bugün

şiir okuduğunuzu hissetmek istiyorsanız, mutlaka okuyun diyebileceğim şair.
çocuksun sen, sesinde ki tipiye vurulduğum.
'Su çürüdü' şiiri insanı derin duygulara gark eden şair.
Ankara semalarında yaşıyor sanırım, umarım bir gün karşılaşmak ve tanışmak nasip olur.
Gun biter gülüsün kalir bende
anilar gibi savrulur bulutlar
ömrümüz ayriliklar toplamidir
yarim kalan bir siir belkide

Diye guzelim sozlere imza atmis bir güzel memleket sairi.
Edebiyat sınavında yapamadığım soru sayesinde tanıdığım kalemi güçlü bir kişilik.
Şiirleriyle duygularımızın tercümanı olan yüreği güzel insan.
iyi yazar,güzel yazar,güzel yazar!
"burdayım sözümde, yanlışsa da bu istasyon

bir ben yitirmedim galiba belleğimi bir de
şiir yazanlar, ne kadardılar ve nerdeydiler
hatıralar üretiyorum telgraf tellerinden
akşamüstleri yine fesleğenler suluyorum
bekle demiyorum kimseye, unutma demiyorum"
--spoiler--
“Odan dağınıktır, tütün kokuyordur
Okusan da dilsizdir kitaplar
Bir fotoğraf düşer ansızın
Cam kesiği gülüşlerdir kanayan
Pencerende solgun bir ayışığı
Mahçup bir duruşla bakarsın
Susarsın.
Sükût iyi gelir belki.”
--spoiler--
"uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir
bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna
tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için
gözlerimi bağliyorum geceyi mendil yaparak
(gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu
unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor
kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri
bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum
ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlıgım
bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte

çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan"

anlatamıyorum bugünlerde, sözcükler hep yarım, harfler birleşmek bilmiyor. o anlatıyor bazen, ben dinliyorum.
iyi şairlermiziden. sanki bu günü özetliyor.

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
Ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
Yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka
Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.
Anladım, vatansızlıktır bir şaire yakışan.

-Ahmet Telli
duyguludur, coşkuludur, "sitemkar değildir" de denemez ama yerin dibine sokmak da değildir niyeti, sever insanları. aşıktır kimi zaman, erkektir ama ağlayabilir de utanmadan. insandır o, insan gibi olanlarından...

"Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince. suçlamak istemesende hiç kimseyi, üzünçle yanmaktadır yüzün. adını bile koyamadığın bir boğunç dolmaktadır yüreğine ve usulca ağmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün."

ahmet telli
"şimdi beni uçurumdan atsan, düşene kadar aklımdaki tek şey; sırtıma değen ellerin olurdu"

sözlerinin sahibi, büyük şair.
yarın tüyap kitap fuarında imza günü ve şiir dinletisi olan şair. gidip kendisine evlenme teklifi edip reddedilmeyi planlıyorum.
'' bir kızın kocaman gözlerinde gördüm
bulutların dağlara sessizce çöküşünü
çocuksu susuşları gördüm, kırılan sevinci
ve kalbimi puslu yamaçlardaki pusulara saldım... ''

dizelerinin sahibi şair.

'' gün biter, gülüşün kalır bende ''

ahmet telli
"Artık aklıma gelme, yanım daha müsait."
”Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam
karşılıksız bir mektup kadar burkuluyor kalbim..”

__Ahmet Telli
Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
Ama atıldı yine de serüvenlere

Yangınlarla geçti ömrü ve hep yalnızdı
- ki onlar daima birer yalnızdılar.

Ahmet Telli
17 aralık 2013 günü hacettepe üniversitesi edebiyat fakültesi'nde söyleşisi olan şiir insanı.
Pencerende solgun bir ayışığı
Mahçup bir duruşla bakarsın
Susarsın.
Sükût iyi gelir belki...
“günlüğü eksik tutulan güz
usulca çekilmiş de kıyıya
bütün gürültülerden uzakta
eğiriyor suların köpüğünü
belli ki duymuyor dağların
uğuldayan yalnızlığını.”
— Ahmet Telli - Saklı Kalan
Bak şimdi sana ne anlatacağım sözlük. Anlatacağım hikaye Adıyaman'ın Gerger ilçesinin kıyılara köşelere sıkıştırılmış bir köyünden kopup geliyor. Şiir heveslisi, okuduğundan çok şiir yazan değilde yazdığından çok şiir okuyan bir öğretmen bu köye atanır. Köyde -çoğu anadolu köyü gibi- bakkal bulunmamaktadır. sigarayı üflemek, ekmeği yemek, gazeteyi okumak isteyen kasabaya inmek mecburiyetindedir. Bu şiir meraklısı şair ruhlu öğretmenimizde bir minibüs eşliğinde bu isteklerini karşılamak için kasabayla köy arasında sürekli yol tutar. Gel zaman git zaman öğretmenimizle minibüsçü ahbap olurlar. Memleketin dertleri başta olmak üzere bir çok konudan muhabbet ederler. E muhabbeti edenler arasında şiir seven bir kimse varsa; o muhabbet mutlaka içinde biraz şiir barındırır. Öğretmen minibüsçüye ahmet telli nin bir kaç şiir kitabını ve kendi sesinden şiir kasetlerini verir. Birkaç gün içinde şiirin kokusunu içine çekmiştir minibüsçümüz. Minibüsün sağına soluna ahmet telli şiirlerini yazar; ön kaput yukarıdan aşağı "gidersen yıkılır bu kent" der, arka sağ tekerin üstü "hüznün isyan olur" diye tatlı tatlı çıkışır. Sonuç olarak minibüsçümüz, içine çektiği şiir kokusuna o eşsiz tadını veren aşkı bulmak ve şair olabilmek için neyi var neyi yok satar, göçer istanbula. Şöyle der öğretmene " Büyük aşklar yolculukla başlar- ve serüvenciler düşer bu yollara ancak" diyor ya senin şair, bende aşka serüvene ve şiire gidiyorum öğretmen. Şoför saçlarına aklar inmiş,yaşı altmışa merdiven dayamış bir köylüdür ve daha önce istanbula gitmemiştir. istanbulun Varoşların da büyüyen bir çocuk için amerika neyse minibüsçü içinde istanbul odur. Bu göç üzerine minibüsçünün eşi ve çocukları düzenlerini bozduğu için tehditler savururlar öğretmene. Bir müddet sonra -üç aşşağı beş yukarı altı ay kadar- minibüsçü geri döner istanbuldan köyüne. Öğretmene söylediği ilk şey ise şu olur " Senin şu şairin bana bir minibüs borcu var hoca" Yıllar sonra imza ve söyleşi için gittiği Besni de ahmet telli, şair ruhlu hocamız ile karşılaşır. Hikayeyi dinlediğinde o tatlı bıyıklarının altından gülümser; artık bir süreliğine kıpkırmızı ve kekemedir.
“Kavgadan uzak kalmışsan,
sevdadan da uzaksın demektir.”
— Ahmet Telli
artık birgünde yazacak değerli şahıs.