bugün

sözlük yazarlarının itirafları

bir sabah gogol'un paltosunun cebinden hayatımın geri kalanına uyandım. artık, aslında olduğum ve olmak zorunda olduğum insan arasındaki bu şizofrenik karaktere mahkum geçirecektim geri kalan yıllarımı.
bu iki kişi arasındaki pamuk ipliğinden daha zayıf bağ, hatırlamak istemediğim ve zihnimde yer almasından dahi utanç duyduğum anılarla daha da derinleşecek bir uçurumun iki yakasını bir arada tutmaya çalışacaktı.
bu iki karakter arasında uykularımda dahi mekik dokurken, insan doğasının getirdiği bütün iğrençliklere olan farkındalığımı, yaşamak meşakkatini anlamlı kılan bütün değerleri ve en önemlisi benden önceki beni insan kılan yetilerimi yitirme kaygısı zihnimi kemiriyor.
attığım adımın doğru olup olmadığı değildi önemli olan. önemli olan şey mayın tarlasında doğmamdı. her yeni gün bir öncesinin utanç vericiliği ile devam ediyordu. barut gazının geniz yanıklığı ile şiirlerin yürek yanıklığı arasında sıkışıp kaldım.
bir elimden sanki teker teker çocuk gülüşleri dökülüyor, diğer elimden boş beşiklerin kulak tırmalayan gıcırtıları. soğuk demir parçalarının verdiği güvenin yakalarını dikleştirdiği adamların dünyasında sanki yol kenarında asfaltın arasından kafamı çıkarıp nefes almaya çalışan yabani bir ot gibi hissediyorum kendimi. gök yüzünü görebildiğim pencere o kadar küçük ki çevreleyen duvarların baskısından çatırdayan göğüs kafesimde saklı kalmış bir bahar son gücüyle dal vermeye çalışıyor ömrümün geri kalanına. taşıyamıyorum üzerine doğduğum bu gezegenin çirkinliklerini. kendi omuzlarımın ağırlığında eziliyorum. insanların çok kolay birbirlerini kandırabilmesi, yalanların sıradan diyaloglar haline gelmesi, şiddetin sokaklarda sıradan karşılanması savaş kayıplarının milli değer sayılması, insanlığın araç haline gelmesi midemi bulandırıyor artık.