bugün

anında çocuklağa götürme garantisi olan şarkı.
bu aralar en çok kullandığım kelime. ota boka söyler oldum. neden söylüyorum bilmiyorum.

-içecek misin?
+yok.
-afedersin.

(bkz: ne alaka lan)
nakarat kısmında melodi ile sözlerin birbirine uyumsuzluğuyla insanı yakalayan çelik şarkısıydı bu. 90'lı yıllarda konjonktür gereği çok içlenilirdi bu şarkıya. şimdi gene içleniliyor da o kadar çok değil.
(bkz: cıvık müdürüm afedersin)
her ne kadar Çelik Erişçinin ''benimle kal '' albümünde bulunan bir şarkısı olsada Senai Demirci'nin mısralara döktüğü şu güzel yazı ''affedersin'' kelimesini bende daha anlamlı kılmakta.

Yalnızım çok yalnızım.
Hatırlıyor musun; "çok yakınım ben" demiştim sana "çok yakın!" Senin sana olduğundan bile yakın. Kendi kendini çağırdığında ne kadar yakından duyuyorsan ondan da yakınım.
Kendinden bir şey istediğinde ne kadar çabuk cevap veriyorsan bundan daha hızlıyım.

- Doğru. Sen hep yakınsın ama nedense ben uzaklardayım. Bana küsmüşsün sanıyorum.

+ Öyleyse secde et ve yaklaş! Alnına dokunacak yakınlığım. Aslında alnına yazılıdır yakınlığım. Araya benliğini koyduğun için bencilliğini öne sürdüğün içindir bana uzaklığın.

- Yüzüm yok yakınında olmaya. Çok kusurluyum. Günah üstüne günah işledim. Sözüm yok sana sakladığım. Kirli dudaklarım. Yalanlar söyledim boş sözlere değdi dilim.

+ Pişmanlığını görüyorum elbet. içindekileri yakıcı sızıları duyuyorum. Söylemek isteyip de söyleyemediklerini de özür olarak kabul ediyorum. Yüzünün kızarması bile kabulüm. Bilmiyor musun ki bağışlamayı seviyorum ve seve seve bağışlıyorum.

- Biliyorum ama yine de unutup hata ediyorum. Gördüğünü göre göre görmüyormuşsun gibi yaşıyorum. işittiğini bile bile işitmiyormuşsun gibi boş şeyler konuşuyorum. Sözümden dönüyorum yine. Utanıyorum. Bağışlar mısın sahiden?

+ Dedim ya; bağışlamayı kendime ilke edindim. Hiçbir şeye mecbur olmadığım halde merhamet etmeyi kendime kural diye yazdım. Affetmeyi her şeyin önüne koyuyorum.

- Ben seni hep yakar diye tanıyorum. Hemen kızıp gazaplandığını düşünerek korkuyorum titriyorum. Çarparsın diye keyfimce yaşayamıyorum. Gazabın da var senin.

+ Rahmetim gazabımdan önce gelir. Kızmam bile rahmetimin hatırınadır. Ben yakmam seni. Sen ateşe atarsın kendini. Seni senden korumak içindir tehditlerim.

- Yine de korkuyorum. Çok korkuyorum.

+ Defalarca ve en önce merhamet sahibi olduğumu hatırlattım sana. Her sözün başında. Her işin eşiğinde. Daha çok hatırımı saymanı isterdim. Bir hatırlasana; bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey değildin. Eksikliğini kimsenin dert etmediği dönemlerde seni var kılmak istedim. Kendi yokluğunu kendinin bile fark etmediği yıllarda seni insan etmeye karar verdim. Şimdi seni en çok sevdiğini söyleyenlerce insafsızca çöpe atılabilecek biçimsiz bir et parçasıydın; sana yüz verdim. Sana yaptığım iyiliğini bilmeni istedim. Hep teşekkür etmeni bekledim.

