bugün

vali

kelimenin tam anlamıyla fiyasko olan bir filmdir. bir kişiyi ve dönemi anlatan filmlerin ve romanların dikkate alması gereken en önemli husus, hikayenin gerçekleri çarpıtmaması ve hazırlanan kurgunun izleyicide/okuyucuda yanlış kanaatler oluşmasına izin vermemektedir. vali filminin senaristleri çektikleri bu filmle, recep yazıcıoğlu gibi tarihi bir şahsiyeti hiç yaşanmamış bir olay örgüsü içinde göstererek yabancı düşmanlığına bezenmiş kendi 3. dünyalı ulusalcı ideolojilerine malzeme yapmışlardır. bu ayıptır, hem yazıcıoğluna hem de izleyiciye. hele rahmetlinin ölümü bile gerçekten saptırılarak anlatılmaktadır. ilk olarak kaza valinin makam aracıyla olmamış, ankaraya beraber gittikleri denizli ticaret odası başkanının makam aracında gerçekleşmiştir. ikincisi kaza makam şöförünün kusurundan kaynaklanmıştır. bu konuda adnan kahvecinin ölümünden sonra ortaya atılan komple teorilerinin % 10 u bile dile getirilmemiştir. ve en önemlisi valinin ankaraya gidiş sebebi, denizliye yaptırılacak bir okul ile alakalıdır. denizlide uranyum olduğu ve dış güçlerin buna çöreklenmeye çalıştığı absürdlüğüne değinmiyorum bile. bu bir filmdir yahu, başka birisi de çıkıp doğrusunu yazsın deyip geçebilirsiniz ama burada mete tunçayın kemal tahire söylediği gibi: sizin yazdığınız romandaki hatayı 30.000 kişi okuyor, benim yazdığım düzeltmeyi içeren makaleyi ise 300 kişi.