu gelirdi, saclarinin arasında,

Koklarken gün batımının kızıllığını dudaklarında, öpüşürdü gece sarıldığında,

Simdi,Sabah doğuyor Firişte tahassüre.

"Şiiren"

görsel

Günaydın erken kalkan yazar arkadaşlar..:))
görsel

"AY IŞIĞI"

Bir nedeni yoktu sarılmamın,
sıcak denizlere inme kaygısı da degildi belinden tutan ellerim, portakal reçeli de olmazsa aramazdım,
ispinoz rengi cıvıltısı sesinin peşinde,
Ay ışığı gösterdim sebepsiz buse'lerime,

Üzülen tanrının hıçkırıklarına nanik yaptığım anlarda düşerdi, pencereden yağan neşelerim,
"Biz iki küçük çocuk",
Siyah beyazlı resimler için beyaz montlar giydirilen,
Gül memeye baş konulan yaşda,
Tezek kokulu kadın ayaklarının ojeden habersiz zamanlarında,
Gaz lambalı evlerden görünen Kızılay ışıklarıydık
Hiç güneş görmemiş beyaz bedenlerde,
Ay ışığı gösterdim sebepsiz buse'lerime

"Şiiren"

(Fotoğraf Eskişehir)
görsel

bazen çok yalan söyleyesim gelir,
bir politikacı gibi,
eşelenmedik mangal kömürü bırakmam
ileri geri,
o anlarda,
ankara'ya deniz bile getirebilirim.

sonra,

içime bakarım,
bir de ellerime,
yüzüm yüzüme denk gelir aynada,
çeşmeler fısıldar aykırı sularla,
duş teknesinde danseder hipnoz olmuş hayallerim,
açık kapılarda çizdiğim gülen suratlar aşağı düşer,
havadaki buharda kırmızı babetler yalnızlık şarkısı söyler,
sesi yankılanır boş odaların,
tenha halılarda yürüyüş yapar tek başına gezinen terliklerim,
sehpalar çay tepsisine seslenir,
kaynayan çaylar dolmak için beklerken,
bardaktaki çocuk sesleri, kaşık sesine karışır..

bazen yalan söyleyesim gelir,

bazen,

kendi kendime,kendi ellerime..

"şiiren"

(Bence gülümse)