bugün

football manager 2015

ben gene buraya nereden düştüm hiç bilmiyorum. menajerlik hayatım cm serileriyle başlamıştı. 01-02 en güzelleriydi. insanın erkek kardeşi olunca bilgisayarda bunlar yüklü oluyor, haliyle ucundan, kıyısından bulaşıyorsun. ben de eskiden beri futbol izlerdim zaten, başlamış bulundum. ne güzel en son 2012 oynamıştım. sonrasında iş güç derken kalmıştı. tabi bir de artık erkek çocuğu gibi hissetmek istemiyordum kendimi. 25 yaşında kadının oynadığı şeye bak diyorsun bir yerden sonra. tabi fenerbahçe'nin futbolu trollemesinden sonra da soğumanın etkisi büyüktü. geçenlerde artık fenalık geldi. dedim girip emre'yi kovacağım ben bu takımdan ve rahatlayacağım biraz.

sonra işte böyle oldu. bağımlılık yapıyor resmen. yine evin içinde "aman tanrıımmmmm gökhan gönül sakatlandı da ne demeeeekkk" diye gezmeye başladım. emre'yi kovmayı bırak kondisyonu düştüğünde bile sinir krizleri geçiriyordum ki yaşlandı en nihayetinde. bir de gazeteciler daha sinir bozucu hale gelmişler. bir soru soruyor cevap vermeyince utanmadan "halk sizden net bir cevap bekleyecek" diyor. sanki ben başbakanım. gayet sakin, kibar, ne şiş yansın ne kebap bir cevap veriyorsun, bir manşet atıyor aman yarabbim. hayır zaten şu ortalığı karıştıracak cevapları vermek için yanıp tutuşuyorum, sırf bu yüzden bir kariyer daha açacağım sanırım. çok güzel seçenekler var aslında. "oyuncunun performansı beni ilgilendirmez, takıma bakarım.", "hahayt kazanacaklarını sanmıyorum, kimmiş ki onlar", "olm bana ne rakip takımdaki adamdan, hem iyi de oynamadı. siz salaksınız" gibi cevaplar var. aklım kalıyor hep.

sonra oyuncu görüşmelerinde de var bunlardan. adam gelip sana posta koyuyor da "ağzımızın tadi kaçmasın ali rıza bey" tadında yaklaşıyorsun ya. hah işte o diğer seçeneklerdeki "yıkıl karşımdan, gözüm görmesin" seçeneğini seçmek istiyorum. ne bileyim iyi oyununu övünce "o kadar da iyi değildi tımam mı.s" diyen oyuncuya "çıkşarı (çık dışarı)" demek istiyorum. biriyle sözleşme yeniledğimde "bon nodon onon kodor mooş olmoyorom" diyen oyuncunun poposunu tekmelemek suretiyle odamdan kovmak istiyorum falan.

neyse yine de takımımız aziz yıldırım belasından kurtuldu ve acayip acayip "club brugge köy takımı bi kere tağam mı" tarzı açıklamalar yapmıyoruz. emre, volkan gibi evden aldırma meraklısı arkadaşlarımız yok. sevgi yumağı, pırıl pırıl, adeta bir kolej havasında (bayılıyorum yorumcu klişelerine) bir takım olduk. başarılıyız. avrupa'da kupa geliyor falan. en son şampiyonlar ligi maçım vardı ki bu saatte bu heyecanı kaldıramayacağıma karar verip kapattım. sanırım yarın döpiyesimi giyip, morinho bakışlarımla saha kenarındaki yerimi alacağım. hayat çok zor.