bugün

işin garib tarafı kimsenin kendi alanına yüzde yüz hakim olmadığını bildiğimiz bu ülkede yanlışını yakaladıkları herhangi birini de linç etmeye bayılırlar bu insanlar,abuziddin kendinibilmez var mesela çok da sikinde milletin, kimdir ya mecbur mu bilmeye her bir boku bilsin tabi, eğitim sisteminden haberi olmayan müfredattan haberi olmayan kişi söylemi. haa bilse fena mı değil tabi ama o bunu biliyor bilmiyor meselesine gelinecekse birisi de sizi üzebilir, çok fazla takmayın madem ki merak ediyorsunuz gidin araştırın hazıra konmayın ve en büyük eksiğimiz olan araştırma yöntem ve teknikleri geliştirin.
"bunlar engerekler ve çıyanlardır, bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır". abarttım biraz, kabul. garip gerçekten. ama şanslı bir yandan da, bak durduk yere müthiş bir şair keşfetmiş oldu. şu an ahmed arif şiirlerini ilk kez okumak isterdim ben de.
senin okuduğun üniversiteyi... şeklinde bir söz öbeğinin yüzüne vurulması gereken öğretmendir.
hasretinden prangalar eskittim'i dahi duymamış edebiyat öğretmenidir. dün itibariyle kenan ışık'ın programında sıçıp batırmıştır. gerek dalı gerekte vizyonu açısından kötü örnek teşkil etmiştir.
bu ülkeye binaen, oksimoronun önde gidenidir!
sağır sultandır, o da en iyi ihtimalle.
belki kürtlerden bıkan (garip) tayfadandır.
(bkz: ben bugün bunu gördüm)

edit: ironiden anlamayan nesle aşina değiliz!
bununla övünmedikten sonra pek de sorun edilmeyecek ögretmendir. durum üzücüdür yalniz, o ayri.
çok aydın, çok demokrat, çok atatürkçü kesimin oyları ile iktidara gelmiş bülent ecevit hükümetinde metin bostancıoğlu gibi bir ulvi şahsiyetin zamanında bile öğretmenlik yapmış kişidir.

ülkenin eğitiminde ahmed arif kıstası gelse bile gençlerin mahrum kalacağı değerler de cabası;

(bkz: ıtrî yi duymamış müzik öğretmeni)
(bkz: sırrı tarcan ı duymamış beden eğitimi öğretmeni)
(bkz: baki yi duymamış türkçe öğretmeni)

ama en çok ayıplanması gereken de
(bkz: turan dursun u duymamış din kültürü öğretmeni)

dur ben bu başlıkları da doldurayım.

hatta sen doğrudan şunu ara;

(ara: duymamış öğretmeni)
belki ahmeD arif'i duymuştur..*
yoktur böyle bir şey.olmasındır daha doğrusu.ayıptır.yazıktır.günahtır.aslında şöyle de olabilir; biliyordur bilmesine de yok saymak daha kolayına geliyordur.belkim şairin ideolojik görüşlerini desteklemiyordur.***
11 Eylülü biliyoruz da 12 Eylül de ne oldu diye soran aymazların öğretmenidir.
normal karşılanması gereken durumdur. bu eğitim sisteminde onu öğretmen yapanların da bilmediği şüphe götürmez bir gerçektir. yok sayarak kendilerini ve gelecek nesilleri cahil bırakmaktan başka bir şey değildir yaptıkları. nazım hikmet'i yok sayarlar ama ahmed arif'ten zaten bihaberdirlar bunlar...
şükür ki ahmed arif'e ahmet arif diyen gençlere ismin doğru yazılışını da öğretmiş öğretmendir.http://img242.imageshack....age=01232008105729hk0.jpg

evladım, (evladım diyorum çünkü biz öğrencilerimize bu şekilde hitap ederiz, ne de olsa sen de en azından ismi doğru yazmayı öğrendin bizden) dünyayı gözlüksüz seyretmenin objektiviteye olan faydalarından bahsederken biraz şekilcilik yapmışsın. iki lafın arasına necip fazıl'ı da karıştırıp ortaya güzel ve bol oy toplayacak bir meze çıkartmışsın. acılı olmasın meze bak benden söylemesi. tuvalet yerine sözlüğe başvurur böyle abuk subuk entryler girersin. malum acının fazlası ifrazata neden olur.

hala takıldın kaldın necip fazıl'a. neymiş "sen ahmed arif'i duymadın ama necip fazıl'ı nasıl duydun da öğretmen oldun?" işte bu nedenle öğretmenler var. siz yeni nesile üç kuruşluk dünya dertlerini anlatmak için.

biz necip fazıl'ı duyarken öğretmen olmak için duymadık. ahmed arif'i de öğretmen olmak için terketmedik. senin beyninin içerisindeki küçük tıkanıklıklar bunu anlayamadı yine. öğretmen olmanın şartı aynı anda hem necip fazıl'ı hem ahmed arif'i duymak değildir. ikisi de tercih meselesinin bir sonucu. bak ben seni az daha aydınlatayım; 657 sadece bir sayı değildir. öğretmenleri bağlayan bir kanundur. bir de 1739 sayısı var. o da öğretmenleri ilgilendiriyor. orada öğretmen olmak için gerekli yeterlilikler var. o kanunları bir word belgesine kopyala-yapıştır. sonra da metin içerisinde arama yaptır. ahmed arif veya necip fazıl kelimeleri geçmez. ama dikkat et ahmet diye değil "ahmed" olarak arat. artık bu bilgiye vakıfsın ne de olsa.

