bugün

hayattaki en acımasız gerçek

mutlu olduğun anların değerini ancak mutsuzken kavrayabilmek.

lise 2’deydim sanırım. Arkadaşımla dersaneden çıkmışız, minibüs durağında minibüs bekliyoruz, bu arada da dersaneden beri süren bir muhabbet var ve biz çok gülüyoruz.

Sonra bir amca yanaştı yanımıza, gençler, dedi, ne kadar neşelisiniz, ne kadar içten gülüyorsunuz, ben hiç gülemiyorum artık biliyor musunuz…

Gülersin amca neden gülemeyesin, düzelir her şey, falan dedik.

işte o amca aslında kimmiş, biliyor musunuz?

Ben şahsen bilmiyorum ama nasıl bir nazar değdirdiyse o günden sonra uzunca bir süre hiçbir işim rast gitmedi.

Amca bunu okuyorsan gözünün ferini sikeyim senin.

Edit: ya ben entye girerken aslında bundan bahsetmeyecektim. aklıma geldi pezevenk, sinirim zıpladı. Unuttum ne yazacağımı da.