bugün

ümit yaşar oğuzcan

sahibini arayan mektuplar la ve yazdığı bi ton şiirle beni benden almıştır. özellikle karanlığın gözleri, dağ rüzgarı, ayrılık saati,milyon kere ayten, aytenin sonu gibi şiirleriyle saygı duyulası bir yazardır.

-Karanlığın Gözleri-
şimdi yoksun...
seni dilediğim gibi düşünebilirim artık
tutar ellerini, öpebilirim uzun uzun...
kimseler ayıplayamaz beni
yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar
işte gözlerin... işte dudakların
senin olan ne varsa karşımda duruyor
ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık
sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına
ve hoyrat ellerimle seni
her gün biraz daha güzelleştiriyorum

bütün resimler sana benziyor
hayret...!
bütün aynalarda sen varsın
nereye gitsem peşimden geliyorsun
şimdi sigarasın dudaklarımda
biraz sonra beyaz bir kağıt...
ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın
kimse yokluğunda bunca sevilmedi

kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar
saçların böyle daha güzel
sen..daha güzelsin
gelecek mutlu günlerin ışığında
her şey daha güzel
ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış
yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim
ve seni bin yıl daha
ayrılıklar içinde sevmek isterdim
ama biliyorsun nihayet ben de bir insanım
umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor
hiç gelmeyeceksin sanıyorum
o zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime
katran gibi bir yalnızlıktır sarıyor içimi
yalnızlığımdan utanıyorum..

beni sevmesen ölürdüm...!
beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi
beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım
kördüm bir at kadar
ölümden acıydım... ölümden beterdim
beni sevmesen,
dünyayı bütün insanlara zindan ederdim

beni bunca saracak ne vardı..?
kanıma girecek,
göz bebeklerime oturacak...
bir senfoni gibi dudaklarımdan eksilmeyecek
ne vardı hiç karşıma çıkmasaydın
bu kör olası gözler görmeseydi seni
ne vardı güzelliğini hiç bilmeseydim
bir dua gibi bellemeseydim adını
ne vardı bütün gece gözlerimi tavana dikerek...
seni düşünmeseydim.

belki karşımda değilsin yanılıyorum
bu gözler senin gözlerin değil
aldatıyorlar beni!
karanlığın gözleri olmalı bunlar
bana böylesine keder veren
gülmeyi,yaşamayı haram eden,
bir karanlığın gözleri olmalı...
öyleyse sen hiçbir yerde yoksun
sana hiçbir zaman yaklaşamayacağım
yalan bu geçici sevinç,bu nur,bu ışık...!!!
bu karanlığın ortasında yanan alev gözler!
bu kadeh içki gibi aydınlık

ne dedimse inanma
seni değil... kendimi aldatıyorum
sen istediğin kadar
varlığın kendisi ol,
ölümsüzlüğün ta kendisi
ben günden güne yok olmaktaydım
bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana
anlıyor musun.....
gökyüzü güneş olsa,
sensiz karanlıktayım...

-Milyon kere Ayten-
Ben bir Ayten'dir tutturmuşum
Oh ne iyi
Ayten'li içkiler içip
Sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten'e beş var
Ya da Ayten'i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
Günlerden Aytenertesidir
Odur gün gün beni yaşatan
Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları
Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li iki laf ederiz
Onu siz de seversiniz benim gibi
Ama yağma yok
Ayten'i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi
Ölüm bile kötü değil
Aytensizlik kadar
Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
iki kere iki dört elde var Ayten
Bundan böyle dünyada
Aşkın adı Ayten olsun...!

-Ayten' in Sonu-
Ayten'i Markiz pastanesinde vurdular...
Onu ben vurdum!
Ayten kanlar içinde düştü yere
Bense ağlıyordum

Şimşek gibi loşluğunda Markizin,
Bir usturaydı ellerimde parlayan
Vurdum,ve baktım dağılmış yüzüne
Dedim;o da güzeldi bir zaman..

Onun da gözleri vardı,dudakları vardı
Mermerler dile gelirdi konuşunca
Ya elleri her zaman duygulu,serin
Başım dönerdi ellerini tutunca

Önce bir garson gördü ikimizi
Sonra yabancı adamlar gördü,kadınlar gördü
Ayten'i hiç ayıplamadım
O anda kim olsa ölürdü

Renkli bir balon gibi sönüverdi
Koluna gömleğimin kanı damladı
O lekeden başka şimdi
Ayten'den eser kalmadı

Aldılar götürdüler beni
Bu cinayetin hesbını sordular
Dedim:Ayten'i ben vurmadım
Onu Markiz pastanesinde vurdular.