anlaştık değil mi?
varlığı mümkün ve inatla legal, türk-islam sentezcisi eğitimcilerimizin daktilografi-sosyalizm eşlemesine gülümserken yazmaya başladığımdır.

muhasebe derslerinde sakıp ağa'nın artı-değerine katkı için yetiştirilmiş bir kuşağın vatandaşlık derslerinden algıladığı sosyo-ekonomik boyutlardan öte vatan-millet-sakarya triosuna ve müslüman külliyata yatay geçiştir.
(bkz: ahmed arif e ahmet arif diyen yazar)
"okuyup da başımıza iş açma" nasihatları ile yetiştirilen bir nesilin eğitmenleridir efendim. çünkü abileri ablaları ahmed arifi, nazımı okudukları için kimisi sokakda yürürken öldürüldü, kimisi cezaevinde kayboldu...
bu örnekleri çoğaltabilirsiniz efendim, bir anlamı yoktur, hatta hiçbir anlamı yoktur. mesela gazaliyi bilmeyen bir müslümanın, molla sadra'yı bilmeyen bir felsefe öğrencisinin, cemal süreyya'yı bilmeyen bir solcunun, oğuz atay'ı bilmeyen bir türk gencinin, dünyanın en güzel arabistanı nı aptalca ve sığ bir arap düşmanlığıyla değerlendirerek milleti kendisine güldüren sözümona şiir düşkünün, katip çelebi'yi bilmeyen bir tarih öğrencisinin vb. işte bütün bu örneklerin işaret ettiği tek bir yer vardır; orası da topyekun eğitim sistemimizin ve bir ikisi hariç tüm üniversitelerimizin ne kadar sefil durumda olduğu gerçeğinin sabırla keşfedilmeyi beklediği yerdir.
öğretmen olmak için ahmed arif'i duymaya gerek olmadığından varlığı mümkün ve legal olan öğretmendir.

aslında pek güzel olurdu okullarımızda sadece ahmed arif şiirleri okunsa, nazım hikmet şiirleri, fakirt baykurt romanları okunsa. çocuklarımız kemalettin tuğcu öyküleri ile psikolojik eğitim alsa. ticaret liselerinde sosyalist ekonominin gerekleri anlatılsa. bilgisayar dersleri kalksa eskisi gibi daktilografi dersleri verilse. muhasebe derslerinde sadece devletin muhasebesi tutulsa. vatandaşlık dersleri kalksa yerine komün hayatı anlatılsa.

işte o zaman yeni nesil bizi atatürk'ün hedef gösterdiği muaassır medeniyetin ta tepesine çıkartırdı.

hem kim bilir belki böyle bir sistemde yetişen bir öğretmen, kendi meslektaşının "alenen küfreden" diyen bir nesil yetiştirmezdi.

not: ahmed arif okumam, dinlemem. kendisini merak dahi etmedim. öğretmenim. bana da alenen isteyen kişiler olduğunu da öğrendim. illa ki bir adam aranıyorsa sövülecek, kişilere yakın çevresinden başlamalarını tavsiye ederim. belli ki akıl göbek deliğinden aşağılarda geziyor.

sevişin gençler. olmadı okul tuvaletlerinde tatmin edin kendinizi

son not: kendisine hayran bir neslin daha adamın adını doğru yazamamış olmasını hem yaşlarına hem cehaletlerine bağladım anam. bu adamın adı ahmet değil, ahmed şeklindedir. http://img242.imageshack....age=01232008105729hk0.jpg

hadi canım ben de seni öptüm. *
herkes istediğini okuyamadıgı için normal karşılanması gereken bir durum..
cigarası ''karanfil kokmayan'' öğretmendir.
sevdiğinin kapasına,
itten aç,yılandan çıplak
vurgun ve bela"
varmamış bünyedir.
tecahül-i arif yapmaya çalışan bir edebiyat öğretmeni olabilir.
(bkz: tecahül-i arif)
ya da arif olmayan bilmez tadında bir öğretmendir. *
Ahmet Arif´in siirlerini acil olarak bastan sona kadar okumasi gereken kisidir...

(bkz: 33 kursun)
sevdiğine bir kere olsun "üşüyorum kapama gözlerini" dememiş bünyedir.
ugruna olumlere gidip, donmemistir hicbir seyin. ugruna olumlere gidilebilecek seyler oldugunu bilmeyecektir hic. yazik.
"saglikli" egitim sistemimizin dogal bir sonucudur.

-bir ani :

--spoiler--
ogrenci : asya'da ulke; birmanya.
ogretmen: britanya'dir o karistiriyorsun!
ogrenci : haa??
--spoiler--

(bkz: allah akil fikir versin)