bugün

bekir coşkun

her okudugumda yarılırım ammavelakin biz de bi ÇÜK olamadık ya ona da yanarım

--spoiler--
"çük olmak"

HÜRRiYET'te "Bakanı çıldırtan VIP yolcusu"; haberini okuyunca dalıp gitmişim.

Haberde; Bakan Çiçek, bir banka hortumcusunu ayrıcalıklı " VIP Salonu"nda görünce isyan ediyor:

" ... Bu adamın batırdığı paranın bedelini hepimiz ödüyoruz. Oradaki insanlar (polisler, kamu görevlileri) bu adamın yakasına yapışacaklarına hizmet ediyorlar. Cumhuriyet Başsavcısı gelse oraya giremez, bu giriyor, keyfi yerinde. Ayağındaki ayakkabı fiyatına iki aylığına evrak memuru çalıştırıyorum..."

*

Biliyorsunuz; VIP'in (Very Important Person) Türkçe karşılığı aşağı yukarı " Çok Ünlü Kişi " yani kısaltılmışı " ÇÜK" tür.

Bunlar çok ünlü kişi (ÇÜK) oldukları için, bizlerle aynı yerden uçağa binip inmezler. Ayrı ve ikramı bol bir salonda ağırlanır, özel araçlarla uçağa götürülüp getirilirler.

Ben ta uzaktan görünce onların " ÇÜK " olduğunu anlarım.

Zaten arada bir oturup " Bir ÇÜK olamadık " diye yazılar yazmam bu yüzdendir.

*

Muhtemelen bakan ilk kez görüyor.

Dediklerinin tümü doğru ve haklı. Ülkemize hizmet etmekte olan, saygın, önemli nice kişiler o olanaklardan yararlanamazlar.

Kimse onları çok önemli kişi (ÇÜK) saymaz.

Ama gördüğünüz gibi bir banka hortumcusu (ÇÜK) olabiliyor.

Zaten onlar yürüyüşlerinden bellidir. Nitekim oralarda karşılaştığımızda ben sorarım:

" Beyefendi siz herhalde ÇÜK'sünüz, ÇÜK'ler tarafına geçmeniz lazım... "

"Evet, ÇÜK oluyoruz..."

Kimi zaman onlar da sormaz değil:
" Ya siz?... "

" Biz ÇÜK olamadık... "

*

Uçaklarda da " ÇÜK " ler ayrı bir bölümde otururlar, orası perde ile " ÇÜK " olmayan yolculardan ayrılmıştır.

Ama herkes " ÇÜK " lerin orada, perdenin arkasında ve sırayla öyle kasılmış oturduklarını bilir.

Bir sistemin, bir düzenin aynası gibidir orası. Bir kısa yolculukta, bu ülkenin gerçek yapısını orada görebilirsiniz.

Ayrıcalıklı " ÇÜK " ler...

Ve çalışıp çabalayıp onların faturasını ödeyen, ama ayrıcalıksız, " ÇÜK " olmayan sıradan insanlar...

--spoiler--

Bekir Coşkun
Hurriyet- 11 Kasım 2003