bugün

"Absürd tiyatro, ikinci Dünya Savaşını yaşayan insanlığın içine düştüğü saçmalıkların, boşuna çabaların, boşuna bekleyişlerin acısından kaynaklanan bir umutsuzluk havası içinde oluştu. Ama yaşamın saçmalıklarını sergileyişiyle , umutsuzluğun dehşetini gösterişiyle yeni bir umut kaynağı diye de değerlendirilebilir. Savaştan sonra bir umutsuzluk dönemi yaşanmaktadır. insan düşüncesi anlayamadığı güçler karşısında felce uğramıştır. Milyonlarca insanın ölmesi, kitle kıyımları, atomun parçalanması, kentlerin yakılıp yıkılması dehşet uyandırmaktadır. Korku ve güvensizlik gibi, nedeni az çok bilinen duygular yerini nedensiz bir endişeye, bunalıma, boşunalık duygusuna bırakmıştır. Daha iyi bir dünya ülküsünün yerini onarılmaz bir biçimde parçalanmışlığın kabul edilmesi almıştır. Absürd tiyatro yazarları ikinci dünya savaşını yaşamış olanların ruhsal durumunu dile getirirler.
"

devamı için http://www.tiyatro.net/sayfa/33/absurd_tiyatro.html

(bkz: absürt)
(bkz: samuel beckett)
(bkz: godot yu beklerken)
martin esslin tarafından kuramlaştırılmıştır. esasen hiçbir yazar yazar temsilcisi değildir. martin esslin onları kullandıkları bazı ortak noktalar sayesinde sınıflandırmıştır. mesela samuel beckett ben absürd yazarım diye bu sınıfta değildir. hatta esslin tarafından bu sınıfa koyulan harold pinter, beni sınıflandırmanız yanlış, ki pinteresque diye tanımlardı tiyatrosunu, ama ille de sınıflandıracaksınız beni sürrealist olarak yazın demiştir. bu hep yanlış anlaşılmış bir ifadedir.
(bkz: eugene ionesco) *
ikinci dünya savaşı sonrasi ölümler ve yıkımları getirileriyle toplumsal ya da bireysel çözümün mümkün olmadığını düşünen dönemin ileri gelenleri * * * * büyük kara yazgının insanlık tarihinde sanayileşmeden sonra başlayıp dünyanın sonuna kadar devam eddeceğini ve bu şekilde de modern ve postmodern insanın hiçbir zaman gerçek yalnızlıktan kurtulamayacağını savundular.
bunun sonucu olarak da yozlaşma, yabancılaşma ( kendine ve topluma saçma bir olgu olarak dışarıdan bakma) ve insansızlaşma ( meta paylaşımı olmaksızın insana ihtiyaç duymama) yaşadılar. modern ve postmodern dünyanın getirisi olarak tüm insanlar farkındalık ölçültlerince bundan nasiplerini aldılar ve absürd tiyatronun temellerini attılar.
saf bir absürdlük anlaşılma kaygısına yol açsa da post modern dönemin yansımasında absürd ögeler az ya da çok bütün yapıtlarda işlenmektedir.
mesaj verme, ideoloji pekiştirme, devlet yapılarını savunma gibi tüm kaygılardan uzak çözüme varmayan bir anlatım tekniği olarak çağımızın en anlamlı felsefesidir.
martin esslin'e ait kitabın adıdır. türkçe çevirisini bir türlü bulamamaktayım, elinde olan varsa satın alabilirim.
VLADIMIR :[...]Kurtarıcımız ile aynı zamanda çarmıha gerilmiş iki hırsızdı bunlar. Biri-
ESTRAGON :Kim dedin?
VLADIMIR :Kurtarıcımız. iki hırsız. Biri kurtulmuş, ötekiyse...(kurtulmuş’un karşıtını arar) ... ölüme mahkum edilmiştir.
"Umutsuzluğa kapılma,hırsızlardan biri kurtarıldı. Bir şey farz etme, hırsızlardan biri lanetlendi."
absürd tiyatro, ironiler ve diyalektiklerin toplamının sahnelerek yansıtılmasıdır.oyun karakterleri hiçbir zamana ve mekana dolayısıyla gördüğümüz oyun sahnesindeki mekana bağlı değillerdir hatta aksine adeta oraya fırlatılmışlardır.absürd bir tiyatro eserine bakarken neden-sonuç ilişkisi kurmaya çalışırsak yanılırız çünkü absürd tiyatroda karakterler arası dialoglar birbirini karşılamaz.Oyun bize sürdürülebilir gibi geliyor olsa da aslında bir oyun dizisine sahip değildir.oyun ilerliyormuş gibi gözüksede dramatik anlamda bir ilerleme yoktur ki bu da modern tiyatrodan absürd tiyatroyu ayıran en önemli özelliklerden biridir.