bugün

nazan bekiroğlu

nazan bekiroğlu'nu tez konum olması dolayısıyla keşfettim. hikaye kitapları haricindeki kitaplarını ayrıntılı biçimde inceledim. öncelikle harikulade bir kültür birikimi var. edebiyat ve felsefe adına bir çoklarını bastıracak kadar doygun bir birikim bu. ve en önemlisi doğu/islam dayanaklı bir kalem nazan bekiroğlu. üslupçu bir kadın. elitist. ama bu onu seçkin bir kitlenin okumasını sağlıyor. bir kitabı yayımlandığında belli bir zümre heyecanlanıyor bu yüzden. ne yazık bu kitle de siyasi bir imge olarak doğulu. onların içinde de nurcuların ağırlıkta olduğu bir zümre.

nun masalları bence harika, leziz öykülerle örülmüş iç çekişleriyle okuyucusunu aynı havaya sokabilen bir üslubu bu kitabından alırsınız. sonra deneme kitaplarına saldırırsınız(bir çoğu zaman gazetesinde yazdığı yazılardan oluşur). nun masallarını tekrar okursunuz. o zaman kapılar size açılır. açmayı başarabilirseniz tabi.

en kayda değer kitabı: isimle ateş arasında. baştan aşağı nazan bekiroğludur bu kitap. tam anlamıyla üslup kanıtlamasını gerçekleştirdiği, baskınlaştırdığı kitaptır. edebiyatımızdaki tarihi romanlardan belirgin biçimde farklıdır. postmodernist veya oryantalist değil, ibn-i haldundan yola çıkıp ibn arabi'ye kadar ilerleyen bütün bir doğu determinizmi vardır: kader. tanrı yazdı ve bu sebepten biz yaşıyoruz. devletler kuruldu ve insanlar gibi ölecektirler. ve kendisi: yazıcı, filbahri çiçeği ve nun.

yusuf ile züleyha'daki üslupla, bu sefer de la-sonsuzluk hecesi'yle karşımıza çıktı bekiroğlu. yine leziz bir anlatı bizi bekliyor anlamını taşıyor bu. şiirsellikle örülü, sonsuzlukla coşkun, inançta ayağı kararsız, bazı zaman da agnostik.

nazan'ı okurken dikkatimi en fazla çeken noktalar, onun hala doyurulamamış bir coşkunlukla boğuşuyor olması ve yazıcı olarak kendisine bir metin içi kimlik kazandırarak benci noktasını tatmin etmeye çalışması. nazan bekiroğlu bir şeyi yazıyorsa onu eski kelimelerle örülü üslubu ve kendi icat ettiği kurgu yöntemleri dışında kendi simgeleriyle (nun, yazıcı, filbahri çiçeği vs.) o metnin nazan bekiroğlu tarafından yazıldığını sizin aklınıza çakar. bunları unutamazsınız kitabı kaldırıp elinizden atsanız bile.

ek olarak şunu söyleyebilirim ki: piyasada edebiyatçıyım diye uçan ego budalası isimsiz kalabalığın alayının elli katını cebinden çıkarır, etrafa saçar, bu saçılanlar da gidip diğerlerini devirir. çok da güzel bir kadındır. aşığım ona. feciii aşığım.