- Çürüyecekmiş bedenim. Toprağa girecekmişim. Yüzüm eriyecekmiş. ismim silinecekmiş. Dar bir yere bırakılıp terk edilecekmişim. Bu dehşet içinde nasıl teşekkür etmemi istersin?

+ ilk söylemede anlamamış olmanı anlayışla karşılıyorum yine söylüyorum. Unutabileceğini bile bile yeniden hatırlatıyorum. Kolayca gözden çıkarılacak leke diye silinebilecek kirli ve isimsiz bir damlaydın; seni adam ettim. Yokluğunda seni yakıp yok edebileceğim halde varlığından niye öç alayım niye seni önemsiz sayayım? Senin varlığını herkes inkâr ederken ben inkâr etmediğim halde seni niye unutulmuşluğa terk edeyim? Seni kendime muhatap seçecek kadar önemsediğim halde niye kurumuş kemiklerini toprakta bırakayım? Seni hiç yoktan yarattığım halde hiç sebepsiz var eylediğim halde ikinci defa yaratmaktan niye usanayım niye vaz geçeyim?

- Keşke bunu daha sık hatırlatsan!

+ Hatırlasana kuşluk vaktini. Her sabah uyandığında yeniden bulmuyor musun bedenini? Gözlerini açar açmaz hatırlamıyor musun unuttuğun kendini? Ayrıca bir bak yeryüzünü ölümünün ardından nasıl dirilttiğime. Kurumuş çubukları ölmüş dalları soğumuş kökleri çiçek çiçek rengarenk terü taze tenlerle sıcacık meyvelerle yeni baştan dirilttiğimi görmüyor musun bugünlerde?

- Unutmuşum Rabbim affedersin çok affedersin. Sen affetmeyi çok seversin.

-Senai Demirci-
afedersin soyadlı birileri var mıdır acaba güzide memleketimizde? hayır varsa bu soyada koyulacak ad belli de ondan soruyorum.
kullanım koşullarına göre uygunsuz yerlerde kullanıldığı zaman en nefret ettiğim kelime. Nezaket gereği kullanılacağı yer var, kullanılmayacağı yer var. Bazı hödükler lafın arasına girip "afedersin sözünü kesiyorum" der. Aslında bunun altında yatanda aga sözünü sikiyorum amadır. Bir başka özelliğide bu kelimenin küfürden önce afedersin ama "amına korum" dedi. Buda yanlış kullanımdır. Ne yani arkadaş şimdi ben "amına korum" dedi, diyince ayıp, "afedersin ama amına korum" dedi, diyince ayıp değil. Kusura bakmada sikerler öyle işi.
nasıl olsa affediceksin zorlaması, affetmem..
Çelik Erişçi nin en güzel şarkılarından biri.

"Haykırırım isteyenin bir yüzü kara,
Vermeyenin nur olsun böyledir bizde..."

"Öyle bir yaşamak ki ne türlüdür sorma,
Uzaklarda yaşamak yakınlardan yakın."
en güzel çelik parçasıdır. buradan çelik'e seslenmek isterim bu şarkıyı sen bile benim kadar sen gibi söyleyemezsin.
kalbini mi kırdım afedersin kezban.
doğadan kopmuş türklerin kibarlamasıdır. doğayı çağrıştıran bir kelimeden önce kullanılır.

-afedersin tuvalete girdim, bir baktım böcük.
tuvalette sıçma eylemi var. doğaya ait.

-afedersin bir baktım keçi.
keçi doğaya ait..

böyle bi durum söz konusu.
Ama yarrak.
Hayır etmem.
Afedersinde bu fitnelik bu şırfıntılık nerden geliyor?
Sözleri, isyanı çok güzel müziği ondan da güzel bir çelik şarkısı.
pardon ile aynı anlama gelir.
demet akalın'ın bir şarkısının ismidir. şimdi yeri gelmişken dinleyeyim.
görsel
sözlerim sana ağır mı geldi, kalbini mi kırdım afedersin.
almanca görüşürüz demektir.