bugün

16 nisan 2017 anayasa değişikliği referandumu

zihinsel yorgunluk yaratan konudur. bütün bir haftasonum Hollanda ile yaşanan diplomatik krizi takiple geçti ve aklımaki birçok işimi bu sebepten yapamadım.

hayır yakınıyorum çünkü benim açımdan süreç net. dış güçler gelip doğrudan ülkemize saldırsa bile bu geniş yetkileri mevcut cumhurbaşkanı ya da bundan sonra seçilecek birisine vermek istemiyorum. ya ülke işgalden meclisle çıkmış kardeşim, ülke gücünü farklı profilde vatandaşların fikir birlikteliğinden alıyor, tek kişinin dediği dedik olduğu hangi dönemde değil sadece türkiye, kurduğumuz hangi devlet ihya olmuş örneği var mı allahaşkına? kaldı ki beyanlarında dayılanan ama icraatte güçlü devlete yaraşır bir profil sergilemeyi geçtim, baya baya alttan alan, kapalı kapılar ardında dış ülkelere yardakçılık yalaklık yapmıyor olduklarına beni zor ikna edeceğiniz bir yönetim ile ülke devam ediyor.

zor günler kapıda. ekonomik olarak dardayız ve yaşanan diplomatik krizler kesinlikle turizm girdilerini etkileyecek. insanları geel geeeel diye bağıran öfkeli bir sesle çağırırsanız turistik ziyarete gelmezler. zaten üretim ekonomisine dönülmesi gerektiği rahat 1-2 yılın gündemi ama icraat yok. varsa yoksa inşaata yatırım yapıyoruz; milyonlarca atıl daire, dükkanları artık dolmayan avm ve caddeler varken hem de. ülke olarak liseli genç kardeşlerim dışında üreten yok, onların başlattıklarını da dış ülkeler alıveriyor bize burada iğrenmemek adına ismini zikretmeyeceğim saçma salak icatları öne çıkartıyorsunuz. Türkçemizde bulmamız gereken, tek sözcük ile ifade edilemeyen bir duygu içerisindeyim. fremdschamen deniliyormuş, başkası adına utanmak. utanmaz insanların beni ve diğer vatandaşları temsil makamlarında yaptıkları eylemlerden onlar yerine ben utanıyorum.

bir de tabii şeytanlık içinde şeytanlık var. o mark rutte denen şerefsiz seçimler öncesinde kendini zorlayan ırkçı parti karşısında manevra hareketi olarak bizim bakanlarımıza yaşadıklarımızı layık gördü. o rezaleti de bizimkiler evet oyu arttırmak için bir koz olarak öne sürdüler. bakın türlü türlü açıklamalar yapıyorlar evet 2 puan arttı gibi. ya ülke itibarı yerle bir oldu kardeş onu ne yapacağız, kimden soracağız? bak sonrasında da ne olmuş:

http://odatv.com/binali-y...usacaklar-1403171200.html

derdim Hollanda tarafını tutan salaklardan olmak değil. derdim bharara dan medet uman sefillerden olmak değil; twitter da adam milyon takipçiye vurmuştu, ne oldu? gördünüz mü bu örneklerde, kimseden dostluk yok, varsa yoksa kendi insanımız. ben ise hem zaten oldum olası bu tezgahların içinde olan ab ve abd gibi hatta rusya ve çin gibi emperyalistlerden uzak olmak istiyorum. diğer taraftan ise tutunacak dal arıyorum bulamıyorum. akp beni terörist ilan ediyor, sadece bu düzende görevlerine devam etmelerini istedim diye hem de, önerilerini benimsemedim diye hem de! ya neden değişiklik oluyor diye soruyorsun, tek söyledikleri pkk hayır diyor fetö hayır diyor oluyor. ki değil; Barzani niye evet diyor o zaman? emre uslu niye evet diyor?
yok yaklaşım belli, onların kaynaklarının söylediğine inanmazsan dışlanıyorsun. peki, buna muhalefet eden partilerden yana olayım desem; MHP yönetimi zaten akp destekçisi, geç. hdp ye teğet bile geçmem. chp? içindeki sayılı kıymetli insana karşılık parti ilkelerine ters adamları yönetimine koymuş, onu da geç. ee? yok ki benim tutunacak dalım?

sonuçta, yoruldum arkadaşlar. elbette gereken adımları atarız ama gündem takibinden ve referandum muhabbetinden yoruldum. daha önemli işlerimiz var. hepimizin var olan işlerini en iyi yapma sorumluluğu ve bunu sağlamak, yeri geldiğinde kolaylaştırmanın esas görevleri olduğu bir meclis ve devlet yönetimimiz var. ve gerek yakınlarım olsun, gerek akrabalarım olsun, gerek de yolda karşılaştığım sıradan bir vatandaş olsun. politik konuların hiçbirisi, ülkede yaşayan insanlarla olan ilişkimden önemli değil. sokakta karşılaştığım kişinin o sokakta olmasından bir şikayetim yok, arkadaşlarım, akrabalarımdan yok. hakkıyla görüşürüz-görüşmeyiz ayrı, ama varlıklarından bir şikayetim yok. politik gelişmeler, görüşler, hayat perspektifi bunu değiştirmeyecek çünkü politikacıların benim düşünce tarzımı ve yaşamdan beklentilerimi belirleyen değil bunları sağlayacak araçları bana sağlayan görevinde olması gerekiyor.
başka işlerle uğraşıyorlarsa görevini ihlal ediyordur, başka öncelikleri vardır. bu konuyu daha uzatmanın alemi yok, dış güçlermiş, istikrarmış, duble yokmuş falan geçeceksiniz. adalet ve refahı sağlayamayan yönetim varsa gitsin yeni insanlar gelsin.
yerlerinden 1-2 hafta bile kıpırdamayı göze alamıyorlarsa başka öncelikleri vardır. bağımsız mahkemelerin birşeyler soruşturmasından ölümüne korkuyor olmalılar, yeni yeni gündemlere savrulacağımıza son 4 yılda yaşadıklarımıza tek tek yakından bakalım, bunu sağlayamayan yönetim varsa gitsin yeni insanlar gelsin.

gördüğünüz gibi kaset bitip başa sarıyor, gerçekten modern dünyadaki iletişim imkanlarını başı sonu belirgin konularda detayları arttırıp kafa karıştırmakta kullanıyorlar zaten yeterince. ben de artık zamanımı buna ayırmayacağım, daha kıymetli işlerim var. hayırlısı olsun.