bugün

major depresyon

üzerime konan teşhis.

öncelikle literatürdeki belirtilerinden sonra da kendimden bahsedeyim.

kişide sürekli bir ezik hissetme duygusu yer alır.

kişi hiçbirşeyden zevk alamaz. hatta öyle ki, eskiden severek yaptığı şeyler bile ona tamamen boş gelir ve yapmaktan zevk alamaz.

kişide uyuyamama yada çok uyuma görülür.

kişi artık yaşama hevesini kaybeder. öyle ki, gelecekten konuşmak hatta 'yarın' için plan yapmak bile işkence gibi gelir.

kişi bu süreçte intihar düşüncelerine kapılır çünkü yaşamanın hiçbir zevkli yanını hissedemez.

kişide ağır bir iştahsızlık başgösterir ve kilo kaybı gözle görünür şekilde etkisini gösterir. (%10 üzeri kilo kaybı gibi)

kişi asla mutlu hissetmez. arkadaşlarının yaptığında mutlu olacağına emin oldukları şeyler bile kişiyi beklenen mutluluğa taşıyamaz.

major depresyona neden olan olaylar;

sevilen birinin ölümü veya bir ayrılık

birilerine karşı muhtaç hissetme

kendini kanıtlayamamış olma düşüncesinin etkisinde kalma

sosyal ilişkilerde yaşanan anlaşmazlıklar uyuşmazlıklar ve bunların sürekli devam ettiği düşüncesi

uyuşturucu kullanımı

benim yaşadıklarım ise şöyle:

uzun zamandan beri (2 yıl) iş sorunu yaşıyorum. mezun oldum ve kpss ye hazırlandım. henüz atamam olmadı ve zor bir kurum sınavı süreci daha yaşadım. yaşım 24 bu arada. çok sevdiğim, evlilik planları yaptığım bir sevgilim vardı ve ondan ayrıldım. evde ise sürekli bir parasal sıkıntının getirdiği tartışma ortamı mevcuttu. kendimi sürekli kanıtlamaya çalışan bir insan olmaya başladım. akrabalardan da aileme baskılar gelmeye başladı 'bu çocuk hala evde oturuyor mu, hala askerliğini bile yapmadı mı' gibi. 8 ay kadar önce çocukluk arkadaşım tarafından yıllar sonraki görüşmemizde telefonum çalındı. bunun etkisinden günlerce çıkamadım ve sözlükte de bu konuda yazı yazmıştım belki hatırlanır da. bu süreçte benim halimden anlayan bir kaç kişi anca vardı. bunlar; benimle aynı kaderi paylaşan kpss döneminde dershanede tanıştığım arkadaşlarım ve sevgilim. eskiden ps3 oynamaktan, deniz korkum olsa da denize gitmekten, sinemaya gitmekten hatta mahalledeki çocuklarla top oynamaktan, bir diziden, bir kemal sunal filminden, bir caps sayfasının paylaşımlarından zevk alan biriydim. fakat son dönemlerde sürekli bende şu olgu yer edinmeye başladı: beni kimse anlamıyor !

evet gerçekten de beni kimse anlamıyor. annem babam kardeşim sevgilim arkadaşlarım hiç kimse. söylediklerimi sürekli bir yanlış anlama yada anlatmak istediğimden çok ayrı bir şekilde anlama baş göstermeye başladı. arkadaş ilişkileri güçlü olan biriyken arkadaşlarıyla yavaş yavaş arası açılan yalnızlaşan biri olmaya başladım. eskiden çok sakin konuşan çok sakin hareket eden ve 'sürekli !' gülen biriyken son dönemlerde artan bir şekilde sinir öfke ve saldırganlık baş göstermeye başladı. ani parlamalar iyiden iyiye arttı. bunun yanında yıllardır kendi hayatını kurmak kendi parasını kazanmak birilerine muhtaç olmamak isteyen biriydim.

