bugün

Anlatmamak tercih meselesidir Ama anlatamamak, en büyük çığlığıymış aslında insanın. bunu fark ettiğim günden beri tüm bildiklerimi bağırdım, yine olmadı. anlatamadıklarımı anlatanları okudum, benim yerime konuşanları. Sonra sustular bir gün hep bir ağızdan. yazdım. her yere yazdım. anlatamadığım her şeyi anlatamayana kadar, bitene kadar anlattım, beceremedim, bittim. ben bir ışığın altında, sarhoş, önümde boş bir kağıtla otururken geldiler hep. beni kelimesiz de seveceklerini, anlatamadıklarımı anladıklarını söylediler, inanmadım. inadına öyle sessiz kaldım ki bu sefer, boğdu onları, dayanamadılar, gittiler. ben bekledim yine köşemde, kıpırdamadan izledim gelişlerini ve gidişlerini. gidişlerimi ve kaçışlarımı.

Çok eskiden, Bizim istanbul'da o zamanlar oturduğumuz mahallede bi' adam vardı, ali amca. ufacık, 50 kilo bir ihtiyar. bizden 10 yaş falan büyük bir oğlu vardı, rahmetli oldu biz daha çocukken. Ali amca, ağızlığına taktığı birinci sigarasını söndürmeden diğerini yakıp, bütün gün kahve camından dışarı bakardı, hiç kimseyle konuşmadan. saatlerce gözlerini diker, öylece yola bakardı, geleni, geçeni izlerdi. hep "ne kadar meraklı adam" diye düşünürdüm.
bir kış günü, tabi çocuktuk henüz o zamanlar, çocuklarla sokakta oyun oynarken, ali amca yine camdan dışarı bakarken sobayı yaktı kahveci. camlar yavaş yavaş buğulandı. dışarısı hiç görünmüyordu ama ali amca dışarı bakmaya devam etti saatlerce, sandalyesinden kıpırdamadan. sigaralarını birbiri ardından yakarak baktı durdu o buğulu cama yine, tek kelime etmeden. sigarasını çekmese nefes aldığını anlayamazsınız.

üzerinden nerden baksanız bi' 10 sene geçti. nerdeyse sabah oldu .Ve ben bir camın önünde, tüm can sıkıntımı elimdeki şişeden çıkartırken, sigaraları üst üste yakarken, o camın ötesinde tek bir gölge göremezken, tek bir kelime edemezken biliyorum artık ali amcanın nereye baktığını. anlatamadığı için öldü o adam, anlatamadığı için saatlerce Bakıyordu, göremediği her şeye. Daha iyi anladım bu gece.
anlatmamanın kanırta kanırta alacağı versustur. anlatamamakta aciziyet vardır. anlatmamak öyle mi? koy göte rahvan gitsin, zaten anlamayacaklar yahu, ne yorucam zihnimi vardır. karizmatiktir.
anlatmamak, sinirli olduğunuzda yapılır.
anlatamamak ise çaresiz olduğunuzda.
anlatmayan insan yalnız olmak ister.
anlatamayan insan yanında onu anlayabilecek birilerinin olmasını ister.
Anlatmamak kişiye kalmış da, anlatamamak, yani anlatıp da karşındakinin anlamaması çok kötü.
aslında her anlatmamanın temelinde anlatamamak yatar.
kim kendisini anlayabileceğini hissettiği birine içini döküp rahatlamak istemez ki. ama anlatsa da anlaşılmayacağını bildiğinden anlatamaz yani anlatmamayı tercih eder.
anlatamamak sana anlatmamak da karşındakine çok koyar.