3 ay öncesine kadar evde ara ara tartışmalar yaşansa da çay demlendiğinde unutulur giderdi herşey. ama ben 2 defa evi terkettim. mart ayının başında 4 günlüğüne, nisan ayının başında ise 9 günlüğüne evi terkettim. babamın 'tamam oğlum eve gel üzme bizi' demeleriyle zorla geri geldim. ki ben üniversite okurken günde en az 20 dk annemle babamla görüntülü konuşan, eve dönmek için ciddi ciddi gün sayan biriydim. bir süre sonra onlardan bile nefret etmeye hissettiğimi başladım. mart ayının sonunda çok çocukça ve saçma nedenlerden sevgilimden ayrıldım. daha doğrusu o benden ayrıldı. olmayacak birşey yaşandı ve bir yakın arkadaşıyla kavga ettim. ilişkimiz bitti ancak birilerine tutunma ihtiyacı duydum. daha önceleri hafif olan bu sorunlarımı engelleyen kişi aslında sevgilimdi çünkü her sorunumda onun desteğini görüyordum. ama sonrasında o da en ağır darbeyi vurdu. devamında onu kaybetmemek için çabalar göstermeye başladım. işler daha da kötü bir hal aldı. doğum günüm vardı 1 nisan günü. tatlı hastası biriydim ve pasta meraklısıydım. o gün sevgilimden ayrılmanın da etkisiyle iştahsızdım ancak zorla yemeye çalışmıştım. sonrasında da hiç tatlı yiyemedim zaten. hatta bayramlarda evde yapılan baklavanın yarısını gömen ben, bu bayramda tadımlık bile ağzıma sürmedim.

sevgilimden ayrıldığım günün sabahında kurum sınavı ilanı geldi ve 1 günlüğüne mutlu hissettim. ancak sonrasında oturup ders çalışmak gerekince herşey tersine döndü. ve yukarıda bahsettiğim sorunlar işte asıl bundan sonra başladı. sınav stresi, aşk acısı, gelecek kaygısı, umutsuzluk, ev sorunları, parasızlık... 81 kiloydum ve 2 ayda 14 kilo verdim. sınava çalışmak zorlaştıkça 'yapamayacağım' düşüncesi ağır gelmeye başladı. ben ki asla pes etmeyen biri olarak defalarca pes etme eşiğine geldim. ve daha fazla dayanamadığım bir günün akşamında, -evi terkettikten sonraki 3. gün- bir çiğ köftecinin şark köşesinde uyumaya çalışırken saatlerce düşündüm. iyice tarttım herşeyi. hayatı seven, aşkı yaşamış, sevmiş, sevilmiş, kuş cıvıltılarına dahi mutlu olan hayat dolu biriyken o gece intihara karar verdim. ayrıldığım sevgilimle konuştum ve barışma konusunda bir kaç olumlu sonuç görünce biraz olsun umut dolmaya başladım. sonrası daha kötü oldu. kilo kayıplarım o dönemde başladı. ders çalışırken defalarca nabzımın 120 lere çıktığına ve birileriyle konuşmaya ihtiyacım oldu. intihar fikrini hiç silip atamadım kafamdan ama bir yandan da kendime yediremiyordum. ben nasıl pes ederim diye sızlanıyordum. günde 14 saat ders çalışmaya başladım ancak bu azmin getirisi değil uykusuzluğun etkisiydi. uyuyamadıkça derslere asıldım. sınavı kazandım ve mutluluğu 1 gün sürdü bunun da. ayrıca intihar dışında bir çıkış yolu çok aradım ve mülteci olarak avrupa'ya gitmeye karar verdim. evde çok daha ağır bir problem (anne - baba ayrılığı) baş gösterince bir sabah eşyalarımı alıp yola koyuldum ancak telefonda zorla yolun yarısından geri çevrildim. bense buna 'sadece erteleme' dedim ve eğer sınavdan beklediğim haberi alamazsam avrupa'ya kaçacağımı yineledim. ki bu olaylar rüyalarıma da girdi. ve uyku uyuyamama problemi yaşamaya başladım.

sonrasında ise uykusuzluk yerini aşırı uykuya bıraktı. hatta bundan 15 gün kadar önce çok ağır bir uyku sorunu yaşadım. yaklaşık 48 saat uyuyup, ara ara uyanıp tweet atıp arkadaşlarımla telefonda konuşup, rüyamın etkisinde kaldığım anlar oldu. rüya ile gerçeği ayırt edemediğim bir süreç. ve son 20 gündür bu ara ara tekrar ediyor. uyanamama sorunumu ise ev halkının zorla uyandırması ile artık çözmeye başladım ve rüya içinde rüya görmeler çok olmaya başladı. mesela dün gece 6 tane rüya içinde rüya -inception misali- gördüm.

daha önceleri hafif olan bu belirtileri aslında şöyle bastırıyordum. başımı yastığa koyduğumda gelecekle alakalı hayal kurmak acı veriyordu ama sevgilime olan aşkımdan olsa gerek, onunla yaşamayı hayal ettiğim şeyleri düşündüğümde anca uyuyabiliyordum ta ki ayrılana kadar. bir yerden sonra 'gelecek' olgusu iğne gibi acıtmaya başladı her aklıma geldiğinde. artık bir yerden sonra gelecekten konuşamamaya, konuşmaktan iğrenmeye başladım çünkü her dertleştiğimde gelecek kaygısından başka konuşamıyordum. gelecek kelimesini okumak bile bazen midemi bulandırmaya yetiyordu. o kadar acısını hissettiriyordu diyebilirim.

doktor major depression teşhisi koydu ne yazık ki. bir de ilaç seti verdi malumunuz. ancak bazı anlar ilacın etkisinin azalmasından mıdır bilmem, aynı kaygılar su üstüne çıkmaya başlıyor. bu yüzden yarın tekrar doktora gideceğim ve antidepresanın dozajının arttırılmasını isteyeceğim. çünkü ara ara rüyalarımda eski sevgilimi, sınavları, geleceği, kazanamamayı vs görüyorum.

şuan ise girdiğim sınavda mülakata kalmış durumdayım ve mülakat tarihini bekliyorum. atanmak için şansım %50 ve bir yandan da askerliği erteleme adına yüksek lisans kaydı için yırtınıyorum. eğer atanmış olsaydım bu sorunların hepsinin çözüleceğine, aşk acısının da sona ereceğine şüphem yok. ama dediğim gibi 2 yılın verdiği dayanılmaz acılar artık bu noktaya geldi. belki sınavı kazanıp o yukarıda belirttiğim kuşku ve kuruntularımın sona ermesi çok yükse oranda mümkündür. en azından intiharı düşünmeyecek kadar yoluna girer herşey.

benim söyleyeceklerim şimdilik biraz karışık olsa da bu kadar. ama demem o ki, eğer en başta yazdığım belirtileri sürekli yaşıyorsanız major depresyon yada kronik depresyon riskiniz olabilir. bir psikiyatri doktoruna görünmenizi tavsiye ederim.

Edit: verilen ilaçları soran arkadaşlar olmuş. Bana ilk konan teşhis kaygı bozukluğu tanısı idi. A ile başlıyordu ama tam hatırlamiyorum tip adini. Kaygı bozukluğu ve major depresif belirtiler idi. ilk verilen ilaçlar;

Dideral 40 mg
Lustral 50 mg
Zolerip 5 mg

Bugün gittim ancak bir kaç sorun vardı doktor gelememiş, bazı özel işlerinden ötürü. Bunlari yükseltecekti çünkü yeteri kadar etkisi olmuyor. Major depresyon ilaçlari bunlardan bir tik yukarıda kalıyor. Yenilenince onları da eklerim.